
Şirketler Hukuku: Şirket Avukatı Ne Yapar?
Şirketler Hukuku: Şirket Avukatı Ne Yapar?
İş dünyasında başarılı olmak, sadece finansal ve operasyonel kararlarla sınırlı değildir; aynı zamanda karmaşık bir hukuki sürecin de doğru yönetilmesini gerektirir. Türkiye’de şirket sahipleri, şirket kuruluşundan günlük işlemlere, sözleşmelerden olası davalara kadar pek çok alanda yasal yükümlülüklerle karşı karşıya kalır. Bu noktada şirketler hukuku kapsamında uzman desteği almak kritik önem taşır. Peki, şirketler hukukunda uzmanlaşmış şirket avukatı ne yapar ve işletmelere nasıl katkı sağlar?
Şirket avukatı, anonim veya limited şirket gibi tüzel kişilere hukuki danışmanlık sağlayan, onların haklarını koruyan ve yasal işlemlerini yürüten profesyonel bir avukattır. Bir şirket avukatı, şirketin kuruluş aşamasından itibaren tüm hukuki süreçlerini planlar, sözleşmeleri hazırlar ve inceler, şirketi anlaşmazlıklarda temsil eder ve riskleri öngörerek önleyici tedbirler alır. Birçok işletme sahibi avukata sadece bir sorun çıktığında başvurulması gerektiğini düşünse de, gerçekte düzenli hukuki danışmanlık almak sorunlar ortaya çıkmadan engellenmesini sağlar. Nasıl ki düzenli sağlık kontrolü, hastalık ortaya çıktıktan sonra tedavi olmaktan daha iyiyse; iş hayatında da önleyici hukuk desteği, sonradan dava ve cezalara maruz kalmaktan çok daha az maliyetli ve etkilidir.
Bu makalede, şirket avukatının görevlerini ve faaliyet alanlarını detaylı olarak ele alacağız. Ayrıca şirket avukatlarının şirketlerle çalışma biçimlerini, sözleşme yönetimi, dava süreçleri, risk yönetimi ile şirket birleşmeleri/devralmaları gibi kritik konulardaki rollerini inceleyeceğiz. Her bölümde, şirket sahipleri için pratik önerilerle konuyu destekleyerek, ileriye dönük hukuki stratejiler hakkında fikirler sunacağız. Böylece Türkiye’deki şirket sahipleri, bir şirket avukatının iş dünyasında neden vazgeçilmez bir yol arkadaşı olduğunu daha iyi anlayabilecekler.
Şirket Avukatının Görevleri
Şirket avukatının temel görevi, şirketin hukuki haklarını korumak, menfaatlerini savunmak ve ortaya çıkabilecek sorunları mümkün olduğunca yargıya taşımadan çözüme kavuşturmaktır. Bu kapsamda şirketin tüm faaliyetlerini hukuki bir bakış açısıyla değerlendirir ve olası risklere karşı proaktif önlemler alır. Aşağıda bir şirket avukatının başlıca görevleri ana hatlarıyla açıklanmaktadır:
Hukuki danışmanlık ve yönlendirme: Şirket avukatı, şirket içindeki tüm departmanlara (yönetim, finans, satış, insan kaynakları vb.) ihtiyaç duyulan konularda hukuki danışmanlık sağlar. Günlük operasyonların ve stratejik kararların yürürlükteki mevzuata uygun olmasını temin eder. Örneğin, yeni bir proje başlatılırken veya önemli bir sözleşme imzalanmadan önce yönetimi hukuki riskler konusunda uyarır ve en doğru adımları atmaları için rehberlik eder.
Uyuşmazlıkların yönetimi ve dava takibi: Bir şirketin taraf olabileceği hukuki uyuşmazlıkların tamamını yakından takip etmek de şirket avukatının sorumluluğundadır. Şirket aleyhine açılan davalarda savunma stratejisi geliştirir; şirket lehine dava açılması gereken durumlarda ise dava sürecini başlatır ve yürütür. Mahkeme süreçlerini – ilk derece davalarından istinaf ve temyiz aşamalarına kadar – titizlikle yönetir, süreleri ve yasal prosedürleri takip eder. Uyuşmazlıkların mahkemeye taşınmadan çözümü için gereken durumlarda arabuluculuk gibi alternatif yöntemlere başvurulmasını sağlar. Aynı zamanda, şirketin kazandığı davaların gereğinin yerine getirilmesi (örneğin karşı taraftan tazminat tahsili) veya kaybedilen durumlarda üst mahkemelere başvuru yapılması gibi işlemleri de organize eder.
Sözleşmelerin hazırlanması ve incelenmesi: Ticari hayatta yapılan her anlaşma bir sözleşmeye dayanır ve bu sözleşmelerin doğru hazırlanması şirketin çıkarları için hayati önemdedir. Şirket avukatı, şirketin yaptığı tüm sözleşmeleri taslak halinden nihai imzaya kadar yönetir. Satış, tedarik, hizmet, ortaklık, distribütörlük, franchising gibi alanlarda ihtiyaç duyulan sözleşmeleri şirket adına hazırlar veya karşı tarafın hazırladığı taslakları dikkatlice inceler. Sözleşme maddelerini ileride çıkabilecek anlaşmazlıkları önleyecek şekilde net ve kapsamlı düzenler; şirketin haklarını zedeleyebilecek gizli riskleri ortadan kaldırmak için gerekli değişiklikleri önerir. Her sözleşmede tarafların yükümlülükleri, ödeme ve teslimat şartları, sorumluluk sınırlamaları, gizlilik hükümleri, mücbir sebep halleri, fesih koşulları ve uyuşmazlık çözüm yöntemleri gibi kritik maddelerin açıkça tanımlanmasını sağlar.
İnsan kaynakları ve iş hukuku işlemleri: Şirketin çalışanlarıyla olan ilişkilerinde de şirket avukatı önemli bir rol oynar. İş sözleşmeleri, gizlilik ve rekabet sözleşmeleri, şirket iç yönetmelikleri, disiplin prosedürleri gibi tüm insan kaynakları dokümanlarını hukuk kurallarına uygun şekilde hazırlar veya denetler. İşe alım ve işten çıkarma süreçlerinin 4857 sayılı İş Kanunu’na ve ilgili mevzuata uygun yürütülmesini sağlar. Çalışanlar ile şirket arasında çıkabilecek uyuşmazlıklarda (örneğin haksız fesih iddiaları, mobbing şikayetleri, fazla mesai alacakları vb.) arabuluculuk süreçlerini yönetir veya anlaşmazlık yargıya taşınacaksa şirketin savunmasını hazırlar. Böylece işveren-işçi ilişkilerinde hukuki riskleri en aza indirir.
Finans ve vergi hukuku desteği: Şirket avukatı, finans ve muhasebe birimleriyle koordineli şekilde çalışarak şirketin mali işlemlerinin de hukuka uygun olmasına katkı sağlar. Örneğin, sermaye artırımı veya kâr dağıtımı gibi finansal kararların Türk Ticaret Kanunu’na uygun şekilde alınması için gerekli belgeleri hazırlar. Şirketin vergi hukuku kapsamındaki yükümlülüklerinin (beyanname verme, vergi ödeme takvimi vb.) zamanında ve hatasız yerine getirilmesine hukuki destek verir. Vergi denetimleri veya idari para cezaları söz konusu olduğunda, şirketi Vergi Usul Kanunu ve ilgili mevzuat çerçevesinde savunur; gerekli itiraz dilekçelerini yazar, uzlaşma görüşmelerine katılır veya vergi davalarını takip eder. Finansal işlemlerin hukuki boyutunu denetleyerek, ileride çıkabilecek vergi ihtilaflarının veya mali cezaların önüne geçmeye çalışır.
Fikri mülkiyet haklarının korunması: Birçok şirket için marka, patent, tasarım, ticari sır gibi fikri mülkiyet değerleri büyük önem taşır. Şirket avukatı, şirketin fikri mülkiyet haklarına ilişkin konularda da danışmanlık yapar ve gerekli işlemleri yürütür. Marka tescil başvuruları, patent ve faydalı model başvuruları, telif haklarının kayıt altına alınması gibi süreçlerde şirketi temsil eder. Rakiplerin veya diğer üçüncü kişilerin şirketin marka veya patent gibi haklarını ihlal etmesi durumunda ihtarname göndererek ihlalin durdurulmasını sağlar; gerektiğinde Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri nezdinde dava açar. Aynı şekilde, şirketin yeni geliştirdiği bir ürün, marka ya da tasarımın başka hukuki engellere takılmaması için ön araştırmalar yapar, tescil stratejileri geliştirir. Bu sayede şirketin inovasyonları ve itibarı hukuki güvence altına alınmış olur.
