
Miras Hukuku: Miras Avukatı Ne Yapar?
Miras Hukuku: Miras Avukatı Ne Yapar?
Miras hukuku, bir kişinin vefatı veya gaipliği sonrasında bıraktığı mal varlığının kimlere ve nasıl paylaştırılacağını düzenleyen hukuk dalıdır. Bu süreç, aile bireyleri arasında duygusal ve maddi açıdan önemli sonuçlar doğurabilir. Pek çok kişi, mirasın paylaşılması, vasiyetnameler ve yasal mirasçılık gibi konularda belirsizlik yaşayabilir. İşte bu noktada miras avukatı devreye girer. Miras hukuku konusunda uzman bir avukat, hem miras bırakacak kişilere hem de mirasçılara yol göstererek sürecin adil, hızlı ve yasalara uygun şekilde ilerlemesini sağlar.
Miras hukuku alanında yazılan bu kapsamlı makalede, miras avukatının görevleri, davalardaki rolleri, danışmanlık hizmetleri ve sık karşılaşılan hukuki sorunlar anlaşılır bir dille ele alınacaktır. Amaç, miras hukuku hakkında genel bilgi arayan okurlardan, profesyonel hukuki desteğe ihtiyaç duyanlara kadar geniş bir kitleye ışık tutmaktır.
Miras Hukuku Nedir?
Miras hukuku, gerçek bir kişinin ölümü veya mahkemece gaipliğine karar verilmesi durumunda, geride kalan malvarlığının (tereke) yasal mirasçılarına ve varsa vasiyetname ile atanmış mirasçılarına nasıl geçeceğini düzenleyen medeni hukuk dalıdır. Türk Medeni Kanunu’nda ayrıntılı şekilde düzenlenen miras hukuku kuralları, bir yandan miras bırakanın (muris) son arzularına saygı gösterilmesini, diğer yandan da mirasçıların haklarının korunmasını amaçlar. Mirasçı terimi, vefat eden kişinin terekesi üzerinde hak sahibi olan kişiler için kullanılır ve kanunen iki tür mirasçı vardır: yasal mirasçılar (kan hısımları; altsoy, üstsoy, eş gibi kanunun belirlediği kişiler) ve atanmış mirasçılar (miras bırakanın vasiyetname veya miras sözleşmesiyle mirasçı olarak belirledikleri).
Miras hukuku, miras bırakanın malvarlığının aktiflerini (taşınmazlar, nakit, araçlar, haklar vb.) ve pasiflerini (borçlar) bir bütün olarak ele alır. Bu alan; miras paylarının hesaplanması, saklı pay (zorunlu mirasçı hakkı) oranlarının gözetilmesi, vasiyetname hazırlanması, miras sözleşmeleri, mirasçılık belgesinin (veraset ilamının) alınması, mirasın reddi ve mirasın paylaşımı gibi pek çok konuyu kapsar. Örneğin, miras bırakanın bir vasiyetname bırakmadan vefat etmesi durumunda, mirasın kanuni zümre sistemi içinde paylaştırılması gündeme gelir. Kanuna göre miras öncelikle birinci zümreye (ölenin çocukları ve onların altsoyu) dağıtılır; eğer birinci zümrede yakın mirasçı yoksa ikinci zümreye (anne, baba, kardeşler ve yeğenler), o da yoksa üçüncü zümreye (büyükanne, büyükbaba ve onların altsoyu) geçer. Sağ kalan eş ise bu zümrelerden bağımsız olarak, miras paylaşımında belirli bir orana sahiptir. Diğer yandan, miras bırakanın ölmeden önce bırakacağı bir vasiyetname ile malvarlığının dağılımını kendi arzusu doğrultusunda belirlemesi de mümkündür; ancak bu tasarruflarda saklı paylı mirasçıların haklarına halel getirilmemelidir.
Miras Avukatı Kimdir?
