Av. Gözde Yavuzer
  • Yayınlar
  • Uzmanlık Alanları
      • Gayrimenkul Hukuku
      • Aile Hukuku
      • Miras Hukuku
      • Kira Uyuşmazlıkları
      • İş Hukuku
      • Şirketler Hukuku
      • Start-Up Girişim Hukuku
      • Bilişim Hukuku
      • Kişisel Verilerin Korunması Hizmetleri
      • Marka Hukuku ve Tescil İşlemleri
      • E-Ticaret Hukuku
      • Trafik Kazaları ve Değer Kaybı Tazminatı
      • Kat Mülkiyeti Uyuşmazlıkları
      • Sağlık Hukuku ve Malpraktis
      • Uluslararası Vatandaşlık Hukuku
  • Uyum Danışmanlığı
  • Hakkımızda
  • Onlıne Danışmanlık
  • İletişim
  • Menu Menu
  • Anasayfa
  • Yayınlar
  • Uzmanlık Alanları
      • Gayrimenkul Hukuku
      • Aile Hukuku
      • Miras Hukuku
      • Kira Uyuşmazlıkları
      • İş Hukuku
      • Şirketler Hukuku
      • Start-Up Girişim Hukuku
      • Bilişim Hukuku
      • Kişisel Verilerin Korunması Hizmetleri
      • Marka Hukuku ve Tescil İşlemleri
      • E-Ticaret Hukuku
      • Trafik Kazaları ve Değer Kaybı Tazminatı
      • Kat Mülkiyeti Uyuşmazlıkları
      • Sağlık Hukuku ve Malpraktis
      • Uluslararası Vatandaşlık Hukuku
  • Uyum Danışmanlığı
  • Hakkımızda
  • Online Danışmanlık
  • İletişim

İzmir Trafik Kazası Avukatı: Sık Sorulan Sorular ve Cevapları

İZMİR TRAFİK KAZASI AVUKATI: SIK SORULAN SORULAR VE CEVAPLARI

Trafik kazaları, günlük yaşamın kaçınılmaz bir gerçeği olup, ne yazık ki ciddi maddi ve manevi kayıplara yol açabilmektedir. İzmir gibi büyük ve dinamik bir şehirde trafik yoğunluğu göz önüne alındığında, kazaların sıklığı ve hukuki sonuçları daha da önem kazanmaktadır. Bu rapor, İzmir’de meydana gelen trafik kazaları sonrası ortaya çıkan hukuki süreçleri, hakları ve sorumlulukları “Sıkça Sorulan Sorular ve Cevapları” formatında detaylı bir şekilde ele almayı amaçlamaktadır. Amacımız, kaza mağdurlarına ve ilgili taraflara yol gösterici, güvenilir ve kapsamlı bir hukuki rehber sunmaktır.

I. Giriş: Trafik Kazaları ve Hukuki Süreçlere Genel Bakış

Trafik Kazası Nedir? Hukuki Tanımı ve Koşulları

Türk hukukunda trafik kazası, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde açıkça tanımlanmıştır. Buna göre trafik kazası, “karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanmış olan olay” olarak ifade edilir. Bir olayın trafik kazası sayılabilmesi için belirli koşulların bir arada bulunması gerekmektedir:

  • Karayolu Üzerinde Meydana Gelme: Kazanın mutlaka karayolu üzerinde gerçekleşmiş olması şarttır.
  • Hareket Halindeki Araç/Araçların Karışması: Olaya en az bir hareket halindeki motorlu veya motorsuz aracın karışmış olması gerekmektedir. Aracın hareket halinde olması bu tanım için kritik bir ayrımdır. Örneğin, park halindeki bir aracın aküsünün patlaması veya üzerine bir cisim düşmesi trafik kazası olarak kabul edilmez.
  • Ölüm, Yaralanma veya Maddi Zarar Doğurması: Kazanın sonucunda can kaybı, bedensel yaralanma veya malvarlığına ilişkin bir zarar meydana gelmiş olmalıdır.
  • Nedensellik Bağı: Meydana gelen olay ile ölüm, yaralanma veya maddi zarar arasında uygun bir nedensellik (illiyet) bağı kurulabilmelidir.

Bu koşulların eksikliği durumunda, olay trafik kazası olarak nitelendirilmez ve bu durumda Karayolları Trafik Kanunu’nun özel hükümleri yerine genel borçlar hukuku hükümleri uygulanabilir. Örneğin, bir kişiyi öldürme veya yaralama kastıyla aracın üzerine sürülmesi gibi kasıtlı eylemler trafik kazası tanımının dışındadır, zira bunlar doğrudan suç teşkil eden fiillerdir. Bu hukuki ayrım, davanın hangi yasal çerçevede ele alınacağını, hangi sorumluluk ilkelerinin uygulanacağını ve hangi sigorta türlerinin devreye gireceğini belirlemesi açısından büyük önem taşır.

Neden Bir Trafik Kazası Avukatına İhtiyaç Duyulur?

Trafik kazaları, mağdurlar için hem fiziksel hem de psikolojik travmaların yanı sıra, karmaşık hukuki süreçleri de beraberinde getirir. Bu süreçlerin doğru ve hakkaniyetli bir şekilde yönetilmesi, mağdurların hak kaybı yaşamaması ve adil bir tazminat elde etmesi için hayati öneme sahiptir. İşte bir trafik kazası avukatının bu süreçteki rolü ve önemi:

Öncelikle, trafik kazaları sonrasında başlayan yasal süreçler oldukça karmaşıktır ve hukuki bilgi birikimi gerektirir. Bir avukat, yasaları ve süreçleri bilerek müvekkiline yol gösterir ve tüm hukuki belgelerin (dava dilekçeleri, cevap dilekçeleri, uzman raporları vb.) doğru ve eksiksiz bir şekilde hazırlanmasını sağlar. Bu belgelerdeki küçük bir hata bile davanın reddedilmesine yol açabilir.

İkinci olarak, avukatlar müvekkillerinin haklarını koruma konusunda kilit bir rol oynar. Kaza mağduru olarak, tazminat alma hakkının korunması büyük önem taşır. Sigorta şirketleri genellikle en az miktarda tazminat ödemek için çaba gösterirken, bir avukat sigorta şirketleriyle etkili bir şekilde müzakere ederek müvekkilinin adil bir anlaşma yapmasını sağlar. Ayrıca, kusur oranının hatalı belirlendiği durumlarda, avukat kusur oranına itiraz etme ve daha yüksek bir tazminat elde etme konusunda müvekkiline destek olabilir.

Üçüncü olarak, delil toplama sürecinde avukatın uzmanlığı vazgeçilmezdir. Kaza raporları, tanık ifadeleri, tıbbi belgeler, olay yeri fotoğrafları ve kamera kayıtları gibi kanıtların eksiksiz ve hukuka uygun bir şekilde toplanması, davanın seyrini doğrudan etkiler. Avukat, bu delillerin toplanmasını ve düzenlenmesini yöneterek, müvekkilinin davasını güçlü bir zemine oturtur. Delillerin zamanında toplanması da büyük önem taşır, zira bazı deliller zamanla kaybolabilir veya güvenilirliğini yitirebilir.

Son olarak, avukatlar dava yönetimi ve temsil konusunda profesyonel destek sunar. Dava açılması gerektiğinde, avukat müvekkili adına dava açar, dava sürecini yönetir, mahkeme salonunda haklarını savunur ve yargılama aşamalarını titizlikle takip eder. Arabuluculuk gibi alternatif çözüm yollarında da müvekkilini temsil ederek, daha hızlı ve maliyet etkin çözümler bulunmasına yardımcı olur. Kaza sonrası sürecin karmaşıklığı ve potansiyel hak kayıpları düşünüldüğünde, uzman bir trafik kazası avukatından destek almak, mağdurların hukuki süreçleri daha sağlıklı yürütmesini ve haklarına tam olarak ulaşmasını sağlar.

Kaza Tespit Tutanağı Nasıl Doldurulur ve Hukuki Önemi Nedir?

II. Kaza Anı ve Sonrası: İlk Adımlar ve Delil Toplama

Trafik Kazası Sonrası Olay Yerinde Yapılması Gerekenler Nelerdir?

Bir trafik kazası meydana geldiğinde, can ve mal güvenliğini sağlamak, hukuki süreçler için gerekli delilleri toplamak adına atılması gereken adımlar büyük önem taşır. Bu adımlar, kazanın niteliğine göre farklılık gösterebilir:

İlk ve en önemli adım, kazada yaralanma veya ölüm varsa derhal 112 Acil Çağrı Merkezi’ni aramaktır. Acil durum ekiplerine (ambulans, polis/jandarma) kazanın meydana geldiği konumun açık ve net bir şekilde tarif edilmesi hayati önem taşır. Eğer yakıt sızıntısı gibi bir durum söz konusuysa, 110 İtfaiye’ye veya yine 112’ye haber verilmelidir. Yaralılara ilk yardım bilgisi olmayan kişilerin, sağlık ekiplerinin talimatları dışına çıkmaması, ancak bilgili olmaları durumunda ilk yardım uygulamaları yapmaları önerilir.

Can güvenliği sağlandıktan sonra, olay yerinin güvenliğini temin etmek gereklidir. Başka kazaların önüne geçmek için araçların motoru durdurulmalı, el freni çekilmeli, dörtlü ikaz lambaları yakılmalı ve varsa reflektör veya ışıklı işaret cihazları kaza yerine 30-150 metre mesafeye yerleştirilmelidir.

Olay yeri ve araçların fotoğraflarının çekilmesi de kritik bir adımdır. Bu fotoğraflar, kusur tespiti ve sigorta süreçlerinde önemli delil niteliği taşır. Çevredeki güvenlik kameralarının veya araç kameralarının kayıtları da kontrol edilmeli ve elde edilmeye çalışılmalıdır.

Eğer kazada yaralı veya ölü yoksa ve kazaya karışan sürücüler kazanın oluş şekli ve kusur durumu hakkında anlaşıyorlarsa, kendi aralarında “Kaza Tespit Tutanağı” doldurabilirler. Ancak, taraflar arasında anlaşmazlık varsa, kazada kamu malına zarar verilmişse veya yaralanma/ölüm varsa, mutlaka trafik polisi veya jandarma çağrılmalı ve onların tutanak düzenlemesi beklenmelidir. Olay yerinden izinsiz ayrılmak hukuki ve cezai yaptırımlara neden olabilir.

Son olarak, olay yerinde görgü tanıkları varsa, onların iletişim bilgilerinin alınması ve ifadelerinin kaydedilmesi, davanın ilerleyen aşamalarında büyük fayda sağlar. Bu ilk adımların eksiksiz ve doğru bir şekilde atılması, hem kaza sonrası karmaşayı yönetmek hem de hukuki hakların korunması için temel oluşturur.

Kaza Tespit Tutanağı Nasıl Doldurulur ve Hukuki Önemi Nedir?

Kaza Tespit Tutanağı (KTT), trafik kazalarının ayrıntılarını resmi olarak kaydeden ve sigorta şirketleri ile hukuki süreçler için temel oluşturan önemli bir belgedir. Bu tutanak, kazaya karışan tarafları, olay yerindeki koşulları ve kazanın nasıl meydana geldiğini yazılı olarak belgelemek amacıyla kullanılır.

KTT, genellikle iki nüsha halinde doldurulur. İçerisinde kazanın tarihi, saati, yeri, görgü tanıklarının iletişim bilgileri (varsa), sürücü ve araç bilgileri, trafik sigortası poliçe bilgileri, aracın ilk darbe aldığı yerin işaretlenmesi, çarpışma anının ve yerinin krokisi (cadde/sokak isimleri, yol çizgileri, araçların gidiş yönleri belirtilerek) ve sürücülerin kaza ile ilgili kendi görüşleri gibi detaylar yer alır. Sürücülerin kaza hakkındaki kendi ifadeleri, kusur kabulü anlamına gelmeyecek şekilde, olayı anlatır biçimde yazılmalıdır. Her iki sürücünün de tutanağı imzalaması, tutanaktaki bilgilerin doğruluğunu kabul ettikleri anlamına gelir. İkiden fazla aracın karıştığı kazalarda birden fazla tutanak tutulması ve her tutanağın ilgili taraflarca imzalanması gerekebilir.

KTT’nin hukuki önemi oldukça büyüktür. Bu tutanak, kaza sonrası hasar tespit ve tamir süreçlerini başlatmak için kullanılır. Sigorta şirketleri, kusur oranını belirlemek ve tazminat ödemelerini yapmak için bu tutanağı ve ekindeki delilleri inceler. Tutanak, kazadan sonra 5 iş günü içinde ilgili sigorta şirketine iletilmelidir. Sigorta şirketi, tutanağı Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’ne (TRAMER) ileterek kusur oranlarının belirlenmesini sağlar.

Belirlenen kusur oranına itiraz hakkı bulunmaktadır. Kaza Tespit Tutanağı’na itiraz süresi 5 iş günüdür. Bu itirazlar Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi (SBM) web sitesi üzerinden veya Sigorta Tahkim Kurulu’na yapılabilir. Eğer itirazlar çözümlenmezse, hukuk yolu açıktır ve “Kusur Tespit Davası” açılabilir. Bu kısa itiraz süresi, mağdurların hak kaybı yaşamaması için hızlı hareket etmesini gerektirmekte ve bu noktada hukuki danışmanlık almanın önemini ortaya koymaktadır.

Trafik Kazalarında Deliller Nasıl Toplanır ve Neler Delil Sayılır?

Trafik kazalarında delil toplama, hem hukuki hem de cezai sorumlulukların belirlenmesi, tazminat taleplerinin ispatlanması ve adil bir sonuca ulaşılması açısından kritik bir süreçtir. Delillerin eksiksiz, doğru ve hukuka uygun bir şekilde toplanması, davanın seyrini doğrudan etkileyen temel faktördür. Hukuka aykırı yollarla elde edilen deliller, mahkeme tarafından dikkate alınmaz.

