
Tapu Kaydının Düzeltilmesi Davası Nedir?
Tapu Kaydının Düzeltilmesi Davası Nedir?
Tapu kaydının düzeltilmesi davası, Türk Medeni Hukuku kapsamında, taşınmaz malların tapu sicilinde yer alan yanlış veya eksik bilgilerin mahkeme kararıyla düzeltilmesini sağlayan bir hukuki yoldur. Özellikle tapu kayıtlarında malike (yani taşınmaz sahibine) ait kimlik bilgilerindeki hataların giderilmesi amacıyla açılır. Bu dava, halk arasında tapu tashih davası veya tapuda isim düzeltme davası olarak da bilinir. Amaç, tapu sicilindeki maddi hataları düzeltip kayıtların gerçeğe uygun hale gelmesini sağlamaktır. Bu sayede, ileride doğabilecek mülkiyet karışıklıkları önlenir ve tapu kayıtlarının güvenilirliği korunur.
Tapu kaydında yapılan küçük bir yazım hatası bile yıllar sonra miras veya satış işlemlerinde büyük sorunlara yol açabilir. Örneğin, tapu belgesinde malikin ismi “Ahmet K.” olarak geçerken nüfus kayıtlarında tam adı “Ahmet Kaya” ise, bu durum mirasçıların intikal işlemlerinde veya malikin taşınmazı satmak istemesi halinde ciddi engeller çıkarabilir. Bu tür uyuşmazlıklar yaşamamak için tapu kaydındaki yanlışlıklar vakit kaybetmeden düzeltilmelidir. Basit yazım hataları bazı durumlarda doğrudan tapu müdürlüğü tarafından düzeltilebilir; ancak çoğu hata için mahkeme kararı gereklidir. Aşağıda, tapu kaydının düzeltilmesi davasının amacı, hangi durumlarda açılacağı ve süreçle ilgili tüm ayrıntılar başlıklar halinde ele alınmıştır.
Tapu Kaydının Düzeltilmesi Davasının Amacı ve Hangi Durumlarda Açılır?
Tapu kaydının düzeltilmesi davasının temel amacı, tapu sicilinde yer alan yanlışlık veya eksikliklerin giderilmesidir. Bu yanlışlıklar genellikle maddi hata olarak adlandırılan, kayıt sırasında yapılan yazım ve bilgi hatalarıdır. Dava sonucunda tapu kaydı, gerçek durumu yansıtacak şekilde düzeltilir. Bu sayede, taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkı ve diğer haklar tam olarak doğru kişiyi ve doğru bilgileri gösterir.
Bu dava hangi durumlarda açılır? En sık karşılaşılan durum, tapu kaydındaki malik bilgilerine ilişkin hatalardır. Özellikle eski tapu kayıtlarında veya kadastro çalışmaları sırasında yapılan dikkatsizlikler nedeniyle aşağıdaki türden yanlışlıklar görülebilir:
- İsim veya soyisim hataları: Malikin adının eksik yazılması, yanlış yazılması ya da soyadının yanlış veya hiç yazılmamış olması. Örneğin, gerçek adı “Mehmet Ali Yılmaz” olan malik için tapuda “Mehmet Yılmaz” yazılması gibi kısaltmalar ya da eksiklikler.
- Anne veya baba adı hataları: Tapu kaydında malikin baba adının yanlış yazılması, eksik olması veya hiç yazılmamış olması. Benzer şekilde anne adında da yazım hataları olabilmektedir.
- Unvan ve cinsiyet hataları: Eski kayıtlarda “oğlu” yerine “kızı” yazılması gibi cinsiyet hanesinde yapılan yanlışlıklar. Örneğin, tapuda malikin isminin yanında “oğlu” yazarken gerçekte malikin kadın olması ya da tam tersi durumlar.
- İsim sırası ve kısaltmalar: Malik veya baba adı birden fazla kelimeden oluşuyorsa tapuya tek isim olarak yazılması ya da tam tersi şekilde tek isimli bir kişinin adının iki kelimeye çıkarılması. Bazen de isimlerin rumuz veya kısaltma ile yazıldığı durumlar görülmektedir.
- Kimlik numarası ve doğum tarihi hataları: Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, doğum tarihi gibi kimlik bilgilerinin tapu kaydına yanlış geçirilmesi veya bu bilgilerin eski kayıtlarda hiç bulunmaması.
Yukarıda sayılanlar, genellikle maddi hata kapsamında değerlendirilen ve idari yolla dahi düzeltilebilecek yanlışlıklardır. Nitekim Tapu Sicil Tüzüğü’nün 75. maddesi, kadastrodan kaynaklanan isim ve baba adı gibi yazım hatalarının ilgili kişinin başvurusu üzerine tapu müdürlüğünce düzeltilebileceğini belirtmiştir. Ancak uygulamada, tapu müdürlükleri çoğu zaman bu tür düzeltmeleri mahkeme kararı olmaksızın yapmaktan kaçınmaktadır. Bu nedenle, tapu kaydında önemli bir hata tespit edildiğinde vatandaşların doğrudan tapu kaydının düzeltilmesi davası açması gerekebilmektedir.
Ayrıca, tapu kayıtlarındaki hatalar yalnızca kimlik bilgileriyle sınırlı değildir. Taşınmazın niteliği, sınırları veya yüzölçümü ile ilgili bariz yazım hataları da olabilir. Örneğin, bir arsanın tapu kaydında yüzölçümü “350 m²” yerine yanlışlıkla “305 m²” yazılmışsa veya ada/parsel numaralarında rakamsal bir kaydırma varsa, bu gibi hataların da düzeltilmesi için benzer dava açılabilir. Önemli olan, hatanın açıkça yanlışlık veya eksiklik niteliğinde olması ve düzeltme ile kayıt sahibinin hakkının gerçeğe uygun hale gelecek olmasıdır.
Özetle, tapu kaydının düzeltilmesi davası; tapu sicilindeki hatalı yazımlar, eksik bilgiler veya bariz yanlışlıklar söz konusu olduğunda, bu kayıtları doğru hale getirmek amacıyla açılır. Bu dava sayesinde, tapuda görünen malik gerçekte de aynı kişi ise fakat kayıt bilgilerinde tutarsızlık varsa, o tutarsızlık ortadan kaldırılır. Böylece ileride doğabilecek miras, satış veya devir işlemlerinde herkesin hakları korunmuş olur.
Maddi Hata ve Hukuki Hata Ayrımı
Tapu kayıtlarındaki yanlışlıklar genelde iki kategoriye ayrılır: maddi hatalar ve hukuki hatalar. Bu ayrım, hatanın niteliğine göre açılacak davanın türünü ve izlenecek yolu belirlemek açısından önem taşır.
- Maddi Hata: Maddi hata, tapu siciline yansıyan bilgi yanlışlıklarının tamamen yazım, hesap veya dikkatsizlik kaynaklı olması demektir. Başka bir ifadeyle, maddi hata bir kayıt hatasıdır ve gerçekte var olan durumu farklı gösterir ancak hukuki durumu (mülkiyet hakkını) değiştirmez. Örneğin malikin adının, soyadının, baba adının yanlış yazılması veya taşınmazın yüzölçümü gibi rakamsal değerlerdeki basit yazım hataları maddi hatalardır. Bu gibi durumlarda tapudaki kayıt, gerçeği yansıtacak şekilde düzeltildiğinde herhangi bir hak kaybı ya da kazancı oluşmaz; sadece kaydı tutan bilginin doğruluğu sağlanır. Tapu kaydının düzeltilmesi davası, esasen bu tür maddi hataların giderilmesi için öngörülmüş bir yoldur.