Hukuk sistemimizde avukatlar belirli bir branşla kısıtlanmış olmasalar da, pratikte bazı avukatlar belirli alanlarda uzmanlaşarak o alanın avukatı olarak anılmaktadır. Miras avukatı, resmi bir unvan olmaktan ziyade, miras hukuku alanında derin bilgi ve tecrübeye sahip avukatları tanımlamak için kullanılan bir ifadedir. Bu avukatlar, mirasla ilgili uyuşmazlıklarda müvekkillerine hukuki destek sağlar, miras davalarını takip eder ve miras planlaması konularında danışmanlık yaparlar.
Miras avukatının temel misyonu, miras sürecinde müvekkillerinin hak kaybına uğramamasını sağlamaktır. Vefat eden kişinin malvarlığının paylaşımında yasal prosedürlerin doğru uygulanması, mirasçıların saklı pay haklarının korunması ve ortaya çıkabilecek anlaşmazlıkların çözüme kavuşturulması için miras avukatının bilgi birikimi çok değerlidir. Örneğin, mirasçıların miras payı konusunda anlaşmazlığa düştüğü durumlarda uzman bir miras avukatı devreye girerek tarafların yasal haklarını açıklar ve gerektiğinde hukuki süreç başlatarak herkesin hakkını almasına yardımcı olur. Yine, miras bırakan kişi hayattayken bir vasiyetname düzenlemek istediğinde, usulüne uygun ve geçerli bir vasiyet hazırlanması için miras avukatı hukuki danışmanlık verecektir. Bu gibi hizmetler, ileride doğabilecek ihtilafların önlenmesi açısından kritik öneme sahiptir.
Miras Avukatının Görevleri
Miras hukuku gibi teknik ve karmaşık bir alanda, deneyimli bir miras avukatı sürecin her aşamasında yol gösterici bir rol üstlenir. Miras avukatlarının görev ve sorumluluklarını birkaç başlık altında toplamak mümkündür:
Miras Hukuku Danışmanlığı ve Planlama
Bir miras avukatının en önemli görevlerinden biri, müvekkillerine danışmanlık hizmeti sunmaktır. Bu danışmanlık, hem miras bırakacak kişiler hem de mirasçılar için geçerlidir. Miras bırakmayı planlayan kişiler, malvarlıklarını ölümden sonra nasıl dağıtacakları konusunda avukatlarından stratejik tavsiyeler alırlar. Örneğin, ileride mirasının belirli bir düzende paylaştırılmasını isteyen bir kişi, uzman bir avukat yardımıyla kanuna uygun bir vasiyetname hazırlayabilir. Vasiyetnamenin yazılı veya resmi şekilde düzenlenmesi, tanıklar huzurunda imzalanması gibi usul koşullarında hatalı olmaması çok önemlidir. Aksi takdirde, usule aykırı hazırlanmış bir vasiyetname miras bırakanın vefatı sonrasında geçersiz sayılabilir; bu durumda miras planı bozulacağı gibi yeni hukuki anlaşmazlıklar da doğabilir. Miras avukatı, vasiyetname hazırlığında müvekkiline yol göstererek geçerli ve bağlayıcı bir vasiyet oluşturulmasını sağlar.
Miras hukuku danışmanlığı kapsamında, miras sözleşmeleri ve ölünceye kadar bakma sözleşmeleri de gündeme gelebilir. Örneğin, yaşlılık döneminde kendisine bakacak birine malvarlığından pay bırakmak isteyen kişiler, “ölünceye kadar bakma sözleşmesi” yaparak, bakım sağlayan kişiyi mirastan faydalandırmayı amaçlayabilir. Bu tür sözleşmelerin yasal geçerlilik kazanması ve ileride itiraz edilmemesi için miras avukatının hukuki çerçeveyi doğru kurması gerekir. Aynı şekilde, mirasçılardan birinin miras hakkından feragat etmesi (mirastan feragat sözleşmesi) veya miras bırakanla mirasçısı arasında yapılan diğer özel anlaşmalar da miras avukatının danışmanlık verdiği konulardandır. Uzman bir avukat, bu anlaşmaların müvekkilinin çıkarlarına uygun ve kanuna uygun şekilde düzenlenmesini temin eder.