Trafik kazalarında delil olarak kullanılabilecek unsurlar şunlardır:

  • Olay Yeri Fotoğrafları ve Video Kayıtları: Kazanın hemen ardından olay yerinin, araç hasarlarının, yol durumunun, trafik işaretlerinin ve yaralanma izlerinin farklı açılardan çekilmiş detaylı fotoğrafları ve video kayıtları çok önemlidir. Bu görüntüler, kazanın oluş şeklini ve hasarın boyutunu görsel olarak belgeleyerek güçlü bir kanıt sunar.
  • Kaza Tespit Tutanağı ve Polis/Jandarma Raporları: Olay yerinde kolluk kuvvetleri (polis veya jandarma) tarafından düzenlenen resmi kaza tespit tutanağı, kazaya karışan tarafların ifadelerini, kusur durumlarını ve olay yeri incelemesi bulgularını içerir. Bu tutanak, hukuki süreçlerin temelini oluşturur.
  • Tanık İfadeleri: Kazaya şahit olan kişilerin iletişim bilgilerinin alınması ve ifadelerinin kaydedilmesi, olayın aydınlatılmasına yardımcı olan önemli bir delil türüdür. Tanık beyanları, olayın objektif bir şekilde değerlendirilmesine katkı sağlar.
  • Tıbbi Belgeler: Yaralanmalı veya ölümlü kazalarda, ilk müdahale raporları, hastane yatış ve tedavi belgeleri, ameliyat raporları, ilaç faturaları, fizyoterapi raporları ve özellikle “maluliyet raporları” gibi tüm sağlık kayıtları, bedensel zararın boyutunu ve tedavi sürecini gösteren en önemli delillerdir. Bu raporlar, tazminat miktarının hesaplanmasında belirleyici rol oynar.
  • Bilirkişi Raporları: Özellikle karmaşık kazalarda veya kusur tespiti konusunda anlaşmazlık yaşandığında, mahkeme tarafından atanan uzman bilirkişiler tarafından hazırlanan raporlar büyük önem taşır. Bilirkişiler, kazanın teknik detaylarını, araçların durumunu, sürücülerin eylemlerini ve fizik kurallarını inceleyerek kusur oranlarını ve zararın boyutunu belirler.
  • Gelir Durumunu Gösteren Belgeler: Kazanç kaybı veya destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinde, mağdurun veya ölen kişinin kaza öncesi gelir durumunu gösteren maaş bordroları, gelir beyannameleri veya emsal ücret tespitleri gibi belgeler gereklidir.
  • Araç Ekspertiz Raporları ve Fatura/Belgeler: Araç hasarı ve değer kaybı taleplerinde, aracın hasar tespitini gösteren ekspertiz raporları, onarım faturaları ve varsa aracın değer kaybını gösteren belgeler delil olarak sunulur.
  • Alkol/Uyuşturucu Raporları: Sürücülerin alkol veya uyuşturucu etkisinde olup olmadığını gösteren raporlar, cezai ve hukuki sorumlulukların belirlenmesinde önemli bir kanıttır.

Delillerin toplanması sürecinde zaman çok önemlidir, zira olay yerindeki izler veya tanık hafızaları zamanla kaybolabilir. Bu nedenle, kazanın hemen ardından bir avukatla iletişime geçmek, delil toplama sürecinin doğru ve eksiksiz bir şekilde yönetilmesini sağlar.

Tıbbi Raporlar (Hastane ve Adli Tıp Raporları) Süreci ve Önemi

Trafik kazaları sonucunda meydana gelen bedensel zararların tespiti ve tazminat taleplerinin dayanağını oluşturan en kritik belgeler tıbbi raporlardır. Bu raporlar, hem tedavi süreçlerini belgelemek hem de kalıcı hasar veya iş göremezlik oranlarını belirlemek için kullanılır.

Tıbbi raporlar genellikle hastaneler tarafından düzenlenen ilk müdahale, yatış, tedavi ve epikriz raporları ile Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından hazırlanan raporlar şeklinde karşımıza çıkar. Özellikle maluliyet (sakatlık) oranının belirlenmesi, tazminat miktarının hesaplanmasında temel alınan en önemli kriterdir. Maluliyet raporları, tam teşekküllü bir hastanenin sağlık kurulu tarafından veya Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenir. Yetkili olmayan sağlık kurumlarınca verilen raporlar hukuken geçerli kabul edilmez.

Adli Tıp Kurumu raporları, özellikle cezai soruşturmalarda ve davalarda sıkça kullanılır. Bu raporlar, deneyimli adli tıp uzmanları tarafından hazırlanır ve genellikle üç ayrı uzman tarafından imzalanır. Raporda, kişinin vücudundaki hasarlar, yaralanmanın ciddiyeti ve kalıcılığı yüzdelik oranlar halinde belirtilir. Ölümlü trafik kazalarında ise ATK tarafından düzenlenen ölüm ve otopsi raporları, ölüm nedenini ve kazayla olan nedensellik bağını resmi olarak belirler. Bu raporların hazırlanma süreleri, olayın niteliğine ve ölüm nedenine bağlı olarak 3-7 gün arasında değişebilir, ancak bazı durumlarda ayları bulabilmektedir. Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınabilmesi için genellikle savcılık veya mahkeme talebi gerekmektedir.

Tıbbi raporlar, sigorta şirketine yapılacak başvurularda ve açılacak tazminat davalarında sunulması zorunlu belgelerdendir. Sigorta şirketleri, bu raporları inceleyerek tazminat ödemesi yapar. Eğer sigorta şirketi 15 gün içinde cevap vermez veya talebi reddederse, mağdurun yargı yoluna başvurma hakkı doğar.

Tıbbi raporların doğru ve zamanında alınması, hem tedavi sürecinin sağlıklı ilerlemesi hem de hukuki süreçte hak kaybı yaşanmaması için hayati öneme sahiptir. Özellikle kalıcı sakatlık durumlarında, maluliyet oranının doğru tespiti, alınacak tazminat miktarını doğrudan etkiler. Bu nedenle, tüm sağlık evraklarının eksiksiz toplanması ve uzman bir avukat aracılığıyla sürecin takip edilmesi, mağdurun haklarını en iyi şekilde korumasına olanak tanır.

Trafik Kazalarında Hukuki Sorumluluk ve Kusur

III. Trafik Kazalarında Hukuki Sorumluluk ve Kusur

Trafik Kazasında Kimler Sorumlu Tutulur? (Sürücü, İşleten, Sigortacı vb.)

Trafik kazaları sonucunda meydana gelen zararlardan birden fazla kişi veya kurum sorumlu tutulabilir. Türk hukukunda bu sorumluluklar, Karayolları Trafik Kanunu (KTK), Türk Borçlar Kanunu (TBK) ve Sigortacılık Kanunu hükümleri çerçevesinde belirlenir. Başlıca sorumlu tutulabilecek kişiler şunlardır:

  • Araç Sürücüsü: Kazaya doğrudan sebebiyet veren veya kusuru bulunan sürücü, hem hukuki (tazminat) hem de cezai (yaralama veya ölüme sebebiyet verme) olarak sorumludur. Sürücünün kusur oranı, tazminatın ve cezanın belirlenmesinde temel faktördür.
  • Araç İşleteni (Araç Sahibi): Motorlu aracın işletilmesinden doğan zararlardan, işleten (genellikle araç sahibi) KTK uyarınca “kusursuz sorumluluk” veya “tehlike sorumluluğu” esasına göre sorumlu tutulur. Bu, işletenin zararın oluşumunda kusuru olmasa dahi sorumlu olabileceği anlamına gelir. Ancak, işleten zararın mücbir sebep, zarar görenin ağır kusuru veya üçüncü bir kişinin ağır kusuru nedeniyle meydana geldiğini ispatlarsa sorumluluktan kurtulabilir. İşletenin cezai sorumluluğu şahsi olmasa da, hukuken kendi kusuru gibi sorumlu tutulur.
  • Zorunlu Trafik Sigortacısı: Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) kapsamında, sigorta şirketi, sigortalı aracın üçüncü kişilere verdiği maddi ve bedensel zararları poliçe limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortacının sorumluluğu, poliçede belirtilen limitlerle sınırlıdır. Ancak, trafik sigortaları manevi zararları kapsamamaktadır.
  • Kasko Sigortacısı (İhtiyari Mali Mesuliyet Teminatı Varsa): Kasko sigortası, zorunlu trafik sigortasından farklı olarak sigortalının kendi aracındaki hasarları karşılamayı hedefler. Ancak, Kasko poliçesine eklenen “İhtiyari Mali Mesuliyet (İMM)” teminatı ile, zorunlu trafik sigortası limitlerini aşan maddi zararlar ve manevi tazminat talepleri de karşılanabilir.
  • Yaya veya Diğer Üçüncü Kişiler: Kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunan yayalar veya diğer üçüncü kişiler de (örneğin yol veya araç kusuru) zarardan sorumlu tutulabilir. Özellikle yaya kusurları, trafik kazalarının önemli bir nedeni olarak istatistiklerde yer almaktadır.

Trafik kazalarında birden fazla kişinin tazminatla yükümlü bulunması durumunda, bu kişiler “müteselsil sorumlu” tutulur. Bu, zarar görenin, borcun tamamını sorumlu kişilerden herhangi birinden veya hepsinden talep edebileceği anlamına gelir. Kiralık araçların karıştığı kazalarda ise, kiralama süresi gibi faktörler araç sahibinin sorumluluğunu etkileyebilir; uzun süreli kiralamalarda araç sahibi sorumlu tutulmayabilir. Bu çoklu sorumluluk yapısı, mağdurların tazminata erişimini kolaylaştırmayı amaçlamaktadır.

Kusur Sorumluluğu ve Kusursuz Sorumluluk (Tehlike Sorumluluğu) Nedir?

Türk hukukunda sorumluluk, temel olarak “kusur sorumluluğu” ilkesine dayanırken, trafik kazaları gibi belirli alanlarda “kusursuz sorumluluk” veya “tehlike sorumluluğu” ilkeleri de uygulanmaktadır. Bu iki ilke arasındaki fark, tazminat taleplerinin dayanağını ve ispat yükünü belirlemesi açısından büyük önem taşır.

Kusur Sorumluluğu: Türk Borçlar Kanunu’nun 41/1. maddesinde düzenlenen kusur sorumluluğu, genel bir ilkedir. Bu ilkeye göre, kusurlu ve hukuka aykırı bir davranışla başkasına zarar veren kimse, bu zararı tazmin etmek zorundadır. Kusur, “kast” (bilerek ve isteyerek zarar verme) veya “ihmal” (dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranma) şeklinde ortaya çıkabilir. Trafik kazalarında sürücülerin cezai sorumluluğu genellikle taksir (ihmal) esasına dayanır. Kusur sorumluluğunda, zarar görenin, zarar verenin kusurunu ispat etme yükümlülüğü vardır. Ancak, bazı durumlarda kusur karinesi bulunabilir ve ispat yükü tersine dönebilir. Manevi tazminat talepleri de genellikle haksız fiil hükümlerine tabi olup, kusur sorumluluğu çerçevesinde değerlendirilir.

Kusursuz Sorumluluk (Tehlike Sorumluluğu): Karayolları Trafik Kanunu (KTK), motorlu araçların işletilmesinden kaynaklanan zararlar için “tehlike sorumluluğu” veya “kusursuz sorumluluk” ilkesini benimsemiştir. KTK’nın 85/1. maddesi uyarınca, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne, yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, işleten (araç sahibi) bu zarardan sorumlu olacaktır. Bu sorumluluk türünde, işletenin zararın oluşumunda bir kusuru olmasa dahi sorumlu tutulması esastır.

Kusursuz sorumluluğun temel koşulları şunlardır :

  • Aracın motorlu olması.
  • Aracın işletilme halinde olması.
  • Ortada bir zarar bulunması (ölüm, yaralanma, maddi hasar).
  • Zarar ile aracın işletilmesi arasında uygun bir nedensellik bağının bulunması.
  • İşletenin sorumluluktan kurtuluş beyyinesi (kanıtı) getirememiş olması.

İşleten, zararın mücbir sebep, zarar görenin ağır kusuru veya üçüncü bir kişinin ağır kusuru nedeniyle meydana geldiğini ispatlarsa sorumluluktan kurtulabilir. Kusursuz sorumluluk ilkesi, motorlu araçların taşıdığı yüksek tehlike potansiyeli nedeniyle mağdurların korunmasını güçlendirmeyi amaçlar. Bu ilke sayesinde, zarar görenin, işletenin kusurunu ispat etme zorunluluğu ortadan kalkar; sadece zararın ve aracın işletilmesi arasındaki nedensellik bağını kanıtlaması yeterli olur. Bu durum, mağdurların tazminata erişimini önemli ölçüde kolaylaştırmaktadır.

Müteselsil Sorumluluk Kavramı ve Trafik Kazalarındaki Uygulaması

Müteselsil sorumluluk, birden fazla kişinin aynı zarardan sorumlu olduğu durumlarda, zarar görenin borcun tamamını bu kişilerden herhangi birinden veya hepsinden talep edebilme hakkını ifade eden bir hukuki ilkedir. Trafik kazaları hukuku, doğası gereği bu ilkenin sıkça uygulandığı bir alandır.

Trafik kazalarında müteselsil sorumlu olabilecek kişiler genellikle şunlardır: araç sürücüsü, araç işleteni (maliki) ve aracın zorunlu trafik sigortacısı. Bazı durumlarda, kazaya kusuruyla karışan yayalar veya diğer üçüncü kişiler de müteselsil sorumluluk kapsamına dahil olabilir.

Bu ilkenin trafik kazalarındaki temel uygulamaları ve sonuçları şunlardır:

  • Zarar Görenin Lehine Bir Koruma: Müteselsil sorumluluk, zarar görenin alacağını tahsil etme şansını artırır. Zarar gören, borçluların tamamından veya sadece birinden alacağının tamamını talep edebilir. Bu, özellikle borçlulardan birinin (örneğin sürücünün) mali durumunun yetersiz olduğu durumlarda, alacağın sigorta şirketinden veya araç işleteninden tahsil edilmesini mümkün kılar.
  • Sigortacıların Sorumluluğu: Karayolları Trafik Kanunu’nun 88. maddesi ve Borçlar Kanunu’nun 142. maddesi uyarınca, trafik sigortacıları da kendi limitleri dahilinde müteselsilen sorumludur. Birden fazla aracın karıştığı zincirleme kazalarda, kazaya karışan araçların sigortacıları da zarar görene karşı müteselsilen sorumlu tutulur.
  • İşleten ve Sürücü Arasındaki İlişki: Araç işleteni ve sürücü de genellikle müteselsil sorumlu kabul edilir. Ancak, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre, işleten sıfatıyla müteselsil sorumlu olan davalının, diğer müteselsil sorumlu sürücüden daha fazla tazminatla sorumlu tutulması hukuka aykırı bulunabilir. Bu, müteselsil sorumluluğun borçlular arasında iyi niyet kurallarına aykırı bir şekilde kullanılamayacağı anlamına gelir.
  • Stratejik Dava Açma İmkanı: Zarar gören, müteselsil sorumluluk sayesinde en güçlü veya en kolay tahsilat yapılabilecek tarafa dava açma stratejisini benimseyebilir. Bu genellikle sigorta şirketleri olmaktadır.

Müteselsil sorumluluk, trafik kazası mağdurlarının haklarına erişimini kolaylaştıran ve tazminatın tahsilini güvence altına alan önemli bir mekanizmadır. Bu ilke, hukuki süreçlerin daha etkin işlemesine ve mağduriyetlerin giderilmesine katkıda bulunur.

Kusur Tespiti Süreci Nasıl İşler ve Bilirkişi Raporlarının Rolü Nedir?

Trafik kazalarında kusur tespiti, hukuki sorumlulukların belirlenmesi ve tazminat miktarlarının hesaplanması için merkezi bir öneme sahiptir. Bu süreç, genellikle olay yeri incelemesi, tutanakların düzenlenmesi ve uzman görüşlerinin alınmasıyla ilerler.