- Hukuki Hata (Yolsuz Tescil): Hukuki hata ise, tapu kaydının hukuken hatalı olması anlamına gelir. Burada sorun, basit bir yazım yanlışlığından ziyade kaydın dayanağındaki hukuki işlemde veya mülkiyet ilişkisinde yanlışlık olmasından kaynaklanır. Örneğin, bir taşınmazın gerçekte sahibi olmayan bir kişi adına tapuda tescil edilmiş olması veya geçersiz bir hukuki işleme dayanarak tapuda tescil yapılmış olması, yolsuz tescil olarak adlandırılır. Bu tür durumlar, teknik olarak tapu kaydının düzeltilmesi davasının kapsamına girmez; çünkü ortada sadece bir bilgi yanlışlığı değil, doğrudan mülkiyetin kime ait olduğu konusunda bir uyuşmazlık vardır. Böyle bir durumda açılması gereken dava tapu iptali ve tescil davasıdır (TMK m.1025 gereğince), zira yanlış kişinin üzerine yapılmış tescilin iptali ve doğrusunun tescili talep edilir.
Özetlemek gerekirse: Eğer tapu sicilindeki hata, gerçekte hak sahibi olan kişinin bilgilerindeki yazım hatası gibi maddi bir yanlışlıksa maddi hata söz konusudur ve tapu kaydının düzeltilmesi davasıyla çözülebilir. Bu davada, tapuda malik görünen kişi zaten gerçek malik olup yalnızca kimlik veya kayıt bilgilerinin düzeltilmesi istenir. Ancak eğer hata, tapuda görünen kişinin aslında malik olmaması ya da tescilin hukuken geçersiz olması gibi bir durumdan kaynaklanıyorsa, bu bir hukuki hata veya yolsuz tescildir. Bu durumda, sadece düzeltme davası yeterli olmayacak, tapu kaydının iptali ve doğru kişinin adına tescili için ayrı bir dava yoluna (tapu iptal ve tescil davası) başvurulacaktır.
Bu ayrım uygulamada çok önemlidir. Yanlış dava türüyle mahkemeye başvurmak zaman kaybına yol açabilir. Örneğin, tapuda görünen kişinin gerçekte malik olmadığı bir senaryoda, tapu kaydının düzeltilmesi davası açılırsa mahkeme, bunun bir düzeltme değil mülkiyet ihtilafı olduğunu belirterek davayı reddedebilir veya görev yönünden uygun mahkemeye gönderir. Dolayısıyla, hata türünü iyi değerlendirmek ve doğru dava açmak gerekir. Genellikle, maddi hatalar tapu kaydının düzeltilmesi davası ile düzeltilebilirken, hukuki nitelikteki hatalar daha kapsamlı davalarla (iptal ve tescil gibi) giderilmektedir.
Tapu Kaydının Düzeltilmesi Davasının Tarafları
Her davada olduğu gibi, tapu kaydının düzeltilmesi davasında da davacı ve davalı taraf bulunmaktadır. Bu davanın taraflarını belirlerken dikkat edilmesi gereken husus, hatanın kimden kaynaklandığı ve düzeltilmesinden kimin etkileneceğidir.
- Davacı (Dava Açan Taraf): Tapu kaydındaki hatanın düzeltilmesini talep eden kişi davacıdır. Genellikle bu kişi, tapu kaydında adı geçen malikin bizzat kendisi olur. Örneğin, tapuda ismi yanlış yazılmış malik, bu hatanın giderilmesi için davayı açar. Eğer malik vefat etmişse veya artık tapudaki işlemleri mirasçılar yürütüyorsa, bu durumda mirasçılar da davacı sıfatıyla bu davayı açabilir. Önemli olan, davayı açan kişinin kayıt düzeltilince menfaati olacak, yani kayıtla ilgisi olan kişi olmasıdır. Ayrıca, taşınmaz üzerinde ayni hakkı bulunan diğer ilgililer de (örneğin intifa hakkı sahibi gibi) eğer kendi haklarına ilişkin bir yanlışlık varsa davacı olabilirler. Ancak uygulamada en sık, taşınmazın maliki veya mirasçıları bu davayı açmaktadır.
- Davalı (Dava Yöneltilen Taraf): Tapu kaydının düzeltilmesi davasında genellikle karşı taraf, tapu sicilini tutmakla görevli idare yani Tapu Sicil Müdürlüğü (ya da tapu müdürlüğü) olur. Çünkü burada çözülmesi istenen yanlışlık, tapu sicilinin tutulmasındaki bir hatadan ibarettir ve kayıt ancak tapu müdürlüğü eliyle düzeltilecektir. Bu nedenle mahkeme kararı, tapu müdürlüğüne karşı alınır ve düzeltilmesi istenen kayıt, tapu siciline ilişkin olduğu için tapu müdürlüğü davalı gösterilir.
Özetle, davacı taraf hatadan doğrudan etkilenen ve düzeltilmesini isteyen malikler veya ilgililer iken, davalı taraf tapu kütüğünü tutan Tapu Sicil Müdürlüğüdür. Bu noktada, genellikle başka bir özel kişi davalı gösterilmez; zira burada bir hakkın ihlalinden çok bir kayıt hatasının giderilmesi söz konusudur. Bununla birlikte, eğer tapu kaydındaki yanlışlığın düzeltilmesi başka bir kişinin hakkını etkileyecekse (istisnai durumlarda), o kişinin de davada taraf olarak yer alması gerekebilir. Örneğin, tapu sınırlarında düzeltme yapılırken komşu parselin sahibinin hakkı etkileniyorsa, onun da davada bilgilendirilmesi ve taraf olarak sürece dahil edilmesi mümkündür. Ancak kimlik bilgisi düzeltmelerinde genellikle başka bir özel kişi davalı olmaz, tapu müdürlüğü yeterlidir.
Davanın doğru hasma (tarafa) yöneltilmesi hukuken çok önemlidir. Eğer yanlış bir birim ya da kişi davalı gösterilirse, usulden davanın reddi veya gereksiz yere uzaması söz konusu olabilir. Bu nedenle, Tapu kaydının düzeltilmesi davalarında davalı doğru olarak Tapu Sicil Müdürlüğü olarak gösterilmelidir. İlgili tapu müdürlüğünün adı, taşınmazın bulunduğu il veya ilçeye göre dilekçede belirtilir.
Dava Açmadan Önce Tapu Müdürlüğüne Başvuru Gerekli mi?
Eskiden, tapu kaydındaki bir hatayı düzeltmek isteyen kişinin dava açmadan önce ilgili tapu müdürlüğüne başvurması gerektiği yönünde bir uygulama bulunmaktaydı. Bu husus, Tapu Sicil Tüzüğü’nün 75. maddesinde düzenlenmiş ve bir dönem dava şartı (yani dava açılmasının ön koşulu) olarak kabul edilmişti. İlgili düzenleme, kadastro çalışmalarından kaynaklanan isim ve baba adı gibi yazım hatalarında, ilgilinin başvurusu üzerine tapu müdürlüğünün düzeltme yapabileceğini ve hatta bu başvurunun zorunlu olduğunu ifade ediyordu.
