Av. Gözde Yavuzer
  • Yayınlar
  • Uzmanlık Alanları
      • Gayrimenkul Hukuku
      • Aile Hukuku
      • Miras Hukuku
      • Kira Uyuşmazlıkları
      • İş Hukuku
      • Şirketler Hukuku
      • Start-Up Girişim Hukuku
      • Bilişim Hukuku
      • Kişisel Verilerin Korunması Hizmetleri
      • Marka Hukuku ve Tescil İşlemleri
      • E-Ticaret Hukuku
      • Trafik Kazaları ve Değer Kaybı Tazminatı
      • Kat Mülkiyeti Uyuşmazlıkları
      • Sağlık Hukuku ve Malpraktis
      • Uluslararası Vatandaşlık Hukuku
  • Uyum Danışmanlığı
  • Hakkımızda
  • Onlıne Danışmanlık
  • İletişim
  • Menu Menu
  • Anasayfa
  • Yayınlar
  • Uzmanlık Alanları
      • Gayrimenkul Hukuku
      • Aile Hukuku
      • Miras Hukuku
      • Kira Uyuşmazlıkları
      • İş Hukuku
      • Şirketler Hukuku
      • Start-Up Girişim Hukuku
      • Bilişim Hukuku
      • Kişisel Verilerin Korunması Hizmetleri
      • Marka Hukuku ve Tescil İşlemleri
      • E-Ticaret Hukuku
      • Trafik Kazaları ve Değer Kaybı Tazminatı
      • Kat Mülkiyeti Uyuşmazlıkları
      • Sağlık Hukuku ve Malpraktis
      • Uluslararası Vatandaşlık Hukuku
  • Uyum Danışmanlığı
  • Hakkımızda
  • Online Danışmanlık
  • İletişim

Vasiyetnamenin Tenfizi Davası Nedir?

Vasiyetnamenin Tenfizi Davası Nedir?

Vasiyetname, bir kişinin ölümünden sonra miras bırakmak istediği malvarlığı unsurlarını ve bu konudaki iradesini ortaya koyduğu hukuki bir belgedir. Türk Medeni Hukuku’nda vasiyetnamenin tenfizi davası, mirasbırakanın (vasiyet yapan kişinin) bu son arzularının yerine getirilmesini sağlamak amacıyla açılan bir dava türüdür. Bu dava, vasiyetnamede belirtilen mal ve hakların ilgili kişilere aktarılmasını hukuki güvence altına alır. Diğer bir ifadeyle vasiyetnamenin tenfizi davası, vasiyetnamenin kanuni süreçler sonunda kesinleştiğinin ve vasiyet hükümlerinin uygulanması gerektiğinin tespiti için başvurulan yoldur.

Vasiyetnamenin tenfizi, uygulamada bazen vasiyetnamenin infazı veya vasiyetin yerine getirilmesi şeklinde de adlandırılmaktadır. Özellikle miras bırakanın belirli bir malı veya hakkı belirli bir kişiye bırakması durumunda (hukuki literatürde belirli mal vasiyeti olarak anılır), bu malın gerçek hak sahibine devri için gerekebilecek hukuki süreç vasiyetnamenin tenfizi davasıdır. Miras hukuku kapsamında yasal mirasçılar, ölüm anında tereke üzerinde otomatik olarak hak sahibi olsalar da, vasiyetnameyle belirli bir mal bırakılan kişiler (vasiyet alacaklıları) doğrudan mülkiyet hakkını elde edemezler. İşte vasiyetnamenin tenfizi davası, böyle durumlarda vasiyet alacaklısının hakkını alabilmesi için devreye girer.

Bu makalede, vasiyetnamenin tenfizi davasının ne olduğu ve hangi hallerde başvurulduğu detaylarıyla ele alınacaktır. Ayrıca kimlerin bu davayı açabileceği, vasiyetnamenin türlerine göre tenfiz sürecindeki farklılıklar, dava süreci ve olası sonuçları gibi konular açıklanacak; uygulamadan pratik örneklerle konu somutlaştırılacaktır. Son olarak, vasiyetnamenin tenfizi davasının vasiyetnamenin iptali, mirasın taksimi ve tenkis davası gibi diğer miras hukuku davalarıyla ilişkisine değinilecek, en sık sorulan sorular bölümünde konuyla ilgili merak edilen sorular yanıtlanacaktır.

Vasiyetnamenin Tenfizi Davası Nedir?

En basit tanımıyla, vasiyetnamenin tenfizi davası, geçerli bir vasiyetnamedeki isteklerin mahkeme kararıyla hayata geçirilmesini sağlama davasıdır. Miras bırakanın vasiyetnamesinde belirttiği isteklerin yerine getirilmesi için ilgili kişi veya kişiler tarafından açılan hukuki bir süreçtir. Türk Medeni Kanunu’nda doğrudan “vasiyetnamenin tenfizi” başlıklı bir düzenleme bulunmamakla birlikte, uygulamada Yargıtay kararları ve doktrin bu kavramı sıklıkla kullanır. Bu dava, vasiyetnamede belirtilen tasarruflara karşı itiraz edilmediğini veya olası itirazların sonuçlandığını tespit eder; ardından vasiyetteki mal veya hakların ilgili hak sahibine teslimini sağlar.

Vasiyet alacaklısı kavramı, vasiyetnamede kendisine belirli bir mal veya hak bırakılan kişiyi ifade eder. Kanuna göre (TMK m. 600), vasiyet alacaklısı doğrudan terekeye dahil mal üzerinde hak sahibi olmaz. Bunun yerine vasiyetin yerine getirilmesini talep etme hakkı vardır; eğer vasiyetnameyle bir vasiyeti yerine getirme görevlisi (yani vasiyetin infazından sorumlu kişi) atanmışsa talebini bu kişiye, böyle bir görevli yoksa yasal ya da atanmış mirasçılara yöneltebilir. İşte vasiyetnamenin tenfizi davası, vasiyet alacaklısının bu talebini mahkeme önünde ileri sürerek hakkını alabilmesinin yoludur. Diğer bir deyişle, vasiyetnamenin tenfizi davası sayesinde vasiyet alacaklısına bırakılan taşınır veya taşınmaz malın mülkiyeti hukuken devredilebilmekte ya da vasiyet konusu başka bir edim varsa bunun ifası sağlanmaktadır.

Örneğin, bir vasiyetnamede mirasbırakanın bankadaki belirli bir mevduatının uzun süre bakımını üstlenen bir arkadaşına bırakıldığı yazıyorsa, bu arkadaş (vasiyet alacaklısı) vasiyetnamenin tenfizi davası açarak bankadaki o mevduatın kendisine ödenmesini talep edebilir. Aynı şekilde, vasiyetnamede bir taşınmaz malın bir hayır kurumuna bırakılması durumunda, hayır kurumunun adına tapuda tescil yapılabilmesi için vasiyetnamenin tenfizi davası gerekebilir. Bu örnekler, vasiyetnamenin tenfizi davasının amacını somut olarak göstermektedir: Miras bırakanın son isteklerinin, hukuki engellere takılmadan hayata geçirilmesi.