Kaza sonrası ilk aşamada, eğer kazada yaralanma veya ölüm varsa, kolluk kuvvetleri (polis veya jandarma) olay yerine gelerek “Kaza Tespit Tutanağı” düzenler. Bu tutanakta, kazanın oluş şekli, tarafların beyanları, yol ve hava koşulları gibi bilgiler yer alır. Maddi hasarlı kazalarda ise, taraflar anlaşırlarsa kendi aralarında KTT düzenleyebilirler.

Kusur tespiti, teknik bir konu olduğundan, mahkemeler genellikle “bilirkişi” (uzman) raporlarına başvurur. Bilirkişiler, kazanın nasıl meydana geldiğini, hangi tarafların trafik kurallarını ihlal ettiğini ve kusur oranlarını belirlemek amacıyla detaylı incelemeler yaparlar. Bu incelemeler şunları içerebilir:

  • Olay Yeri İncelemesi: Delillerin tespiti, fotoğrafların çekilmesi, alkol testleri, DNA örnekleri (varsa) ve yol durumunun belirlenmesi.
  • Araç İncelemeleri: Kazaya karışan araçların teknik özellikleri, lastik durumu, fren sistemleri, çarpma izleri ve hız gibi faktörlerin incelenmesi.
  • Sürücü ve Mağdur İncelemeleri: Sürücülerin ehliyet durumu, alkol/uyuşturucu etkisi ve mağdurların bedensel bulguları gibi unsurların değerlendirilmesi.
  • Fizik Kuralları Uygulaması: Kazanın oluş şeklini açıklamak için kinetik enerji, momentumun korunumu gibi fizik kurallarının kullanılması.

Bilirkişi raporları, ceza, hukuk ve idare davalarında talep edilebilir ve resmi belge niteliğindedir. Raporların hazırlanma süresi, dosyanın karmaşıklığına göre değişmekle birlikte, azami 3 ay olup, hakim talebiyle 3 ay daha uzatılabilir; basit yargılamalarda ise bu süre 2 aydır. Bilirkişi ücretleri başlangıçta savcılık tarafından ödenir, ancak davanın sonunda haksız çıkan taraftan tahsil edilir. Raporlar, tarafların savunmalarını hazırlamaları için duruşma öncesinde kendilerine tebliğ edilir.

Ceza mahkemesinin kusurun varlığına veya yokluğuna dair kararı hukuk hakimini bağlarken, kusurun derecesi ve zarar tutarının saptanması konularında hukuk hakimi tam bağımsızdır. Bu durum, ceza davasında belirlenen kusur oranının, hukuk davasında tazminat miktarı belirlenirken yeniden değerlendirilebileceği anlamına gelir. Bu nedenle, bilirkişi raporları, mahkemenin adil bir karar vermesi için temel bir dayanak oluşturur ve hukuki süreçte büyük bir ağırlık taşır.

Kusur Oranına İtiraz Etme Yolları Nelerdir?

Trafik kazası sonrası belirlenen kusur oranları, tazminat miktarlarını ve hukuki sorumlulukları doğrudan etkilediği için, tarafların bu oranlara itiraz etme hakları bulunmaktadır. Kusur oranının hatalı olduğu düşünüldüğünde başvurulabilecek çeşitli yollar mevcuttur:

İlk olarak, kazaya karışan sürücüler tarafından doldurulan Kaza Tespit Tutanağı’na (KTT) itiraz edilebilir. KTT’ye itiraz süresi 5 iş günüdür. Bu itirazlar, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi (SBM) web sitesi üzerinden veya Sigorta Tahkim Komisyonu’na yapılır. Bu süreçte gerekli belgelerle birlikte itiraz dilekçesi sunulmalıdır. Bu sürenin aşılması durumunda itiraz hakkı kaybedilebilir. Eğer SBM veya Sigorta Tahkim Komisyonu nezdindeki itirazlar çözümlenmezse, hukuk yolu açıktır ve dava açılabilir.

İkinci olarak, belirlenen kusur oranının hatalı olduğu kanısına varan taraf, doğrudan “Kusur Tespit Davası” açabilir. Bu dava, kusur oranının yeniden değerlendirilmesi ve doğru bir şekilde tespit edilmesi amacıyla açılır. Kusur tespit davalarında görevli mahkeme, kanunda aksi bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Bu dava, hukuki hakların korunması ve adaletin sağlanması için önemli bir araçtır.

Kusur tespit davası kime karşı açılır sorusuna gelince, genellikle sigorta şirketine karşı açılır, zira sigorta şirketleri ilk kusur tespitini yapan kurumlardır. İş kazası niteliğindeki trafik kazalarında ise işveren ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) da davalı olarak yer alabilir.

Bu süreçte bir avukattan destek almak büyük önem taşır. Zira avukat, kusur oranına itiraz etmek için gerekli hukuki argümanları geliştirir, ek deliller sunar ve bilirkişi raporlarını inceler. Avukatın tecrübesi ve uzmanlığı, müvekkilinin haklarının korunmasında ve daha yüksek bir tazminat elde etmesinde belirleyici bir etkiye sahiptir. Kusur tespit davasının süresi, mahkemenin yoğunluğuna ve dosyanın kapsamına bağlı olarak değişmekle birlikte, ortalama 9 ila 12 ay arasında sonuçlanabilir.

Trafik Kazası Tazminat Davaları: Haklarınız ve Hesaplama Yöntemleri

IV. Trafik Kazası Tazminat Davaları: Haklarınız ve Hesaplama Yöntemleri

Trafik Kazalarında Talep Edilebilecek Maddi Tazminat Kalemleri Nelerdir?

Trafik kazaları sonucunda zarar gören kişilerin uğradığı maddi kayıplar, “maddi tazminat” adı altında talep edilebilir. Maddi tazminat, kazazedenin malvarlığında meydana gelen doğrudan zararların karşılanmasını amaçlar. Bu tazminat kalemleri oldukça geniş bir yelpazeyi kapsar ve her birinin titizlikle belgelendirilmesi gerekir.

Aşağıda, trafik kazalarında talep edilebilecek başlıca maddi tazminat kalemleri ve kapsamları detaylandırılmıştır:

Tazminat Kalemi Kapsamı
Araç Hasarı Kazada zarar gören aracın onarım bedelleri, pert olması durumunda araç bedeli, aracın değer kaybı.
Tedavi ve Sağlık Giderleri Hastane, ameliyat, ilaç masrafları, özel bakım, beslenme, tedavi için yol ve barınma giderleri, rehabilitasyon, protez ve benzeri giderler. İyileşme olanağı olmasa dahi bu giderler talep edilebilir.
Geçici İş Göremezlik Kaybı Tedavi süresince veya iyileşme döneminde çalışamama nedeniyle oluşan kazanç kaybı veya bu süreçte başkasının bakımına ihtiyaç duyulması.
Sürekli İş Göremezlik Kaybı Kalıcı sakatlık veya iş gücü kaybı nedeniyle gelecekteki kazanç kaybı ve kazançlarda bir eksilme olmasa bile “güç (efor) kaybı” nedeniyle oluşan maddi zarar. Maluliyet oranı ile belirlenir.
Bakıcı Giderleri İleri derecede sakatlık durumunda, yaşam boyu başkasının bakımına muhtaç olma halinde ortaya çıkan giderler.
Cenaze ve Defin Giderleri Ölümle sonuçlanan kazalarda, vefat eden kişinin cenaze ve defin için yapılan masrafları.
Ticari Kazanç Kaybı Ticari araçların kazadan dolayı tamirde kaldığı süre boyunca oluşan kazanç kaybı.
Yapılara Verilen Zararlar Trafik kazası sonucunda bina, direk, bariyer gibi kamu veya üçüncü kişilere ait yapılara verilen zararlar.
Yolcunun Kişisel Eşya/Bagaj Zararı Yolcunun kişisel eşyalarının veya bagajının kazada hasar görmesi veya kaybolması.

Bu tazminat kalemlerinin her biri, kazazedenin veya yakınlarının malvarlığında meydana gelen somut ve ölçülebilir kayıpları ifade eder. Tazminat hesaplamalarında, mağdurun yaşı, cinsiyeti, gelir durumu, maluliyet oranı ve kazadaki kusur oranı gibi faktörler dikkate alınır. Özellikle genç yaştaki veya yüksek gelirli kişilerin tazminat miktarı, ileriye dönük kazanç kaybı hesaplamaları nedeniyle daha yüksek çıkabilir.

Tüm bu masrafların ve kayıpların belgelendirilmesi (faturalar, raporlar, maaş bordroları vb.) tazminat talebinin ispatı için zorunludur. Maddi tazminat taleplerinde, öncelikle sigorta şirketlerine başvuru yapılır; sigorta limitlerini aşan kısımlar veya sigorta kapsamı dışındaki zararlar için kusurlu taraftan talepte bulunulur.

Manevi Tazminat Nedir ve Miktarı Nasıl Belirlenir?

Manevi tazminat, trafik kazası sonucunda kişinin yaşadığı fiziksel acı, ruhsal sarsıntı, elem, üzüntü, korku, yaşam kalitesindeki düşüş gibi soyut zararların karşılığı olarak talep edilen bir tazminat türüdür. Bu tazminat, maddi kayıpları telafi etmekten ziyade, mağdurun veya yakınlarının çektiği manevi ızdırabı bir nebze olsun hafifletmeyi amaçlar.

Manevi tazminat, kazazedenin kendisi tarafından talep edilebileceği gibi, ölümle sonuçlanan kazalarda ölen kişinin yakınları (eş, çocuk, anne, baba, kardeşler) tarafından da talep edilebilir. Talep, kusurlu araç sürücüsü, araç sahibi veya araç işleteninden yapılır.

Manevi tazminatın belirlenmesinde, maddi tazminatın aksine belirli bir hesaplama formülü bulunmamaktadır. Türk Borçlar Kanunu’nun 50, 51 ve 52. maddeleri, hakime bu konuda geniş bir takdir yetkisi tanır. Hakim, olayın özelliklerini ve somut durumun gerektirdiği hakkaniyet ölçütlerini göz önünde bulundurarak uygun bir miktar belirler. Bu belirlemede dikkate alınan başlıca faktörler şunlardır:

  • Mağdurun/Yakınlarının Yaşı: Özellikle genç yaştaki mağdurların veya ölenin genç yaşta olması, manevi zararın daha derin olduğu kabul edilebilir.
  • Tarafların Ekonomik ve Sosyal Durumları: Tazminatın, tarafları zenginleştirmemesi veya yoksullaştırmaması ilkesi gözetilir.
  • Kazadaki Kusur Oranları: Kusur oranı, manevi tazminat miktarını doğrudan etkileyen önemli bir faktördür.
  • Olayın Meydana Geliş Şekli ve Ciddiyeti: Kazanın şiddeti, yaralanmanın veya ölümün oluş biçimi.
  • Kalıcı Hasar/Maluliyet Oranı: Mağdurun bedensel bütünlüğünde meydana gelen kalıcı bozuklukların derecesi.

Zorunlu Trafik Sigortası, kaza sonucu oluşan manevi tazminatı karşılamaz. Bu nedenle, manevi tazminat talepleri doğrudan kusurlu tarafa yöneltilmeli veya kasko sigortasına eklenen “İhtiyari Mali Mesuliyet (İMM)” teminatı varsa, bu teminattan karşılanması talep edilebilir.

Yargıtay kararları, manevi tazminat miktarları için örnek teşkil eden aralıklar sunsa da, her somut olayın kendi koşulları içinde değerlendirildiği unutulmamalıdır. Aşağıdaki tablo, Yargıtay kararları ışığında belirlenen örnek manevi tazminat aralıklarını göstermektedir:

Yaralanma Durumu / İlişki Örnek Tazminat Aralığı (TL)
Ölümlü Trafik Kazalarında
Eş 100.000 – 200.000
Çocuk 80.000 – 150.000
Anne-Baba 60.000 – 100.000
Kardeş 40.000 – 80.000
Yaralanmalı Trafik Kazalarında
Ağır Yaralanmalar 50.000 – 100.000
Orta Dereceli Yaralanmalar 25.000 – 50.000
Hafif Yaralanmalar 10.000 – 25.000
Not: Bu miktarlar Yargıtay kararları baz alınarak verilen örneklerdir ve her somut olayda farklılık gösterebilir.

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Nedir ve Kimler Talep Edebilir?

Destekten yoksun kalma tazminatı, trafik kazası sonucunda bir kişinin hayatını kaybetmesi halinde, ölenin sağlığında destek olduğu kişilerin bu destekten mahrum kalmaları nedeniyle uğradıkları maddi zararın karşılanmasını amaçlayan bir tazminat türüdür. Bu tazminat, ölen kişinin zararı değil, onun desteğinden yoksun kalanların kendi zararıdır.

Bu tazminatı talep edebilecek kişiler şunlardır:

  • Eş, Çocuklar ve Anne-Babalar: Ölen kişinin eşi, çocukları ve anne-babası, ölenin desteğinden yararlandıklarını ispat etmek zorunda değildir; bu destek ilişkisi kanunen varsayılır. Özellikle eşlerden birinin ölümü halinde diğer eşin destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakkı vardır.
  • Diğer Yakınlar: Ölenin kardeşleri, nişanlısı veya diğer yakınları gibi kişiler, ölenin yaşarken kendilerine fiilen destek verdiğini ispat etmeleri halinde bu tazminatı talep edebilirler.

Destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması karmaşık aktüeryal yöntemler gerektirir. Hesaplamada dikkate alınan başlıca kriterler şunlardır;

  • Ölen Kişinin Geliri: Kaza tarihindeki esas kazancı veya kazanç potansiyeli. Aktif çalışma dönemi için ispat edilen kazanç, pasif dönem (emeklilik sonrası) için ise asgari ücret üzerinden hesaplama yapılır.
  • Ölen Kişinin Yaşı ve Çalışma Süresi: Kalan aktif çalışma süresi ve pasif dönem dikkate alınır.
  • Hak Sahiplerinin Yaşı ve Destek Süresi: Destekten yoksun kalanların yaşları ve ölenin onlara ne kadar süre destek olabileceği.
  • Kazadaki Kusur Oranı: Ölen kişinin kazadaki kusuru varsa, tazminat miktarından düşülür.
  • Destek Oranları: Ölenin gelirinin ne kadarını kime ve ne oranda ayırdığı varsayımı.

Mahkeme, ölen kişinin gelir düzeyine ve geride kalanların mağduriyetine göre tazminat miktarını belirler. Cenaze ve defin giderleri de bu tazminat kapsamında talep edilebilir ve fatura gibi belgelerle ispatlanması gerekir. Bu tazminat türü, trafik kazalarının en ağır sonuçlarından biri olan can kaybı durumunda, mağdur yakınlarının ekonomik geleceğini güvence altına almayı amaçlayan önemli bir hukuki korumadır.