Uyumluluk denetimi ve risklerin önlenmesi: Şirket avukatı, şirketin faaliyet gösterdiği sektöre ilişkin tüm yasal düzenlemelere ve sektörel standartlara uyum sağlamasını gözetir. Düzenli aralıklarla iç denetimler yaparak şirketin mevzuata uyum (compliance) durumunu kontrol eder; tespit ettiği eksiklikler veya riskler için düzeltici tedbirler önerir. Özellikle iş sağlığı ve güvenliği, çevre mevzuatı, tüketici hukuku, veri koruma gibi alanlarda şirketin yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğini takip eder. Örneğin, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) kapsamında şirketin müşteri ve çalışan verilerini koruması için gereken teknik ve idari önlemlerin alınmasını sağlar; KVKK politikasının hazırlanmasında ve çalışanların eğitilmesinde rol alır. Bu tür proaktif çalışmalar, ileride ortaya çıkabilecek idari para cezaları, faaliyet durdurma yaptırımları veya itibar kayıplarının önüne geçilmesine yardımcı olur.
Alacak takibi ve icra işlemleri: Ticari hayatın bir gerçeği olarak, şirketlerin alacak-borç ilişkilerinde zaman zaman sorunlar yaşanabilir. Şirket avukatı, alacakların tahsili konusunda şirketi temsil eden kişidir. Müşterilerden veya iş ortaklarından doğan ve ödenmeyen alacaklar için borçlu tarafa ihtarname çekerek yasal süreci başlatır. Borcun yapılandırılması veya uzlaşma gibi yollar mümkün değilse, İcra ve İflas Hukuku çerçevesinde icra takibi başlatır ve borcun resmî yollardan tahsilini sağlamaya çalışır. Haciz, iflas talebi gibi işlemleri yürütürken şirketin çıkarlarını maksimum düzeyde korumaya özen gösterir. Benzer şekilde, şirketin karşılaşabileceği tazminat talepleri veya haksız rekabet iddialarında da savunma pozisyonu alarak şirketi olası ödeme yükümlülüklerine karşı korumaya çalışır. Haksız rekabet durumlarında, rakip firmaların hukuka aykırı uygulamalarına karşı dava açmak veya gerekli şikâyetleri yapmak da avukatın görevleri arasındadır. Örneğin, bir rakibin şirketiniz hakkında asılsız ve karalayıcı beyanlarla müşteri çevrenizi etkilemesi halinde, şirket avukatınız haksız rekabet hükümleri uyarınca yasal işlem başlatacaktır.
Kısaca özetlemek gerekirse, şirket avukatı şirketi ilgilendiren her türlü hukuki iş ve işlemi başından sonuna kadar planlamak, yürütmek ve sonuçlandırmak sorumluluğunu taşır. Kuruluş sözleşmesinin hazırlanmasından genel kurul tutanaklarına, çalışanlarla imzalanan kontratlardan mahkeme dilekçelerine kadar geniş bir yelpazedeki belge ve süreci yönetir. Bu sayede şirketin hukuki açıdan güvenli ve sürdürülebilir bir şekilde faaliyet göstermesini sağlar. Yöneticiler ve şirket sahipleri, önemli kararları alırken veya günlük işleri yürütürken arkalarında böyle bir uzman olduğunda, enerjilerini asıl iş hedeflerine odaklayabilir ve hukuki risklerin kontrol altında olduğunu bilerek hareket edebilirler.
Şirket Avukatının Faaliyet Alanları
Şirket avukatları, şirketlerin ihtiyaç duyduğu hemen her hukuk dalında hizmet verebilmekle birlikte, özellikle belirli alanlarda yoğunlaşırlar. Aşağıda, bir şirket avukatının hizmet sunduğu başlıca faaliyet alanları listelenmiştir:
- Şirketler ve Ticaret Hukuku: Şirket kuruluş işlemleri, şirket tescil ve ilan süreci, esas sözleşmenin hazırlanması, sermaye artırımı/azaltımı, genel kurul ve yönetim kurulu kararlarının alınması, şirket birleşme, bölünme veya tür değiştirme gibi yapısal değişikliklerin yürütülmesi ve genel olarak ticari faaliyetlerin Türk Ticaret Kanunu’na uygun şekilde sürdürülmesi.
- Sözleşmeler Hukuku: Şirketin müşterileri, tedarikçileri, bayileri veya iş ortakları ile imzaladığı her türlü sözleşmenin (satış sözleşmeleri, hizmet anlaşmaları, distribütörlük sözleşmeleri, taşeron sözleşmeleri vb.) hazırlanması, incelenmesi ve müzakere edilmesi. Sözleşmelerden doğan anlaşmazlıkların çözümü ve gerektiğinde sözleşmelerin feshi veya uyarlanması süreçlerinin yönetilmesi.
- İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku: İşçi ve işveren arasındaki hukuki ilişkilerin düzenlenmesi. İş sözleşmelerinin hazırlanması, işyeri iç yönetmeliklerinin ve disiplin kurallarının oluşturulması, işten çıkarma ve işe alma süreçlerinin mevzuata uygun yürütülmesi. Kıdem ve ihbar tazminatı, işe iade davaları, iş kazaları ve meslek hastalıkları ile ilgili hukuki süreçlerin takibi. SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu) uygulamalarında şirketin yükümlülüklerinin yerine getirilmesi ve olası ihtilafların çözümü.
- İcra ve İflas Hukuku: Şirket alacaklarının tahsili için icra takiplerinin başlatılması ve sonuçlandırılması. Bono, çek, fatura gibi belgelerden doğan alacakların icra yoluyla alınması; borçlu şirket olması halinde alacaklılarla konkordato veya yapılandırma süreçlerinin yönetimi. Şirketin iflasının istenmesi durumunda iflas erteleme, konkordato gibi hukuki mekanizmaların değerlendirilmesi ve iflas prosedürünün takibi.
- Fikri Mülkiyet Hukuku: Şirketin marka, patent, endüstriyel tasarım, telif hakları gibi fikri mülkiyet varlıklarının korunması. Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde marka tescili ve patent başvurularının yapılması, tescilli markaların izlenmesi ve gerektiğinde yenilenmesi. Şirketin ürünlerinin veya markalarının taklit edilmesi durumunda hukuki yollara başvurarak ihlallerin durdurulması ve tazminat taleplerinin ileri sürülmesi.
- Rekabet Hukuku: Rekabetin Korunması Hakkında Kanun çerçevesinde haksız rekabetin önlenmesi ve adil rekabet ortamının korunması. Rakiplerle yapılan anlaşmaların veya şirket birleşmelerinin rekabet kurallarına aykırı olmamasının sağlanması. Gerekli durumlarda Rekabet Kurumu’na bildirimlerin yapılması ve soruşturmalarda şirketin savunulması.
- Vergi Hukuku: Şirketin vergi planlaması ve yükümlülükleri konusunda danışmanlık. Kurumlar vergisi, KDV, stopaj gibi vergilere ilişkin beyannamelerin doğru ve zamanında verilmesi için hukuki destek. Vergi denetimleri sonrasında kesilen cezalara itiraz süreçlerinin yürütülmesi, Vergi Mahkemeleri nezdinde dava açılması ve uzlaşma toplantılarında şirketin temsil edilmesi.
- Kişisel Veriler ve Uyum (Compliance): Şirketin, KVKK başta olmak üzere ilgili tüm veri koruma mevzuatına uyum sağlaması. Müşteri ve çalışan verilerinin toplanması, işlenmesi ve saklanması süreçlerinin hukuka uygunluğunun denetimi. Şirket içinde etik kurallar, yolsuzlukla mücadele, rüşvetin önlenmesi gibi konularda politika ve prosedürlerin oluşturulması; düzenli eğitim ve denetimlerle mevzuata uyumun sürdürülmesi.