Hangi Durumlarda Vasiyetnamenin Tenfizi Davası Açılır?

Vasiyetnamenin tenfizi davası, her vasiyetname bulunduğunda otomatik olarak açılan bir dava değildir. Genellikle şu durumlarda bu davaya ihtiyaç duyulur:

  • Belirli Mal Bırakılması: Mirasbırakan, vasiyetnamesinde belirli bir malı veya hakkı (örneğin bir ev, arsa, banka hesabı ya da belirli bir miktar para gibi) belirli bir kişiye bırakmışsa ve bu malın o kişiye devri kendiliğinden gerçekleşmiyorsa. Yasal mirasçılar, cüzi halefiyet ilkesi gereği tereke malvarlığına doğrudan sahip olurlar; ancak vasiyet alacaklısı olan kişi, bırakılan mal üzerinde doğrudan hak sahibi olamaz. Bu durumda vasiyet alacaklısının hakkını elde edebilmesi için tenfiz davası açılması gerekebilir.
  • Mirasçıların İtirazı veya İhmal Etmesi: Vasiyetnamede belirtilen isteğin yerine getirilmesine yasal mirasçılar engel oluyorsa veya bu konuda gereken işlemleri yapmıyorlarsa. Örneğin, mirasbırakan bir taşınmazını bir hayır kurumuna bırakmışsa ancak mirasçıları bu taşınmazın devrini o kuruma yapmak istemiyorsa, hayır kurumu vasiyetnamenin tenfizi için dava açabilir.
  • Resmi İşlemlerin Gerekliliği: Bazı durumlarda mirasçılar arasında uyuşmazlık olmasa bile, vasiyet alacaklısının hakkını alabilmesi için resmi bir karar gerekebilir. Özellikle bir taşınmaz söz konusuysa, Tapu Sicil Müdürlüğü’nde tescil işlemi yapılabilmesi için mahkemeden alınmış bir tenfiz kararı talep edilebilir. Eğer tüm mirasçılar vasiyetin gereğini yerine getirme konusunda anlaşır ve birlikte hareket ederse, sulh hukuk hakimliğinin vasiyetname açma tutanağı ve vasiyetnamenin onaylı örneği ile tapuda tescil mümkündür. Ancak mirasçılardan biri bile işbirliği yapmazsa ya da mirasçılarla vasiyet alacaklısı birlikte başvuramazsa, vasiyet alacaklısı tek başına tapu tescili yaptıramaz. Bu durumda mahkeme kararı (tenfiz kararı) almak zorunlu hale gelir.
  • Vasiyetnamenin Uygulanmasının Şüpheli Olduğu Haller: Mirasçıların vasiyetin yerine getirilmesine sıcak bakmadığı veya vasiyetnamenin geçerliliğine itiraz edileceğinin sinyallerinin alındığı durumlarda da vasiyet alacaklısı hakkını güvenceye almak için tenfiz davasına başvurabilir. Böylece mahkeme süreciyle vasiyetin geçerliliği tespit edilip onaylanacak ve ardından uygulanması sağlanacaktır.

Yukarıdaki durumlar özetle, vasiyet alacaklısının hakkının teslimi konusunda bir belirsizlik veya engel olduğunda vasiyetnamenin tenfizi davasına başvurulacağını göstermektedir. Vasiyetnamenin açılması yasal bir zorunluluktur ve bu işlem mirasbırakanın son yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesinde yapılır. Vasiyetname açılıp ilgililere okunduktan sonra mirasçılar arasında itiraz olmaz ve herkes vasiyete uygun hareket ederse, dava açmaya gerek kalmadan vasiyet yerine getirilebilir. Ancak uygulamada sıkça, mirasçılar ile vasiyet alacaklıları arasında anlaşmazlık çıktığı veya resmi makamlarda işlemlerin tıkanması nedeniyle mahkemeye başvurmak kaçınılmaz hale gelmektedir.

Kimler Vasiyetnamenin Tenfizi Davası Açabilir?

Vasiyetnamenin tenfizi davasında davacı taraf genellikle vasiyetnamede lehine tasarruf yapılan kişidir. Yani vasiyetnamede belirli bir mal bırakılan kimse (vasiyet alacaklısı) bu davayı açma hakkına sahiptir. Örneğin, mirasbırakan vasiyetnamesinde arabasını uzun süreli bakıcısı olan bir arkadaşına bırakmışsa, bu arkadaş vasiyetnamenin tenfizi davasını açan taraftır.

Davalı taraf ise vasiyet edilen malın teslim edilmesi yükümlülüğünü taşıyan kişilerdir. Uygulamada çoğu zaman davalı konumunda mirasbırakanın yasal mirasçıları bulunur; çünkü vasiyet konusu mal halen onların üzerinde görülmekte ya da onlar tarafından devredilmesi gerekmektedir. Eğer vasiyetnameyle bir vasiyeti yerine getirme görevlisi (vasiyet infaz memuru) atanmış ise ve bu kişi vasiyetin gereğini yerine getirmiyorsa, vasiyet alacaklısı bu görevliyi de davalı olarak gösterebilir. Kanun uyarınca (TMK m. 600), vasiyet alacaklısı, vasiyeti yerine getirme görevlisi varsa ona; yoksa doğrudan mirasçılara karşı talepte bulunabileceğinden dava mutlaka karşı taraf (hasım) gösterilerek açılır. Vasiyetnamenin tenfizi davası hasımsız (karşı taraf olmaksızın) açılamaz; davada mutlaka vasiyetin yerine getirilmesinden sorumlu olan kişi ya da kişiler (mirasçılar veya görevli) yer almalıdır.

Atanmış mirasçılar (yani mirasbırakan tarafından kanuni mirasçı dışında mirasçı olarak atanan kişiler) da, eğer vasiyetname ile kendilerine bir miras payı veya mal bırakılmış ancak yasal mirasçılar bu payı vermek istemiyorsa benzer şekilde dava yoluna başvurabilirler. Her ne kadar atanmış mirasçıların hakları, sulh hukuk mahkemesinden alınan bir mirasçılık belgesiyle tescil edilebilse de diğer mirasçıların itirazı veya engellemesi halinde bu kişiler de fiilen vasiyetnamenin tenfizi için mahkemeye gitmek zorunda kalabilir.

