Av. Gözde Yavuzer
  • Yayınlar
  • Uzmanlık Alanları
      • Gayrimenkul Hukuku
      • Aile Hukuku
      • Miras Hukuku
      • Kira Uyuşmazlıkları
      • İş Hukuku
      • Şirketler Hukuku
      • Start-Up Girişim Hukuku
      • Bilişim Hukuku
      • Kişisel Verilerin Korunması Hizmetleri
      • Marka Hukuku ve Tescil İşlemleri
      • E-Ticaret Hukuku
      • Trafik Kazaları ve Değer Kaybı Tazminatı
      • Kat Mülkiyeti Uyuşmazlıkları
      • Sağlık Hukuku ve Malpraktis
      • Uluslararası Vatandaşlık Hukuku
  • Uyum Danışmanlığı
  • Hakkımızda
  • Onlıne Danışmanlık
  • İletişim
  • Menu Menu
  • Anasayfa
  • Yayınlar
  • Uzmanlık Alanları
      • Gayrimenkul Hukuku
      • Aile Hukuku
      • Miras Hukuku
      • Kira Uyuşmazlıkları
      • İş Hukuku
      • Şirketler Hukuku
      • Start-Up Girişim Hukuku
      • Bilişim Hukuku
      • Kişisel Verilerin Korunması Hizmetleri
      • Marka Hukuku ve Tescil İşlemleri
      • E-Ticaret Hukuku
      • Trafik Kazaları ve Değer Kaybı Tazminatı
      • Kat Mülkiyeti Uyuşmazlıkları
      • Sağlık Hukuku ve Malpraktis
      • Uluslararası Vatandaşlık Hukuku
  • Uyum Danışmanlığı
  • Hakkımızda
  • Online Danışmanlık
  • İletişim

Sağlık Hukuku ve Malpraktis: Sağlık Avukatı Ne Yapar?

Sağlık Hukuku ve Malpraktis: Sağlık Avukatı Ne Yapar?

Giriş: Sağlık sektörü, insan hayatını doğrudan etkileyen kritik bir alandır ve bu alandaki hukuki düzenlemeler büyük önem taşır. Sağlık hukuku, hastaların haklarının korunması ve sağlık hizmeti sağlayanların sorumluluklarının düzenlenmesi amacını güden, geniş kapsamlı bir hukuk dalıdır. Son yıllarda tıbbi uygulama hatalarının gündeme gelmesiyle malpraktis kavramı ve buna bağlı davalar da artış göstermiştir. Peki sağlık hukuku kapsamında malpraktis ne anlama gelir ve bu alanda uzmanlaşmış bir sağlık avukatı ne yapar? Bu makalede, Türkiye’deki mevzuat temel alınarak sağlık hukuku kavramını, malpraktisin tanımını ve kapsamını, sağlık alanındaki hukuki uyuşmazlık türlerini, hasta hakları ile hekim sorumluluğunu ele alacak ve sağlık hukuku alanında çalışan avukatların rolünü ayrıntılı biçimde inceleyeceğiz.

Sağlık Hukuku Nedir?

Sağlık hukuku, sağlık hizmetlerinin sunumu sırasında ortaya çıkan tüm hukuki ilişkileri ve sorunları kapsayan geniş bir hukuk dalıdır. Bu alan, hasta hakları ile hekim ve sağlık kurumu yükümlülüklerini düzenleyerek, taraflar arasındaki uyuşmazlıkların çözümünü amaçlar. Sağlık hukuku çerçevesinde, tıp hukuku ile ilgili tüm yasal düzenlemeler değerlendirilir. Örneğin, tıbbi müdahaleye rıza (onam), mahremiyet ve gizlilik, sağlık kuruluşlarının sorumlulukları, ilaç ve tıbbi cihaz mevzuatı ve hastane yönetmelikleri gibi konular sağlık hukukunun kapsamına girer. Bu hukuk dalı, bir yandan hastaların temel haklarını korurken diğer yandan doktorlar ve sağlık kurumlarının hak ve yükümlülüklerini belirleyerek, sağlık alanında adalet ve güvenliği sağlamayı hedefler.

Sağlık hukukunun dayanağını, başta Anayasa olmak üzere çeşitli kanun ve yönetmelikler oluşturur. Türkiye’de Hasta Hakları Yönetmeliği (1998’den beri yürürlükte) hasta ile sağlık çalışanı arasındaki ilişkilerde uyulması gereken ilkeleri ortaya koyar. Ayrıca, 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, Türk Borçlar Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve ilgili diğer mevzuat, sağlık hizmetlerinin hukuki çerçevesini çizmektedir. Bu kapsamda, sağlık hukukunun temel amacı; sağlık hizmeti alan bireylerin onurunu, beden bütünlüğünü ve haklarını korurken, sağlık profesyonellerinin de hukuki güvenlik içinde mesleklerini icra etmelerine olanak sağlamaktır.