Mirasın Paylaşımı ve Resmi İşlemler
Mirasın paylaşım süreci, özellikle birden fazla mirasçının olduğu durumlarda, teknik bazı işlemleri gerektirir. Miras avukatının görevlerinden biri de bu resmi işlemleri yürütmek ve müvekkillerini yönlendirmektir. Öncelikle, miras bırakanın vefatının ardından mirasçıların mirasçılık sıfatlarını belgelemek için mirasçılık belgesi (veraset ilamı) alınması gerekir. Miras avukatı, müvekkili adına sulh hukuk mahkemesine başvurarak veya (güncel yasal düzenlemeler sayesinde) noterden de gerekli belgeleri sunarak mirasçılık belgesini çıkarabilir. Bu belge, kimin ne oranda mirasçı olduğunu resmi olarak gösterir ve mirasın paylaşımı için ilk adımdır.
Miras avukatı, terekedeki malvarlığının tespitini ve hakların korunmasını da sağlar. Örneğin, terekeye dâhil taşınmaz bir mal varsa, mirasçıların hepsi o malda elbirliği mülkiyeti ile ortak hale gelir. Bu ortaklığın paylaştırılarak sona erdirilmesi (yani taşınmazın mirasçılar arasında taksimi veya satılarak bedelinin paylaşılması) gerekebilir. Anlaşma sağlanabiliyorsa, miras avukatı tüm mirasçıların katılımıyla miras taksim sözleşmesi hazırlanmasına yardımcı olur. Böylece taraflar mahkemeye gitmeden kendi aralarında mirası paylaşabilirler. Eğer mirasçılar arasında paylaşım konusunda uzlaşma sağlanamazsa, avukat müvekkili adına ortaklığın giderilmesi davası (izale-i şüyu) açarak mahkeme yoluyla malın paylaşımını sağlar. Bu dava sonucunda genellikle taşınmazın açık arttırmayla satışı ve bedelin mirasçılar arasında paylaştırılması yoluna gidilir.
Mirasçıların haklarının korunmasında bir diğer önemli husus da mirasın reddi işlemidir. Miras bırakanın borçları, tereke malvarlığından fazla ise miras, mirasçılar için maddi bir yük haline gelebilir. Bu gibi durumlarda mirasçılar, kanuni süresi içinde (genellikle ölümün öğrenilmesinden itibaren üç ay) sulh hukuk mahkemesine başvurarak mirası reddetme hakkına sahiptir. Miras avukatı, müvekkilleri adına reddi miras dilekçesini hazırlayarak mahkemeye sunar ve mirasın kayıtsız şartsız reddi işlemini gerçekleştirir. Böylece mirasçılar, borca batık bir terekenin yükümlülüklerinden kurtulmuş olur.
Tereke içinde gayrimenkuller, bankadaki paralar, hisseler, araçlar gibi çeşitli malvarlığı unsurları olabilir. Miras avukatı, bu varlıkların mirasçılar arasında adil ve doğru şekilde bölüştürülmesi için gereken tüm resmi işlemlerde rehberlik eder. Tapu müdürlüklerinde intikal işlemlerinin yapılması, bankadaki hesapların mirasçılara devri için yazışmaların yürütülmesi, gerekirse tereke tespit davası açılarak malvarlığının envanterinin çıkarılması gibi teknik konular da miras avukatının uğraş alanına girer. Örneğin, miras bırakanın bir bankada unutulmuş mevduatı varsa ve mirasçılar bunun farkında değilse, avukatın yapacağı araştırmalarla bu varlık ortaya çıkartılabilir ve terekeye dahil edilerek paylaşıma sokulabilir.
Miras Davalarında Avukatın Rolü
Her ne kadar birçok miras meselesi anlaşma ile çözülebilse de, miras davaları oldukça sık karşılaşılan durumlardır. Miras avukatı, bu davalarda müvekkillerini temsil ederek yasal haklarını savunur. Miras hukukunda görülen dava türleri oldukça çeşitlidir ve miras avukatı tüm bu süreçlerin uzmanlıkla yürütülmesinde kritik rol oynar. İşte miras davalarına birkaç örnek ve bu davalardaki avukat rollerine dair açıklamalar:
- Vasiyetnamenin iptali davaları: Miras bırakan tarafından bırakılan bir vasiyetnamenin, şekil şartlarına uymaması veya yanılma, aldatma, korkutma gibi irade sakatlığı halleri ile düzenlenmiş olması durumunda, mirasçılar vasiyetnamenin iptali için dava açabilirler. Miras avukatı, müvekkili lehine vasiyetnamenin geçersiz sayılması için gerekli delilleri toplar ve mahkemede etkin bir şekilde sunar. Örneğin, vasiyetname miras bırakanın el yazısıyla yazılmış ancak imzası eksik ise, avukat bu eksikliğin hukuken vasiyetnameyi hükümsüz kıldığını ileri sürerek iptal talebini destekler.