Güncel durumda ise, bu idari başvuru zorunluluğu kaldırılmıştır. 10 Şubat 2021 tarihli Anayasa Mahkemesi kararı ve bunu takiben Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin güncel içtihatları, bir yönetmelik hükmü ile dava açma şartı getirilemeyeceğine hükmetmiştir. Başka bir deyişle, tapu kaydının düzeltilmesi davalarında önce tapu müdürlüğüne başvuru yapma zorunluluğu artık aranmamaktadır. Bu kararlar doğrultusunda, uygulamada mahkemeler, doğrudan açılan davaları başvuru yapılmadı diye reddetmemektedir.
Bu değişiklikle beraber, vatandaşlar tapu kaydındaki bir yanlışlık için önce idareye başvurup ret cevabı almayı beklemeksizin doğrudan mahkemeye gidebilmektedir. Ancak burada önemli bir pratik nokta vardır: Her ne kadar zorunlu olmasa da, idari başvuru yapmak çoğu zaman tavsiye edilir. Çünkü bazı durumlarda tapu müdürlüğü, gerçekten basit bir maddi hata söz konusu ise, mahkeme kararı olmadan da düzeltmeyi yapabilir ya da en azından hatanın ne olduğunu dair resmi bir yanıt verebilir. Bu yanıt, dava açılması halinde mahkemeye sunulacak önemli bir belge olabilir.
Örneğin, tapu kaydında malikin TC kimlik numarası eksik ise veya bir harf hatası varsa, ilgili kişi tapu müdürlüğüne dilekçe ile başvurup hatanın düzeltilmesini isteyebilir. Tapu müdürlüğü, eğer bunu kendi yetkisiyle düzeltebilirse zaten sorun çözülmüş olur. Düzeltemezse, genellikle “mahkeme kararı gerekli” şeklinde bir cevap verilir. Bu cevabı almış olmak, dava açıldığında mahkemeye davanın gerekliliğini gösterebilir. Fakat tekrar vurgulayalım: Kanunen bu başvuru şart değil, yani yapılmasa da dava açılabilir ve görülür.
Sonuç olarak, güncel uygulamada tapu kaydının düzeltilmesi davası açmadan önce tapu müdürlüğüne başvurmak zorunlu değildir. Fakat hak kaybına uğramamak ve süreci hızlandırmak adına, özellikle basit maddi hatalarda, dava öncesi idareye başvurmak faydalı olabilmektedir. En azından tapu müdürlüğünden alınacak resmi bir yazı, mahkemeye sunularak hatanın varlığı kanıtlanabilir ya da idarenin düzeltemediği gösterilebilir.
Görevli ve Yetkili Mahkeme
Tapu kaydının düzeltilmesi davasında hangi mahkemede dava açılacağı konusu, görevli mahkeme ve yetkili mahkeme ayrımında incelenir. Doğru mahkemede dava açmak usul açısından önemlidir; aksi takdirde dava yanlış yerde açıldığı için reddedilebilir veya diğer mahkemeye gönderilebilir.
- Görevli Mahkeme: Bu davalarda görevli mahkeme, Sulh Hukuk Mahkemesi’dir. Türk hukuk sisteminde Sulh Hukuk Mahkemeleri, belirli parasal sınırın altındaki uyuşmazlıklar ve kanunla özel olarak görevli kılındıkları konulara bakar. Tapu kaydının düzeltilmesi davaları da kanunen Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görev alanına girer. Bunun sebebi, ortada esasında bir çekişme (ihtilaf) bulunmamasıdır; yani kayıt düzeltme davasında bir tarafın diğerinden alacağı bir şey yoktur, sadece sicil kaydının düzeltilmesi talep edilmektedir. Bu da onu, ağır ve çekişmeli davalara bakan Asliye Hukuk Mahkemelerinden ayırır. Nitekim Yargıtay da içtihatlarında, eğer tapu kaydının düzeltilmesi talebi varsa ve ortada gerçek bir mülkiyet uyuşmazlığı yoksa, görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunu vurgulamıştır.
- Yetkili Mahkeme: Yetkili mahkeme ise davanın hangi yer mahkemesinde açılacağını belirler. Tapu kaydının düzeltilmesi davasında yetki kuralı oldukça nettir: Taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir. Bu kural, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda da belirtilen, taşınmazlara ilişkin davaların taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülmesi gerektiği ilkesine uygundur. Örneğin, eğer düzeltilecek tapu kaydı İstanbul ili, Üsküdar ilçesindeki bir taşınmaza aitse, davanın Üsküdar’daki Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılması gerekir. Bu yetki kuralı kesin yetki niteliğinde olup taraflar farklı bir mahkemede dava görmeyi kararlaştıramazlar. Taşınmaz neredeyse dava orada açılmalıdır.
Özetle, tapu kaydının düzeltilmesi davalarında görev bakımından Sulh Hukuk Mahkemeleri, yetki bakımından ise taşınmazın yer aldığı il/ilçedeki mahkeme belirlenmiştir. Doğru mahkemede açılan dava, sürecin hızlı işlemesi açısından önem taşır. Yanlış mahkemede açılırsa, dosya yetkili veya görevli mahkemeye gönderilene dek zaman kaybı yaşanacaktır. Bu noktada bir avukata danışarak davayı doğru yerde açmak kritik olabilir.
Uygulamada, bazı kişiler bu davayı Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açma hatasına düşebilmektedir. Ancak Asliye Hukuk, tapu kaydının düzeltilmesi talebiyle gelen dosyalarda “görevsizlik” kararı vererek dosyayı ilgili Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderir. Bu da en az birkaç aylık gecikmeye yol açar. Dolayısıyla en baştan Sulh Hukuk Mahkemesi’ne, taşınmazın bulunduğu yerde başvurmak en doğrusudur.
Yargılama Süreci
Tapu kaydının düzeltilmesi davasının yargılama süreci, diğer hukuk davalarına benzer şekilde başlar ancak genellikle daha az çekişmeli olduğundan nispeten daha kısa ve basit ilerleyebilir. Sürecin adımlarını şöyle özetleyebiliriz:
- Dava Dilekçesinin Hazırlanması ve Başvuru: Davacı veya vekili (avukatı), tapu kaydındaki hatanın ne olduğunu açıkça belirten bir dava dilekçesi hazırlar. Bu dilekçede, düzeltmek istenen kayıt net bir şekilde ifade edilmeli ve mümkünse doğru olması gereken hali belirtilmelidir (örneğin: “Tapu kaydında ‘Ali oğlu Mehmet’ şeklinde kayıtlı olan malik bilgisinin gerçekte ‘Ali oğlu Ahmet’ olması nedeniyle düzeltilmesi talebi” gibi). Dilekçeye, hatayı gösteren belgeler de eklenir (nüfus kayıt örneği, kimlik fotokopisi, vs.). Dava, taşınmazın bulunduğu yer Sulh Hukuk Mahkemesi’nin tevzi bürosuna (yani mahkeme kalemine) verilerek açılır. Gerekli harç ve gider avansı da bu esnada yatırılır.
- Davanın Kabulü ve Tebligatlar: Mahkeme, dilekçeyi inceler ve usul eksikliği yoksa davayı açar. Akabinde davalı taraf olan Tapu Sicil Müdürlüğü’ne dava dilekçesi ve duruşma gününü bildiren tebligat gönderilir. Tapu müdürlüğü, genellikle hukuki konularda Hazine avukatları veya kendi kurum avukatları aracılığıyla temsil edilir. Tebligat ulaştıktan sonra davalı taraf yazılı bir cevap dilekçesi sunabilir.