Sonuç olarak, vasiyetnamenin tenfizi davasını mirasbırakanın vasiyetinden menfaati olan herkes açabilir diyebiliriz. En sık davacı konumunda bulunanlar, vasiyet alacaklıları (belirli mal vasiyet edilen kişiler) ve gerektiğinde atanmış mirasçılardır. Davalı konumunda ise genellikle vasiyetin yükümlüsü konumundaki mirasçılar (yasal veya atanmış diğer mirasçılar) ya da vasiyeti yerine getirme görevlisi yer alır.

Vasiyetname Türlerine Göre Tenfiz Sürecinin Farklılıkları

Türk Medeni Kanunu, vasiyetnamelerin resmi vasiyetname, el yazılı vasiyetname ve sözlü vasiyetname olmak üzere üç şekilde yapılabileceğini öngörür. Vasiyetnamenin türü, onun nasıl düzenlendiğini ve ölüm sonrasında nasıl açılıp geçerlilik kazandığını belirlediği için tenfiz sürecinin bazı aşamalarını dolaylı olarak etkileyebilir. Ancak nihai olarak, vasiyetname hangi türde olursa olsun geçerli bir biçimde açılıp kesinleştikten sonra tenfiz davası yoluyla hükümleri uygulatılabilir. Aşağıda, vasiyetnamenin türlerine göre süreçteki farklılıklara değinilmektedir:

Resmi Vasiyetname

Resmi vasiyetname, noter veya kanunun yetki verdiği başka bir resmi görevli (örneğin sulh hakimi) huzurunda, iki tanığın katılımıyla düzenlenen vasiyetnamedir. Bu tür vasiyetnamelerde şekil şartları kanunun öngördüğü şekilde yerine getirildiğinden, sonradan şekil eksikliğinden ötürü iptal edilme riski daha düşüktür. Mirasbırakan resmi vasiyetnameyi genellikle noterde düzenlediği için, vasiyet belgesi güvenli bir şekilde saklanır ve mirasbırakanın ölümü halinde noterin veya ilgili mercilerin girişimiyle sulh hukuk mahkemesine iletilerek açılması sağlanır. Resmi vasiyetnamenin açılması işlemi, diğer türlerde olduğu gibi mirasbırakanın son yerleşim yerindeki sulh hakimi tarafından yapılır. Vasiyetname açılıp okunduktan sonra, resmi vasiyetnamenin geçerliliğine itiraz edilmez veya iptal davası açılmazsa vasiyetnamedeki hükümler kesinleşir. Bu aşamadan sonra vasiyet alacaklısı bakımından tenfiz davası süreci diğer türlerdeki vasiyetnamelerle benzer şekilde işler. Resmi vasiyetnamelerin genelde daha az tartışmaya yol açması, tenfiz davasının daha hızlı sonuçlanmasına katkı sağlayabilir.

El Yazılı Vasiyetname

El yazılı vasiyetname (holograf vasiyet), mirasbırakan tarafından baştan sona kendi el yazısıyla yazılmış, imzalanmış ve tarih atılmış vasiyetnamedir. Bu tür vasiyetnameler herhangi bir resmi makam önünde yapılmadığından, mirasbırakanın vefatından sonra vasiyetnameyi elinde bulunduran kişi veya kişiler tarafından derhal sulh hukuk mahkemesine teslim edilmelidir. Kanun, elinde vasiyetname bulunan kişilere bunu gecikmeksizin mahkemeye verme yükümlülüğü yükler; aksi halde doğacak zararlardan sorumlu tutulabilirler. El yazılı vasiyetnamenin açılması sürecinde, belgenin gerçekten mirasbırakanın eliyle düzenlenip düzenlenmediği, imzanın ona ait olup olmadığı gibi konular gündeme gelebilir. Uygulamada, mirasçılar el yazılı vasiyetnamelerin geçerliliğine daha fazla itiraz edebilmektedir; örneğin imza inkârı iddiasıyla veya mirasbırakanın ehliyeti konusunda şüpheler ileri sürerek vasiyetnamenin iptalini talep edebilirler. Bu nedenle el yazılı vasiyetnamelerde, vasiyetnamenin tenfizine geçilmeden önce vasiyetnamenin gerçekliği ve geçerliliği konusunda bir yargılama yapılması gerekebilir. Eğer mahkeme vasiyetnamenin geçerli olduğuna karar verip vasiyetnameyi açarak ilgililere tebliğ ederse ve iptal/tenkis gibi davalar açılmadan hak düşürücü süreler geçerse vasiyetname kesinleşir. Bundan sonra vasiyet alacaklısı, tenfiz davasını açarak vasiyet edilen malın kendisine teslimini talep edebilir. El yazılı vasiyetnamelerde tenfiz davası süreci, bazen vasiyetnamenin gerçekliğine ilişkin tartışmalar nedeniyle uzayabilir; ancak prensip olarak resmi vasiyetnameye benzer şekilde, vasiyetin kesinleşmesinden sonra hükümlerinin icrası sağlanır.

Sözlü Vasiyetname

Sözlü vasiyetname, istisnai hallerde başvurulabilen bir vasiyet türüdür. Mirasbırakan, olağanüstü koşullar nedeniyle yazılı vasiyet düzenleyemeyecek durumda ise (örneğin, ölüm tehlikesi altında olup resmi ya da el yazılı vasiyet yapmaya zaman bulamadığında), iki tanığa sözlü olarak vasiyet beyanında bulunabilir. Sözlü vasiyetnamenin geçerli olabilmesi için, bu beyanın tanıklar tarafından hemen yazıya geçirilip imzalanarak mahkemeye teslim edilmesi veya tanıkların derhal mahkemeye başvurarak durumu sözlü olarak hakime beyan etmeleri gerekir. Sözlü vasiyetname son derece istisnai olduğundan uygulamada seyrek görülür. Ancak geçerli bir sözlü vasiyetname bulunduğunda, sulh hakimi tanık beyanlarını tutanak altına alarak vasiyetnameyi açmış gibi işlem yapacaktır. Sözlü vasiyetnamenin içeriği tanık ifadeleriyle tespit edileceği için, daha sonra mirasçılar tarafından bu beyanların güvenilirliği tartışılabilir. Mahkeme, sözlü vasiyetin gerçekten olağanüstü hal şartlarında yapılıp yapılmadığını ve tanık beyanlarının tutarlı olup olmadığını değerlendirir. Eğer sözlü vasiyetnamenin geçerli olduğuna karar verilirse, diğer vasiyetnameler gibi ilgililere bildirilir. İtiraz olmaksızın kesinleştiği takdirde sözlü vasiyetnameye dayanan talepler de tenfiz davası ile ileri sürülebilir. Örneğin, mirasbırakanın sözlü vasiyetle bir miktar parasını bir yakınına bıraktığı kanıtlanmışsa bu yakını mahkemeden tenfiz kararı talep ederek hakkını alabilir.