- Saklı pay (tenkis) davaları: Miras bırakan, saklı paylı mirasçıların zorunlu haklarını ihlal edecek şekilde bir tasarrufta bulunmuşsa (örneğin tüm malını bir kişiye vasiyet etmiş ya da sağlığında bir mirasçısına satış göstererek devretmişse), saklı payı zedelenen mirasçılar tenkis davası açarak saklı paylarının iadesini talep edebilirler. Miras avukatı, tenkis davasında müvekkilinin mahrum kaldığı miras payının hesaplanmasını ve geri alınmasını sağlamak için hukuki argümanlar geliştirir. Bu kapsamda, miras bırakanın yaptığı hibe veya muvazaalı işlemlerin tespiti ve bunların miras paylarına etkisinin hesaplanması önemli bir adımdır.
- Mirastan mal kaçırma davaları (muris muvazaası): Ülkemizde bazen miras bırakacak kişiler, mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla gayrimenkullerini ölmeden önce üçüncü kişilere veya bazı mirasçılara düşük bedelle satmış gibi göstererek devredebilmektedir. Bu duruma muris muvazaası (murisin muvazaalı işlemi) denir. Gerçekte bağış niteliğinde olan fakat satış gibi gösterilen bu işlemler, saklı pay sahibi mirasçıların hakkını ihlal edebilir. Miras avukatı, müvekkilleri adına tapu iptali ve tescil davası açarak, yapılan işlemin muvazaalı olduğunu kanıtlamaya çalışır. Mahkeme, işlemde muvazaa tespit ederse, tapu kaydını iptal ederek malı tekrar terekeye dahil edebilir. Örneğin, bir baba sağlığında tek bir evini sadece bir çocuğunun üzerine devretmiş ve bunu satış gibi göstermişse, diğer çocuklar babalarının ölümünden sonra muris muvazaası iddiasıyla dava açıp evin paylaşımda hesaba katılmasını talep edebilir.
- Ortaklığın giderilmesi (izale-i şüyu) davaları: Miras kalan bir mal üzerinde birden fazla mirasçı hak sahibi olduğunda ve mirasçılar aralarında anlaşarak paylaşım yapamadığında, ortaklığın giderilmesi davası gündeme gelir. Miras avukatı, müvekkili adına bu davayı açarak mahkemeden ortak mülkiyetin sona erdirilmesini ister. Mahkeme, mümkünse aynen taksim (fiziken bölüşme), mümkün değilse satış yoluyla ortaklığın giderilmesine karar verir. Avukat, sürecin hukuka uygun işlemesini ve müvekkilinin payına düşeni eksiksiz almasını sağlar.
- Mirasçılık tayini ve babalık davaları: Bazı durumlarda, bir kişinin mirasçı olup olmadığı tartışmalı olabilir. Özellikle evlilik dışı dünyaya gelen çocukların mirasçılık haklarından faydalanabilmesi için öncelikle babalık davası ile soybağının kurulması gerekir. Miras avukatı, müvekkili adına babalık davası açarak çocuğun babasının mirasçısı olduğunu kanıtlamaya çalışır. Bu sayede, soybağı mahkeme kararıyla tespit edilen çocuk da yasal mirasçılar arasına katılır ve mirastan pay alır.