- Ön İnceleme ve İlk Duruşma: Sulh Hukuk Mahkemesi, tarafların dilekçelerini aldıktan sonra genellikle ilk duruşmayı yapar. Bu duruşmada hakim, davanın konusunu ve talebi netleştirir, tarafların anlaşıp anlaşmadığı noktaları tespit eder. Çoğu zaman tapu müdürlüğü tarafının davaya itirazı olmaz, çünkü talep haklı ve belgelerle sabittir. Ancak hakim yine de gerekli görürse taraflardan ek bilgi veya belge isteyebilir.
- Delillerin Toplanması: Mahkeme, tapu kaydındaki hatayı tespit etmek için gerekli delilleri toplar. Bu kapsamda tapu kayıt örneği ilgili tapu müdürlüğünden istenir ve dosyaya eklenir. Davacı tarafından sunulan nüfus kayıt örnekleri, kimlik bilgileri gibi belgeler incelenir. Gerekirse, davacı tarafa nüfus müdürlüğünden onaylı bir belge getirmesi için süre verilebilir. Bazı durumlarda, özellikle teknik bir husus varsa (örneğin yüzölçümü hatası veya sınır kayması iddiası), mahkeme bir bilirkişi görevlendirebilir. Bilirkişi, tapu kaydını ve diğer resmi kayıtları inceleyerek hatanın nedenini ve çözümünü belirten bir rapor sunar.
- İkinci Duruşma ve İddiaların Değerlendirilmesi: Deliller toplandıktan sonra genellikle ikinci bir duruşma yapılır. Bu aşamada mahkeme, gelen kayıt örneklerini, nüfus kayıtlarını ve varsa bilirkişi raporunu değerlendirilmek üzere taraflara sunar. Tapu müdürlüğünün avukatı genellikle “takdir mahkemenindir” diyerek çok fazla itirazda bulunmaz, tabii eğer gerçekten haklı bir düzeltme talebi ise. Tarafların ek beyanları alınır.
- Karar Aşaması: Mahkeme, sunulan deliller ışığında tapu kaydında bir yanlışlık olduğuna kanaat getirirse, davanın kabulüne karar verir. Kararda, yanlış kaydın ne olduğu ve doğrusunun nasıl olması gerektiği ayrıntılı şekilde belirtilir. Örneğin: “Ankara ili Çankaya ilçesi 123 ada 45 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında malikin baba adının ‘Hüseyin’ yerine yanlışlıkla ‘Hasan’ olarak yazıldığı, dosya kapsamındaki nüfus kayıt örneğine göre doğru baba adının ‘Hüseyin’ olduğu anlaşıldığından, tapu kaydındaki baba adı hanesinin ‘Hüseyin’ olarak düzeltilmesine…” şeklinde bir hüküm kurulabilir. Eğer mahkeme, talebi haksız bulursa (örneğin gerçekten bir hata yoksa veya dava yanlış türde açılmışsa) reddine karar verebilir.
- Kararın Kesinleşmesi ve Sicilin Düzeltilmesi: Mahkemenin verdiği karar, taraflara tebliğ edilir. Tarafların (davacı veya davalı tapu müdürlüğü) karara itiraz hakkı (istinaf ve gerektiğinde temyiz) vardır. Ancak çoğu durumda tapu müdürlüğü karara itiraz etmez, zira düzeltme talebi genellikle objektif bir hatanın düzeltilmesidir. İtiraz süresi geçip karar kesinleştikten sonra, mahkeme tarafından hazırlanan kesinleşme şerhli karar tapu müdürlüğüne gönderilir veya davacı tarafa verilir. Bu karar, tapu sicilinde ilgili kaydın düzeltilmesi için talimat niteliğindedir. Tapu müdürlüğü, mahkeme kararına istinaden tapu kaydındaki hatayı düzeltir. Düzeltme işlemi tapu kütüğüne işlenir; gerekirse eski kayıt iptal edilip yeni kayıt doğru bilgilerle oluşturulur.
Yargılama süreci her davada farklılık gösterebilse de, tapu kaydının düzeltilmesi davaları genellikle daha kısa sürede sonuçlanır. Çünkü deliller somut ve yazılı belgelere dayalıdır (nüfus kayıtları, tapu kayıtları gibi). Çekişmeli taraflar olmadığından duruşmalar uzamaz. Bir hata olmadığı konusunda bir ihtilaf çıkmadıkça dava makul bir süre içinde bitmektedir. Ortalama olarak, dosyanın yoğunluğuna ve mahkemenin iş yüküne bağlı olmakla birlikte, böyle bir dava birkaç ay ile bir yıl arasında sonuçlanabilir. Eğer ek bilirkişi incelemesi gerekiyorsa veya istinaf-temyiz aşamalarına gidilirse süreç uzayabilir.
İspat Araçları (Deliller)
Tapu kaydının düzeltilmesi davasında başarıya ulaşmak için, tapu sicilindeki bilginin hatalı olduğunu kanıtlamak (ispat etmek) gereklidir. Bu davalarda deliller genellikle yazılı resmi belgelerden oluşur ve ispat yükü davacıdadır (yanlışlığın varlığını davacı göstermelidir). Başlıca ispat araçları şunlardır:
- Nüfus Kayıt Örnekleri: Malikin kimlik bilgilerinin doğru halini resmi olarak gösteren belgelerdir. Örneğin, malikin nüfus kayıt örneği (vukuatlı nüfus kayıt örneği) alınarak, tapu kaydında yanlış yazıldığı iddia edilen isim, soyisim, baba adı, anne adı, doğum tarihi gibi bilgilerin doğru hali belgeyle kanıtlanır. Nüfus kayıtları, Nüfus Müdürlüğü tarafından verilen ve kişilerin kimlik bilgilerini içeren belgelerdir; mahkemeler nezdinde güçlü delil kabul edilir.
- Kimlik Belgesi ve Diğer Resmi Kimlikler: Davacı malikin (ya da ilgili kişinin) T.C. kimlik kartı, pasaportu, sürücü belgesi gibi resmi kimlik belgeleri de mahkemeye sunulabilir. Özellikle yeni tip T.C. kimlik kartlarında kişinin adı-soyadı, anne-baba adı gibi bilgiler doğru olarak yer alır. Bu belgelerin fotokopileri veya aslının ibrazı yoluyla mahkemeye sunulması, tapu kaydındaki yanlışlıkla karşılaştırma yapılmasını sağlar.
- Tapu Kayıt Örneği ve Belgeleri: Mahkeme, çoğunlukla ilgili tapu müdürlüğünden tapu kayıt örneği getirtir. Bu kayıt, düzeltme talep edilen mevcut durumu gösterir. Ayrıca tapu müdürlüğünde bulunan ve taşınmazın tesciline esas teşkil eden resmi senet, işlem fişi veya beyanname gibi belgeler de istenebilir. Örneğin, tapu tescili bir satış işlemiyle olmuşsa, o satış senedinde malikin adı doğru yazılmış olabilir ancak kütüğe yanlış geçmiş olabilir. Bu durumda tapu senedinin nüshası delil olarak kullanılabilir.
- Karşılaştırmalı Belgeler: Bazen tapu kaydındaki hatayı ortaya koymak için karşılaştırma yoluna gidilir. Örneğin, malikin bir başka taşınmazına ait tapu kaydı varsa ve orada isim doğru yazılmışsa, bu da dolaylı bir kanıt olarak sunulabilir. Ya da aynı kişinin nüfus kayıtlarında herhangi bir tutarsızlık olmadığını, hatanın sadece tapuda olduğunu göstermek için ek belgeler getirilebilir.