Özetle, vasiyetnamenin türü ister resmi, ister el yazılı isterse sözlü olsun, vasiyetname bir kez usulüne uygun şekilde açılıp kesinleştikten sonra vasiyetnamenin tenfizi davası yoluyla yerine getirilebilir. Sadece vasiyetnamenin türüne bağlı olarak ölüm sonrası süreçte vasiyetnamenin geçerliliğinin tespiti ve kesinleşmesi aşamaları farklılık gösterebilir. Resmi vasiyetnameler genelde en sorunsuz kesinleşen türdür; el yazılı vasiyetnameler daha fazla inceleme gerektirebilir; sözlü vasiyetnameler ise istisnai bir prosedür içerir. Fakat nihayetinde mirasbırakanın iradesinin gerçekleştirilmesi için tenfiz davası, bütün vasiyetnameler için ortak bir hukuki araçtır.

Vasiyetnamenin Tenfizi Davası Süreci ve Sonuçları

Vasiyetnamenin tenfizi davası belirli aşamalardan oluşur ve her aşamada yerine getirilmesi gereken şartlar vardır. Aşağıda bu sürecin genel hatları adım adım açıklanmıştır:

  1. Vefat ve Vasiyetnamenin Açılması: Mirasbırakanın ölümüyle birlikte eğer bir vasiyetname bırakmışsa, bu vasiyetnameyi elinde bulunduran herkesin derhal mirasbırakanın son yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesi’ne teslim yükümlülüğü vardır. Sulh hakimi, TMK m. 596 uyarınca vasiyetnameyi teslim aldıktan sonra en geç bir ay içinde resmen açar ve ilgililere okur. Bilinen mirasçılar ve vasiyet alacaklıları, açılış oturumuna çağrılır. Vasiyetnamenin açılmasıyla birlikte vasiyetin içeriği resmen açıklanmış olur ve bu tarihten itibaren vasiyetnamenin iptali ve tenkis davası gibi olası davalar için hak düşürücü süreler işlemeye başlar (vasiyetnamenin açılmasından itibaren genellikle 1 yıl içinde iptal davası açma hakkı, her hâlde 10 yıl içinde kesin süre gibi).
  2. Vasiyetnamenin Kesinleşmesi: Vasiyetname açıldıktan sonra, eğer mirasçılar vasiyetnamenin geçersizliğine dair bir iddia ileri sürmek isterlerse kanunda öngörülen süreler içinde vasiyetnamenin iptali davası açabilirler. Benzer şekilde saklı payı zedelenen mirasçılar tenkis davası açabilir. Bu tür itirazlar olmadığı takdirde veya açılan davalar sonucunda vasiyetnamenin geçerli olduğuna karar verilirse vasiyetnamenin içeriği kesinleşmiş sayılır. Yani vasiyetnameye karşı artık hukuken bir itiraz kalmamıştır. Vasiyetnamenin tenfizi davası genellikle bu aşamadan sonra gündeme gelir; çünkü mahkeme, vasiyetin kesinleştiğini (itiraz edilmediğini ya da itirazların reddedildiğini) görmek ister. Yargıtay kararlarına göre, vasiyet açıldıktan sonra 1 yıllık iptal davası süresi dolmadan veya devam eden bir iptal/tenkis davası sonuçlanmadan tenfiz hakkında karar verilmesi usule aykırıdır. Bu nedenle uygulamada vasiyetnamenin tenfizi için çoğunlukla vasiyetin kesinleşmesi beklenir.
  3. Davanın Açılması (Yetkili ve Görevli Mahkeme): Vasiyetnamenin tenfizi davası, terekeyle ilgili bir uyuşmazlık olduğundan görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi’dir. Mekân yönünden yetkili mahkeme ise mirasbırakanın son yerleşim yeri mahkemesidir. Davacı (vasiyet alacaklısı), dava dilekçesinde vasiyetnamenin açıldığını ve kesinleştiğini belirterek vasiyet konusu malın kendisine teslimini veya tapuda adına tescilini talep eder. Bu dilekçeye genellikle vasiyetnamenin bir örneği, sulh hakimliğinin vasiyetname açılma tutanağı, mirasçılık belgesi (eğer atanmış mirasçı söz konusuysa) gibi belgeler eklenir. Davalı olarak vasiyetin yerine getirilmesinden sorumlu mirasçılar veya vasiyeti yerine getirme görevlisi gösterilir. Dava harcı ödenerek ve gerekli belgeler eklenerek Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açılır.
  4. Yargılama Aşaması: Mahkeme, dava dilekçesini davalılara tebliğ eder ve davalı mirasçılar cevap dilekçelerini sunarlar. Bu aşamada davalılar çeşitli savunmalar ileri sürebilir. Örneğin, iptal def’i ileri sürerek vasiyetnamenin geçersiz olduğunu savunabilirler (eğer iptal davası açma süresi henüz dolmadıysa veya açılmış bir iptal davası devam ediyorsa). Ya da tenkis def’i ileri sürerek vasiyetin saklı payları ihlal ettiğini, önce bu meselenin çözülmesi gerektiğini belirtebilirler. Ayrıca davalılar, zamanaşımı itirazı (vasiyet alacaklısının talep hakkının süre aşımına uğradığını iddia etme, genellikle 10 yıllık genel zamanaşımı süresiyle bağlantılı) veya vasiyet konusu malın terekede bulunmadığı itirazını da yapabilirler. Mahkeme, öncelikle bu savunmaları değerlendirir; eğer vasiyetnamenin iptali veya tenkisi hakkında bekleyen bir dava varsa tenfiz davasını bekletici mesele yaparak diğer davanın sonucunu bekler. Bekletmeyi gerektiren bir dava yoksa mahkeme esasa girerek tarafların sunduğu delilleri inceler.
  5. Karar ve Tenfiz Kararının İçeriği: Yargılama sonunda mahkeme, vasiyetnamenin geçerli ve infaza elverişli olduğunu tespit ederse davanın kabulüne karar verir. Bu karar genellikle bir tenfiz hükmü şeklindedir ve vasiyet edilen malın davacıya devrine yönelik hükümleri içerir. Örneğin, söz konusu mal bir taşınmaz ise karar metninde o taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline hükmedilir. Mal bir miktar para veya taşınır eşya ise bunun davacıya teslimi/hakkın devri karara bağlanır. Mahkeme kararı, aslında vasiyetnamenin yerine getirilmesine dair bir icra emri niteliğindedir. Kararda vasiyetnamenin açıldığı, itiraz edilmeksizin kesinleştiği ve bu nedenle vasiyetteki tasarrufun yerine getirilmesi gerektiği vurgulanır.
  6. Kararın Uygulanması: Mahkeme hükmü kesinleştikten sonra (taraflar istinaf/temyiz yoluna başvurmaz veya başvurup da karar onanırsa) vasiyet alacaklısı bu kararı ilgili mercilere sunarak vasiyet konusu malı fiilen elde edebilir. Taşınmaz mallar için kesinleşmiş mahkeme kararı ile Tapu Müdürlüğü’ne başvurulur ve taşınmaz eğer mirasçıların adına kayıtlı ise tapu kaydı iptal edilip davacı adına tescil edilir. Kararın kendisi, tapuda tescil için yeterli hukuki dayanak olacaktır. Taşınır mallarda ve parayla ilgili vasiyetlerde, mahkeme kararına rağmen mirasçılar gönüllü olarak teslim etmezlerse vasiyet alacaklısı icra dairesi aracılığıyla ilamlı icra yoluna başvurarak hükmün zorla icrasını sağlayabilir. Örneğin para ödenmiyorsa icra takibiyle tahsil yoluna gidilir; taşınır bir eşya teslim edilmiyorsa icra memurları aracılığıyla o eşya zorla teslim alınabilir.
  7. Davanın Reddedilmesi Durumu: Mahkeme, vasiyetnamenin geçersiz olduğunu saptarsa (örneğin vasiyetname şekil şartlarına aykırı düzenlenmişse veya daha sonra ortaya çıkan yeni bir vasiyetname nedeniyle önceki vasiyetin hükümsüz kaldığı belirlenirse) ya da vasiyet konusu mal terekeye dahil değilse (örneğin mirasbırakan ölmeden önce o malı satmışsa ve artık tereke malı değilse) davayı reddeder. Ret kararı halinde vasiyet alacaklısı, o malı talep etme hakkını kaybeder. Eğer ret nedeni düzelebilecek bir durumsa (örneğin dava açıldığında vasiyetnamenin açılma işlemi tamamlanmamışsa), eksik işlem tamamlandıktan sonra yeniden dava açılması gerekebilir. Ancak çoğu durumda, ret kararı vasiyetin o kısmının yerine getirilemeyeceği anlamına gelir.