Yukarıda sayılanlar miras davalarından sadece bazılarıdır. Bunların yanı sıra terekenin tespiti ve yönetimi davaları, vasiyetnamenin tenfizi, vasiyetnamenin yorumlanması talepleri, mirastan çıkarma işlemlerine itirazlar, mirasyedilik nedeniyle vasi atanması, miras intikali, mirasçılık belgesinin iptali gibi pek çok uyuşmazlık türü ve uluslararası miras davaları miras hukuku alanında ortaya çıkabilir. Tüm bu durumlarda miras avukatının rolü, müvekkilinin menfaatini koruyacak şekilde yasal süreçleri yürütmek, süreleri kaçırmadan dava ve başvuruları yapmak ve hak kayıplarının önüne geçmektir. Profesyonel bir avukat sayesinde, karmaşık miras hukuku işlemleri doğru bir biçimde ilerler ve taraflar arasında olası anlaşmazlıklar hukuk çerçevesinde çözüme ulaştırılır.
Miras Hukukunda Sık Karşılaşılan Sorunlar
Miras avukatlarının pratiğinde öne çıkan ve toplumda sıkça yaşanan bazı miras problemleri vardır. Aşağıda, uygulamada en çok karşılaşılan miras hukuku sorunlarından bazıları listelenmiştir:
- Vasiyetname Olmaması: Birçok kişi vasiyetname bırakmadan vefat etmektedir. Bu durumda miras, yasal mirasçılar arasında kanuni oranlara göre paylaştırılır. Ancak özellikle geniş ailelerde, bu paylaşımın nasıl yapılacağı konusunda bilgisizlik veya anlaşmazlık yaşanabilir. Örneğin, aile büyüklerinden biri vefat ettiğinde geride birden fazla taşınmaz kaldıysa, hangi mirasçının hangi malı alacağı konusunda fikir ayrılıkları doğabilir.
- Saklı Pay İhlalleri: Miras bırakanın, saklı pay sahibi mirasçıların (örneğin çocukların veya sağ kalan eşin) zorunlu miras paylarını ihlal edecek tasarruflarda bulunması yaygın bir sorundur. Bu durumda ihlal edilen mirasçılar çoğu zaman haklarını aramakta tereddüt edebiliyor veya süreci bilmiyor. Saklı pay ihlalinde tenkis davası açılarak bu sorun giderilmeye çalışılır, ancak süreçte gecikme yaşanırsa hak kaybı doğabilir.
- Mirastan Mal Kaçırma: Özellikle taşınmaz mallar açısından, mirasçılardan mal kaçırmak için muvazaalı satış işlemlerine başvurulması toplumumuzda maalesef sık rastlanan bir durumdur. Bu tip işlemler, vefat sonrasında diğer mirasçıların uzun ve masraflı davalar açmak zorunda kalmasına yol açarak aile içinde gerginlik yaratır.
- Mirasın Borca Batık Olması: Bazı durumlarda miras bırakanın borçları, geride bıraktığı malvarlığından fazla olabilir. Mirasçıların bu mirası kabul etmeleri halinde borçlardan kendi malvarlıklarıyla sorumlu olabileceklerinin bilincinde olmaması büyük risk taşır. Birçok kişi, reddi miras hakkının varlığını sonradan öğrenmekte ve üç aylık sürenin kaçırılması nedeniyle borç yüküyle karşı karşıya kalmaktadır.
- Birden Fazla Evlilikten Kaynaklanan Uyuşmazlıklar: Miras bırakanın birden fazla evlilik yapmış olması veya önceki evliliklerinden çocukları bulunması durumunda, üvey kardeşler arasında miras kavgası çıkabilmektedir. Özellikle sağ kalan eş ile önceki evlilikten çocuklar arasında, miras payının adil dağılıp dağılmadığı konusunda anlaşmazlıklar doğabilir.
- Boşanma Sürecinde Ölüm: Eşler arasında boşanma davası devam ederken taraflardan birinin ölmesi, ilginç bir miras hukuku sorunu ortaya çıkarır. Boşanma kesinleşmediği için halen resmi olarak evli sayılan eş, mirasçı konumunda kalabilir. Bu durum diğer mirasçıların itirazlarına sebep olabilmektedir. Yasaya göre, boşanma davasında ölen eş tamamen kusurlu bulunmadıkça, sağ kalan eş mirastan pay almaya devam eder. Bu konuda da miras avukatları, ölen eşin mirasçılarının menfaatlerini korumak adına davaya müdahil olarak süreci takip ederler.