- Bilirkişi İncelemesi: Teknik bir husus varsa (özellikle ölçüm, sınır veya parselasyon hataları gibi durumlarda), mahkeme bilirkişi atayabilir. Bilirkişi, konunun uzmanı (örneğin bir harita mühendisi veya kadastro uzmanı) olur ve inceleme yaparak rapor hazırlar. Raporda, tapu kaydındaki hatanın ne olduğu, neden kaynaklandığı ve nasıl düzeltilmesi gerektiği belirtilir. Bilirkişi raporu, hakimin teknik konularda kanaat oluşturmasına yardımcı olan önemli bir delildir.
- Tanık Beyanları: Çoğunlukla böyle davalarda tanık gerekmez, çünkü resmi kayıtlarla ispat mümkündür. Ancak bazı istisnai durumlarda tanık beyanlarına başvurulabilir. Örneğin, çok eski tarihli bir kayıt söz konusuysa ve resmi belgelerde çelişkiler varsa, konuyu aydınlatmak için o dönemi bilen kişiler dinlenebilir. Bu nadir bir durumdur ama mahkeme gerekli görürse tanık deliline de başvurabilir.
Deliller sunulurken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, belgelerin resmi ve güvenilir kaynaklardan alınmış olmasıdır. Örneğin nüfus kayıt örneği mutlaka resmi onaylı olmalıdır; e-Devlet’ten alınan karekodlu belgeler de genellikle kabul edilir. Tapu kayıt örneği, zaten mahkeme kanalıyla istenir veya tapu müdürlüğünden onaylı biçimde temin edilmelidir.
Bir diğer önemli husus da, nüfus kayıtlarında hata olup olmadığının kontrol edilmesidir. Bazen tapudaki hata, nüfus kayıtlarındaki bir hatadan ileri gelebilir. Örneğin malikin nüfus kayıtlarında ismi zaten yanlışsa, tapuya da o şekliyle geçmiş olabilir. Bu durumda önce nüfus kaydını düzeltmek gerekebilir (nüfus kaydının düzeltilmesi davasıyla). Nüfus kaydı düzeltildikten sonra, tapu kaydının düzeltilmesi davası açmak daha doğru olacaktır. Aksi takdirde tapu, nüfustaki isme göre yanlış da olsa “doğru” olabilir. Bu nedenle, tapu davasında iddia edilen doğru bilgilerin, nüfus müdürlüğü kayıtlarıyla uyumlu olması aranır.
Sonuç olarak, tapu kaydının düzeltilmesi davasında ispat araçları genellikle belgeye dayalıdır ve somut bilgiler üzerinden yürür. Davacı, sunduğu delillerle tapudaki mevcut kaydın yanlış olduğunu ve doğrusunun ne olduğunu net bir biçimde ortaya koymalıdır. Hazırlık aşamasında bir avukatla çalışarak hangi belgelerin gerekli olduğunu belirlemek, davanın hızlı sonuçlanmasına katkı sağlayacaktır.
Mahkeme Kararının Kapsamı ve Sonuçların Uygulanması
Mahkeme, tapu kaydının düzeltilmesi davasında kararını verirken, düzeltilmesi istenen kaydı ve doğrusunu ayrıntılı şekilde hüküm fıkrasında belirtir. Kararın kapsamını anlamak ve sonuçlarının nasıl uygulandığını bilmek, davanın nihai amacına ulaşması için gereklidir.
Kararın Kapsamı: Eğer dava kabul edilirse, mahkeme kararı tapu kaydındaki hatanın ne olduğunun tespitini ve doğrusunun ne olması gerektiğini içerir. Kararda, ilgili taşınmazın ada, pafta, parsel numarası, bulunduğu il/ilçe ve tapu sicil bilgilerinden bahsedilir. Ardından, hangi bilginin yanlış olduğu ve bunun nasıl düzeltilmesine hükmedildiği açıklanır. Örneğin: “Davacıya ait İstanbul ili, Kadıköy ilçesi, 123 ada 5 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında malik hanesinde geçen ‘Ayşe Yılmaz’ isminin, nüfus kayıtlarına göre gerçek ad ve soyadın ‘Ayşe YILMAZ ÖZTÜRK’ olduğu anlaşıldığından, malik isminin ‘Ayşe YILMAZ ÖZTÜRK’ olarak DÜZELTİLMESİNE…” şeklinde kesin ve açık bir ifade kullanılır. Mahkeme, gerekiyorsa eski kaydın iptaliyle yeni kaydın yapılmasını da hükme bağlar. Türk Medeni Kanunu m.1027’ye göre, düzeltme işlemi eski tescilin terkin edilip yeni bir tescil yapılması biçiminde olabilir. Bu teknik detay, kararda belirtilir ancak sonuçta amaç, kaydın doğru hale gelmesidir.
Kararın Uygulanması: Mahkeme kararı tek başına kaydı değiştirmez; kararın uygulanması için tapu siciline işlenmesi gerekir. Bunun için, mahkeme kararı kesinleştikten sonra tapu müdürlüğüne gönderilir veya davacı tarafından tapu müdürlüğüne ibraz edilir. Tapu Sicil Müdürlüğü, mahkeme kararına dayanarak tapu kütüğünde gerekli düzeltmeyi yapar. Düzeltme işlemi, tapu siciline resmi bir kayıt işlemi olarak geçer. Örneğin, tapu kütüğünün “beyanlar” veya “şerhler” hanesine, şu tarihteki mahkeme kararıyla filanca düzeltmenin yapıldığına dair not düşülebilir ve hemen ardından ana kayıttaki ilgili bilgi yeni şekliyle değiştirilir. Bazı durumlarda, eski yanlış kayıt çizilip doğrusunun yazıldığı görülür; bazen de tamamen yeni bir sayfa açılarak kayıt yeni haliyle tescil edilir. Bu tamamen hatanın türüne ve tapu müdürlüğünün uygulama biçimine bağlıdır.
Kararın Sonuçları: Düzeltme kararıyla birlikte artık tapu sicili gerçeğe uygun hale gelmiş olur. Bu, pratikte birçok engelin kalkması demektir. Örneğin, daha önce tapu kaydındaki isim farklı olduğu için mirasçı olduğunu ispatlayamayan bir kişi, düzeltme sonrası tapu kaydında doğru isim yer aldığından miras intikalini sorunsuz yapabilir. Yine, malikin kimlik bilgilerindeki uyumsuzluk nedeniyle banka kredisiyle satış yapamayan biri, düzeltme sonrası işlemlerini normal şekilde yapabilir. Kararın kapsamı sadece hatalı bilgiyi düzeltmekle sınırlıdır; bunun dışında taşınmazın mülkiyet durumu, pay oranları gibi konulara genellikle dokunulmaz. Yani bu dava sonucunda mülkiyet el değiştirmez, sadece mevcut mülkiyetin doğru kişiye ait olduğu kayıt altına alınır.