Vasiyetnamenin tenfizi davasının ne kadar süreceği, somut olayın özelliklerine göre değişir. İtirazların olmaması ve tarafların işbirliği yapması halinde süreç birkaç ay içinde sonuçlanabilir. Ancak mirasçılar itiraz eder, iptal veya tenkis davaları açılırsa tenfiz davası bu davaların sonuçlanmasını beklemek durumunda kalacağından yıllarca sürebilir. Mahkeme kararının kesinleşmesiyle birlikte mirasbırakanın son istekleri resmen hayata geçirilmiş olur. Böylece vasiyet alacaklısı kendisine düşen hakkı alırken, miras hukuku düzeni içerisinde doğabilecek belirsizlikler de giderilmiş olur.

Uygulamadan Pratik Örnekler

Örnek 1: Murat Bey, arkasında iki çocuğu bırakarak vefat eder. Vasiyetnamesinde şehir merkezindeki bir dairesini, uzun yıllardır komşusu ve bakıcısı olan Ayşe Hanım’a (yani ailesinden olmayan bir üçüncü kişiye) bıraktığını belirtmiştir. Murat Bey’in çocukları, bu dairenin kendi miras paylarına dahil olduğunu öne sürerek Ayşe Hanım’a vermek istemezler. Ayşe Hanım ise vasiyetnamedeki hakkını alabilmek için mahkemeye başvurur. Süreçte öncelikle vasiyetname sulh hukuk mahkemesinde açılır ve çocuklara okunur. Çocuklar, vasiyetnamenin Murat Bey’in akıl sağlığı yerinde değilken yapıldığını iddia ederek iptal davası açarlar. Yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda Murat Bey’in vasiyet tarihinde ehliyetinin tam olduğu tespit edilir ve iptal talepleri reddedilir. Bu aşamada vasiyetname kesinleşir. Ayşe Hanım, Asliye Hukuk Mahkemesi’nde vasiyetnamenin tenfizi davasını açar. Dava sırasında çocuklar, vasiyetin saklı paylarını zedelediğini ileri sürerek tenkis def’i öne sürerler. Gerçekten de Murat Bey’in çocuklarının saklı payı, dairenin tamamının Ayşe Hanım’a bırakılmasıyla ihlal edilmektedir. Mahkeme, tenkis iddiasını dikkate alarak önce çocukların saklı pay miktarını hesaplar. Diğer tereke malvarlığından çocukların saklı payı karşılanamadığı için dairenin değerinin bir kısmının çocuklara ait saklı pay olarak ayrılmasına karar verilir. Sonuç olarak mahkeme, dairenin mülkiyetinin Ayşe Hanım adına tesciline, ancak çocukların saklı pay oranına denk gelen değerin Ayşe Hanım tarafından çocuklara ödenmesine hükmeder. Böylece Murat Bey’in vasiyeti büyük ölçüde yerine getirilirken çocukların da saklı pay hakkı korunmuştur.

Örnek 2: Zeynep Hanım’ın eşi ve kardeşleri vardır, ancak çocuğu yoktur. Zeynep Hanım, kendi el yazısıyla kaleme aldığı vasiyetnamede bankadaki birikiminin tamamını bir eğitim vakfına bağışlar. Vefatından sonra vasiyetname bulunur ve sulh hukuk mahkemesinde açılır. Vasiyetnamenin geçerliliğine ilişkin herhangi bir sorun yoktur (şekil şartları uygundur, Zeynep Hanım’ın ehliyeti konusunda şüphe yoktur). Ancak Zeynep Hanım’ın kardeşleri, yüklü miktardaki birikimin vakfa gitmesine karşı çıkarak bankaya kendi miras payları oranında talepte bulunurlar. Vakıf yetkilileri, vasiyetnamenin tenfizi için dava açmak zorunda kalır. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davada kardeşler vasiyetnamenin iptalini gerektirecek bir neden ileri süremezler (kardeşlerin saklı pay hakkı da bulunmadığından tenkis söz konusu değildir). Mahkeme, vasiyetnamenin Zeynep Hanım’ın son arzusu olduğunu ve hukuka uygun şekilde düzenlendiğini tespit ederek davayı kabul eder. Kararda, bankadaki hesapta bulunan paranın tamamının eğitim vakfına ait olduğuna, kardeşlerin miras payı taleplerinin reddine karar verilir. Bu karar ile vakıf, bankaya başvurarak Zeynep Hanım’ın birikimini teslim alır ve böylece vasiyet amacına ulaşmış olur.