Yukarıdaki sorunlar, miras hukuku alanında karşılaşılan başlıca problemlerin sadece birkaçıdır. Bu örnekler, bir miras avukatının uzmanlığına neden ihtiyaç duyulabileceğini de gözler önüne sermektedir. Her ailenin durumu farklı olduğundan, mirasla ilgili çıkan uyuşmazlıklar da farklı şekillerde tezahür edebilir. Önemli olan, bu sorunlarla karşılaşıldığında vakit kaybetmeden hukuki destek almak ve yasal hakları zamanında kullanmaktır.
Sonuç
Miras hukuku, hayatın doğal akışı içinde herkesin bir gün yüz yüze gelebileceği, karmaşık ve duygusal boyutu yüksek bir alandır. Bu alandaki hak ve yükümlülüklerin doğru anlaşılması, hem miras bırakanın son isteklerinin yerine getirilebilmesi hem de mirasçıların adil bir şekilde haklarına kavuşabilmesi açısından büyük önem taşır. Miras avukatı, gerek mirasın planlanması aşamasında gerek mirasın intikali ve paylaşılması aşamasında, uzman bilgisiyle sürecin sağlıklı işlemesini temin eder. Profesyonel bir miras hukuku desteği sayesinde, olası ihtilaflar doğmadan önlenebilir; ortaya çıkan anlaşmazlıklarda ise hak kaybı yaşanmadan, kanuni yollarla çözüme ulaşılabilir.
Sonuç olarak, miras hukuku konusunda geniş bir bilgi birikimine sahip bir avukatla çalışmak, miras sürecinin her adımında büyük avantaj sağlar. Bu sayede hem hukuki prosedürler doğru şekilde yürütülür hem de aile içi ilişkiler mümkün olduğunca korunarak, adaletli bir miras paylaşımı sağlanır. Unutulmamalıdır ki, miras konularında atılacak yanlış bir adım veya ihmal, telafisi güç kayıplara yol açabilir. Dolayısıyla, böyle önemli bir konuda uzman desteği almak gelecekte yaşanabilecek sorunların önüne geçmek için en akıllıca yoldur.

Miras Hukuku: Miras Avukatı Ne Yapar?
Sık Sorulan Sorular (SSS)
Miras avukatı kimdir?
Cevap: Miras avukatı, miras hukuku alanında bilgi ve deneyim sahibi olan, mirasla ilgili davalara ve işlemlere bakan avukatı tanımlamak için kullanılan bir ifadedir. Resmî olarak her avukat miras davalarını üstlenebilir; ancak miras avukatı olarak anılan hukukçular, özellikle miras hukukundaki karmaşık konulara hakim, vasiyetname hazırlama, miras paylaşımı ve miras davalarında tecrübeli avukatlardır.
Miras avukatı tutmak zorunlu mu?
Cevap: Hayır, miras davalarında veya miras işlemlerinde avukat tutmak yasal olarak zorunlu değildir. Mirasçılar veya miras bırakan taraflar kendi başlarına da işlemleri yürütebilirler. Ancak miras hukuku oldukça teknik bir alan olduğundan, hak kayıplarını önlemek ve süreci hızlandırmak için bir miras avukatından yardım almak son derece faydalıdır. Uzman bir avukat, karmaşık miras prosedürlerini doğru şekilde yöneterek olası hataların önüne geçecektir.
Miras avukatı hangi davalara bakar?
Cevap: Miras avukatları, miras hukuku kapsamında ortaya çıkan her türlü dava ve hukuki işlemle ilgilenir. Bunlara örnek olarak vasiyetnamenin iptali davaları, mirastan mal kaçırma (muris muvazaası) davaları, saklı payın ihlali durumunda tenkis davaları, mirasın paylaşılması konusunda ortaklığın giderilmesi davaları, mirasçılık belgesi çıkarılması, miras sözleşmelerinin hazırlanması ve mirasın reddi işlemleri verilebilir. Kısaca, miras avukatı mirasla bağlantılı tüm anlaşmazlıkların çözümü ve gerekli belgelerin düzenlenmesi konularında hizmet verir.