Trafik Kazası Tazminat Davası Türleri Nelerdir? (Belirsiz Alacak, Tespit, Kısmi Dava)

Trafik kazalarından kaynaklanan zararların tazmini için açılan davalar, talep edilen zararın niteliğine ve miktarının belirlenebilirliğine göre farklı türlerde olabilir. Bu dava türlerinin doğru seçimi, hukuki sürecin etkinliği ve hak kaybı yaşanmaması açısından büyük önem taşır.

Başlıca trafik kazası tazminat davası türleri şunlardır:

  • Belirsiz Alacak Davası: Bu dava türü, ölümlü veya yaralanmalı trafik kazalarında ortaya çıkan zararların tazmini için sıklıkla kullanılır. Zarar görenin, davanın açıldığı tarihte alacağının miktarını veya değerini tam ve kesin olarak belirlemesinin beklenemediği durumlarda başvurulur. Örneğin, kişinin gelecekteki tedavi masrafları, iş gücü kaybının tam oranı veya uzun vadeli gelir kayıpları gibi unsurlar, davanın başında kesin olarak hesaplanamayabilir. Belirsiz alacak davası, bu gibi durumlarda hak kaybını önleyerek, yargılama sürecinde deliller toplandıkça ve zarar netleştikçe alacak miktarının belirlenmesine olanak tanır.
  • Tespit Davası: Tespit davaları, belirli bir hukuki ilişkinin veya durumun varlığının ya da yokluğunun mahkeme kararıyla tespit edilmesini amaçlar. Trafik kazalarında en sık karşılaşılan tespit davası türleri şunlardır:
    • Zarar Tespit Davası: Kazadan kaynaklanan maddi veya bedensel zararın miktarının veya kapsamının mahkemece belirlenmesini talep eder. Genellikle tazminat davasından önce açılarak, tazminat talebinin sağlam bir zemine oturmasını sağlar.
    • Kusur Tespit Davası: Sigorta şirketleri veya kolluk kuvvetleri tarafından belirlenen kusur oranına itiraz edildiğinde açılır. Bu dava, kusur oranının yeniden değerlendirilerek doğru bir şekilde tespit edilmesini amaçlar ve tazminat miktarını doğrudan etkileyebilir.

Tespit davaları, “müspet (olumlu)” tespit (bir hukuki ilişkinin varlığının tespiti) veya “menfi (olumsuz)” tespit (bir hukuki ilişkinin hiç var olmadığının tespiti) şeklinde olabilir.

  • Kısmi Dava: Kısmi dava, bir alacağın yalnızca bir kısmının dava konusu yapıldığı durumlarda açılır. Trafik kazalarında kısmi dava, genellikle araç değer kaybı veya araç hasarları gibi belirli ve miktarı nispeten daha net belirlenebilen maddi zararlar için tercih edilebilir. Ancak, ölüm ve bedensel hasarlar gibi karmaşık ve geleceğe yönelik etkileri olan durumlarda kısmi dava açılması

önerilmez. Zira bu tür davalarda, yargılama sürecinde ortaya çıkabilecek ek zararların veya tam zararın sonradan talep edilmesi zorluklara yol açabilir. Bu nedenle, ölüm veya yaralanma durumlarında belirsiz alacak davası açmak, hak kaybını önlemek adına daha uygun bir stratejidir.

Her dava türünün kendine özgü usul ve esasları bulunduğundan, trafik kazası mağdurlarının durumlarına en uygun dava türünü belirlemek ve süreci doğru yönetmek için uzman bir avukattan hukuki destek almaları büyük önem taşır.

Zorunlu Trafik Sigortası Nedir ve Hangi Zararları Karşılar?

V. Sigorta Şirketleri ve Güvence Hesabı: Haklarınızı Nasıl Kullanırsınız?

Zorunlu Trafik Sigortası Nedir ve Hangi Zararları Karşılar?

Zorunlu Trafik Sigortası (Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası), 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi uyarınca motorlu araç işletenlerinin yaptırmakla yükümlü olduğu, Türkiye’de her araç için zorunlu olan bir sigorta türüdür. Bu sigortanın temel amacı, sigortalı aracın neden olduğu bir trafik kazasında, karşı tarafta (üçüncü şahıslarda) meydana gelen maddi ve bedensel zararları belirli limitler dahilinde karşılayarak mağdurları güvence altına almaktır.

Zorunlu Trafik Sigortası’nın karşıladığı başlıca zararlar şunlardır:

  • Maddi Zararlar: Kazada karşı tarafın aracında oluşan hasarların onarım bedeli, kamu mallarına (trafik ışığı, bariyer vb.) verilen zararlar ve üçüncü kişilere ait diğer eşyalara verilen zararlar bu kapsamdadır. 2025 yılı itibarıyla maddi hasar teminatı araç başına 300.000 TL, kaza başına ise 600.000 TL olarak belirlenmiştir.
  • Sağlık Giderleri: Kazada yaralanan üçüncü kişilerin tedavi masrafları, hastane, ameliyat, ilaç giderleri, özel bakım, protez organ bedelleri dahil tüm tedavi giderleri karşılanır. 2025 yılı itibarıyla sağlık giderleri teminatı kişi başına 2.700.000 TL, kaza başına ise araç türüne göre 6.075.000 TL ile 31.590.000 TL arasında değişmektedir.
  • Sürekli Sakatlık (Maluliyet) Tazminatı: Kazada sürekli sakatlık yaşayan üçüncü kişilerin iş gücü kaybından doğan zararları karşılanır. 2025 yılı itibarıyla sakatlanma teminatı kişi başına 2.700.000 TL, kaza başına ise araç türüne göre 6.075.000 TL ile 31.590.000 TL arasında değişmektedir.
  • Ölüm Halinde Destekten Yoksun Kalma Tazminatı: Kazada hayatını kaybeden üçüncü kişilerin desteğinden yoksun kalan yakınlarının maddi zararları ve cenaze giderleri karşılanır. Limitler sakatlanma teminatı ile aynıdır.

Önemli Notlar ve Kapsam Dışı Durumlar:

  • Zorunlu Trafik Sigortası, sigortalının (kusurlu sürücünün/işletenin) kendi aracında oluşan hasarları veya kendi bedensel zararlarını karşılamaz.
  • Manevi tazminat talepleri, Zorunlu Trafik Sigortası’nın kapsamı dışındadır. Bu, mağdurların manevi zararlarını karşılamak için kusurlu tarafa doğrudan dava açması gerektiği anlamına gelir.
  • Poliçe primleri peşin ödenir. Poliçe süresi sona erdiğinde veya yeni limitler yürürlüğe girdiğinde hemen yeni veya ek sözleşmeler yapılmalıdır.
  • Sigorta şirketine başvuru süresi, kazanın öğrenildiği tarihten itibaren 5 iş günüdür. Belgelerin eksiksiz sunulması halinde tazminat ödemesi 8 iş günü içinde yapılır.

Aşağıdaki tablo, 2025 yılı Zorunlu Trafik Sigortası teminat limitlerini araç türüne göre detaylandırmaktadır:

Araç Türü Sağlık Gideri (Kişi Başı) Sağlık Gideri (Kaza Başı) Sakatlanma ve Ölüm (Kişi Başı) Sakatlanma ve Ölüm (Kaza Başı) Maddi Zararlar (Araç Başı) Maddi Zararlar (Kaza Başı)
Otomobil / Taksi 2.700.000 TL 13.500.000 TL 2.700.000 TL 13.500.000 TL 300.000 TL 600.000 TL
Kamyonet, Kamyon, Minibüs veya Çekici 2.700.000 TL 18.000.000 TL 2.700.000 TL 27.000.000 TL 300.000 TL 600.000 TL
Tarım Araçları ile Özel Amaçlı Araçlar 2.700.000 TL 13.500.000 TL 2.700.000 TL 13.500.000 TL 300.000 TL 600.000 TL
Motosiklet ve Yük Motosikleti 2.700.000 TL 8.100.000 TL 2.700.000 TL 8.100.000 TL 300.000 TL 600.000 TL
Minibüs (sürücü dahil 10-17 koltuk) 2.700.000 TL 6.075.000 TL 2.700.000 TL 6.075.000 TL 300.000 TL 600.000 TL
Otobüs (sürücü dahil 18-30 koltuk) 2.700.000 TL 15.795.000 TL 2.700.000 TL 15.795.000 TL 300.000 TL 600.000 TL
Otobüs (sürücü dahil 31+ üstü koltuk) 2.700.000 TL 31.590.000 TL 2.700.000 TL 31.590.000 TL 300.000 TL 600.000 TL

Kasko Sigortası ile Trafik Sigortası Arasındaki Temel Farklar Nelerdir?

Kasko sigortası ve Zorunlu Trafik Sigortası, trafik kazaları sonrası oluşan zararları karşılamayı amaçlayan iki farklı sigorta türüdür. Her ikisi de araç sahipleri için önemli olsa da, kapsadıkları riskler, sorumluluklar ve yasal statüleri açısından belirgin farklılıklar gösterirler. Bu farklılıkları anlamak, araç sahiplerinin doğru sigorta seçimini yapması ve kaza sonrası haklarını etkin bir şekilde kullanması için kritik öneme sahiptir.

Özellik Zorunlu Trafik Sigortası Kasko Sigortası
Yasal Durumu Yasal olarak zorunludur. Türkiye’de trafiğe çıkan her aracın sahip olması gerekir. İsteğe bağlıdır. Araç sahibinin tercihine göre yapılır.
Kapsadığı Zararlar Sigortalı aracın kusurlu olduğu kazalarda, karşı tarafın (üçüncü şahısların) maddi ve bedensel zararlarını karşılar. Sigortalı aracın kendi maddi hasarlarını (kusurlu olsun olmasın), çalınma, yanma, park halindeki kazalar gibi geniş bir yelpazedeki riskleri karşılar.
Kusur Durumu Sigortalının kusurlu olduğu kazalarda karşı tarafın zararını üstlenir. Kimin kusurlu olduğuna bakmaksızın sigortalının kendi aracındaki hasarı karşılar.
Teminat Limitleri Limitler devlet tarafından belirlenir ve sabittir. Poliçe sahibi tarafından değiştirilemez. Limitler poliçe sahibinin bütçesine ve tercihine göre belirlenebilir, artırılabilir.
Manevi Tazminat Kapsam dışıdır. Manevi tazminat taleplerini karşılamaz. Poliçeye eklenen “İhtiyari Mali Mesuliyet (İMM)” teminatı ile manevi tazminat taleplerini veya trafik sigortası limitini aşan zararları karşılayabilir.
Kişisel Eşya Zararı Araçtaki kişisel eşyaların zarar görmesini kapsamaz. Araçtaki kişisel eşyaların uğradığı zararı teminatlarına göre karşılar.
Ek Hizmetler Yol yardım, araç bakım, ikame araç gibi ek hizmetler sunmaz. Yol yardım, araç bakım hizmeti, ikame araç gibi ayrıcalıklar sunabilir.
Hasarsızlık İndirimi Araç satıldıktan sonra da devam edebilir. Araç satıldığında biter, ancak araç sahibinin yeni araç alması durumunda devam edebilir.
Kapsam Dışı Durumlar (Örnek) Araç hareket halinde değilse oluşan zararları (örn. park halindeki kaza), sigortalının kendi zararlarını, alkol etkisiyle yapılan kazaları (rücu hakkı doğurabilir). Geniş kapsamlıdır, ancak poliçe şartlarına göre belirli durumlar (örn. kasıtlı zarar verme) kapsam dışı olabilir.

Bu karşılaştırma, Zorunlu Trafik Sigortası’nın temel bir güvenlik ağı sağlarken, Kasko Sigortası’nın daha kapsamlı ve kişiselleştirilebilir bir koruma sunduğunu göstermektedir. Bir trafik kazası mağduru için, karşı tarafın Zorunlu Trafik Sigortası’ndan maddi ve bedensel zararları talep edilebilirken, kendi aracındaki hasarlar ve manevi zararlar için Kasko Sigortası’nın önemi ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, araç sahiplerinin her iki sigorta türünün de sağladığı faydaları ve limitlerini iyi anlaması, olası risklere karşı tam bir koruma sağlamak için önemlidir.

Sigorta Şirketine Başvuru Süresi ve Gerekli Belgeler Nelerdir?

Trafik kazası sonrası sigorta şirketine başvuru süreçleri, hem zamanlama hem de gerekli belgeler açısından belirli kurallara tabidir. Bu kurallara uyulmaması, hak kaybına veya sürecin uzamasına neden olabilir.

Başvuru Süreleri:

  1. Hasar İhbar Süresi: Kazanın meydana geldiği tarihten itibaren sigorta şirketine hasar ihbarı yapılması için genel süre 5 iş günüdür. Yaralanmalı veya ölümlü kazalarda bu süre bazı kaynaklara göre 15 iş günü olarak da belirtilebilir. Bu süre, sigorta şirketinin kazadan haberdar olmasını ve süreci başlatmasını sağlar. Bu sürenin kaçırılması, sigorta şirketinin rücu hakkı doğurmasına neden olabilir.
  2. Tazminat Talebinde Bulunma Zamanaşımı Süreleri: Tazminat talepleri için daha uzun zamanaşımı süreleri geçerlidir ve kazanın niteliğine göre değişir:
    • Maddi Hasarlı Kazalar: Zararın ve tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl, her halde kaza tarihinden itibaren 10 yıldır.
    • Yaralanmalı Trafik Kazaları: 8 yıldır. Eğer sorumlu kişi daha sonra öğrenilirse, öğrenme tarihinden itibaren 2 yıl içinde dava açılabilir, ancak toplam süre 10 yılı geçemez.
    • Ölümlü Trafik Kazaları: 15 yıldır.
    • Araç Değer Kaybı: 2 yıldır.
    • Sağlık Giderleri Teminatı: 8 yıldır.
    • Ceza Kanununda Daha Uzun Süre Öngörülmesi: Eğer trafik kazası aynı zamanda cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa (ölümlü veya yaralanmalı kaza gibi), ceza kanununda o suç için öngörülen daha uzun zamanaşımı süresi, maddi ve manevi tazminat talepleri için de geçerli olur. Bu, mağdurların haklarını aramak için daha uzun bir süreye sahip olmalarını sağlar.

Sigorta Şirketinin Cevap Süresi ve Dava Şartı: Sigorta şirketleri, başvuru yapıldıktan sonra taleplere 15 gün içinde cevap vermek zorundadır. Eğer bu süre içinde cevap verilmezse veya talepler reddedilirse, zarar görenin Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurma veya dava açma hakkı doğar.

26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanun ile, sigorta şirketlerine karşı dava açmadan önce sigorta şirketine başvuru zorunluluğu getirilmiştir; bu, bir “dava şartı”dır. Yani, dava açmadan önce bu başvuru zorunluluğu yerine getirilmelidir.