- Birleşme ve Devralmalar (M&A): Şirket satın alma, birleşme, ortak girişim (joint venture) gibi kurumsal büyüme veya yeniden yapılanma işlemlerinin hukuki boyutlarının yönetilmesi. Birleşme/devralma öncesi hukuki inceleme (due diligence) yapılarak hedef şirketin risklerinin analiz edilmesi. Hisse devir sözleşmeleri, ortaklık sözleşmeleri, hissedarlar sözleşmesi gibi belgelerin hazırlanması ve müzakeresi. Birleşme veya devralmanın Ticaret Bakanlığı, Rekabet Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu gibi kurumlar nezdindeki izin ve bildirim süreçlerinin takibi.
Yukarıdaki alanlar, şirket avukatlarının en sık çalıştığı konuları özetlemektedir. Elbette her şirketin sektörü ve ihtiyaçları farklı olacağından, şirket avukatının uzmanlığı da buna göre şekillenebilir. Örneğin, uluslararası ticaret yapan bir şirket için gümrük mevzuatı veya uluslararası sözleşmeler önemliyken, teknoloji şirketi için bilişim hukuku ve veri güvenliği ön planda olabilir. İyi bir şirket avukatı, gerektiğinde farklı hukuk disiplinlerini bir arada kullanarak şirketinin karşılaştığı her türlü hukuki meseleyi çözme kabiliyetine sahiptir.
Şirketlerle Çalışma Biçimleri
Şirketler, hukuki ihtiyaçlarını karşılamak için farklı çalışma biçimleri benimseyebilirler. Bazı büyük işletmeler bünyelerinde tam zamanlı bir hukuk müşaviri (şirket avukatı) istihdam etmeyi tercih ederken, çoğu küçük ve orta ölçekli şirket ise dışarıdan bir avukatla sözleşmeli olarak çalışır. Her iki yöntemin de kendine göre avantajları bulunmaktadır:
- Bünyede (İç) Avukat Çalıştırma: Özellikle büyük ölçekli şirketler, bir veya birden fazla avukatı kadrolu personel olarak işe alırlar. Bu iç avukat, şirketin ofisinde çalışarak şirketin tüm operasyonlarına hakim olur ve hukuki konulara anında müdahil olabilir. Şirket içi avukatın avantajı, şirkete özgü süreçleri derinlemesine bilmesi ve yöneticilerle birebir çalışarak hızlı çözüm üretebilmesidir. Sürekli şirket içinde bulunduğu için, önemli bir karar alınırken veya acil bir hukuki problem çıktığında anında destek sağlar. Ancak tam zamanlı bir avukat istihdam etmek, maaş ve yan haklar gibi sürekli maliyetler getirdiğinden, bu yöntem daha çok hukuki iş yükü ağır olan büyük firmalara uygundur.
- Sözleşmeli (Dışarıdan) Avukatla Çalışma: Küçük ve orta ölçekli işletmelerde yaygın olan uygulama ise, dışarıdaki bir avukat veya hukuk bürosuyla danışmanlık sözleşmesi imzalamaktır. Bu modelde avukat, şirketin kadrosunda yer almaz fakat belirli bir aylık ücret karşılığında şirkete düzenli hukuki destek verir. Sözleşmeli avukat, gerektiğinde şirket evraklarını hazırlar, sözleşmeleri gözden geçirir, ortaya çıkan uyuşmazlıklarda şirketi temsil eder ve genel hukuki danışmanlık sunar. Bu çalışma biçimi, tam zamanlı avukat maliyetine katlanmadan profesyonel destek alma imkânı sağladığı için KOBİ’ler tarafından tercih edilir. Bazı şirketler ise avukatla iş bazında (örneğin sadece bir dava veya proje için) çalışmayı dener; ancak sürekli bir avukat desteğinin olmaması, önleyici hukuk hizmetinden yararlanamama ve her seferinde yeni bir avukata durumu anlatma gerekliliği gibi dezavantajlar yaratabilir. Dolayısıyla, belli bir büyüklüğe ulaşan şirketlerin uzun vadeli bir avukat danışmanlığı anlaşması yapmaları daha verimli ve güvenli olacaktır.
Türk hukukunda, belli büyüklükteki şirketler için avukatla çalışmak yalnızca bir tercih değil, aynı zamanda bir zorunluluktur. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 35. maddesi, esas sermayesi 250.000 TL ve üzeri olan anonim şirketlerin sürekli olarak bir avukat bulundurmasını (ya avukat istihdam ederek ya da sözleşme yaparak) şart koşmaktadır. Ayrıca üye sayısı 100’ü aşan kooperatifler için de aynı zorunluluk geçerlidir. Bu kanuni düzenleme, büyük ölçekli işletmelerin profesyonel hukuki destek almalarını sağlama amacı taşır ve uyulmaması halinde ilgili şirketlere her ay için idari para cezası uygulanır. Dolayısıyla, şirketiniz yasal olarak avukat tutmak zorunda olmasa bile, erken aşamadan itibaren güvenilir bir hukuk danışmanıyla çalışmak, şirketinizi olası hukuki tehlikelere karşı korumak adına akıllıca bir adım olacaktır.
Sözleşme Yönetimi
Sözleşmeler, bir şirketin ticari ilişkilerinin temelini oluşturur. Müşterilerle yapılan satış anlaşmaları, tedarikçilerle imzalanan alım sözleşmeleri, iş ortaklıkları, distribütörlük anlaşmaları, kira kontratları ve daha pek çok işlem sözleşmeler aracılığıyla resmiyet kazanır. Bu nedenle, sözleşme yönetimi bir şirket avukatının en kritik görev alanlarından biridir.
Şirket avukatı, her bir sözleşmenin hazırlanma aşamasından imzalanmasına ve gerektiğinde feshedilmesine kadar olan süreci titizlikle yönetir. Sözleşme hazırlarken, tarafların kimlik ve unvan bilgilerinden, işin tanımına ve teknik detaylarına, ödeme planlarından sorumluluk hükümlerine kadar her unsurun açık ve doğru şekilde yazıldığından emin olur. Hazır şablonların kullanılmasındansa, her sözleşmenin ilgili duruma ve taraflara özel olarak uyarlanması gerektiğini vurgular. Çünkü her şirketin ihtiyaçları farklı olabileceği gibi, her sözleşmenin konusu da ayrı riskler barındırır. Şirket avukatının görevi, bu riskleri öngörüp sözleşmeye koyduğu hükümlerle şirketi ileride doğabilecek olumsuzluklara karşı korumaktır.
Sözleşme inceleme ve müzakere aşamalarında da şirket avukatı devreye girer. Çoğu zaman şirketiniz, başka bir tarafın hazırladığı bir sözleşmeyi imzalamadan önce değerlendirmek durumunda kalır. Bu noktada avukat, sözleşmeyi satır satır okuyarak şirket aleyhine olabilecek maddeleri tespit eder ve revize edilmesini önerir. Örneğin, sözleşmede cezai şartların adil olmayan şekilde düzenlenmiş olması, belirsiz teslimat veya hizmet tanımları, fesih halinde haksız sonuçlar doğurabilecek hükümler gibi konular avukatın dikkatinden kaçmaz. Gerekirse karşı tarafla doğrudan müzakere ederek, maddelerin değiştirilmesini veya daha dengeli hale getirilmesini sağlar. Böylece şirket, altına imza attığı metnin tam olarak farkında olur ve ileride “küçük yazılmış bir maddeyi gözden kaçırma” tuzağına düşmez.
Sözleşme yönetimi, sözleşmelerin arşivlenmesi ve takibi süreçlerini de kapsar. Şirket avukatı, imzalanan sözleşmelerin güvenli bir biçimde saklanmasını ve kolayca erişilebilmesini organize eder. Özellikle uzun vadeli veya otomatik yenilenmeli kontratlarda, kritik tarihlerin (örneğin yenileme veya fesih bildirim sürelerinin) takibini yaparak yöneticileri önceden bilgilendirir. Bu sayede, bir sözleşmenin istenmeden yenilenmesi veya gerekli olduğunda yenilenmemesi gibi hataların önüne geçilir.