Miras davası ne kadar sürer?
Cevap: Miras davalarının süresi, davanın türüne ve konunun karmaşıklığına göre değişir. Basit uyuşmazlıklarda birkaç ay içinde sonuç alınabileceği gibi, taşınmaz malların veya çok sayıda mirasçının söz konusu olduğu davalar yıllarca sürebilir. Özellikle muris muvazaası gibi detaylı araştırma gerektiren davalar veya tenkis davaları birkaç yıl devam edebilmektedir. Ortalama bir süre vermek güç olsa da, miras davalarının 1 ila 3 yıl veya daha uzun sürebileceğini söylemek mümkündür. Süreci doğru yönetmek ve gecikmeleri en aza indirmek için miras avukatının deneyimi büyük önem taşır.
Saklı pay nedir?
Cevap: Saklı pay, yakın mirasçıların kanunen korunan miras hakkını ifade eder. Türk hukukunda, miras bırakanın altsoyu (çocukları, torunları), anne ve babası ile sağ kalan eşi saklı paylı mirasçı kabul edilir. Bu kişiler, miras bırakanın tasarruf özgürlüğüne sınır getiren ve mirastan kanunen alması gereken minimum paya sahiptir. Örneğin, miras bırakan bir vasiyetname ile tüm malvarlığını bir üçüncü kişiye bırakmış olsa bile, saklı pay sahibi çocukları ve eşi, tenkis davası açarak kendi saklı paylarını alabilirler. Saklı pay oranları mirasçıların derecesine göre kanunda belirlenmiştir (örneğin çocuklar için yasal miras payının yarısı gibi).
Mirasın reddi (reddi miras) nasıl yapılır?
Cevap: Mirasın reddi, miras bırakanın borçları veya diğer nedenlerle mirasçının miras hakkından vazgeçmesidir. Mirası reddetmek isteyen bir mirasçı, miras bırakanın ölümünü öğrendiği tarihten itibaren üç ay içinde yazılı bir beyanla sulh hukuk mahkemesine başvurmalıdır. Bu beyanı bir dilekçe ile mahkemeye sunarak “reddi miras” işlemi gerçekleştirilir. Süre içinde yapılmayan ret beyanı, mirasın kabul edildiği anlamına gelir ve mirasçı, tereke borçlarından da sorumlu hale gelebilir. Bir miras avukatı yardımıyla reddi miras işlemlerini doğru şekilde yapmak, olası hak kayıplarını önleyecektir.
Vasiyetname olmadan miras paylaşımı nasıl yapılır?
Cevap: Eğer miras bırakan vefat ettiğinde geçerli bir vasiyetname yoksa, mirasın paylaşımı tamamen kanuni mirasçılık kurallarına göre yapılır. Türk Medeni Kanunu’na göre mirasçılar zümre sistemine göre belirlenir: Birinci zümrede çocuklar ve altsoyları, ikinci zümrede anne, baba ve onların altsoyları, üçüncü zümrede büyükanne ve büyükbaba ve altsoyları mirasçı olur. Miras paylaşımı öncelikle birinci zümredeki mirasçılar arasında eşit oranlarda gerçekleşir. Eğer birinci zümrede mirasçı yoksa miras ikinci zümreye, o da yoksa üçüncü zümreye geçer. Ayrıca sağ kalan eş, durumuna göre bu zümrelerle birlikte mirasçı olur ve kanunda belirtilen oranda pay alır. Miras avukatı, vasiyetname bulunmayan durumlarda mirasçıların kanuni haklarını hesaplayıp adil bir paylaşım yapılmasına yardımcı olabilir.
Vasiyetname nasıl hazırlanır ve geçerli olur?