Tapu Müdürlüklerinin Sorumluluğu: Tapu kaydının yanlış tutulmasından dolayı bir zarara uğranmışsa (örneğin hatalı kayıt yüzünden yıllarca taşınmazı kullanamama, gelir elde edememe gibi zararlar), Türk Medeni Kanunu’na göre devletin tazmin yükümlülüğü de doğabilir. Ancak bu, ayrı bir konudur ve genellikle tapu kaydının düzeltilmesi davasında tazminat talep edilmez. Bu dava, sadece kayıt düzeltmeye yöneliktir. Tazminat talebi varsa, hatanın düzeltilmesi sağlandıktan sonra, Tapu Sicilinin tutulmasından doğan zararın karşılanması için Hazine aleyhine ayrı bir dava düşünülebilir. Potansiyel müvekkiller için bu detay şunu ifade ediyor: Eğer tapudaki hata nedeniyle bir kaybınız olduysa, önce hatayı düzeltmeniz, sonra zararınızı talep etmeniz daha doğru bir yol olacaktır.
Karar Sonrası İdari İşlemler: Karar uygulandıktan sonra düzeltme yapılmış tapu kayıt örneği alınabilir. Davacı, düzeltilmiş tapu senedini veya tapu kayıt örneğini tapu müdürlüğünden talep edebilir. Bu belge, hatanın giderildiğini resmi olarak gösterir. Ayrıca, mahkeme masrafları ve yapılan yargılama giderleri haklı çıkan tarafta kaldığından, genellikle yargılama masrafları davalı idare üzerinde bırakılır. Mahkeme, harç ve diğer giderlerin iadesi veya Hazine tarafından ödenmesi yönünde de karar verebilir.
Tapu İptali ve Tescil Davası ile Farkları
Tapu kaydının düzeltilmesi davası ile tapu iptali ve tescil davası, her ikisi de tapu sicilindeki yanlışlığın giderilmesiyle ilgili olsa da, aslında içerik ve amaç bakımından oldukça farklı davalardır. Potansiyel müvekkiller için hangi durumda hangi davanın açılması gerektiğini anlamak önemlidir, çünkü iki dava türü birbirine karıştırılırsa hak kaybı yaşanabilir.
- Amaç ve Konu Bakımından Fark: Tapu kaydının düzeltilmesi davasının amacı, mevcut tescilin içindeki bilgi hatalarını düzeltmektir. Yani tapu kaydında görünen kişi gerçekte de hak sahibi olan kişidir, sadece kayıtlardaki ismi veya bazı kimlik bilgileri hatalı olduğundan bunu düzeltmek gerekir. Tapu iptali ve tescil davasının amacı ise, yanlış kişiye yapılmış olan tescilin iptal edilerek doğru kişi adına tescilin yapılmasıdır. Burada tapuda görünen kişi ile gerçek hak sahibi farklıdır. Örneğin dolandırıcılık sonucu taşınmaz sahte bir satışla başkasına geçmişse veya bir kişiye ait arazi kadastro hatasıyla komşu adına tescil edilmişse, gerçek malik tapu iptali ve tescil davası açarak kaydın iptalini talep eder. Görüldüğü üzere, düzeltme davası var olan doğru mülkiyetin hatalı kaydını düzeltir; iptal ve tescil davası ise baştan yanlış kişiye yapılmış tescili ortadan kaldırıp doğru kişiye tescil yapar.
- Taraflar ve Çekişme: Düzeltme davasında davalı genellikle tapu müdürlüğüdür ve ortada husumetli bir iki özel taraf yoktur. Bu dava bir nevi çekişmesiz yargı işi gibidir; çünkü herkes aslında doğrunun ne olduğu konusunda hemfikirdir veya en azından davalı idarenin şahsi bir menfaati yoktur. Tapu iptali ve tescil davasında ise davacı gerçek hak sahibi olduğunu iddia eden kişi, davalı ise tapuda haksız şekilde malik görünen kişi (ve çoğu zaman Hazine veya ilgili diğer taraflar) olur. Bu davada ciddi bir çekişme vardır; davalı, hakkını kaybetmemek için davaya genellikle itiraz eder. Örneğin, izinsiz satışla adına tapu çıkartmış biri, gerçek malikin iptal davasına direnecektir. Dolayısıyla iptal davaları çekişmeli ve tarafların karşı karşıya geldiği süreçlerdir.
- Görevli Mahkeme: Daha önce de belirtildiği gibi tapu kaydının düzeltilmesi davalarına Sulh Hukuk Mahkemesi bakarken, tapu iptali ve tescil davalarına Asliye Hukuk Mahkemesi bakar. Çünkü iptal ve tescil davaları genellikle değeri yüksek ve çekişmeli (çünkü mülkiyet hakkını değiştiren) davalardır. Hatta bazı iptal-tescil davaları, muris muvazaası (miras bırakanın mal kaçırması) gibi sebeplere dayandığında, hukuki zemini oldukça karmaşık olabilir ve uzun yargılama gerektirebilir.
- Yasal Dayanak: Tapu kaydının düzeltilmesi davasının yasal dayanağı Türk Medeni Kanunu’nun 1027. maddesidir ve basit yazım hataları vs. içindir. Tapu iptali ve tescil davası ise TMK 1025’te düzenlenen yolsuz tescilin düzeltilmesi hükmüne dayanır. Yolsuz tescil, “hukuki sebebi olmadan yapılan geçersiz tescil” demektir ve bunun düzeltilmesi için iptal davası gerekir. Yine TMK 1024’de, tapu siciline güven ilkesi ve bunun istisnaları düzenlenir; iptal davalarında sıklıkla TMK 1024-1025 birlikte değerlendirilir.
- Zaman Aşımı ve Hak Düşürücü Süreler: Tapu kaydının düzeltilmesi davası, ayni hakkın (mülkiyet hakkının) düzeltilmesine dair olduğu için genelde bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi değildir. Ne zaman fark edilirse o zaman açılabilir. Tapu iptali ve tescil davalarında da kural olarak mülkiyet hakkı zamanaşımına uğramaz; fakat bazı özel durumlarda (örneğin tapu kaydına iyi niyetle güvenerek mülk edinen üçüncü kişilere karşı) 10 yıllık iyiniyet süresi gibi durumlar devreye girebilir. Ayrıca, bazı özel iptal sebeplerinde (örneğin gaiplik durumunda, belirli süreler) farklı süreler olabilir.
- Sonuçları: Düzeltme davası sonucu, mülkiyet el değiştirmez; kayıt hatası giderilir. İptal ve tescil davası sonucu ise, tapu kaydı tamamen değişir; mülkiyet bir kişiden alınıp diğerine geçer (tabii ki mahkeme kararıyla ve hakkaniyete uygun biçimde). İptal davasında eski kayıt genellikle bütünüyle iptal edilir ve yerine yeni bir malik adı yazılır. Bu nedenle iptal davalarının sonucu, taşınmazın el değiştirmesi anlamına gelebilir.
Özet: Tapu kaydının düzeltilmesi davası ile tapu iptali ve tescil davası birbirini dışlayan değil, farklı durumlara hizmet eden dava türleridir. Birinde teknik veya maddi bir yanlışın düzeltilmesi söz konusuyken (ve hak sahibi zaten aynı kalırken), diğerinde hukuka aykırı bir tescilin silinmesi ve gerçek hak sahibinin adına tescil söz konusudur. Eğer bir tapu kaydındaki sorun sadece yazım hatasıysa, iptal davası açmak gereksiz yere masraflı ve uzun bir yol olacaktır; düzeltme davası yeterli ve doğrudur. Tam tersine, eğer sorun mülkiyet hakkının yanlış kişide görünmesi ise, sadece düzeltme davası açmak yetersiz kalacaktır, doğru olan iptal ve tescil yoluna gitmektir. Bu ayrımı doğru yapmak için uzman hukuki destek almak faydalı olacaktır.