Yukarıdaki örnekler göstermektedir ki vasiyetnamenin tenfizi davası, somut olaya göre farklı tartışmalar içerse de temel amaç aynıdır: mirasbırakanın vasiyetnamede gösterdiği iradenin hukuken geçerli kılınması ve fiilen yerine getirilmesi. Her iki durumda da vasiyet alacaklısı konumundaki kişiler (Ayşe Hanım ve vakıf) dava yoluyla haklarını elde edebilmiş, aynı zamanda miras hukukunun korumaya çalıştığı dengeler (örneğin saklı pay) de gözetilmiştir.

Vasiyetnamenin Tenfizi Davasının Diğer Miras Davalarıyla İlişkisi

Vasiyetnamenin tenfizi davası, miras hukuku sisteminde tek başına var olan bir süreç değildir. Aksine, mirasbırakanın vasiyetnamesine ilişkin diğer hukuki süreçlerle etkileşim halindedir. Özellikle vasiyetnamenin iptali, mirasın taksimi ve tenkis davası gibi konularla yakından ilişkilidir. Aşağıda vasiyetnamenin tenfizi davasının bu davalarla ilişkisi açıklanmıştır:

Vasiyetnamenin İptali Davası ile İlişkisi

Vasiyetnamenin iptali davası, bir vasiyetnamenin geçersiz sayılması için açılan davadır. Mirasçılar veya vasiyetnameyle menfaati zedelenen kişiler; vasiyetnamenin kanuna veya ahlaka aykırı olması, şekil şartlarının eksikliği, mirasbırakanın ehliyetsizliği (örneğin akıl sağlığının yerinde olmaması) gibi sebeplerle iptalini talep edebilirler. Vasiyetnamenin tenfizi davası ise ancak vasiyetnamenin geçerli olduğunun varsayıldığı durumda anlam kazanır. Bu nedenle, eğer bir vasiyetname hakkında iptal davası açılmışsa tenfiz davası genellikle beklemeye alınır (bekletici mesele yapılır). Mahkeme, vasiyetnamenin iptaline ilişkin dava sonuçlanmadan vasiyetin tenfizi yönünde karar vermez; çünkü iptal davasının sonucu vasiyetnamenin akıbetini belirleyecektir.

Uygulamada, vasiyetnamenin açılmasından itibaren iptal davası açmak için bir yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlar (TMK m. 557-560). Bu süre içinde iptal davası açılmazsa vasiyetname şeklen kesinleşir. Yine de bir yıllık süre geçtikten sonra, eğer iptal davası hiç açılmamışsa tenfiz davasında davalı taraf “iptal def’i” ileri sürerek vasiyetnamenin geçerliliğini artık tartışamaz; iptal hakkı düşmüştür. Ancak eğer iptal davası açılmış ve devam ediyorsa tenfiz davası sonuçlandırılmayıp iptal davasının sonucu beklenir. Sonuç olarak vasiyetnamenin iptali davası, vasiyetnamenin tenfizi davasının önünde bir engel teşkil edebilir. İptal davası vasiyetnameyi hükümsüz kılarsa artık tenfiz edilecek bir vasiyet kalmaz. Tersine, iptal davası reddedilirse (yani vasiyetname geçerli bulunursa) bu durumda tenfiz davası kaldığı yerden devam eder ve vasiyetin yerine getirilmesi yönünde karar verilebilir.

Miras Taksimi (Paylaşımı) Davası ile İlişkisi

Mirasın taksimi davası, birden fazla mirasçı arasında terekenin paylaştırılması amacıyla açılan davadır. Vasiyetnamenin tenfizi davası ile miras taksimi davası, mirasın paylaşılması sürecinde birbirini etkileyebilir. Özellikle vasiyetnamede terekenin belli bir kısmı hakkında özel bir tasarruf (belirli mal vasiyeti) varsa, öncelikle bu tasarrufun yerine getirilmesi, kalan kısmın mirasçılar arasında taksim edilmesi gerekir.

Eğer mirasçılar, vasiyetnamede belirtilen özel bırakmayı dikkate almadan miras taksimi davası açarlarsa, vasiyet alacaklısı kendi hakkının korunması için devreye girmek zorunda kalabilir. Mahkeme, taksim yargılaması sırasında bir vasiyetname olduğunu öğrenirse vasiyet alacaklısının hakkını gözetmek durumundadır. Uygulamada miras taksimi davası görülürken mirasçılardan biri “filan taşınmaz vasiyetnameyle üçüncü kişiye bırakıldı, bu bizim aramızda paylaştırılamaz” diyerek itiraz edebilir; mahkeme de bu durumda o malı taksim dışında tutabilir veya tenfiz davasının sonucunu bekleyebilir. Benzer şekilde vasiyetnamenin tenfizi davası devam ederken mirasçılar arasında taksim davası da açılmışsa iki dava birbiriyle koordineli götürülmelidir. Genellikle vasiyetnameyle bırakılan malın akıbeti belli olmadan (yani vasiyet alacaklısının o malı alıp almayacağı netleşmeden) sağlıklı bir taksim yapılamaz. Bu nedenle miras taksimi davası çoğu zaman vasiyetnamenin tenfizi davasının sonucunu bekler. Tenfiz davası sonucunda vasiyet konusu mal vasiyet alacaklısına geçerse taksimde o mal tereke dışında tutularak kalanlar paylaştırılır. Eğer herhangi bir nedenle vasiyet alacaklısı o malı alamazsa (örneğin vasiyet geçersiz sayılırsa) o mal da miras taksimine dahil edilir.

Özetle, vasiyetnamenin tenfizi davası ile miras taksimi davası arasında yakın bir ilişki vardır. Mirasçılar, vasiyetteki özel bırakmayı göz ardı ederek paylaşım yapmaya kalkarlarsa sonradan bu paylaşım bozulabilir ve zaman kaybına yol açabilir. Bu yüzden miras taksiminin gerektiği durumlarda, vasiyetin tenfizi meselesi çözüldükten sonra harekete geçmek en doğrusudur.

Tenkis Davası ile İlişkisi

Tenkis davası, saklı paylı mirasçıların, mirasbırakanın tasarruflarının kendi saklı paylarını ihlal etmesi durumunda bu tasarrufların indirilmesini (tenkis edilmesini) talep ettikleri davadır. Örneğin mirasbırakan tüm malvarlığını bir arkadaşına vasiyet etmişse ve çocukları varsa, çocukların saklı payı zedelenmiş olacağından tenkis davası açabilirler. Tenkis davası, doğrudan vasiyetnamenin içeriğini (miktar olarak) etkilediği için vasiyetnamenin tenfizi davasıyla yakından ilişkilidir.