Cevap: Vasiyetname, miras bırakanın malvarlığını ölmeden önce dilediği şekilde dağıtmak için yaptığı tek taraflı bir işlemdir. Geçerli bir vasiyetname hazırlamanın birkaç yolu vardır: En güvenlisi resmi vasiyetname olup, noter veya sulh hâkimliği huzurunda iki tanığın katılımıyla düzenlenir. Miras bırakan beyanını okur, imzalar ve tanıklar da imzalayarak resmi şekil tamamlanır. Bir diğer yöntem el yazılı vasiyetnamedir; bunda miras bırakan vasiyet metnini baştan sona kendi el yazısıyla yazar, tarih atar ve imzalar. El yazılı vasiyetnamenin tamamen miras bırakanın elinden çıkmış olması ve imza-tarih içermesi şarttır. Son olarak, istisnai hallerde sözlü vasiyet de mümkündür (ölüm tehdidi altındaki durumlar gibi), ancak bunun çok sıkı şartları vardır ve sözlü vasiyetten sonra miras bırakan uzun süre yaşarsa yazılı vasiyet yapması beklenir. Bir vasiyetnamenin geçerli olabilmesi için, miras bırakanın ehliyetli olması, vasiyeti baskı altında olmadan yapması ve yasal şekil şartlarına uyması gerekir. Miras avukatları, vasiyetname hazırlanırken bu koşulların yerine getirilmesinde danışmanlık yaparak, vasiyetin ileride yargı önünde geçerli olmasını temin ederler.
Mirastan mal kaçırma nedir?
Cevap: “Mirastan mal kaçırma”, bir kişinin ileride mirasçılarından mal saklamak amacıyla yaptığı hileli işlemleri ifade eder. En tipik örneği, miras bırakacak kişinin taşınmazlarını ölmeden önce mirasçısı olmayan bir üçüncü kişiye ya da mirasçılarından birine gerçekte bağışlamak isteyip bunu tapuda satış göstermesidir. Bu şekilde, diğer mirasçıların ileride o mal üzerinde hak iddia etmesi zorlaştırılmak istenir. Hukukumuzda bu tür işlemler muris muvazaası olarak adlandırılır ve mirasçılar tarafından dava yoluyla iptal edilebilir. Mahkeme, mirastan mal kaçırma amaçlı muvazaalı işlemi tespit ederse, yapılan devri iptal edip malı tekrar miras bırakanın adına (terekeye) döndürür. Böylece mal, yasal mirasçılar arasında paylaşıma dahil edilir.
Veraset ilamı (mirasçılık belgesi) nedir ve nasıl alınır?
Cevap: Veraset ilamı, bir kişinin vefatı sonrasında kimin ne oranda mirasçı olduğunu gösteren resmi belgedir. Bu belge olmadan, mirasın paylaşımına ve mal intikallerine başlanamaz. Veraset ilamı almak için sulh hukuk mahkemesine bir dilekçe ile başvurulabileceği gibi, noterlikler de (eğer mirasçılar arasında itilaf yoksa) mirasçılık belgesi düzenleyebilmektedir. Başvuru yapıldığında, ölen kişinin nüfus kayıtları incelenir ve yasal mirasçıları tespit edilir. Ardından mahkeme veya noter, tüm mirasçıları ve her birinin miras payını gösteren veraset ilamını düzenler. Bu belgeyle mirasçılar tapu, banka, araç devri gibi işlemleri yapmaya hak kazanır. Bir miras avukatı, veraset ilamı sürecinde gerekli belgelerin toplanması ve başvurunun doğru mercie yapılması konularında müvekkillerine yardımcı olur.
Miras avukatı ücreti ne kadardır?
Cevap: Miras avukatının ücreti, davanın veya işin niteliğine, zorluk derecesine ve işin kapsamına göre değişkenlik gösterir. Belirli bir tarife olmakla birlikte, örneğin basit bir veraset ilamı çıkarılması ile karmaşık bir miras davasının avukatlık ücreti aynı olmaz. Avukatlar genellikle Türkiye Barolar Birliği’nin belirlediği asgari ücret tarifesini göz önünde bulundurarak ve işin emek yoğunluğunu değerlendirerek ücretlerini belirler. Kimi zaman miras davasının konusu yüksek değerli malvarlıkları içeriyorsa, avukatlar sonuçtan belli bir yüzde pay alma esasına göre de anlaşma yapabilirler. En doğrusu, somut olayın detaylarına göre bir avukatla görüşüp ücreti netleştirmektir.