Gerekli Belgeler: Sigorta şirketine yapılacak başvurularda, talep edilen tazminat türüne göre farklı belgeler istenir. Genel olarak istenen belgeler şunlardır:

  • Genel Belgeler:
    • Kaza Tespit Tutanağı (resmi onaylı sureti veya mobil uygulama ile düzenlenen).
    • Olay anına ait resim ve görüntü kayıtları (varsa).
    • Sürücülerin ehliyet ve araç ruhsat fotokopileri.
    • Poliçenin aslı veya fotokopisi.
    • Sigortalının/mağdurun kimlik fotokopisi ve banka hesap bilgileri.
    • Başvuru dilekçesi (taleplerin ve kazaya ilişkin bilgilerin yer aldığı).
  • Yaralanmalı Kazalar İçin Ek Belgeler:
    • Adli Form, Hastane Belgeleri, Epikriz Raporları.
    • Maluliyet durumunu gösteren, yetkili kurumlarca düzenlenmiş sağlık kurulu raporu (Adli Tıp Raporu).
    • Kaza tarihinden itibaren mağdurun gelir durumunu gösteren belge.
    • Yapılan tetkik ve tedavilere ilişkin tüm evraklar ve faturalar.
  • Ölümlü Kazalar İçin Ek Belgeler:
    • Vefat eden kişinin savcılık onaylı muayene ve otopsi raporları.
    • Vefat edenin vukuatlı nüfus kayıt örneği ve veraset ilamı.
    • Vefat edenin son gelir durumunu ve desteklik ilişkilerini gösteren evraklar.
    • Kazaya ilişkin savcılık evrakları (ifade tutanakları, bilirkişi raporu, video vb.).
  • Değer Kaybı İçin Ek Belgeler:
    • Ekspertiz raporu veya onarım faturası.

Tüm belgelerin eksiksiz ve hatasız bir şekilde sigorta şirketine ulaştırılması, tazminat ödemesinin hızlı ve sorunsuz bir şekilde yapılmasını sağlar. Bu süreçlerin karmaşıklığı nedeniyle, bir trafik kazası avukatından destek almak, hak kaybı yaşanmasının önüne geçebilir.

Güvence Hesabı Nedir ve Hangi Durumlarda Başvurulur?

Güvence Hesabı, trafik kazaları sonucunda meydana gelen bedensel zararların (ölüm ve sakatlık) belirli istisnai durumlarda karşılanması amacıyla kurulmuş bir fondur. Bu hesap, sigorta kapsamı dışında kalan veya sigorta şirketinin yükümlülüğünü yerine getiremediği hallerde mağdurların mağduriyetini gidermeyi amaçlayan bir sosyal güvenlik mekanizmasıdır.

Güvence Hesabına başvurulabilecek başlıca durumlar şunlardır :

  • Sigortalının Tespit Edilememesi: Kazaya neden olan motorlu aracın sigortalısının veya aracın kimliğinin tespit edilemediği durumlarda, kişiye gelen bedensel zararlar için başvurulabilir.
  • Zorunlu Sigortanın Bulunmaması: Kazanın meydana geldiği tarihte, zarara neden olan aracın zorunlu mali sorumluluk sigortasının hiç yaptırılmamış olması halinde bedensel zararlar için başvurulur.
  • Sigorta Şirketinin Mali Yetersizliği: Sigorta şirketinin mali yetersizlik nedeniyle ruhsatlarının iptal edilmesi veya iflas etmesi durumunda, ödemesi gereken tazminatlar için Güvence Hesabına başvurulabilir.
  • Çalınmış veya Gasp Edilmiş Araçların Neden Olduğu Kazalar: Çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada, Karayolları Trafik Kanunu’nun 107. maddesi uyarınca işletenin (araç sahibinin) sorumlu tutulamadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar Güvence Hesabından talep edilebilir.
  • Yeşil Kart Sigortası Kapsamındaki Zararlar: Türkiye sınırları içinde meydana gelen Yeşil Kart Sigortası uygulamaları kapsamındaki zararlar.

Önemli Notlar:

  • Güvence Hesabı, sadece bedensel zararları (ölüm ve sakatlık) karşılar; maddi hasarları kapsamaz. Bu, araç hasarı gibi maddi kayıplar için bu hesaba başvurulamayacağı anlamına gelir.
  • Başvuruda zamanaşımı süresi, zararın ve tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl, her halde ise kaza tarihinden itibaren 10 yıldır.
  • Başvuru, yönetmelikte belirtilen belgelerle birlikte yazılı olarak Güvence Hesabına yapılır. Gerekli belgeler arasında ölüm raporu, kaza tespit tutanağı, hastane raporları, maluliyet oranını gösteren raporlar, gelir durumu ve desteklik ilişkisini gösteren belgeler yer alır.
  • Hak sahibi, Güvence Hesabının ödemeyi kısmen yapması veya hiç yapmaması halinde, Güvence Hesabı aleyhine doğrudan dava açabilir; bu, bir ön koşul değildir.

Güvence Hesabı, trafik kazası mağdurlarının, kusurlu tarafın sigortasız olması, kimliğinin belirlenememesi veya sigorta şirketinin iflası gibi durumlarda dahi bedensel zararlarının tazmin edilmesini sağlayan önemli bir güvencedir.

Sigorta Şirketinin Rücu Hakkı Nedir ve Hangi Şartlarda Ortaya Çıkar?

Rücu hakkı, sigorta şirketinin, sigortalıya veya üçüncü kişilere ödediği tazminatı, belirli şartların oluşması halinde, bu tazminata neden olan kişiden (genellikle sigorta ettiren veya kusurlu sürücüden) geri isteme hakkıdır. Bu hak, sigorta hukukunda “halefiyet ilkesi”nden kaynaklanır; yani sigorta şirketi ödeme yaptıktan sonra, sigortalının yerine geçerek zarara neden olan kişiye karşı dava açma hakkına sahip olur.

Sigorta şirketinin rücu hakkının ortaya çıkmasına neden olan başlıca şartlar, Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nda düzenlenmiştir. Bu şartlar şunlardır:

  • Kasıt veya Ağır Kusur: Tazminata neden olan olayın, sigorta ettirenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasıtlı veya ağır kusurlu davranışları sonucunda meydana gelmesi. Ağır kusurun ispatı yargılama gerektirir ve sigorta şirketinin iddiası tek başına yeterli değildir.
  • Ehliyetsizlik: Kazanın, aracı kullanan kişinin gerekli sürücü belgesine sahip olmaması veya kullandığı araca uygun ehliyeti bulunmaması nedeniyle meydana gelmesi. Bu, kesin bir rücu sebebidir.
  • Alkol veya Uyuşturucu Etkisi: Kazanın, sürücünün ilgili mevzuatta belirtilen düzeyin üzerinde alkol veya uyuşturucu madde etkisi altında olması ve kazanın münhasıran (sadece) bu durumdan kaynaklanması. Sadece alkollü olmak rücu sebebi değildir; alkolün kazaya neden olduğunun kanıtlanması gerekir.
  • İstiap Haddi (Yükleme Sınırı) İhlali veya Uygun Olmayan Taşıma: Aracın, ruhsatında belirtilen taşıma kapasitesinin üzerinde yolcu veya yük taşıması veya tehlikeli maddeleri izinsiz taşıması ve kazanın bu durumdan kaynaklanması. Burada da kazanın münhasıran bu ihlalden kaynaklandığının ispatı önemlidir.
  • Zararı Bilinçli Olarak Artırma: Sigortalının, risk gerçekleştiğinde poliçede belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmeyerek zararın artmasına bilerek neden olması.
  • Çalınmış veya Gasp Edilmiş Araçlarda Sigortalının Kusuru: Aracın çalınması veya gasp edilmesi olayında, sigortalının kendisinin veya sorumlu olduğu kişilerin kusurunun bulunması.
  • Olay Yerini Terk Etme veya Belge Düzenlememe: Bedensel zararlı kazalarda, sigortalının zorunlu haller dışında (tedavi, güvenlik vb.) olay yerini izinsiz terk etmesi veya kaza koşullarına ilişkin gerekli belgeleri düzenlememesi. Olay yerini terk etmenin tek başına rücu sebebi olmadığı, sigorta şirketinin bu terk nedeniyle zararın arttığını ispatlaması gerektiği de belirtilmiştir.
  • Sigorta Şirketine Bildirim Yükümlülüğünün İhlali: Sigortalının, kazayı öğrendiği tarihten itibaren 5 iş günü içinde sigorta şirketine bildirimde bulunmaması.
  • Prim Borcunu Ödememe veya Poliçeyi Yenilememe: Poliçenin süresinin dolması, yeni limitlerin eklenmemesi veya prim borcunun ödenmemesi gibi durumlar da rücu hakkı doğurabilir.

Rücu hakkı doğduğunda, sigorta şirketi ödediği tazminat miktarını, ödeme zamanına göre faiziyle birlikte sigorta ettirenden geri talep edebilir ve bu konuda dava açabilir. Bu durum, sigorta ettiren için ciddi mali sonuçlar doğurabileceğinden, bir rücu ihtarnamesi alındığında veya rücu riski oluştuğunda uzman bir avukattan hukuki destek almak büyük önem taşır.

Trafik Kazası Ceza Davaları: Cezai Sorumluluklar

VI. Trafik Kazası Ceza Davaları: Cezai Sorumluluklar

Taksirle Yaralama ve Taksirle Ölüme Sebebiyet Verme Suçları Nelerdir?

Trafik kazaları, genellikle sürücülerin dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı hareket etmeleri sonucunda meydana geldiğinden, Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında “taksirli suçlar” olarak değerlendirilir. Bu suçlar, kazanın sonucunda bir kişinin yaralanması veya ölmesi durumunda ortaya çıkar.

  1. Taksirle Yaralama Suçu (TCK Madde 89): Bu suç, failin öngörülebilir bir neticeyi öngörmeyerek, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir hareketle başkasının vücuduna acı vermesi veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olmasıyla oluşur.
  • Cezası: Genel olarak 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası öngörülür.
  • Nitelikli Haller (Cezayı Artıran Durumlar): Mağdurun duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına, iyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa yakalanmasına, bitkisel hayata girmesine, konuşma yeteneğinin kaybına, yüzünün sürekli değişikliğine veya gebe bir kadının çocuğunun düşmesine neden olunması halinde ceza artırılır.
  • Birden Fazla Kişinin Yaralanması: Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
  • Şikayet ve Uzlaşma: Kural olarak taksirle yaralama suçu şikayete bağlıdır ve soruşturma/kovuşturma mağdurun şikayetiyle başlar. Ancak, suçun “bilinçli taksirle” (sonucu öngörmesine rağmen gerçekleşmeyeceğine inanarak dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranma) işlenmesi halinde şikayet aranmaz ve soruşturma resen (kendiliğinden) başlatılır. Taksirle yaralama suçu, uzlaşma kapsamındaki suçlardandır. Bu, mağdur ve failin bir uzlaştırmacı aracılığıyla anlaşarak cezai sorumluluğun ortadan kalkmasını sağlayabileceği anlamına gelir.
  1. Taksirle Ölüme Sebebiyet Verme Suçu (TCK Madde 85): Bu suç, failin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı sonucunda bir kişinin ölümüne neden olmasıyla meydana gelir.
  • Cezası: 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası öngörülür. Bu ceza adli para cezasına çevrilemez.
  • Şikayet: Taksirle ölüme sebebiyet verme suçu şikayete bağlı değildir; Cumhuriyet Savcılığı tarafından resen soruşturma başlatılır.
  • Nitelikli Haller (Cezayı Artıran Durumlar): Eğer fiil, birden fazla kişinin ölümüne veya bir kişinin ölümü ile bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuşsa, verilecek ceza artırılır ve yargılama Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılır.
  • Alkollü/Ehliyetsiz Araç Kullanımı: Alkollü veya ehliyetsiz araç kullanma gibi durumlar, cezaların ağırlaştırılmasına yol açar.

Trafik kazası sonrası olay yerini izinsiz terk etmek de suç teşkil eder ve cezanın ağırlaştırılmasına neden olabilir. Kusurun tespiti, verilecek cezanın belirlenmesi açısından büyük önem taşır. Bu nedenle, kazanın hemen ardından delillerin eksiksiz ve doğru tespit edilmesi hayati öneme sahiptir.

Trafik Kazası Ceza Davalarında Görevli Mahkemeler Hangileridir?

Trafik kazaları sonucunda açılan ceza davalarında görevli mahkeme, kazanın niteliğine ve doğurduğu sonuca göre değişiklik göstermektedir. Bu ayrım, yargılamanın hangi mahkemede yapılacağını ve dolayısıyla sürecin işleyişini belirler.

  • Maddi Hasarlı Kazalar: Sadece maddi hasarla sonuçlanan trafik kazalarında, genellikle ceza davası açılmaz. Ancak, kusur tespiti konusunda bir uyuşmazlık varsa, bu durum hukuk mahkemelerinde (Asliye Hukuk Mahkemesi) “Kusur Tespit Davası” olarak ele alınır.
  • Yaralamalı Trafik Kazaları: Bir veya birden fazla kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan trafik kazalarında, ceza yargılaması kural olarak suçun işlendiği yerdeki Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapılır. Eğer yaralama suçu “bilinçli taksirle” işlenmişse veya nitelikli haller (örneğin mağdurun duyularından birinin işlevinin sürekli zayıflaması) söz konusuysa, ceza miktarı artırılabilir.
  • Ölümlü Trafik Kazaları: Bir kişinin ölümüyle sonuçlanan trafik kazalarında da ceza yargılaması genellikle suçun meydana geldiği yerdeki Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülür.
  • Birden Fazla Ölüm veya Ölüm ve Yaralanmanın Birlikte Bulunması: Trafik kazası sonucunda birden fazla kişinin ölümü meydana gelmişse veya bir kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanması söz konusu ise, ceza yargılaması suçun işlendiği yer Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılır. Bu durum, suçun ağırlığı ve ceza miktarının yüksekliği nedeniyle daha üst düzey bir mahkemenin görevlendirilmesini gerektirir.

Bu ayrım, trafik kazası mağdurlarının veya sorumlu kişilerin hangi mahkemede yargılanacağını ve dolayısıyla hangi hukuki prosedürlere tabi olacaklarını belirlemesi açısından önemlidir. Her durumda, kazanın niteliğine göre doğru mahkemede dava açılması veya savunma yapılması, hukuki sürecin etkinliği için kritik bir adımdır.

Taksirle Yaralama Suçunda Şikayet ve Uzlaşma Süreci Nasıl İşler?

Trafik kazaları sonucunda meydana gelen “taksirle yaralama” suçu, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) özel bir düzenlemeye sahiptir ve bu suçun soruşturulması ile kovuşturulması belirli şartlara bağlanmıştır.

Şikayet Süreci: Kural olarak, taksirle yaralama suçu “şikayete bağlı” bir suçtur. Bu, mağdurun veya kanuni temsilcisinin, suçun işlendiğini ve failini öğrendiği tarihten itibaren

6 ay içinde yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunması gerektiği anlamına gelir. Eğer bu şikayet süresi içinde başvuru yapılmazsa, soruşturma veya kovuşturma yapılamaz ve dava düşer.