Eğer saklı pay iddiaları söz konusuysa tenkis talebi varken vasiyetnamenin tenfizi davasında karar verilmemesi gerekir. Yargıtay içtihatları, tenkis talebi bulunan durumlarda tenfiz davasının sonucunun beklenmesini gerekli görmektedir. Saklı payı ihlal eden vasiyet hükmü, tenkis davası sonucunda kısmen geçersiz hale gelebilir; dolayısıyla tenfiz davasının kapsamı da daralacaktır. Bu bakımdan tenkis davası açıldığında tenfiz davası bekletilir.

Tenkis davası sonucunda mahkeme, vasiyetnamenin saklı payı ihlal eden kısmını geçmişe etkili olarak iptal eder (hükümsüz kılar). Örneğin vasiyet alacaklısına bırakılan malın değeri, saklı paylar ayrıldıktan sonra yarıya düşebilir. Böyle bir durumda tenfiz kararı da ancak kalan kısım için verilebilir. Bazı durumlarda mahkeme, vasiyet konusu malın bölünmesi mümkünse saklı pay oranına tekabül eden kısmın mirasçılarda kalmasına, geri kalan kısmın vasiyet alacaklısına geçmesine karar verebilir. Bölünemez malvarlıklarında ise (örneğin tek bir gayrimenkul) çözüm, genellikle vasiyet alacaklısının mirasçılara saklı paylarının bedelini ödemesi şeklinde bulunur (bu durum, yukarıdaki örneklerden birinde görülmüştür).

Önemli bir husus: Türk Medeni Kanunu’nun 571. maddesi uyarınca saklı payı ihlal edilen mirasçı, vasiyet alacaklısı hakkını talep ettiği sürece tasarruf yerine getirilinceye kadar her zaman tenkis def’i ileri sürebilir. Yani bir saklı pay sahibi, vasiyet edilen mal henüz fiilen teslim edilmeden önce “benim saklı payım var, önce onu alacağım” diyerek itiraz edebilir. Bu nedenle vasiyetnamenin tenfizi davasında saklı pay talebi gündeme gelirse, tenkis davası açılmamış olsa bile hakim bu iddiayı dikkate alır ve kararını buna göre şekillendirir. Sonuçta tenkis davası (veya def’i), vasiyetnamenin tenfizi davasının sonucunu sınırlayabilir. Saklı paylar ödendikten veya güvenceye alındıktan sonra kalan kısım vasiyet alacaklısına verilir.

Genel olarak, vasiyetnamenin tenfizi davası açmayı düşünen bir vasiyet alacaklısı, yukarıda bahsedilen davalardan herhangi birinin mevcut olup olmadığını öğrenmeli ve stratejisini buna göre belirlemelidir. Örneğin iptal veya tenkis davası varsa öncelikle bunların çözülmesi gerekebilir; aksi takdirde tenfiz davası uzun süre askıda kalabilir veya istenen sonuca ulaşamayabilir. Profesyonel hukuki destek ile tüm bu süreçlerin koordineli yürütülmesi, hem zaman kazanmak hem de mirasbırakanın iradesini tam olarak hayata geçirmek açısından önemlidir.

Sonuç

Vasiyetnamenin tenfizi davası, mirasbırakanın son arzularının hukuki zeminde gerçeğe dönüştürülmesi için kritik bir mekanizmadır. Bu dava sayesinde vasiyetnamede belirtilen malvarlığı dağılımı resmî bir kararla hayata geçirilir ve mirasbırakanın iradesine uygun bir sonuç elde edilir. Ancak görüldüğü üzere süreç, tek başına ilerleyen basit bir işlem olmayıp vasiyetnamenin iptali, tenkis, miras paylaşımı gibi pek çok unsurla iç içe geçebilir.

Miras hukuku, küçük usuli hataların bile hak kaybına yol açabileceği karmaşık bir alandır. Bu nedenle vasiyetnamenin tenfizi davası gibi teknik detaylar içeren bir konuda uzman bir avukattan destek almak yararlı olacaktır. Böylece hem mirasbırakanın son istekleri tam olarak yerine getirilebilir hem de yasal mirasçıların hakları gözetilerek dengeli bir çözüm sağlanabilir. Unutulmamalıdır ki doğru adımları atarak ve yasal süreçleri bilinçli şekilde takip ederek vasiyetname kaynaklı uyuşmazlıklar en adil biçimde çözüme kavuşturulabilir.

Vasiyetnamenin Tenfizi Davası Nedir?

Sık Sorulan Sorular (SSS)

  1. Vasiyetnamenin tenfizi davası nedir?

    Vasiyetnamenin tenfizi davası, bir vasiyetnamedeki isteklerin (özellikle belirli mal bırakma şeklindeki tasarrufların) mahkeme kararıyla yerine getirilmesini sağlayan bir miras hukuku davasıdır. Mirasbırakanın vasiyetnamede belirttiği mal ve hakların, vasiyet alacaklısı olarak adlandırılan ilgili kişilere devredilmesi için açılır.

  2. Vasiyetnamenin tenfizi davasını kimler açabilir?

    Bu davayı genellikle vasiyetnamede lehine mal bırakılan kişi, yani vasiyet alacaklısı açar. Örneğin vasiyetnamede bir araba size bırakıldıysa hakkınızı almak için davayı siz açmalısınız. Ayrıca atanmış mirasçılar da (vasiyetnameyle mirasçı atanan kişiler) eğer mirasçılar haklarını teslim etmiyorsa tenfiz davasına başvurabilir. Davada, vasiyetin gereğini yerine getirmesi gereken yasal mirasçılar veya vasiyeti yerine getirme görevlisi davalı tarafta yer alır.

  3. Vasiyetnamenin tenfizi davası hangi durumlarda gereklidir?

    Eğer mirasçılar, vasiyetnamede belirtilen malı veya hakkı vasiyet alacaklısına vermeyi kabul etmiyorsa ya da resmi işlemlerde tıkanıklık yaşanıyorsa bu dava gerekli hale gelir. Özellikle vasiyetnameyle bir üçüncü kişiye belirli bir mal bırakıldığında ve mirasçılar bunu kendiliğinden devretmediğinde tenfiz davası açılır. Mirasçılar vasiyeti gönüllü olarak yerine getiriyorsa davaya gerek kalmaz; fakat çoğu zaman anlaşmazlık çıktığı için tenfiz davası açılması kaçınılmaz olur.

  4. Vasiyetnamenin tenfizi davası nerede ve hangi mahkemede açılır?

    Bu davada görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi’dir. Dava, mirasbırakanın son yerleşim yerindeki Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılmalıdır. Örneğin mirasbırakan vefat ettiğinde en son Ankara’da ikamet ediyorsa, tenfiz davası Ankara’daki yetkili Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülür.