Şirket avukatı, sözleşmenin uygulanma aşamasında da danışmanlık yapar. Taraflardan biri sözleşme şartlarına uymazsa atılması gereken adımları (ihtarname gönderme, temerrüt bildirimi, fesih prosedürü gibi) belirler ve şirketi bu süreçlerde temsil eder. Sözleşmeden doğan ihtilafların çözümünde, eğer mümkünse müzakere yoluyla uzlaşmayı ilk seçenek olarak değerlendirir; sonuç alınamazsa sözleşmedeki hükümlere göre dava veya tahkim süreçlerini başlatır.
Sözleşme Yönetimi İçin Pratik Öneriler: Şirket sahipleri ve yöneticileri, sözleşmeler konusunda aşağıdaki noktalara dikkat ederek hukuki riskleri önemli ölçüde azaltabilir:
- Önemli tüm iş ilişkilerinizi mutlaka yazılı sözleşmeye dökün. Sözlü anlaşmalar, ileride ispat zorluğu yaratacağından hak kaybına neden olabilir.
- Standart sözleşme şablonları kullanıyorsanız, bunları şirketinizin ihtiyaçlarına göre özelleştirmesi için avukatınızdan destek alın. Her sektörün dinamikleri farklıdır; avukatınız, size özel maddeler ekleyerek daha koruyucu bir metin oluşturabilir.
- Karşı tarafın hazırladığı bir sözleşmeyi imzalamadan önce mutlaka şirket avukatınıza inceletin. Özellikle uzun ve teknik metinlerde gözden kaçabilecek ayrıntılar, uzman bir gözle değerlendirildiğinde ortaya çıkar.
- Sözleşme metinlerinde belirsiz veya yorumlamaya açık ifadelere yer vermekten kaçının. Maddelerin net anlaşılır olmasına özen gösterin ve gerekiyorsa tanımlar bölümünde kritik kavramları açıklayın.
- Her sözleşmeye, olası bir uyuşmazlık durumunda uygulanacak hukuk ve yetkili yargı yeri (ya da tahkim/arabuluculuk gibi alternatif çözüm yolu) maddesi ekletin. Böylece ileride çıkacak anlaşmazlıklarda “hangi ülkenin hukuku geçerli olacak, hangi şehirde dava açılacak” gibi belirsizlikler yaşanmaz.
- Sözleşme imzalandıktan sonra, tarafların yükümlülüklerini vaktinde yerine getirip getirmediğini takip edin. Ödeme tarihlerinin, teslim taahhütlerinin veya karşı tarafın performansının izlenmesi, sorun çıkar çıkmaz müdahale etme olanağı sağlar. Gerektiğinde avukatınızın erken uyarıları ile resmi yollara başvurmakta gecikmeyin.
Dava Süreçleri
Hiçbir şirket sahibi, işletmesinin mahkeme salonlarında zaman ve kaynak harcamasını istemez. Ancak iş hayatında bazen anlaşmazlıklar yargıya taşınabilir ve şirketin kendisini savunması gerekebilir. Şirket avukatları, dava süreçlerinde şirketin en büyük güvencesidir ve bu süreçleri en iyi şekilde yöneterek olumsuz etkileri en aza indirmeye çalışırlar.
İdeal senaryoda, şirket avukatı sayesinde birçok sorun dava aşamasına gelmeden çözülebilir. Örneğin bir müşteriden alacağınız ödenmiyorsa avukatınız önce ihtarname gönderip müzakere yolunu deneyecek, çalışanla bir ihtilaf varsa arabuluculuk sürecini yönetecektir. Nitekim Türk hukukunda bazı ticari ve iş uyuşmazlıklarında dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunlu hale getirilmiştir. Şirket avukatınız bu zorunlu arabuluculuk sürecinde sizi temsil eder, karşı tarafla uzlaşma zemini arar ve mümkünse sorunu mahkemeye gitmeden sonuçlandırır.
Eğer anlaşmazlık çözülemez ve dava açmak kaçınılmaz olursa, şirket avukatı dava dosyasını en güçlü şekilde hazırlamakla görevlidir. Dava dilekçelerinin yazımı, savunma argümanlarının oluşturulması, lehinize olan delillerin toplanması gibi konularda uzmanlığı devreye girer. Hangi tür uyuşmazlığın hangi mahkemede görüleceğini (iş mahkemesi, ticaret mahkemesi, tüketici mahkemesi vb.) belirler ve davayı doğru yerde açar ya da şirket aleyhine açılmışsa yetki itirazları gibi stratejileri kullanır. Duruşmalarda şirketi temsil ederek hakim karşısında şirketin haklarını savunur; gerektiğinde tanıklar ileri sürer, bilirkişi incelemeleri talep eder veya raporlara itiraz eder.
Dava süreçlerinin takvimi ve usulü de başlı başına bir uzmanlık konusudur. Şirket avukatı, davanın her aşamasındaki süreleri ve yapılması gereken işlemleri yakından izler. Örneğin, bir ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurmak için 2 haftalık süre olduğunu; istinaf sonucu istenmezse Yargıtay temyizine gidilebileceğini bilir ve bu kritik süreleri kaçırmaz. Bu tür sürelerin kaçırılması, hak kaybına yol açabileceğinden şirket açısından telafisi güç zararlara neden olur. Avukatınız bu riskleri ortadan kaldırır.
Mahkeme dışında alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri de şirket avukatının değerlendirme alanındadır. Bazen yıllar sürecek ve masraflı olacak bir dava yerine, karşı tarafla belirli bir noktada uzlaşmak şirket için daha kazançlı olabilir. Avukatınız, davanın gidişatına ve eldeki delillere göre sizin için en iyi stratejiyi önerecektir. Eğer karşı taraf makul bir anlaşma teklif ederse, bunu değerlendirip şirket menfaatine uygun bir sulh olup olmadığını analiz eder. Aynı şekilde, uluslararası nitelikteki anlaşmazlıklarda tahkim gibi yöntemlere başvurmak gerekiyorsa, şirket avukatınız bu süreçlerin işleyişini yönetir.
Dava sonunda mahkeme kararı şirket lehine olursa, avukat bu kararın icrasını (örneğin karşı taraftan hükmedilen tazminat veya alacakların tahsilini) sağlar. Karar aleyhe ise, gerekçeli kararı inceleyerek bir üst mahkemeye götürme imkanı olup olmadığını değerlendirir. Kısacası, dava sürecinin her adımında şirket avukatı hem saldırı hem savunma pozisyonunu hukuka uygun ve stratejik bir şekilde yürütür.
Dava Süreçlerine İlişkin Pratik Öneriler:
- Herhangi bir hukuki uyuşmazlık belirtisi ortaya çıktığında vakit kaybetmeden avukatınıza bilgi verin. Erken müdahale, bir sorunun büyüyüp davalık olmasını engelleyebilir veya dava kaçınılmazsa güçlü bir hazırlık yapmayı sağlar. Olayla ilgili tüm yazışmaları, sözleşmeleri ve delilleri sistematik şekilde avukatınızla paylaşın.
- Bir çalışanla, müşteriyle veya iş ortağıyla anlaşmazlık yaşandığında arabuluculuk gibi yolları değerlendirin. Özellikle işçi-işveren ve ticari alacak uyuşmazlıklarında arabuluculuk artık zorunlu bir adımdır. Arabuluculuk toplantılarına avukatınızla birlikte katılıp uzlaşma için iyi niyetli bir çaba gösterin; anlaşma sağlanırsa uzun bir dava sürecinden kurtulursunuz.
- Dava açılması durumunda, mahkeme sürecinin sabır ve disiplin gerektirdiğini unutmayın. Türkiye’de davalar ilk etapta birkaç ay ile bir yıl arasında sonuçlanabilse de, istinaf ve Yargıtay aşamalarıyla birlikte bazı davalar birkaç yıl sürebilir. Bu süreçte şirketinizin hukuki stratejisini avukatınızla düzenli olarak gözden geçirin, yeni deliller veya bilgiler ortaya çıktıkça paylaşın ve gerekli hamleleri yapın.
- Masrafları ve faydaları karşılaştırın: Bazı durumlarda, davayı sonuna kadar götürmek yerine karşı tarafla makul bir anlaşmaya varmak daha avantajlı olabilir. Avukatınızla beraber, olası bir sulh anlaşmasının şirketiniz için kabul edilebilir olup olmayacağını değerlendirin. Uzun süren bir dava sonucu elde edeceğiniz kazanım, anlaşmayla elde edilebilecekten çok yüksek değilse, erken uzlaşma ciddi zaman ve maliyet tasarrufu sağlayabilir.