Ancak, bu kuralın önemli bir istisnası bulunmaktadır: Eğer taksirle yaralama fiili “bilinçli taksirle” işlenmişse, yani fail sonucu öngörmesine rağmen gerçekleşmeyeceğine inanarak dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmışsa, bu durumda şikayet aranmaz ve soruşturma Cumhuriyet Savcılığı tarafından resen (kendiliğinden) başlatılır. Bu ayrım, suçun ciddiyeti ve failin kusurunun derecesine göre hukuki sürecin otomatik olarak başlamasını sağlar.

Uzlaşma Süreci: Taksirle yaralama suçu, Türk Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK) düzenlenen “uzlaşma” kapsamındaki suçlardandır. Uzlaşma, suç isnadı altındaki kişi (fail) ile suçun mağduru olan kişi arasında, bir uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurarak anlaşma sağlanması sürecidir.

Uzlaşma süreci, soruşturma ve kovuşturma aşamasının her anında uygulanabilir. Eğer taraflar uzlaşma sağlarsa, bunun hukuki sonuçları şunlardır:

  • Cezai Sorumluluğun Ortadan Kalkması: Uzlaşma sağlanması durumunda, failin cezai sorumluluğu ortadan kalkar. Bu, fail hakkında ceza davası açılmaması veya açılmış davanın düşmesi anlamına gelir.
  • Daha Hızlı Çözüm: Uzlaşma, taraflar arasında anlaşma sağlanması halinde, uzun sürebilecek yargılama süreçlerine göre daha hızlı bir çözüm sunar.
  • Mağduriyetin Giderilmesi: Uzlaşma kapsamında, fail mağdurun zararını tazmin etmeyi veya başka bir edimi yerine getirmeyi kabul edebilir.

Uzlaşma sağlanamazsa, soruşturma veya yargılama kaldığı yerden devam eder. Bu süreç, özellikle hafif yaralanmalı kazalarda, hem mağdur hem de fail için yargı yükünü azaltan ve daha barışçıl bir çözüm sunan önemli bir alternatiftir.

Trafik Kazası Tazminat Davası Aşamaları Nelerdir?

VII. Dava Süreçleri, Zamanaşımı ve Yetkili Mahkemeler

Trafik Kazası Tazminat Davası Aşamaları Nelerdir?

Trafik kazası sonrası açılan tazminat davaları, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) tarafından belirlenen belirli aşamalardan geçmektedir. Bu süreç, mağdurların haklarını ararken izlemesi gereken hukuki yolu gösterir ve genellikle karmaşık ve zaman alıcı olabilir.

Genel olarak bir trafik kazası tazminat davasının aşamaları şunlardır:

  1. Dava Öncesi Hazırlık Süreci: Bu aşama, kazanın hemen ardından başlar ve hukuki sürecin temellerini atar. Delillerin toplanması (kaza tespit tutanağı, fotoğraflar, tanık ifadeleri, tıbbi raporlar, gelir belgeleri vb.) bu dönemin en kritik kısmıdır. Ayrıca, sigorta şirketine başvuru yapılması da bu aşamada gerçekleştirilmesi gereken zorunlu bir dava şartıdır.
  2. Arabuluculuk Süreci (Zorunlu Dava Şartı): Sigorta şirketlerine karşı açılacak tazminat davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvuru yapılması zorunludur. Bu süreç, kayıtlı bir arabulucu aracılığıyla yürütülür ve en fazla 6 hafta içinde sonuçlandırılması hedeflenir. Eğer taraflar arabuluculukta anlaşma sağlayamazsa, dava yoluna gidilebilir.
  3. Dilekçeler Aşaması: Dava, hazırlanan dava dilekçesinin yetkili ve görevli mahkemeye sunulmasıyla açılır. Dava dilekçesinde, kazanın detayları, uğranılan zararlar, talep edilen tazminat miktarı ve dayanak deliller detaylı olarak açıklanır. Mahkeme, dava dilekçesini davalıya tebliğ eder ve davalı da buna karşı cevap dilekçesini sunar.
  4. Ön İnceleme Aşaması: Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra mahkeme, bir ön inceleme duruşması günü belirler. Bu aşamada, mahkeme davanın dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını belirler ve tarafları sulhe teşvik eder. Ön inceleme tamamlanmadan tahkikat aşamasına geçilemez.
  5. Tahkikat Aşaması: Bu, davanın en uzun ve en önemli aşamasıdır. Mahkeme, delilleri toplar, tanıkları dinler, bilirkişi incelemesi yaptırır (özellikle tazminat hesaplaması ve kusur tespiti için). Bilirkişiler, tüm belgeleri inceler ve detaylı tazminat hesaplama raporları düzenler. Taraflar, bilirkişi raporlarına itiraz edebilirler.
  6. Sözlü Yargılama Aşaması: Tahkikat aşamasının tamamlanmasının ardından mahkeme, sözlü yargılama aşamasına geçer. Bu aşamada taraflara son sözleri sorulur ve iddia ile savunmalarını son kez özetleme imkanı verilir.
  7. Hüküm ve Karar: Sözlü yargılama aşamasından sonra mahkeme, kararını verir. Eğer zarar ispatlanırsa tazminata hükmedilir; aksi halde dava reddedilebilir.
  8. İtiraz ve Temyiz Süreci: Mahkeme kararının tebliğinden sonra, tarafların karara karşı istinaf (bölge adliye mahkemesi) ve temyiz (Yargıtay) yoluna başvurma hakları bulunmaktadır. Bu süreçler, kararın kesinleşmesini geciktirebilir.

Trafik kazası tazminat davalarının süresi, arabuluculuk süreci 6 hafta, mahkeme süreci ise ortalama 2-3 yıl sürebilir. Tahkim yolu seçilirse 4-6 ay içinde sonuç alınabilir. Mahkeme kararı kesinleştikten sonra ödeme genellikle 30 gün içinde yapılır; yapılmazsa icra takibi başlatılabilir. Bu süreçlerin profesyonel bir avukat tarafından yönetilmesi, zaman tasarrufu sağlar ve hakların korunmasında belirleyici rol oynar.

Arabuluculuk Süreci Trafik Kazası Davalarında Zorunlu mudur?

Evet, trafik kazalarından kaynaklanan tazminat davalarında arabuluculuk süreci, belirli durumlar için zorunlu bir dava şartıdır. Bu zorunluluk, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 5/A maddesi gereğince getirilmiştir ve özellikle sigorta şirketlerine karşı açılacak davaları kapsamaktadır.

Arabuluculuğun Zorunlu Olduğu Durumlar:

  • Zorunlu Trafik Sigortası veya Kasko Sigortası kapsamında sigorta şirketine karşı açılacak maddi ve bedensel zarar tazminatı davaları.

Arabuluculuğun Zorunlu Olmadığı Durumlar:

  • Sigorta şirketinin taraf olmadığı, sadece sürücü veya araç işletenine karşı açılan tazminat davaları (bu davalar için genel hükümler geçerlidir ve arabuluculuk zorunlu değildir).
  • Manevi tazminat davaları (bu tür davalar için arabuluculuk zorunlu değildir, ancak taraflar isteğe bağlı olarak arabuluculuğa başvurabilirler).
  • Rücu davaları (sigorta şirketlerinin sigortalısına veya diğer sorumlulara karşı açtığı davalar).

Arabuluculuk Süreci Nasıl İşler?

  1. Başvuru: Dava açmayı düşünen taraf (mağdur), kayıtlı bir arabulucuya başvurur.
  2. Süreç: Arabulucu, tarafları bir araya getirerek uzlaşma zemini arar. Bu süreç, en fazla 6 hafta içinde sonuçlandırılmalıdır.
  3. Maliyet: Arabuluculuk ücreti, taraflar arasında paylaşılır. Anlaşma sağlanırsa ücret, anlaşma tutarına göre belirlenir. Anlaşma sağlanamazsa, ilk 2 saatlik ücret Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.
  4. Sonuç:
    • Anlaşma Sağlanırsa: Taraflar arasında bir anlaşma metni imzalanır ve bu metin mahkeme tarafından onaylandığında ilam niteliği kazanır, yani mahkeme kararı gibi icra edilebilir hale gelir. Bu durumda dava açmaya gerek kalmaz.
    • Anlaşma Sağlanamazsa: Arabuluculuk sürecinin sonunda anlaşma sağlanamazsa, arabulucu bir “son tutanağı” düzenler ve bu tutanakla birlikte mahkemeye dava açma yolu açılır.

Arabuluculuk süreci, yargı yükünü azaltmak, uyuşmazlıkları daha hızlı ve daha düşük maliyetle çözmek amacıyla getirilmiş önemli bir mekanizmadır. Bu nedenle, trafik kazası mağdurlarının sigorta şirketlerine karşı dava açmadan önce bu zorunlu süreci tamamlamaları gerekmektedir. Bir avukat, arabuluculuk sürecinde müvekkilini temsil ederek haklarını en iyi şekilde savunmasına yardımcı olur.

Trafik Kazası Davalarında Zamanaşımı Süreleri Nelerdir ve Ne Zaman Başlar?

Trafik kazalarından doğan tazminat davalarında zamanaşımı süreleri, davanın türüne ve kazanın sonucuna göre farklılık gösterir. Bu sürelerin doğru bilinmesi ve takip edilmesi, hak kaybı yaşanmaması için hayati öneme sahiptir. Türk Borçlar Kanunu (TBK), Karayolları Trafik Kanunu (KTK) ve Türk Ceza Kanunu (TCK) hükümleri, zamanaşımı sürelerini belirlemede etkili olmaktadır.

Aşağıdaki tablo, trafik kazası tazminat davalarında uygulanan zamanaşımı sürelerini ve başlangıçlarını özetlemektedir:

Kaza Türü Zamanaşımı Süresi Başlangıç Notlar
Maddi Hasarlı Trafik Kazası (Sadece Maddi Hasar) Zararı ve sorumluyu öğrenmeden itibaren 2 yıl, her halde kaza tarihinden itibaren 10 yıl. Zarar ve sorumlunun öğrenildiği tarih / Kaza tarihi Eğer maddi hasarla birlikte ölüm veya yaralanma varsa, ceza zamanaşımı süreleri uygulanır.
Yaralamalı Trafik Kazası 8 yıl (ceza zamanaşımı süresi). Kaza tarihi Zarardan sorumlu kişi daha sonra öğrenilirse, öğrenme tarihinden itibaren 2 yıl içinde dava açılabilir, ancak toplam süre 10 yılı geçemez.
Ölümlü Trafik Kazası 15 yıl (ceza zamanaşımı süresi). Kaza tarihi
Hem Ölüm Hem Yaralanma Varsa 15 yıl (ceza zamanaşımı süresi). Kaza tarihi
Rücu Davaları (Yükümlülerin Birbirlerine Karşı) 2 yıl. Yükümlülüğün tamamen yerine getirildiği ve rücu edilecek kişinin öğrenildiği tarih.
Fark Davaları (Ödeme Yetersizliği) 2 yıl. İbranamenin imzalandığı tarih.

Zamanaşımı Sürelerinin Başlangıcı: Genel kural olarak, zamanaşımı süresi kazanın meydana geldiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Ancak, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü daha geç öğrendiği durumlarda, bu öğrenme tarihinden itibaren 2 yıllık özel bir süre işlemeye başlar; ancak bu süre, kazanın meydana geldiği tarihten itibaren 10 yılı asla geçemez.

Ceza Zamanaşımının Etkisi: Trafik kazası aynı zamanda cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa (örneğin taksirle yaralama veya taksirle öldürme suçları), Türk Ceza Kanunu’nda bu suç için öngörülen daha uzun zamanaşımı süreleri, maddi ve manevi tazminat talepleri için de geçerli olur. Bu, “uzamış ceza zamanaşımı” olarak bilinir ve mağdurlara haklarını aramak için daha uzun bir süre tanır. Hatta, ceza davası devam ettiği sürece, ceza hukukundaki uzamış dava zamanaşımı devreye girer ve herhangi bir zamanaşımı süresine bağlı olmadan tazminat davası açılabilir.

Zamanaşımının Kesilmesi ve Durması:

  • Zamanaşımının Kesilmesi: Zamanaşımı süresinin kesilmesi halinde, süre baştan işlemeye başlar. Zamanaşımını kesen haller şunlardır: dava açılması, icra takibinde bulunulması, borçlunun borcu ikrar etmesi (kabul etmesi), faiz ödemesi, kısmen ifada bulunması veya rehin/kefil göstermesi. Eğer zamanaşımı müteselsil sorumlulardan birine karşı kesilirse, diğerlerine karşı da kesilmiş sayılır.
  • Zamanaşımının Durması: Zamanaşımını durduran bir sebep varsa, süre hiç başlamaz veya başlamışsa durur. Durduran sebep ortadan kalktığında, süre kaldığı yerden devam eder. Örnek durumlar arasında eşler arasındaki evlilik süreci veya alacağın Türk mahkemelerinde ileri sürülemediği haller yer alır.

Bu karmaşık zamanaşımı kuralları nedeniyle, trafik kazası mağdurlarının hak kaybı yaşamaması için uzman bir avukattan hukuki destek almaları büyük önem taşır.

Trafik Kazası Davalarında Yetkili ve Görevli Mahkemeler Hangileridir?

Trafik kazalarından kaynaklanan davalarda, davanın hangi mahkemede açılacağı (görevli mahkeme) ve hangi yerdeki mahkemede açılacağı (yetkili mahkeme) önemli hukuki ayrımlardır. Bu ayrımlar, davanın doğru bir şekilde ilerlemesi için kritik öneme sahiptir.

Yetkili Mahkeme (Davanın Hangi Yerdeki Mahkemede Açılacağı): Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ve Karayolları Trafik Kanunu (KTK) uyarınca, trafik kazası tazminat davalarında birden fazla yetkili mahkeme bulunmaktadır, bu da davacıya stratejik bir esneklik sağlar.

  • Genel Yetkili Mahkeme: Davalının (zarar veren veya sigorta şirketinin) davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi.
  • Haksız Fiilden Doğan Davalarda Özel Yetki: Haksız fiilin (kazanın) işlendiği yer mahkemesi, zararın meydana geldiği veya gelme ihtimalinin bulunduğu yer mahkemesi veya zarar görenin (davacının) yerleşim yeri mahkemesi.
  • Sigorta Şirketine Karşı Açılan Davalarda Özel Yetki: Sigorta şirketinin merkez veya şubesinin bulunduğu yer mahkemesi veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemesi.
  • Kazanın Vuku Bulduğu Yer: Kazanın meydana geldiği yer mahkemesi de her zaman yetkilidir.

Görevli Mahkeme (Davanın Hangi Tür Mahkemede Açılacağı): Görevli mahkeme, davanın konusuna ve taraflarına göre belirlenir.