Sık Karşılaşılan Örnekler ve Pratik Açıklamalar
Uygulamada tapu kaydının düzeltilmesi davalarına konu olan pek çok senaryo vardır. Aşağıda bazı sık karşılaşılan örnek durumlar ve bunlara dair pratik açıklamalar yer almaktadır:
Örnek 1: İsim Yanlışlığının Düzeltilmesi – Dededen kalma bir tapu kaydında, malik kısmında “Mehmet oğlu Mustafa KARA” yazdığını varsayalım. Ancak dedenin nüfus kayıtlarındaki adı “Mustafa KARAOĞLU” olsun. Yıllar sonra mirasçılar, tapudaki ismin farklı olması nedeniyle intikal işlemlerini yapamamaktadır. Bu durumda mirasçılar, tapu kaydının düzeltilmesi davası açarak tapudaki “Mustafa KARA” isminin, nüfus kayıtlarına uygun şekilde “Mustafa KARAOĞLU” olarak düzeltilmesini talep ederler. Mahkeme, nüfus kayıt örneği ve diğer belgelerle hatayı teyit edip düzeltmeye karar verdiğinde, mirasçılar artık tapu intikal işlemini sorunsuz gerçekleştirebilir.
Örnek 2: Soyisim Değişikliği ve Kayıt Uyumsuzluğu – Evli bir kadın malikin tapu kaydı, evlenmeden önceki kızlık soyadıyla düzenlenmiş olabilir. Diyelim ki tapuda malik “Ayşe YILMAZ” olarak geçerken, evlilik sonrası kimlikte adı “Ayşe ÖZTÜRK” olmuştur. Ayşe Hanım taşınmazını satmak istediğinde, tapudaki soyadı ile kimliğindeki soyadı tutmadığı için alıcılar ve bankalar işlem yapmakta tereddüt yaşayabilir. Bu durumda Ayşe Hanım, tapu kaydının düzeltilmesi davası ile tapudaki soyadının güncel soyadı olan “ÖZTÜRK” olarak düzeltilmesini sağlayabilir. Aslında evlilik nedeniyle nüfus kaydındaki değişiklik otomatik olarak tapuya yansımaz; bu tip değişiklikleri de düzeltme davasıyla yaptırmak mümkündür. (Not: Bazı durumlarda tapu müdürlüğü evlilik cüzdanı vb. ile de güncelleme yapabilir, ancak sorun çıkarsa dava yolu açıktır.)
Örnek 3: Baba Adı veya Doğum Tarihi Hatası – Tapu kaydında malikin baba adı “Hüseyin” olarak yazılmış, oysa gerçek baba adı “Hüsnü” olsun. Bu tür bir hata, özellikle aynı isme sahip baba ve oğul durumlarında mirasta karışıklık yaratabilir. Örneğin, baba ve oğulun isimleri benzer ise, yanlış baba adı yüzünden bir sonraki kuşakta mirasçılar tapudaki kişinin kim olduğunu karıştırabilir. Düzeltme davası ile baba adı “Hüsnü” olarak düzeltildiğinde, artık tapudaki malik ile nüfus kayıtlarındaki kişi eşleşmiş olur. Doğum tarihi hatalarında da benzer yol izlenir; tapuda 01.01.1950 yazan doğum tarihinin gerçekte 10.01.1950 olduğunu belgeleyerek, kaydı düzeltmek mümkündür.
Örnek 4: Yüzölçüm ve Sınır Hataları – Bir tarla vasfındaki taşınmazın tapu kaydında yüzölçümü 5.000 m² yazarken, gerçekte kadastro ölçümlerine göre 5.300 m² olduğu ortaya çıkabilir. Eğer bu fark bir yazım hatasından kaynaklanıyorsa (örneğin sayısal bir kaydırma veya eksik yazma), malik tapu kaydının düzeltilmesi davası ile kayıtlı yüzölçüm bilgisini 5.300 m² olarak düzelttirebilir. Ancak dikkat: Yüzölçüm farkı, komşu parsellerin sınırlarını etkileyecek bir uyuşmazlıktan ileri geliyorsa, bu durum bir kadastro düzeltimi veya iptal davası gerektirebilir. Yine de salt ölçüm verisinin yanlış yazılması gibi bariz hatalar düzeltilme kapsamında ele alınabilir. Bu durumda mahkeme, genelde bir harita mühendisi bilirkişi atayarak arazinin gerçek alanını tespit ettirir ve kaydın buna göre düzeltilmesine karar verir.
Örnek 5: Eski Kayıtlarda Osmanlıca İsimler – Çok eski tapu kayıtları Osmanlı Türkçesi ile tutulduğu için, Cumhuriyet sonrası Latin harflerine geçirilirken hatalar olmuştur. Mesela, eski kayıtta “Mehmed” olan isim yeni kayda “Mehmet” diye geçerken yanlışlıkla “Mehmad” gibi hatalı yazılmış olabilir. Ya da Osmanlıca el yazısından okurken “Ali” ismi “Ömer” diye yanlış tercüme edilmiş bile olabilir (nadir de olsa). Bu tür durumlarda, ilgili kişinin mirasçıları tapu kaydının düzeltilmesi davası açarak, tarihi belgeler ve nüfus kayıtlarıyla ispat yaparak, dedelerinin adının doğru hale getirilmesini sağlayabilirler. Bu sayede, tarihi bir yanlışlığın düzeltilmesiyle taşınmaz üzerindeki hak iddiaları da netleşir.
Örnek 6: Hatalı Kadastro Kaynaklı İsim Sorunu – Köylerde kadastro çalışmaları yapılırken, tarla veya arsaların sahipleri yanlış kaydedilebiliyordu. Örneğin, aynı köyde “Hasan oğlu Ali” adında iki farklı kişi varsa, kadastro memuru taşınmazı yanlış Ali’ye kaydetmiş olabilir. Eğer gerçekten hak sahibi olan Ali hayattaysa, tapu iptali ve tescil gerekebilir (çünkü mülkiyet yanlış kişiye gitmiştir). Ancak bazen de kadastro tutanağına isim doğru yazılır da, tapu kütüğüne geçirilirken memur bir harfi yanlış yazar ve sanki başka biriymiş gibi görünür. İşte bu ikinci senaryoda tapu kaydının düzeltilmesi davası ile kadastro tutanağındaki doğru isim esas alınarak tapu kütüğündeki isim düzeltilir. Böylece hak sahibi yine aynı kişi olduğu için, sadece ismi doğru yazılmış olur.
Pratik Açıklama: Bu örnekler, tapu kaydının düzeltilmesi davalarının ne kadar çeşitli durumlarda karşımıza çıkabildiğini gösteriyor. Ortak nokta, her durumda kayıt düzeltmesi sonucunda taşınmazın hukuki durumunun netleşmesi ve güvence altına alınmasıdır. Bir harf hatası bile olsa, ileride bir sorun yaratma ihtimali varsa düzeltilmelidir. Birçok kişi, “isimde ufak bir yanlışlık var ama önemli değil” diyerek yıllarca bu hatayla yaşar; ancak taşınmaz el değiştireceği zaman ya da miras işlemlerinde karşılarına ciddi sıkıntılar çıkar. Bu nedenle, tapu belgenizdeki bilgileri dikkatle kontrol etmek ve bir uyuşmazlık fark ederseniz hukuki yola başvurmak önemlidir.