- Dava sonunda lehinize bir karar çıktığında, iş burada bitmez: Kararın icrasını da takip etmek gerekir. Karşı taraftan alacak tahsil etmek veya mahkeme kararının gereklerini yerine getirmek için avukatınızın yönlendirmesiyle icra dairelerine başvurun. Eğer aleyhinize bir karar çıkarsa, avukatınızın öngörüsüyle vakit kaybetmeden istinaf/temyiz başvurularını yapın. Yüksek mahkeme süreçleri teknik olduğu kadar usuli ayrıntılar da içerir; bu nedenle bu aşamada da uzman desteğinden mahrum kalmayın.
Risk Yönetimi
Her ticari faaliyetin doğasında belli riskler vardır. Önemli olan, bu riskleri önceden görüp yönetebilmek ve şirketin büyüme hedeflerini engellemeyecek düzeyde tutmaktır. Risk yönetimi, bir şirket avukatının modern iş dünyasında üstlendiği en hayati rollerden biridir. Çünkü hukuki riskler gerçek olduğunda, şirketin itibarına ve finansal durumuna ciddi zararlar verebilir.
Şirket avukatı, işe öncelikle şirketin maruz kalabileceği hukuki riskleri tanımlayarak başlar. Bu, şirketin faaliyet alanına göre değişebilir. Örneğin, gıda sektöründeki bir firma için ürün güvenliği mevzuatı ve olası cezalar bir risk alanıyken, teknoloji şirketi için veri gizliliği ihlalleri büyük bir risk teşkil edebilir. Avukat, şirketin iş süreçlerini analiz ederek hangi kanun ve yönetmeliklere tabi olduğunu belirler. Ardından, bu yasal yükümlülüklerin ne kadarına uyulduğunu tespit etmek için bir denetim (hukuki audit) gerçekleştirir. Elde ettiği bulgulara göre şirket yönetimine bir risk raporu sunarak, düzeltici adımlar önerir.
Uyumluluk (compliance) programı oluşturmak, risk yönetiminin önemli bir parçasıdır. Şirket avukatı, şirket içinde yasalara uyumu güçlendirecek politikalar ve prosedürler geliştirilmesine yardımcı olur. Örneğin, işyerinde ayrımcılığın ve tacizin önlenmesine dair bir politika hazırlanması, çalışanların kişisel verilerinin korunması için teknik prosedürler oluşturulması veya rüşvet ve yolsuzlukla mücadele için bir etik kod belirlenmesi gibi adımlar atılır. Bu tür iç politika ve kodlar, çalışanlara dağıtılır ve gerekli eğitimlerle benimsetilir. Şirket avukatı, eğitim programları düzenleyerek personelin mevzuata uyum bilincini artırabilir (örneğin iş güvenliği kuralları, veri güvenliği talimatları, rekabet hukuku konusunda yapılmaması gerekenler vb. konularda seminerler vererek).
Düzenli takip, risk yönetiminin sürekliliğini sağlar. Yasalar ve düzenlemeler zamanla değişebildiği için, şirket avukatı ilgili mevzuatı sürekli izler ve değişiklikleri şirkete uyarlar. Örneğin, yeni bir çevre mevzuatı yürürlüğe girdiyse, üretim süreçlerinin buna uygun hale getirilmesini sağlar; asgari ücret veya çalışma saatleriyle ilgili İş Kanunu’nda değişiklik olduysa, insan kaynakları prosedürlerini gözden geçirir. Bu proaktif yaklaşım sayesinde, şirket daha devlet denetimleri veya yaptırımlar gelmeden kendini uyumlu hale getirir.
Risk yönetimi aynı zamanda kriz anlarının yönetimini de içerir. Beklenmedik bir olay gerçekleştiğinde – örneğin bir fabrikada iş kazası, büyük bir veri sızıntısı, bir ürünün toplatılmasına yol açacak bir sorun veya medyaya yansıyan bir kriz – şirket avukatı derhal devreye girer. İlk olarak, durumun hukuki boyutunu analiz eder: Hangi bildirimlerin yapılması gerekiyor, yasal süreler ne, sorumluluk hangi birimde gibi sorulara yanıt bulur. Ardından, hasarı kontrol altına alacak adımları atar; ilgili resmi mercilere gerekli bildirimleri yapar (örneğin KVK Kurumu’na veri ihlali bildirimi veya Çalışma Bakanlığı’na iş kazası bildirimi gibi), basın açıklaması veya kamuoyu bilgilendirmesi gerekiyorsa hukuki çerçevesini çizer ve şirket yöneticilerine rehberlik eder. Böylece kriz anları, doğru yönetilerek şirketin daha büyük kayıplar yaşaması önlenir.
Son olarak, bir şirket avukatı risk yönetimi kapsamında sigorta ihtiyaçlarının belirlenmesine de katkı sunabilir. Şirketinizin faaliyetleriyle orantılı olarak hangi sigortaların (mesleki sorumluluk sigortası, ürün sorumluluk sigortası, siber güvenlik sigortası vb.) faydalı olabileceği konusunda tavsiye verir. Sigorta poliçelerinin hukuki şartlarını inceler, hasar anında sigorta şirketleriyle yapılan yazışmalarda şirketin menfaatlerini takip eder.
Risk Yönetimi İçin Pratik Öneriler:
- Şirketinizin tabi olduğu tüm yasa ve yönetmeliklerin bir envanterini çıkarın. Hukuki bir risk analizi yapması için avukatınızla birlikte çalışın; zayıf noktalarınızı tespit edip önlem planı hazırlayın.
- Özellikle iş sağlığı ve güvenliği, çevre, vergi, rekabet, tüketici hakları ve veri koruması gibi alanlarda yasal yükümlülüklerinizi yakından takip edin. Bu alanlardaki mevzuat değişikliklerini düzenli olarak kontrol edin veya avukatınızdan sizi güncel tutmasını isteyin.
- Çalışanlarınıza yönelik periyodik hukuk eğitimleri organize edin. Örneğin, beyaz yaka çalışanlara KVKK ve bilgi güvenliği eğitimi, fabrika çalışanlarına iş güvenliği mevzuatı eğitimi, satış-pazarlama ekiplerine rekabet hukuku eğitimi verilebilir. Çalışanların hukuki bilinç düzeyi arttıkça, istemeden yapılan hatalar azalacaktır.
- Şirket içinde yazılı prosedürler ve politikalar oluşturun. Örneğin, fatura onay süreçlerinden müşteri şikayetlerinin ele alınmasına, sosyal medyada şirket hesabını yönetme kurallarından taşeron seçim kriterlerine kadar birçok konuda prosedürler belirleyip bunları yayınlayın. Avukatınız, bu prosedürlerin hukuka uygun olmasını ve açık noktaları kapatmasını sağlayacaktır.
- Stratejik kararlar almadan önce mutlaka hukuki değerlendirme yapın. Yeni bir ortaklığa girmeden, farklı bir iş koluna atılmadan, yüksek meblağlı bir sözleşmeye imza atmadan veya önemli bir yatırım kararı almadan önce avukatınızdan görüş alın. Bu sayede ileride doğabilecek hukuki engelleri baştan fark ederek kararlarınızı revize edebilir veya gerekli önlemleri alabilirsiniz.
- Şirketinizi ilgilendiren bir resmi denetim, soruşturma veya dava tebligatı alırsanız, panik yapmadan önce avukatınızla durumu değerlendirin. Resmi mercilerle iletişime geçerken kullanacağınız dil ve atacağınız adımlar çok önemlidir. Bu süreçte avukatınızın talimatlarına uygun hareket etmek, şirketinizi gereksiz cezalardan koruyacaktır.
Şirket Birleşmeleri ve Devralmaları
Şirketler büyümek veya yeni alanlara açılmak istediklerinde bazen diğer şirketlerle birleşme ya da onları devralma yoluna giderler. Birleşme ve devralma işlemleri (M&A – Merger and Acquisition), şirketler hukuku alanında en karmaşık ve uzmanlık gerektiren süreçlerden biridir. Bu tür büyük çaplı işlemlerde bir şirket avukatının rolü, işin en başından sonuna kadar kritik önem taşır.