  • Hukuk Davaları (Maddi ve Manevi Tazminat):
    • Sadece sürücü/işletene karşı açılan davalar: Bu tür tazminat davalarında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi‘dir.
    • Sigorta şirketi de davalı ise: Eğer dava, trafik sigortasını yapan sigorta şirketine karşı veya sigorta şirketi ile birlikte diğer sorumlulara (sürücü, işleten) karşı açılıyorsa, görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi‘dir. Bunun nedeni, sigorta şirketinin sorumluluğunun ticari bir işten kaynaklanmasıdır.
    • Kusur Tespit Davası: Kusur oranının tespiti amacıyla açılan davalarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi‘dir.
  • Ceza Davaları: Trafik kazası sonucunda ölüm veya yaralanma meydana gelmişse, cezai sorumluluğun belirlenmesi için ceza davaları açılır.
    • Yaralamalı Trafik Kazaları: Kural olarak suçun işlendiği yerdeki Asliye Ceza Mahkemesi görevlidir.
    • Ölümlü Trafik Kazaları (Tek Kişi): Suçun işlendiği yerdeki Asliye Ceza Mahkemesi görevlidir.
    • Birden Fazla Ölüm veya Ölüm ve Yaralanmanın Birlikte Bulunması: Bu durumda suçun işlendiği yer Ağır Ceza Mahkemesi görevlidir.

Bu ayrım, mağdurların veya sorumlu tarafların, dava açarken veya savunma yaparken doğru mahkemeye başvurmasını sağlar. Yanlış görevli veya yetkili mahkemede açılan davalar, usulden reddedilerek zaman kaybına ve ek maliyetlere yol açabilir. Bu nedenle, hukuki sürecin başında uzman bir avukattan danışmanlık almak, doğru mahkemenin belirlenmesi ve sürecin sağlıklı ilerlemesi için kritik öneme sahiptir.

VIII. Sonuç: İzmir’de Trafik Kazası Mağdurları İçin Hukuki Destek

İzmir’de her yıl binlerce trafik kazası meydana gelmekte ve bu kazalar, can ve mal kayıplarının yanı sıra, karmaşık hukuki süreçleri de beraberinde getirmektedir. Bu makale, trafik kazası mağdurlarının ve ilgili tarafların haklarını, sorumluluklarını ve izlemeleri gereken adımları sıkça sorulan sorular çerçevesinde detaylandırmıştır.

Görüldüğü üzere, kaza anından itibaren atılan her adım, toplanan her delil, hukuki sürecin seyrini doğrudan etkilemektedir. Olay yerinde güvenliğin sağlanması, Kaza Tespit Tutanağı’nın doğru düzenlenmesi, tıbbi raporların eksiksiz temini ve delillerin hukuka uygun toplanması, tazminat taleplerinin gücü için vazgeçilmezdir. Özellikle sürücü kusurlarının yüksekliği, “taksir” kavramının hukuki sorumluluklardaki merkezi rolünü pekiştirmektedir.

Hukuki sorumluluklar bağlamında, sürücünün kusur sorumluluğu ile araç işleteninin kusursuz sorumluluğu arasındaki ayrım, mağdurların tazminata erişimini kolaylaştıran önemli bir koruma mekanizmasıdır. Müteselsil sorumluluk ilkesi ise, zarar görenin alacağını tahsil etme şansını artırmaktadır. Kusur oranına itiraz etme yolları, mağdurların hakkaniyete aykırı durumları düzeltme imkanı sunmaktadır.

Maddi ve manevi tazminat kalemlerinin geniş kapsamı, mağdurların uğradığı tüm zararların telafi edilmesini hedeflerken, manevi tazminatın subjektif doğası ve belirlenmesindeki hakimin takdir yetkisi, bu alanda uzman hukuki desteğin önemini bir kez daha vurgulamaktadır. Destekten yoksun kalma tazminatı, vefat eden kişinin yakınlarının ekonomik geleceğini güvence altına alan kritik bir haktır.

Sigorta süreçleri, tazminat taleplerinin karşılanmasında merkezi bir rol oynamaktadır. Zorunlu Trafik Sigortası’nın üçüncü şahıs zararlarını karşılaması, ancak manevi tazminatları kapsamaması önemli bir sınırlamadır. Kasko Sigortası ise, bu eksikliği giderebilen ve sigortalının kendi zararlarını da güvence altına alan tamamlayıcı bir üründür. Güvence Hesabı, belirli istisnai durumlarda bedensel zarar mağdurları için son çare bir güvence sunarken, sigorta şirketlerinin rücu hakkı, sigortalının belirli ihlallerde tazminatı geri ödeme riskiyle karşı karşıya kalabileceğini göstermektedir.

Dava süreçlerinin aşamaları, arabuluculuğun zorunlu dava şartı haline gelmesi ve karmaşık zamanaşımı süreleri, hukuki sürecin profesyonel bir yaklaşımla yönetilmesini zorunlu kılmaktadır. Özellikle ceza kanunundaki uzun zamanaşımı sürelerinin tazminat davalarına etkisi, mağdurlara haklarını aramak için daha geniş bir zaman dilimi sunmaktadır. Yetkili ve görevli mahkemelerin doğru belirlenmesi ise, davanın usulden reddedilmesini önlemek adına hayati öneme sahiptir.

Tüm bu karmaşık süreçler ve detaylar göz önüne alındığında, İzmir’de trafik kazası mağdurlarının haklarını tam ve eksiksiz bir şekilde alabilmeleri, olası hak kayıplarının önüne geçebilmeleri ve adalete ulaşabilmeleri için uzman bir trafik kazası avukatından profesyonel hukuki destek almaları kaçınılmazdır. Bir trafik kazası avukatı, delil toplama, raporların analizi, sigorta şirketleriyle müzakereler, dava açma ve takip süreçlerinde müvekkiline rehberlik ederek, bu zorlu dönemi en az zararla atlatmasına yardımcı olacaktır.

İzmir Trafik Kazası Avukatı – SSS

Sık Sorulan Sorular (SSS)

Trafik kazası sonrası ne yapmalıyım?

Güvenliği sağla, ambulans ve polisi ara, olay yeri fotoğraflarını çek, tutanak tut, sigorta şirketine bildir.

Maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağı nasıl tutulur?

Kaza yeri fotoğraflanır, araçların konumu ve hasarları belgelenir, taraflar bilgilerini yazar, kazanın nasıl olduğu açıklanır, imzalanarak iki nüsha düzenlenir.

Trafik kazasında kusur oranları nasıl belirlenir?

Kusur oranları, kazanın oluş şekline göre Karayolları Trafik Kanunu ve Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi (SBM) kriterlerine göre eksper veya sigorta şirketi tarafından belirlenir.

Trafik kazasında yüzde kaç kusurluyum?

Kaza tespit tutanağı, fotoğraflar ve ifadeler incelenerek sigorta şirketi veya SBM tarafından kusur oranı belirlenir. Net oran tutanak sonrası öğrenilir.

Kaza tespit tutanağına itiraz süresi ve şekli nedir?

Kaza tespit tutanağına itiraz süresi 5 iş günüdür. İtiraz, sigorta şirketine veya doğrudan Sigorta Tahkim Komisyonu’na yazılı başvuru ile yapılabilir. Gerekirse bilirkişi raporu sunulabilir.

Trafik kazası sonrası tazminat davası açma süresi ne kadardır?

Trafik kazası sonrası tazminat davası açma süresi, kazanın öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl, her hâlükârda kazadan itibaren 10 yıldır.

Trafik kazası tazminat davası kaç yıl sürer?

Trafik kazası tazminat davaları genellikle 1,5 ila 3 yıl arasında sürer. Dosyanın karmaşıklığı ve bilirkişi incelemeleri süreyi etkileyebilir.

Maddi hasarlı trafik kazasında tazminat nasıl alınır?

Sigorta şirketine 5 iş günü içinde başvuru yapılır, gerekli belgeler (tutanak, fotoğraf, ekspertiz raporu) sunulur. Anlaşma sağlanamazsa tazminat için Sigorta Tahkim Komisyonu’na veya mahkemeye başvurulur.

Yaralamalı trafik kazasında hukuki süreç nasıl işler?

Yaralamalı trafik kazasında polis olay yeri tutanağı tutar, savcılık soruşturma başlatır. Şikayet olmasa bile kamu davası açılabilir. Mağdur maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Kusurlu sürücü hakkında ceza davası da açılabilir.

Ölümlü trafik kazasında tazminat davası kimler açabilir?

Ölen kişinin mirasçıları, eşi, çocukları, anne-babası ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler tazminat davası açabilir.

Destekten yoksun kalma tazminatı nedir ve nasıl hesaplanır?

Destekten yoksun kalma tazminatı, bir kişinin ölümünden sonra onun maddi desteğinden yoksun kalan yakınlarına ödenen tazminattır.

Hesaplama, ölen kişinin yaşı, geliri, destek süresi, destek olunan kişinin yaşı ve yaşam süresi gibi kriterlere göre bilirkişi tarafından yapılır.

Manevi tazminat talep edebilir miyim? Şartları nelerdir?

Evet, manevi tazminat talep edebilirsiniz.

Şartları şunlardır:

  • Kaza sonucu yaralanma, ölüm veya ağır bedensel zarar meydana gelmiş olmalı,
  • Olayın size ruhsal acı veya elem vermesi,
  • Karşı tarafın kusurlu olması gerekir.

Mahkeme, olayın ağırlığına ve tarafların sosyal durumuna göre uygun miktarda manevi tazminata hükmedebilir.

Trafik kazası sonrası araç değer kaybı nasıl talep edilir?

Araç değer kaybı, kazadan sonra karşı tarafın sigorta şirketine 2 yıl içinde başvuru yapılarak talep edilir. Başvuruda kaza tutanağı, hasar ve ekspertiz raporu, ruhsat gibi belgeler sunulmalıdır. Anlaşma sağlanamazsa Sigorta Tahkim Komisyonu’na veya mahkemeye başvurulabilir.

Araç değer kaybı davası ne kadar sürer?

Araç değer kaybı davası, mahkemede açılırsa ortalama 6 ay ile 1,5 yıl arasında sürer. Tahkim Komisyonu’na başvurulursa süreç genellikle 4-6 ay içinde sonuçlanır.

Trafik sigortası hangi zararları karşılar?

Zorunlu trafik sigortası, sadece karşı tarafa verilen zararları karşılar.

Karşıladığı zararlar:

  • Karşı araçta oluşan maddi hasar,
  • Karşı taraftaki kişilerin tedavi giderleri,
  • Sakatlanma veya ölüm halinde destekten yoksun kalma tazminatı,
  • Üçüncü kişilere verilen zararlar (yaya, bina, tabela vb.).

Kendi aracınızdaki hasarı karşılamaz; bunun için kasko sigortası gerekir.

Kasko sigortası trafik kazasını karşılar mı?

Evet, kasko sigortası trafik kazasında kendi aracınızda oluşan hasarları karşılar.

Şartlar:

  • Sürücü kusurlu olsa bile hasar teminat kapsamındaysa ödenir.
  • Kazaya ilişkin tutanak, ekspertiz raporu gibi belgeler sunulmalıdır.
  • Poliçedeki teminat türü ve istisnalar dikkate alınır.

Karşı tarafın zararları ise zorunlu trafik sigortası tarafından karşılanır.

Sigorta şirketi tazminatı ödemezse ne yapmalıyım?

Sigorta şirketi tazminatı ödemezse, önce itiraz dilekçesi verilir. Sonuç alınamazsa Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurulur. Alternatif olarak asliye hukuk mahkemesinde dava açılabilir.

Trafik kazası sonrası eksper raporu ne işe yarar?

Eksper raporu, kazadan sonra aracın hasar durumunu, onarım maliyetini ve değer kaybını belirler. Tazminat tutarının hesaplanmasında sigorta şirketine resmî dayanak sağlar.

Trafik kazası avukatı neden tutmalıyım?

Trafik kazası avukatı, kusur oranına itiraz, tazminat hesaplaması, sigorta başvurusu ve dava süreci gibi işlemleri profesyonelce yürütür. Hak kaybını önler, süreci hızlandırır.

Trafik kazası avukatı ücretleri ne kadar?

Trafik kazası avukatı ücretleri, davanın türüne ve miktarına göre değişir. Genellikle baro tarifesine göre veya yüzde üzerinden (örneğin %10-20) anlaşmayla belirlenir.

Trafik kazasında ceza davası ve tazminat davası arasındaki fark nedir?

Ceza davası, sürücünün kusuruna göre kamu davası olarak açılır; hapis veya adli para cezası verilebilir.
Tazminat davası ise mağdurun uğradığı maddi ve manevi zararların giderilmesi için açılır. İkisi ayrı süreçlerdir, birlikte veya bağımsız yürüyebilir.

Alkollü araç kullanmak trafik kazasında kusur oranını etkiler mi?

Evet, alkollü araç kullanmak ağır kusur sayılır ve trafik kazasında tam kusurlu sayılmanıza neden olabilir. Tazminat ve ceza sorumluluğunu artırır.

Ehliyetsiz araç kullanmak kazada kusur oranını nasıl etkiler?

Ehliyetsiz araç kullanmak, ağır ihlal sayılır ve kazada tam kusurlu sayılmanıza yol açabilir. Sigorta tazminatı ödemeyebilir, ceza ve hukuki sorumluluğunuz artar.

Trafik kazası sonrası iş göremezlik raporu nasıl alınır?

Trafik kazası sonrası iş göremezlik raporu, devlet hastanesinden veya SGK anlaşmalı sağlık kuruluşlarından alınır. Uzman doktor muayenesi sonrası, geçici veya sürekli iş göremezlik oranı belirlenir ve resmî rapor düzenlenir.

Geçici iş göremezlik tazminatı nasıl hesaplanır?

Geçici iş göremezlik tazminatı, kazazedeye çalışamadığı günler için ödenir. Hesaplama, günlük kazanç × iş göremezlik günü × % oran formülüyle yapılır. SGK ve sigorta kayıtları esas alınır.

Sürekli iş göremezlik tazminatı nedir?

Sürekli iş göremezlik tazminatı, kazadan sonra kalıcı sakatlık oluşması halinde, kazazedenin çalışma gücündeki kayba göre hesaplanan uzun vadeli tazminattır. Gelir kaybı esas alınır.

Trafik kazası sonrası sağlık giderlerini kim karşılar?

Trafik kazası sonrası sağlık giderlerini öncelikle zorunlu trafik sigortası, kalan kısmı ise SGK karşılar. Kusurlu olsa bile her kazazede tedavi hakkına sahiptir.

Hastane masrafları sigorta tarafından ödenir mi?

Evet, hastane masrafları kazaya karışan aracın zorunlu trafik sigortası kapsamında ödenir. Teminatı aşan giderleri ise SGK veya özel sigorta karşılayabilir.

Trafik kazasında asli kusurlu olmak ne anlama gelir?

Asli kusurlu olmak, kazanın meydana gelmesinde doğrudan ve ağır ihlalle sorumlu sayılmak demektir. Örneğin: alkollü araç kullanmak, kırmızı ışıkta geçmek, aşırı hız. Tazminat ve ceza sorumluluğu artar.