Unutulmamalıdır ki, tapu sicili devlet güvencesi altında tutulur ve oradaki bilgilerin doğruluğu esastır. Sizin bilginiz doğru olsa bile resmi kayıttaki yanlışlık hukuken size engel teşkil edebilir. En iyi yaklaşım, bu gibi hataları erkenden tespit edip düzeltmek ve gerektiğinde bir gayrimenkul hukuku avukatından destek almaktır. Uzman bir avukat, başvuru belgelerinin hazırlanmasından, delillerin toplanmasına ve davanın takibine kadar süreci yöneterek, hatanın en hızlı şekilde giderilmesine yardımcı olacaktır.

Tapu Kaydının Düzeltilmesi Davası Nedir?
Sık Sorulan Sorular (SSS)
-
Tapu kaydının düzeltilmesi davası nedir?
Tapu sicilinde bulunan yanlış veya eksik bilgilerin (özellikle malik adı, soyadı, kimlik bilgileri gibi) mahkeme kararıyla düzeltilmesini sağlayan bir dava türüdür. Bu dava ile tapu kaydındaki maddi hatalar giderilir ve kayıtlar gerçek durumla uyumlu hale getirilir.
-
Bu dava hangi durumlarda açılır?
Genellikle tapu kaydında malikin adında, soyadında, anne veya baba adında, doğum tarihindeki yazım hataları, TC kimlik numarası eksikliği gibi maddi hatalar olduğunda açılır. Ayrıca taşınmazın yüzölçümü veya niteliğine dair bariz yazım yanlışları da bu dava kapsamında düzeltilebilir. Önemli olan, hatanın kayıt üzerindeki bilgi yanlışı olması ve mülkiyet hakkının kime ait olduğu konusunda bir anlaşmazlık bulunmamasıdır.
-
Tapu kaydının düzeltilmesi davasını kimler açabilir?
Bu davayı, tapu kaydındaki hatadan doğrudan etkilenen kişiler açabilir. En sık görüleni, taşınmazın maliki (sahibi) veya malikin vefatı halinde mirasçılarıdır. Ayrıca, eğer hata bir hak sahibinin (örneğin intifa hakkı sahibi) bilgisiyle ilgiliyse o kişi de dava açabilir. Özetle, kaydın düzeltilmesiyle menfaati korunacak herkes davacı olabilir.
-
Dava kime karşı açılır?
Dava, tapu sicilini tutan ilgili Tapu Sicil Müdürlüğü’ne (tapu müdürlüğüne) karşı açılır. Bu davada genellikle özel bir kişi davalı olmaz, çünkü amaç idari bir kaydın düzeltilmesidir. Tapu kaydındaki hata başka bir kişinin hakkını etkilemiyorsa, tek davalı tapu müdürlüğüdür.
-
Dava açmadan önce tapu müdürlüğüne başvurmak gerekir mi?
Güncel uygulamada hayır, zorunlu değil. Eskiden Tapu Sicil Tüzüğü’ne göre dava öncesi idareye başvuru şartı aranıyordu, ancak artık bu şart kaldırıldı. Yine de, basit hatalarda tapu müdürlüğüne dilekçe ile başvurup düzeltme talep etmek tavsiye edilir. Eğer tapu müdürlüğü düzeltemezse, mahkeme yoluna gitmek gerekir.
-
Görevli ve yetkili mahkeme hangisidir?
Görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi’dir. Yetkili mahkeme ise taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Örneğin taşınmaz Ankara’da ise Ankara Sulh Hukuk Mahkemesi’nde dava açılır. Bu kural kesindir; dava, taşınmazın olduğu yerden başka yerde açılamaz.
-
Dava ne kadar sürede sonuçlanır?
Bu davalar genellikle çok uzun sürmez. Deliller çoğunlukla resmi belgeler olduğundan ve çekişme az olduğundan birkaç ay içinde sonuçlanabilir. Ancak mahkeme yoğunluğu, bilirkişi ihtiyacı veya istinaf-temyiz süreçleri devreye girerse süre uzayabilir. Ortalama olarak 6-12 ay içinde sonlanması beklenebilir.
-
Dava için hangi belgelere ihtiyaç var?
Başlıca ihtiyaç duyulan belgeler, hatayı kanıtlayan nüfus kayıt örnekleri, kimlik belgeleri ve mevcut tapu kayıt örneğidir. Dava dilekçesine, tapudaki yanlış bilgiyi gösteren tapu belgesi ve doğru bilgiyi gösteren nüfus kayıtları eklenir. Gerekirse ek resmi evraklar veya bilirkişi raporu da süreçte temin edilir.
-
Tapu iptal ve tescil davasıyla farkı nedir?
Tapu kaydının düzeltilmesi davası, tapu kaydındaki maddi hataların düzeltilmesine yöneliktir; mülkiyet sahibini değiştirmez. Tapu iptal ve tescil davası ise tapudaki yanlış kişiye yapılmış tescilin iptal edilip gerçek kişi adına yeni tescil yapılmasını amaçlar. Yani düzeltme davasında hak sahibi aynı kalır, iptal davasında hak sahibi değişir. Ayrıca düzeltme davası Sulh Hukuk’ta, iptal davası Asliye Hukuk’ta görülür.
-
Bu davayı kazanınca mülkiyet değişir mi?
Hayır, değişmez. Dava kazanıldığında sadece tapu kaydındaki yanlış bilgi düzeltilir. Taşınmazın sahibi zaten doğru kişiydi, ancak kayıtlarda yanlış yazılmıştı; o yanlış giderilir. Sonuçta mülkiyet aynen devam eder, sadece artık tapu sicilinde doğru bilgiler yazar.
-
Tapu kaydındaki hatayı düzeltmeden satış yapabilir miyim?
Pratikte bu çok zordur. Tapu kaydındaki isim veya kimlik bilgileriniz resmi kimliğinizle uyuşmuyorsa, satış veya ipotek gibi işlemlerde sorun yaşarsınız. Tapu memuru işlem yaparken kimliğinizdeki bilgilerle tapu kaydını karşılaştırır. Önemli bir uyumsuzluk varsa işlem yapmaktan kaçınabilir. Bankalar da kredi süreçlerinde tapu bilgilerine bakar; uyumsuzluk gördüklerinde kredi vermeyebilirler. Dolayısıyla, satış veya devir gibi işlemler öncesinde kaydı düzeltmek en doğrusudur.
-
Tapu kaydının düzeltilmesi için avukat tutmak şart mı?
Kanunen herkes kendi davasını açabilir, avukat tutmak zorunlu değildir. Ancak hukuki sürecin doğru yürütülmesi, dilekçenin düzgün hazırlanması, gerekli belgelerin tamamlanması için bir avukatın desteği çok yararlı olur. Özellikle beklenmedik hukuki problemler çıkarsa (örneğin görev sorunu, farklı bir hukuki prosedür gerekliliği gibi) avukatınız bunları çözecektir. Hatalı veya eksik bir başvuru yapmamak ve davayı en hızlı şekilde sonuçlandırmak için bir gayrimenkul hukuku konusunda deneyimli avukatla çalışmanız tavsiye edilir.
Konu ile ilgili herhangi bir soru veya talebiniz olması halinde bizlerle her zaman iletişime geçebilir, dilediğiniz takdirde online danışmanlık hizmetimizden yararlanabilirsiniz.
Saygılarımızla,