Bir birleşme veya satın alma düşüncesi ortaya çıktığında, ilk adım durum tespiti (due diligence) yapmaktır. Şirket avukatı, hedef şirketin hukuki durumunu detaylıca inceler. Bu inceleme kapsamında, hedef şirketin mevcut sözleşmeleri, devam eden davaları, borç-alacak durumu, çalışanlarla ilişkileri, fikri mülkiyet hakları, mülkiyetindeki taşınmazlar, ruhsat ve izinleri gibi her husus mercek altına alınır. Amaç, satın alınmak istenen şirketin “görünenin altında” herhangi bir hukuki problem taşıyıp taşımadığını ortaya çıkarmaktır. Örneğin, devralmayı planladığınız şirketin büyük bir vergi cezası riski varsa veya kritik bir patent davasını kaybetmek üzere olduğu tespit edilirse, bunlar pazarlık masasında size avantaj sağlar veya gerekirse işlemin yapılmaması yönünde karar almanızı sağlayabilir. Avukatınızın hazırladığı due diligence raporu, birleşme/devralma stratejinizi şekillendirecek en önemli belgelerdendir.
Sözleşmelerin hazırlanması ve müzakere edilmesi, M&A sürecinin kalbidir. Şirket avukatı, taraflar arasında imzalanacak tüm belgeleri hazırlar veya kontrol eder. Öncelikle taraflar arasında bir gizlilik anlaşması (NDA) yapılması sağlanır, böylece görüşmeler sırasında paylaşılan finansal ve ticari bilgiler korunur. Ardından bir Niyet Mektubu (Letter of Intent) veya çerçeve anlaşma ile işlemin ana hatları ortaya konur. Bu belgelerde genelde işlemin yaklaşık şartları, takvimi ve yapılacak incelemelerin kapsamı belirlenir. Sonrasında, esas Birleşme Sözleşmesi veya Hisse Alım Sözleşmesi gibi bağlayıcı belgelerin taslağını avukat hazırlar. Bu sözleşmelerde satın alma bedelinin ödeme şekli, hisse devri veya malvarlığı devri detayları, devir tarihi (kapanış tarihi), tarafların beyan ve garantileri, rekabet etmeme yükümlülükleri, çalışanların durumu, sözleşmenin ihlali halinde yaptırımlar gibi pek çok kritik madde bulunur. Şirket avukatı, müvekkili olan şirketin menfaatlerini korumak adına bu maddeleri titizlikle kaleme alır veya karşı tarafın taslaklarında şirket aleyhine olan hükümleri düzeltir.
Müzakere süreci, avukatların becerilerini gösterdiği bir diğer aşamadır. Büyük şirket satın almaları çoğunlukla iki tarafın avukatları arasında yoğun pazarlıklara sahne olur. Örneğin, satıcı taraf şirketin belli konularda garanti vermek istemeyebilir, alıcı taraf ödemeyi taksitlendirmek isteyebilir, işlem sonrası rekabet yasağının süresi konusunda anlaşmazlık çıkabilir vb. Bu gibi durumlarda avukatınız, müzakere taktiklerini kullanarak orta yolun bulunmasına ve anlaşmanın çıkmaza girmeden ilerlemesine çalışır. Hukuki bilgi birikimi kadar, iletişim ve ikna kabiliyeti de burada devrededir.
Birleşme veya devralma işlemlerinde, yasal onay ve bildirimler de göz ardı edilmemelidir. Özellikle büyük ölçekli birleşme/devralmalarda, Rekabet Kurumu’nun onayının alınması gerekebilir (piyasadaki rekabeti etkileyecek bir birleşme ise). Şirket avukatı, işlem öncesinde Rekabet Kurumu’na başvuru yapar, gerekli formları doldurur ve süreci takip eder. Benzer şekilde, belirli sektörlerde (örneğin bankacılık, sigortacılık, enerji) kamu otoritelerinden lisans veya onay alınması gerekebilir; bu durumda da süreci avukat yürütür. Birleşme sonucunda şirketlerin ticaret sicilinde tescil işlemleri, Resmi Gazete’de ilan gibi prosedürleri de avukatınız yerine getirir.
İşlemin kapanışı (closing), tüm şartların yerine getirilip devirlerin fiilen yapıldığı andır. Şirket avukatı, kapanışta atılması gereken adımları önceden bir “kapanış listesi” olarak hazırlar. Örneğin, hisse devri yapılacaksa pay devir sözleşmelerinin imzalanması, hisse bedelinin ödendiğine dair dekontun kontrolü, yönetim kurulu kararlarının alınması, eski imza sirkülerinin iptal edilip yenisinin çıkartılması gibi tüm işlemleri koordine eder. Kapanış anında herhangi bir eksik kalmaması için tüm taraflarla iletişim halinde olur.
Birleşme veya devralma tamamlandıktan sonra, şirket avukatının işi bitmez; entegrasyon süreci başlar. Eğer bir şirket diğerine katıldıysa, çalışanların devri, devir sözleşmelerinin üçüncü kişilere (örneğin tedarikçilere, müşterilere) bildirilmesi, gerekirse yeni sözleşmeler akdedilmesi, marka ve patent haklarının yeni yapıya devri gibi pek çok işlem yapılır. Avukat, bu geçiş sürecinin hukuki uyum içinde gerçekleşmesini sağlar. Ayrıca, devralınan şirketin mevcut tüm sözleşmelerini ve devam eden davalarını devralan şirket adına takip etmeye devam eder; hiçbir hukuki yükümlülüğün aksamasına izin vermez.
Birleşme ve Devralma İşlemleri İçin Pratik Öneriler:
- Bir şirket satın almadan veya bir şirketle birleşme kararı almadan önce mutlaka kapsamlı bir hukuki inceleme (due diligence) yapın. Bu inceleme, hedef şirketin bilançoda görünmeyen borçlarını, sözleşmelerindeki riskli maddeleri, devam eden dava ve soruşturmalarını ortaya çıkaracaktır. Avukatınız ve diğer danışmanlarınız aracılığıyla elde edeceğiniz bu bilgiler, pazarlıkta elinizi güçlendirecek ve kötü sürprizlerle karşılaşmanızı önleyecektir.
- Bir birleşme/devralma sözleşmesi hazırlanırken şirketinizin menfaatlerini koruyan hükümler koydurmayı ihmal etmeyin. Özellikle satıcı tarafın beyan ve garantileri bölümü, işlem sonrası ortaya çıkabilecek olası sorunlarda sizi koruyacak en önemli kısımdır. Satıcı, şirketin borçları, dava durumu, mali kayıtları, çevre yükümlülükleri gibi konularda doğru bilgi verdiğini taahhüt etmelidir. Aksi halde, bu bilgiler yanlış çıkarsa alıcı tarafın tazminat talep edebileceği maddeler sözleşmede yer almalıdır. Benzer şekilde, rekabet etmeme ve çalışanların korunması gibi konularda da net düzenlemeler olmasına dikkat edin.
- Rekabet Kurumu onayı veya sektörel bir düzenleyici kurumdan izin gerekip gerekmediğini baştan belirleyin. Örneğin, büyük bir rakibinizi devralıyorsanız Rekabet Kurumu’na bildirim yapmak yasal zorunluluk olabilir. Yahut banka satın alacaksanız BDDK onayı gerekebilir. Bu resmi süreçlerin takvimi, birleşme/devralma takvimini etkileyebilir; dolayısıyla avukatınızın rehberliğinde bu başvuruları zamanında yapın ve onay gelene kadar hukuki durumu (örneğin iki şirketin fiilen birleşmemesi gibi) muhafaza edin.
- Birleşme veya satın alma sonrasında yeni yapının entegre olması için hukuki adımları atmayı unutmayın. Devir aldığınız şirketin önemli sözleşmelerini gözden geçirin; gerekiyorsa taraf değişikliği (novasyon) anlaşmaları yaparak karşı tarafa şirket unvanının değiştiğini veya tarafın farklı olduğunu bildirin. Çalışanların özlük dosyalarını ve sözleşmelerini devralan şirket adına güncelleyin. Marka ve patent gibi fikri haklar, devrolunuyorsa Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarını güncelleyin. Bu entegrasyon adımları, birleşmenin kağıt üzerinde kalmayıp fiilen de sorunsuz gerçekleşmesini sağlar.