Trafik kazasında tali kusurlu olmak ne anlama gelir?

Tali kusurlu olmak, kazanın oluşumuna ikincil derecede ve hafif ihlalle katkıda bulunmak demektir. Tam sorumlu olunmaz ancak tazminat hakkı orantılı olarak azalabilir.

Trafik kazasında bilirkişi raporu nasıl alınır ve itiraz edilir?

Mahkeme veya Sigorta Tahkim Komisyonu, kazayla ilgili bilirkişi atar ve teknik rapor düzenlenir.

İtiraz etmek için, raporun tebliğinden itibaren 1 hafta içinde yazılı dilekçeyle itiraz edilir. Gerekçeli itiraz, yeni bilirkişi atanmasını sağlayabilir.

Trafik kazasında tanık beyanının önemi nedir?

Tanık beyanı, kazanın oluş şeklini aydınlatmada delil niteliği taşır. Özellikle kusur tespiti ve tutanaklara aykırı durumlarda hakim ve bilirkişi değerlendirmesinde etkili olabilir.

Trafik kazası sonrası araç hasar onarımı nasıl yapılır?

Trafik kazası sonrası araç hasar onarımı için şu adımlar izlenir:

  1. Tutanak ve belgeler sigorta şirketine iletilir.
  2. Sigorta eksper atar, hasar tespiti yapılır.
  3. Onay sonrası araç, sigorta ile anlaşmalı servise yönlendirilir.
  4. Onarım tamamlandığında araç teslim alınır.

Sigorta teminatı kapsamına göre masraflar karşılanır.

Trafik kazası sonrası araç pert olursa ne olur?

Araç trafik kazası sonrası pert (tam hasarlı) sayılırsa, sigorta şirketi aracın rayiç değerini öder.

Süreç şöyle işler:

  1. Eksper, hasarın onarım maliyetinin aracın değerini aştığını tespit eder.
  2. Araç pert kaydıyla trafikten çekilir.
  3. Sigorta, poliçe şartlarına göre aracın kaza tarihindeki piyasa değerini öder.
  4. Hurda aracı sigorta alabilir veya sahipliğinde kalabilir.

Kasko sigortası varsa bu ödeme kasko kapsamında yapılır.

Pert farkı tazminatı nedir?

Pert farkı tazminatı, kazada pert olan aracın rayiç değeri ile sigortadan alınan ödeme arasındaki eksik tutarı ifade eder.

Sigorta eksik ödeme yaptıysa, araç sahibi bu fark için karşı tarafın sigortasına veya sürücüsüne tazminat davası açabilir.

Pert araç bedeli nasıl belirlenir?

Pert araç bedeli, kazadan önceki rayiç piyasa değeri, aracın marka, model, yıl, kilometre ve ikinci el piyasası dikkate alınarak eksper raporuyla belirlenir. Sigorta şirketi bu değeri esas alarak ödeme yapar.

Trafik kazasında rücu hakkı nedir?

Rücu hakkı, sigorta şirketinin, zararını tazmin ettikten sonra kusurlu tarafa karşı ödediği bedeli geri isteme hakkıdır. Örneğin: alkollü, ehliyetsiz ya da sigorta kapsamı dışında kalan durumlarda uygulanır.

Trafik kazasında hakem heyetine başvuru nasıl yapılır?

Trafik kazasında Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuru için:

  1. Sigorta şirketine yazılı başvuru yapılır.
  2. Cevap alınamazsa veya sonuç tatmin etmezse,
  3. Sigorta Tahkim Komisyonu’na e-Devlet veya web sitesi üzerinden
  4. Gerekli belgelerle (tutanak, poliçe, eksper raporu, ödeme belgesi)
  5. Başvuru formu doldurularak ve başvuru ücreti yatırılarak başvuru yapılır.

Sonuç genellikle 4-6 ay içinde alınır.

Sigorta tahkim komisyonu nedir ve nasıl başvurulur?

Sigorta Tahkim Komisyonu, sigorta uyuşmazlıklarında mahkemeye gitmeden çözüm sağlayan bağımsız bir mercidir.

Başvuru süreci:

  1. Önce sigorta şirketine yazılı başvuru yapılır.
  2. 15 gün içinde yanıt alınamazsa veya olumsuzsa,
  3. www.sigortatahkim.org üzerinden veya e-Devlet ile
  4. Gerekli belgeler ve başvuru ücretiyle komisyona başvurulur.

Kararlar bağlayıcıdır ve mahkeme kararı gibi icra edilebilir.

Trafik kazasında kusursuz olmak tazminat hakkını etkiler mi?

Evet, trafik kazasında kusursuz olmak, tazminat hakkınızı güçlendirir.

Kusursuz taraf;

  • Maddi tazminat,
  • Manevi tazminat,
  • Değer kaybı ve
  • Sağlık giderleri gibi kalemleri tam ve eksiksiz talep edebilir.

Sigorta şirketi veya mahkeme kusur oranını dikkate alarak ödeme yapar.

Yaya kusurlu olursa trafik kazasında ne olur?

Yaya kusurlu olursa, trafik kazasında tazminat hakkı azalabilir veya tamamen ortadan kalkabilir.

  • Kısmi kusur varsa: Tazminat miktarı kusur oranına göre indirilir.
  • Tam kusur varsa: Yaya tazminat alamaz, hatta araç sahibine rücu doğabilir.
  • Ceza sorumluluğu da doğabilir (örneğin aniden yola atlamak).

Her olay somut delillerle değerlendirilir.

Trafik kazası sonrası adli tıp raporu neden önemlidir?

Adli tıp raporu, trafik kazası sonrası yaralanma veya ölümün tıbbi boyutunu belirler.

  • Yaralanmanın derecesi,
  • İyileşme süresi,
  • Kalıcı hasar durumu,
  • Sakatlık oranı gibi bilgiler yer alır.

Bu rapor, ceza davası, tazminat hesaplaması ve iş göremezlik oranı gibi konularda bağlayıcı delil olarak kullanılır.

Trafik kazası dosyası sorgulama nasıl yapılır?

Trafik kazası dosyası sorgulama, şu yollarla yapılır:

  1. e-Devlet üzerinden “Kaza Tespit Tutanağı Sorgulama” veya “Adli Takip Dosyası” sayfasından,
  2. Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi (SBM) sitesinden plaka ve T.C. ile,
  3. Dava açıldıysa UYAP Vatandaş Portalı üzerinden,
  4. Karakol veya ilgili savcılıktan dosya numarasıyla bilgi alınarak yapılabilir.

Trafik kazası sonucu engelli kalma durumunda tazminat hesaplaması nasıl yapılır?

Trafik kazası sonucu engelli kalma durumunda tazminat, sürekli iş göremezlik oranına göre hesaplanır.

Hesaplama kriterleri:

  • Engel oranı (%),
  • Yaş,
  • Gelir düzeyi,
  • Çalışma süresi,
  • Bakmakla yükümlü olunan kişiler.

Bilirkişi veya aktüer tarafından yapılan hesaplama sonucu maddi ve manevi tazminat belirlenir.

Trafik kazası geçiren çocuğun hakları nelerdir?

Trafik kazası geçiren çocuğun hakları şunlardır:

  • Maddi tazminat: Tedavi giderleri, eğitim ve bakım masrafları için talep edilebilir.
  • Manevi tazminat: Acı, elem ve psikolojik zararlar için çocuk ve ailesi dava açabilir.
  • Destekten yoksun kalma tazminatı: Çocuk ölürse, ailesi bu tazminatı talep edebilir.
  • Sigorta ödemesi: Zorunlu trafik sigortası kapsamındadır; başvuru ile karşılanır.
  • Adli koruma: Gerekirse savcılık ve mahkeme çocuğun lehine tedbir alabilir.
  • Vasi atanması: Dava süreçlerinde çocuğun yasal temsilcisi vasıtasıyla işlem yapılır.

Yabancı plakalı araçla kazada hukuki süreç nasıldır?

Yabancı plakalı araçla trafik kazasında hukuki süreç, uluslararası sigorta sistemleri ve Türk trafik mevzuatı çerçevesinde yürütülür. Süreç özetle şu şekildedir:

  1. Kaza Tespit Tutanağı ve Deliller

  • Olay yeri mutlaka fotoğraflanmalı ve kaza tespit tutanağı düzenlenmelidir.
  • Polis çağrılması özellikle yabancı plakalı araçlar için önemlidir.
  1. Yeşil Kart Sigortası (Green Card)

  • Yabancı araç Yeşil Kart Sigortası kapsamında ise, Türkiye’deki Motorlu Taşıt Bürosu muhatap alınarak işlem yapılır.
  • Zarar gören taraf, Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu’na başvurarak tazminat talebinde bulunabilir.
  1. Zararın Tazmini

  • Maddi zarar, bedensel zarar ve manevi tazminatlar, Türk Borçlar Kanunu ve Karayolları Trafik Kanunu uyarınca talep edilir.
  • Yabancı sigorta şirketine karşı Türkiye’de dava açılabilir.
  1. Sigorta Tahkim Komisyonu veya Mahkeme Başvurusu

  • Türkiye’de mukim sigorta temsilcisine başvuru reddedilirse, Sigorta Tahkim Komisyonu’na veya asliye hukuk mahkemesine dava açılabilir.
  1. Yabancı Plakalı Araç Sürücüsünün Cezai Sorumluluğu

  • Ağır yaralanma ya da ölüm varsa savcılık resen soruşturma başlatır.
  • Sürücüye, Türk Ceza Kanunu kapsamında ceza davası açılabilir.
  1. Tebligat ve Uluslararası İşlemler

  • Yabancı taraflara yapılacak işlemler için uluslararası tebligat kuralları (Lahey Sözleşmesi, Viyana Sözleşmesi vb.) dikkate alınır.
  • Gerekirse, yurt dışı adresine tercümeli tebligat yapılır.

Trafik kazası sonrası araçtaki yolcuların hakları nelerdir?

Trafik kazası sonrası araçtaki yolcuların hakları şunlardır:

  • Maddi tazminat: Tedavi, ilaç, iş göremezlik gibi giderler için talep edilir.
  • Manevi tazminat: Fiziksel veya psikolojik zararlar için sürücü ve sigorta şirketine karşı dava açılabilir.
  • Zorunlu trafik sigortası: Kusurlu sürücüye ait sigorta şirketinden zararlar talep edilebilir.
  • Sürekli/Geçici iş göremezlik: Uzun süreli yaralanmalarda tazminat hakkı doğar.
  • Ölüm halinde destekten yoksun kalma tazminatı: Yolcunun ölmesi durumunda ailesi tazminat alabilir.

Yolcu kusursuzsa, tam tazminat alma hakkına sahiptir.

Trafik kazasında sürücü ehliyeti geri alınır mı?

Evet, trafik kazasında sürücü ağır kusurluysa veya alkollü, ehliyetsiz, uyuşturucu etkisi altında araç kullanmışsa ehliyeti geçici veya süresiz olarak geri alınabilir.

Kararı emniyet birimleri veya mahkeme verir. Kusurun ağırlığına göre idari para cezası ve ceza davası da açılabilir.

Trafik kazası sonrası SGK raporu ve önemi nedir?

SGK raporu, trafik kazası sonrası yaralanan kişinin sağlık ve çalışma durumunu belgeleyen resmi evraktır.

SGK Raporunun Önemi:

  • Geçici veya sürekli iş göremezlik oranı belirlenir.
  • SGK ödemeleri (istirahat parası, geçici iş göremezlik ödeneği) bu rapora göre yapılır.
  • Tazminat hesaplamalarında bilirkişiler tarafından esas alınır.
  • İş kazası sayılıp sayılmayacağı ve prim hakları açısından yol göstericidir.
  • Dava veya sigorta başvurularında resmî ve bağlayıcı delil olarak kullanılır.

Kısaca: SGK raporu, hem maddi tazminat süreci hem de sosyal güvenlik haklarının korunması açısından kritik rol oynar.

Trafik kazasında trafik tescil kaydının önemi nedir?

Trafik kazasında trafik tescil kaydı, aracın kime ait olduğunu ve teknik bilgilerini gösteren resmî belgedir.

Trafik Tescil Kaydının Önemi:

  • Araç sahibinin sorumluluğu belirlenir.
  • Sigorta şirketine başvuruda gerekli belgelerden biridir.
  • Mahkemede delil olarak kullanılır.
  • Kaza anında aracın resmî tescil durumu, ruhsatlı olup olmadığı anlaşılır.
  • Rücu ve tazminat davalarında tarafların netleştirilmesini sağlar.

Kısaca, tescil kaydı, mülkiyet, sorumluluk ve hukuki muhataplık açısından temel belgedir.

Yayınlar

  • İZMİR KENTSEL DÖNÜŞÜM AVUKATI: SIK SORULAN SORULAR VE CEVAPLARI Gayrimenkul Avukatı, Genel, Kat Mülkiyeti Avukatı
  • İZMİR SİTE YÖNETİM AVUKATI: SIK SORULAN SORULAR VE CEVAPLARI Genel, Kat Mülkiyeti Avukatı
  • İZMİR TRAFİK KAZASI AVUKATI: SIK SORULAN SORULAR VE CEVAPLARI Genel, Trafik Avukatı
  • İZMİR MARKA AVUKATI: SIK SORULAN SORULAR VE CEVAPLARI Genel, Marka Avukatı, Şirket Avukatı, Start-up Avukatı
  • İZMİR KVKK AVUKATI: SIK SORULAN SORULAR VE CEVAPLARI Genel, KVKK Avukatı
  • İZMİR ŞİRKET AVUKATI: SIK SORULAN SORULAR VE CEVAPLARI Genel, Şirket Avukatı
  • İZMİR İŞ AVUKATI: SIK SORULAN SORULAR VE CEVAPLARI Genel, İş Avukatı
  • İZMİR KİRA AVUKATI: SIK SORULAN SORULAR VE CEVAPLARI Genel, Kira Avukatı
  • İZMİR BOŞANMA AVUKATI: SIK SORULAN SORULAR VE CEVAPLARI Boşanma Avukatı, Genel
  • İZMİR MİRAS AVUKATI: SIKÇA SORULAN SORULAR VE CEVAPLARI Genel, Miras Avukatı

0 232 700 21 79

Akdeniz Mahallesi No: 120 Alsancak-Konak / İzmir

info@gozdeyavuzer.com

P.tesi-Cuma: 09:00-18:00

YASAL UYARI   |    GİZLİLİK POLİTİKASI   |   ÇEREZ POLİTİKASI   |   KVKK AYDINLATMA METNİ

  • Link to Facebook
  • Link to LinkedIn
  • Link to Instagram
  • Link to Youtube

© 2023 Av. Gözde Yavuzer. Tüm hakları saklıdır. Localveri Web Tasarım

İZMİR MARKA AVUKATI: SIK SORULAN SORULAR VE CEVAPLARIİZMİR SİTE YÖNETİM AVUKATI: SIK SORULAN SORULAR VE CEVAPLARI
Sayfanın başına dön