  5. Vasiyetnamenin açılması (okunması) yapılmadan tenfiz davası açılabilir mi?

    Hayır. Öncelikle vasiyetnamenin yasal olarak açılması ve ilgililere okunması gerekir. Sulh hukuk hakimi tarafından açılıp okunan vasiyetname resmiyet kazanır ve itiraz süreçleri o andan itibaren işlemeye başlar. Vasiyetname açılmadan doğrudan tenfiz davası açmak mümkün değildir; açılmış olsa bile mahkeme, öncelikle vasiyetnamenin usulüne uygun açılıp açılmadığını ve kesinleşip kesinleşmediğini inceler.

  6. Vasiyetnamenin tenfizi davası için bir zamanaşımı veya süre sınırı var mı?

    Vasiyet alacaklısının talep hakkı, vasiyetin talep edilebilir hale geldiği tarihten itibaren genel olarak 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Genellikle vasiyet, mirasçıların mirası kabul etmesi (reddetmemesi) ile muaccel olur (ölümden sonraki birkaç ay içinde). Bu nedenle vasiyetnamenin tenfizi talebi çok uzun yıllar sonra ileri sürülürse mirasçılar zamanaşımı def’i ileri sürerek talebi düşürebilir. Öte yandan vasiyetnamenin açılmasından itibaren iptal ve tenkis davaları için de hak düşürücü süreler işlemektedir (iptal için 1 yıl, tenkis için saklı pay sahipleri bakımından 1 yıl – en fazla 10 yıl gibi). Ancak vasiyet alacaklısının kendi davası açısından, 10 yıl içinde talep hakkını kullanması güvenli olacaktır.

  7. Vasiyetnamenin tenfizi davası ne kadar sürer?

    Davanın süresi, uyuşmazlığın karmaşıklığına ve tarafların tutumuna göre değişir. Eğer mirasçılar itiraz etmiyor ve süreç çekişmesiz ilerliyorsa birkaç ay içinde karar alınabilir. Ancak mirasçılar vasiyetnameye itiraz eder, ayrıca iptal veya tenkis davası açılırsa tenfiz davası bu davaların sonuçlanmasını bekleyeceği için birkaç yıl uzayabilir. Yargılama süreci ve olası istinaf/temyiz aşamaları da hesaba katıldığında karmaşık durumlarda süreç yılları bulabilir.

  8. Vasiyetnamenin iptali davası açılmışsa tenfiz davasına ne olur?

    Böyle bir durumda tenfiz davası genellikle beklemeye alınır. Mahkeme, öncelikle vasiyetnamenin geçerli olup olmadığının iptal davasında belirlenmesini ister. İptal davası sonuçlanana kadar vasiyetnamenin tenfizi davasında karar verilmez. Eğer iptal davası sonucunda vasiyetname geçersiz sayılırsa tenfiz davasına konu vasiyet ortadan kalkacağından dava konusuz kalır. İptal davası reddedilir ve vasiyetname geçerli bulunursa tenfiz davası kaldığı yerden devam eder ve sonuçlandırılır.

  9. Saklı payı olan mirasçılar varsa vasiyetnamenin tenfizi mümkün olur mu?

    Saklı pay sahibi mirasçıların (örneğin çocuklar, eş veya anne-baba) hakları, vasiyetnamede bu payları aşan tasarruflar olsa bile tamamen ortadan kalkmaz. Saklı payları zedelenen mirasçılar tenkis davası açarak ya da tenfiz davasında itiraz ederek kendi paylarını talep edebilirler. Bu durumda vasiyetnamenin tenfizi, saklı paylar ayrıldıktan sonra kalan kısım için mümkün olacaktır. Mahkeme, saklı pay itirazını dikkate alarak vasiyetin yalnızca belirli bir kısmının yerine getirilmesine karar verebilir veya vasiyet alacaklısının saklı payların bedelini mirasçılara ödemesi koşuluyla tenfize hükmedebilir. Kısaca saklı paylı mirasçıların itirazı varsa vasiyetnamenin tümü değil, yasal sınırlara uygun kısmı tenfiz edilir.

  10. Tenfiz davasını kazandım; vasiyet edilen malı fiilen nasıl alacağım?

    Mahkeme tenfiz kararı verdiğinde bu karar ile hakkınızı fiilen elde etmenin yolu açılır. Örneğin vasiyet edilen bir taşınmaz ise, kesinleşmiş mahkeme kararıyla tapu dairesine başvurup taşınmazı kendi adınıza tescil ettirebilirsiniz. Karar, tapu sicili için yeterli belgedir. Vasiyet konusu para veya taşınır mal ise mirasçıların bu malı size teslim etmesi gerekir. Eğer kendiliklerinden vermezlerse mahkeme kararını icra dairesine götürerek ilamlı icra yoluyla kararın zorla uygulanmasını sağlayabilirsiniz. Kısacası tenfiz kararı, size vasiyet edilen malı alma konusunda yasal yetki verir ve ilgili tüm merciler bu karara uymak zorundadır.

Konu ile ilgili herhangi bir soru veya talebiniz olması halinde bizlerle her zaman iletişime geçebilir, dilediğiniz takdirde online danışmanlık hizmetimizden yararlanabilirsiniz.

Saygılarımızla,

Yayınlar

  • ŞİRKETLER HUKUKU: ŞİRKET AVUKATI NE YAPAR? Genel
  • İŞ HUKUKU: İŞ AVUKATI NE YAPAR? Genel
  • SAĞLIK HUKUKU VE MALPRAKTİS: SAĞLIK AVUKATI NE YAPAR? Genel
  • KİRA HUKUKU: KİRA AVUKATI NE YAPAR? Genel
  • MİRAS HUKUKU: MİRAS AVUKATI NE YAPAR? Genel
  • AİLE HUKUKU: BOŞANMA AVUKATI NE YAPAR? Genel
  • GAYRİMENKUL HUKUKU: GAYRİMENKUL AVUKATI NE YAPAR? Genel
  • TAHLİYE TAAHHÜDÜ NEDENİYLE TAHLİYE DAVASI VE İMZAYA İTİRAZ Genel
  • İHTİYAÇ NEDENİYLE TAHLİYE DAVASI Genel
  • İKİ HAKLI İHTAR NEDENİYLE TAHLİYE DAVASI Genel

0 232 700 21 79

Akdeniz Mahallesi No: 120 Alsancak-Konak / İzmir

info@gozdeyavuzer.com

P.tesi-Cuma: 09:00-18:00

YASAL UYARI   |    GİZLİLİK POLİTİKASI   |   ÇEREZ POLİTİKASI   |   KVKK AYDINLATMA METNİ

  • Link to Facebook
  • Link to LinkedIn
  • Link to Instagram
  • Link to Youtube

© 2023 Av. Gözde Yavuzer. Tüm hakları saklıdır. Localveri Web Tasarım

VASİYETNAMENİN AÇILMASI (OKUNMASI)VASİYETNAMENİN İPTALİ
Sayfanın başına dön