- Müzakere sürecinde ve sözleşme hazırlığında avukatınızı en baştan sürece dahil edin. Bazı şirketler, iş görüşmelerini ilerletip son aşamada avukata getirme hatasına düşerler. Oysa avukatınız en baştan dahil olursa, ticari pazarlıklar yapılırken hukuki gerçekleri size hatırlatır ve baştan önlem alınmasını sağlar. Böylece son anda sözleşmede çıkan bir pürüz yüzünden anlaşmanın bozulma riski azalır.
- Büyük birleşme ve satın almalarda sadece hukuki değil, finansal, vergisel ve operasyonel danışmanlık almak da önemlidir. Şirket avukatınız, diğer danışmanlarla (örn. mali müşavirler, değerleme uzmanları) birlikte çalışarak bütüncül bir yaklaşım benimser. Siz de karar verici olarak bu uzmanlardan gelen analizleri bütün halinde değerlendirip en sağlıklı iş kararını verebilirsiniz.
Sonuç olarak, bir şirket avukatı işletmenizin hemen her adımında hukuki rehberlik sunarak olası tuzakları önceden fark etmenizi ve fırsatları en iyi şekilde değerlendirmenizi sağlar. İyi bir şirket avukatı, şirketiniz için sadece sorun çözen kişi değil, aynı zamanda büyüme yolculuğunuzda stratejik bir ortaktır. Aşağıda, şirket avukatlarıyla ilgili sıkça sorulan soruları yanıtlayarak aklınızdaki önemli konulara değineceğiz.

Şirketler Hukuku: Şirket Avukatı Ne Yapar?
Sık Sorulan Sorular
Şirket avukatı nedir, ne yapar?
Şirket avukatı, bir firmanın tüm hukuki işlerini yürüten ve o firmayı hukuki konularda temsil eden uzman avukattır. Şirket kuruluşundan sözleşme hazırlanmasına, dava takibinden icra işlemlerine kadar şirketin ihtiyaç duyduğu her alanda hukuki destek sağlar. Kısaca, şirketin haklarını koruyup yasal yükümlülüklerini yerine getirmesine yardımcı olan ve olası riskleri yöneten profesyoneldir.
Şirket avukatının şirket için önemi nedir?
Şirket avukatı, işletmenin hukuki güvenliğini tesis eder. Şirketin attığı adımların yasalara uygun olmasını sağlayarak ceza veya yaptırım risklerini azaltır. Sözleşmeleri düzgün hazırlayıp inceleyerek ileride çıkabilecek anlaşmazlıkları engeller. Herhangi bir sorun ortaya çıktığında hızlı ve doğru çözümler üreterek şirketi büyük zararlardan korur. Düzenli bir hukuk danışmanlığı, şirketin itibarını ve varlığını korurken uzun vadede maddi kayıpların önüne geçilmesini sağlar.
Hangi şirketler avukat bulundurmak zorundadır?
Türk hukukuna göre, sermayesi 250.000 TL ve üzeri olan anonim şirketler sürekli olarak bir avukat ile çalışmak zorundadır (ister şirket bünyesinde istihdam ederek, ister sözleşme yaparak). Aynı şekilde, üye sayısı 100’ü aşan kooperatiflerin de avukat bulundurması kanunen zorunludur. Bu kriterlerin altında kalan anonim şirketler ile limited şirketler için yasal bir mecburiyet yoktur; ancak hukuki açıdan zorunluluk olmasa bile, bu şirketlerin de kendi istekleriyle bir avukatla düzenli çalışması şiddetle tavsiye edilir. Zira hukuki destek almak, olası sorunları büyümeden çözmeye yardımcı olur ve şirketi güvende tutar.
Küçük işletmelerin de şirket avukatına ihtiyacı var mı?
Evet, ölçeği küçük de olsa her işletmenin hukuki danışmanlığa ihtiyacı olabilir. Küçük işletmeler genellikle büyük şirketler kadar karmaşık işlemlere sahip değildir, bu nedenle tam zamanlı bir avukat çalıştırmaları ekonomik olmayabilir. Ancak bu, hiç avukat ihtiyacı olmadığı anlamına gelmez. Küçük ölçekli firmalar; kira sözleşmesi yaparken, bir web sitesi için kullanıcı şartları hazırlarken veya bir çalışanını işten çıkarırken dahi hukuki hatalar yapabilir. Bir avukat, ihtiyaç duyulan konularda danışmanlık vererek küçük işletmelerin yanlış adımlar atmasını önler. Üstelik küçük bir işletme, büyük bir hukuk sorunu yaşadığında finansal açıdan daha kırılgan olacağından, baştan önlem alarak böyle bir duruma düşmemek çok daha kritiktir. Bu nedenle bütçesi sınırlı işletmeler bile en azından kısmi zamanlı veya sözleşmeli olarak bir avukat desteği almalıdır.
Şirket avukatıyla nasıl bir çalışma düzeni kurulabilir?
Şirket avukatıyla çalışmanın farklı yöntemleri vardır. Büyük iş hacmine sahip bir şirket, avukatı kadrosuna katarak tam zamanlı (iç) avukat olarak çalıştırabilir. Bu sayede avukat, her gün şirkette bulunarak tüm süreçlere hakim olur ve anında müdahale edebilir. Daha yaygın olan yöntem ise, bir avukat veya hukuk bürosuyla danışmanlık sözleşmesi yapmaktır. Bu düzenlemede avukat, belirli bir aylık ücret karşılığında şirkete ihtiyaç duyduğu her an hukuki destek sağlar; sözleşmeleri hazırlar, davaları takip eder, yönetimi hukuki konularda bilgilendirir. Danışman avukat modeli, tam zamanlı istihdama göre daha esnek ve ekonomiktir. Bazı şirketler ise avukatla iş bazında (örneğin sadece belirli bir dava için) da çalışabilir, ancak bu durumda avukatın şirketi ve sektörünü tanıma imkanı kısıtlı olur. En verimli iş birliği, şirket ile avukat arasında uzun vadeli ve düzenli bir çalışma ilişkisinin kurulmasıdır.
Şirket avukatı seçerken nelere dikkat etmeli?
Bir şirket avukatını seçerken ilk olarak avukatın uzmanlık alanlarına ve deneyimine bakılmalıdır. Ticaret hukuku, şirketler hukuku, iş hukuku gibi alanlarda deneyimli bir avukat, şirketinizin karşılaşabileceği meselelere hakim olacaktır. Avukatın daha önce benzer şirketlere hizmet verip vermediği, referansları ve itibarı da göz önünde bulundurulmalıdır. İyi bir şirket avukatı, sadece hukuki bilgiyle değil, iletişim becerileriyle de ön plana çıkar. Bu nedenle avukatla yaptığınız görüşmede size yaklaşımı, sorularınıza verdiği yanıtların açıklığı, problemleri kavrayışı gibi unsurları değerlendirin. Ayrıca avukatın erişilebilirliği (acil bir durumda ulaşılabilir olması, sorularınıza makul sürede dönmesi gibi) da önemlidir. Şirketiniz büyüdükçe farklı alanlarda hukuki desteğe ihtiyaç duyabilirsiniz; bu açıdan avukatın gerektiğinde başka uzmanlarla iş birliği yapabilecek bir networke sahip olması da avantaj sağlar.
Şirket avukatı ücretleri ne kadardır?
Şirket avukatının ücreti, pek çok faktöre bağlı olarak değişir. Eğer tam zamanlı bir avukat istihdam ediyorsanız, bu avukatın maaşı şirket içindeki pozisyonuna, deneyimine ve iş yüküne göre belirlenir. Danışmanlık sözleşmesi ile dışarıdan avukat hizmeti alınıyorsa, aylık sabit bir ücret veya saat bazlı bir ücretlendirme modeli uygulanabilir. Türkiye Barolar Birliği her yıl avukatlık asgari ücret tarifesini yayımlar ve avukatlar bu tarifeden daha düşük ücretlerle hizmet veremezler. Küçük bir işletme için avukat ücreti, büyük bir holdinge kıyasla daha düşük seviyede olacaktır; zira ihtiyaç duyulan hizmet kapsamı daha sınırlı olabilir. Örneğin sadece birkaç sözleşme hazırlanması ve genel danışmanlık için aylık makul bir ücret belirlenebilir. Öte yandan, büyük bir şirket birden çok davayı ve sürekli işlemleri yönetmesi için tam gün bir avukata daha yüksek ücret ödeyecektir. Burada önemli olan, avukatlık hizmetine ödenen bedelin bir masraf değil yatırım olduğunun bilincinde olmaktır. Zira iyi bir avukat, önleyebileceği hukuki sorunlar sayesinde şirkete çok daha büyük finansal kazanç veya tasarruf sağlayabilir.
Şirket avukatı sadece dava zamanında mı gerekli?
Hayır, şirket avukatı sadece dava açıldığında devreye giren bir profesyonel değildir. Aksine, en verimli işbirliği şekli avukatın en baştan sürece dahil olmasıdır. Örneğin yeni bir sözleşme yapılırken avukatın görüşünü almak, ileride dava konusu olabilecek bir maddeyi baştan düzeltme şansı verir. Ya da bir çalışanla problem yaşandığında avukatın rehberliğiyle hareket etmek, iş mahkemesine taşınabilecek bir sorunu işyerinde çözebilir. Yani şirket avukatının rolü, sorun çıktıktan sonra “itirafçı” rolü değil, baştan “önleyici hekim” rolüdür. Elbette ki bir dava söz konusu olduğunda avukatın önemi kat kat artar; çünkü bu aşamada teknik bilgi ve tecrübe olmadan başarılı olmak zordur. Ancak ideal dünyada, şirket avukatı sayesinde birçok husus mahkemeye gerek kalmadan halledilmiş olur. Özetle, avukatınızı sadece bir ihtilaf anında hatırlamak yerine, işinizin doğal bir parçası haline getirmelisiniz.
Şirket sahibi hukuki sorunlarını avukat olmadan çözebilir mi?
Küçük çaplı ve basit bazı işlemler avukata ihtiyaç duyulmadan halledilebilir; örneğin basit bir dilekçe yazmak veya ticaret siciline standart bir evrak sunmak gibi. Ancak bir şirket sahibinin, uzmanlık gerektiren hukuki sorunları kendi başına çözmeye çalışması oldukça risklidir. İnternetteki bilgi kirliliği, forumlarda veya sosyal medyada okunan tavsiyeler çoğu zaman yanıltıcı olabilir. Hukuk, detaylarda gizlidir ve her somut olayın şartları farklıdır. Bir şirket sahibi, avukatın bakış açısıyla değerlendirilmesi gereken bir konuda kendi başına adım attığında, farkında olmadan hak kaybına uğrayabilir veya yasal yükümlülüklerini ihlal edebilir. Örneğin, bir çalışanı işten çıkarırken prosedürü tam uygulamamak ileride pahalı bir davaya yol açabilir; ya da bir sözleşmedeki küçük bir yanlış ifade, büyük tazminatlara sebep olabilir. Avukatlar, yıllarca süren eğitimleri ve tecrübeleri sayesinde bu incelikleri bilir ve öngörürler. Dolayısıyla, ciddi bir hukuki konuda avukat desteği almadan hareket etmek, maddi olarak tasarruf gibi görünse de uzun vadede şirketi çok daha büyük maliyetlerle karşı karşıya bırakabilir. En doğrusu, hukuki bir mesele ortaya çıktığında bir uzmana danışmak ve onun yönlendirmesiyle ilerlemektir.
Şirketlerin hukuk işlerini mali müşavir halledebilir mi?
Mali müşavirler (yahut yeminli mali müşavirler), şirketlerin finans ve vergi konularında danışmanlığını yapan, defter tutma, beyannameleri düzenleme, finansal tabloları hazırlama gibi işlerde uzmanlaşmış profesyonellerdir. Mali müşaviriniz şirketin vergi mevzuatına uygun hareket etmesini sağlama noktasında çok önemli bir rol oynar. Ancak bir mali müşavir, hukuki danışmanlık veremez ve sizi mahkemede temsil edemez. Örneğin, bir sözleşme hazırlarken mali müşaviriniz size hukuki açıdan hangi maddelerin riskli olduğunu söyleyemez; ya da bir iş davasında şirketinizi savunamaz. Elbette ki şirket kuruluş işlemleri gibi bazı bürokratik süreçlerde mali müşavirler yardımcı olabilir (ticaret sicili işlemlerinde evrak hazırlamak gibi), fakat bu onların hukuki sorumluluk aldığı anlamına gelmez. Hatta, Avukatlık Kanunu gereği belirli hukuki işlemler sadece avukatlar tarafından yapılabilir. Özetle, mali müşaviriniz ve şirket avukatınız farklı uzmanlık alanlarına sahiptir ve şirketinizin hem finansal hem hukuki açıdan sağlıklı olması için ikisine de ihtiyaç vardır. Biri finansal tablolarınızı düzenlerken diğeri sözleşmelerinizi düzenler; biri vergi beyannamenizi doğru hazırlarken diğeri mahkemede sizin haklarınızı savunur.
Şirket avukatları sır saklamakla yükümlü müdür?
Evet, tüm avukatlar gibi şirket avukatları da sır saklama yükümlülüğü altındadır. Avukatlık Kanunu’na göre, avukatlar mesleklerini icra ederken müvekkilleriyle ilgili öğrendikleri gizli bilgileri ifşa edemezler. Bir şirket avukatı, müvekkili olan şirkete ait ticari sırları, finansal verileri, stratejik planları veya hassas herhangi bir bilgiyi üçüncü kişilerle paylaşamaz. Örneğin, şirketinizin avukatına sunduğu bir yeni ürün prototipi veya açıklanan mali sıkıntılar, avukat-müvekkil gizliliği kapsamında korunur. Hatta bu sır saklama yükümlülüğü, avukat müvekkil ilişkisinin sona ermesinden sonra da devam eder. Dolayısıyla şirket sahipleri, avukatlarına her türlü bilgiyi tam bir güvenle aktarabilirler; avukat, sizin izin vermediğiniz hiçbir bilgiyi dışarı sızdırmayacaktır. Bu gizlilik prensibi, sağlıklı bir avukat-müvekkil ilişkisinin ve güvenin temelini oluşturur.
Şirket avukatıyla sürekli çalışmanın faydaları nelerdir?
Sürekli (devamlı) bir avukatla çalışmak, şirketiniz için uzun vadede çok sayıda fayda sağlar. Her şeyden önce, avukatınız şirketinizi zaman içinde yakından tanır; iş yapış şeklinize, risk iştahınıza, sektörel koşullarınıza hakim olur. Bu da, olası riskleri daha ortaya çıkmadan fark etmesini ve sizi önceden uyarmasını mümkün kılar. Örneğin, şirket içinde tekrarlayan bir hatalı uygulama varsa avukatınız bunu tespit edip düzeltilmesini sağlar, böylece belki de yıllar sonra karşınıza çıkacak bir davayı başlamadan önlemiş olursunuz. Süreklilik, aynı zamanda bir hafıza ve birikim yaratır. Avukatınız geçmişte yaşadığınız benzer bir sorunu hatırlayarak yeni sorunu daha hızlı çözebilir veya önceki sözleşmelerinizi bildiği için yeni sözleşmede nelere dikkat etmesi gerektiğini bilir. Sürekli danışmanlık alan şirketler, hukuki konularda sürpriz yaşamazlar; çünkü her adımlarında bir uzmanın görüşünü almış olurlar. Bu da hem yönetimin içini rahat ettirir hem de şirkete dışarıdan güvenilirlik kazandırır (örneğin iş ortakları, profesyonel danışmanlarla çalışan şirketlere daha fazla güvenir). Son olarak, düzenli avukat desteği almak uzun vadede maliyet avantajı da sağlar. Başlangıçta bir hizmet bedeli ödense de, avukatın önlediği hatalar ve davalar düşünüldüğünde şirket ciddi tasarruf etmiş olur. Kısaca, şirket avukatını sürekli yanında bulundurmak, şirketinizi hukuki açıdan sağlama almak ve yöneticilerin kafasını rahat ettirmek anlamına gelir.