Malpraktis Nedir? (Tıbbi Uygulama Hatası)

Malpraktis, en basit tanımıyla tıbbi hata veya hatalı tedavi uygulaması anlamına gelir. Kelime kökeni Latince “male (kötü)” ve “praxis (uygulama)” sözcüklerine dayanır ve herhangi bir meslekte yapılan yanlış uygulamayı ifade eder. Sağlık hukukunda ise malpraktis genellikle tıbbi malpraktis (medical malpractice) olarak, doktorlar veya diğer sağlık personelinin mesleklerini icra ederken standart bakım yükümlülüğüne aykırı davranışları sonucu hastaya zarar vermeleri durumunu tanımlar. Bir başka deyişle, hekimin bilgisizlik, deneyimsizlik veya ihmal nedeniyle hastaya yanlış veya eksik bir uygulamada bulunması ve bundan ötürü hastanın zarar görmesidir.

Malpraktis kavramının kapsamı geniş olup, teşhis ve tedavi süreçlerinin her aşamasındaki hatalı eylem veya ihmalleri içerir. Aşağıda tıbbi malpraktis kapsamına girebilecek durumlara birkaç örnek verilmiştir:

  • Yanlış teşhis veya geç teşhis: Hekimin hastalığı doğru teşhis edememesi ya da teşhiste gecikmesi sonucu hastanın yanlış tedavi görmesi veya tedavinin geç başlaması.
  • Hatalı tedavi ve cerrahi müdahale hataları: Doğru teşhis edilmiş olsa bile yanlış tedavi yönteminin uygulanması, ameliyat sırasında standarda aykırı hataların yapılması (örneğin, yanlış organın ameliyat edilmesi veya cerrahi aletlerin içeride unutulması).
  • İhmal ve takip eksikliği: Hastanın durumu gerektirirken gerekli tıbbi müdahalenin yapılmaması ya da tedavi sonrasında hastanın takibinin ihmal edilmesi nedeniyle zarar oluşması.
  • İlaç hataları ve uygun olmayan tedavi: Yanlış ilacın veya yanlış dozun verilmesi, hastanın alerjisinin göz ardı edilmesi ya da sterilite ve hijyen kurallarının ihlali nedeniyle enfeksiyon gibi komplikasyonların ortaya çıkması.
  • Anestezi ve diğer destek uygulamalarındaki hatalar: Riskli veya hastaya uygun olmayan anestezi uygulanması, yaşam destek cihazlarının hatalı kullanımı gibi, hastanın hayatını tehlikeye atan uygulamalar.

Yukarıdaki örnekler, malpraktisin ne şekilde ortaya çıkabileceğine dair yaygın senaryolardır. Elbette her tıbbi kötü sonuç malpraktis anlamına gelmez; önemli olan sağlık personelinin kusurlu (ihmalli veya hatalı) bir davranışı sonucunda zararın meydana gelmesidir. Tıbbi standartlara uygun olarak gereken özen gösterildiği halde istenmeyen bir sonuç doğmuşsa, bu durum malpraktis kapsamında değerlendirilmeyebilir.

Ancak hekimler, tıp biliminin ve mesleki etik kuralların gerektirdiği dikkat ve özeni göstermekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün ihlali halinde, hukuken hekim sorumluluğu gündeme gelir ve malpraktis iddiaları çerçevesinde çeşitli yaptırımlar söz konusu olabilir.

Sağlık Alanında Görülen Hukuki Uyuşmazlıklar

Sağlık sektöründe hasta, doktor, hastane ve diğer paydaşlar arasında çeşitli hukuki uyuşmazlıklar ortaya çıkabilir. Bu uyuşmazlıklar sadece malpraktis ile sınırlı değildir, fakat malpraktis davaları en çok dikkat çeken konulardan biridir. İşte sağlık alanında sıkça rastlanan başlıca hukuki uyuşmazlık türleri:

  • Malpraktis kaynaklı tazminat davaları: Doktor hatası nedeniyle maddi veya manevi zarara uğrayan hastaların, ilgili doktor, sağlık personeli veya sağlık kurumu aleyhine açtıkları tazminat davalarıdır. Bu davalar, özel hastaneler veya serbest çalışan doktorlar için adli yargıda (genellikle Asliye Hukuk Mahkemesi’nde) görülürken, devlet hastanelerindeki hatalı uygulamalar için idari yargıda (İdare Mahkemesi’nde) görülür. Malpraktis davalarında amaç, uğranılan zararın tazmini (örneğin, tedavi masrafları, iş gücü kaybı, manevi elem için tazminat) ve benzeri zararların karşılanmasıdır.
  • Hasta haklarının ihlalinden doğan uyuşmazlıklar: Hastaların, sağlık hizmeti alırken sahip oldukları hakların çiğnenmesi durumunda ortaya çıkan anlaşmazlıklardır. Örneğin, hastanın yeterince bilgilendirilmeden ameliyata alınması (aydınlatılmış onam eksikliği), mahremiyetinin ihlali (tıbbi gizliliğin bozulması), rızası dışında bir işlemin yapılması veya insani olarak kötü muamele görmesi gibi durumlar hukuki sorumluluk doğurabilir. Hasta, hak ihlali durumunda ilgili sağlık kuruluşuna şikayette bulunabilir, Sağlık Bakanlığı’na durumu bildirebilir veya gerekirse yargı yoluna başvurarak maddi-manevi tazminat talep edebilir.
  • Ceza hukuku boyutu olan vakalar: Bazı sağlık ilişkili uyuşmazlıklar ceza hukukunu ilgilendirir. Eğer bir doktorun veya sağlık personelinin ihmali, taksirle ölüme sebebiyet verme veya taksirle yaralama (Türk Ceza Kanunu m.85, m.89) seviyesinde ise, savcılık tarafından ceza soruşturması açılabilir. Örneğin, açık bir ihmal sonucu bir hastanın hayatını kaybetmesi durumunda doktor hakkında ceza davası açılması mümkündür. Tam tersine, sağlık personeline karşı hasta veya hasta yakınları tarafından uygulanan şiddet, tehdit ve hakaret fiilleri de son yıllarda önemli bir sorun haline gelmiştir. Türk Ceza Kanunu’nda sağlık çalışanlarına karşı şiddet suçlarına verilen cezalar ağırlaştırılmış ve bu tür eylemler için caydırıcı hükümler getirilmiştir. Bu kapsamda, sağlık çalışanları da maruz kaldıkları saldırılar için hukuki yollara başvurarak saldırganlar hakkında ceza davası açılmasını talep edebilir.
  • Hasta-hastane sözleşme uyuşmazlıkları: Özellikle özel sağlık kuruluşlarında, hasta ile hastane arasında yapılan hizmet sözleşmeleri ve buna ilişkin uyuşmazlıklar da gündeme gelebilir. Örneğin, özel hastanede beklenen sağlık hizmetinin verilmemesi, hatalı hizmet sunumu, ücretlendirme konusunda anlaşmazlıklar gibi konular tüketici hukuku veya sözleşme hukuku kapsamında değerlendirilerek yargıya taşınabilir. Bu tür davalarda, olayın niteliğine göre Tüketici Mahkemeleri de görevli olabilmektedir.
  • İdareye karşı davalar: Kamu hastanelerinde meydana gelen tıbbi hatalar için hastalar, ilgili kuruma (Sağlık Bakanlığı veya üniversite hastanesi yönetimine) karşı idari yargıda tam yargı davası açabilir. Bu davalarda, idarenin hizmet kusuru kapsamında hastanın zararının karşılanması talep edilir. İdari davalarda belirli hak düşürücü süreler bulunduğundan (genellikle zararın öğrenilmesinden itibaren 1 yıl içinde dava açılması gerektiği gibi), mağdur hastaların sürelere dikkat etmesi önemlidir.
  • Disiplin ve mesleki sorumluluk süreçleri: Hekimler ve diğer sağlık çalışanları için, meslek örgütleri (örneğin Türk Tabipleri Birliği) veya sağlık idareleri tarafından yürütülen disiplin soruşturmaları da hukuki bir süreçtir. Bir hasta şikayeti sonucunda, hekimin mesleki etik ihlali veya kusurlu bir davranışı tespit edilirse, meslek kuruluşu tarafından uyarı, kınama, geçici meslekten men gibi disiplin cezaları uygulanabilir. Sağlık hukuku avukatları bu süreçlerde de hekimleri temsil edebilir veya hastaların şikayet süreçlerini takip edebilir.

Yukarıdaki uyuşmazlık türleri, sağlık sektöründe karşılaşılan hukuki sorunların başlıcalarıdır. Her bir uyuşmazlık türü, farklı yasal prosedürler ve mevzuat hükümleri gerektirebilir. Bu nedenle, sağlık hukukunda uzmanlaşmış bir avukatın rehberliği, hem hastalar hem de sağlık profesyonelleri açısından bu süreçlerin doğru yönetilmesi için kritiktir.

Hasta Hakları

Hastalar, sağlık hizmeti alırken birtakım temel haklara sahiptir ve Türkiye’de bu haklar Hasta Hakları Yönetmeliği ile detaylı biçimde düzenlenmiştir. Hasta hakları, aslında insan haklarının sağlık alanına yansımasıdır ve her hasta, sadece hasta olduğu için onurlu, saygılı ve adil bir muamele görme hakkına sahiptir. Başlıca hasta haklarından bazıları şunlardır:

  • Sağlık hizmetine erişim hakkı: Herkes, adalet ve eşitlik ilkeleri çerçevesinde sağlık hizmetlerinden faydalanma hakkına sahiptir. Hiçbir hasta, ırk, dil, din, cinsiyet, ekonomik durum gibi sebeplerle ayrımcılığa uğramaksızın gereken sağlık hizmetini alma hakkına sahiptir.
  • Bilgi alma ve bilgilendirilme hakkı: Hasta, sağlık durumu, uygulanacak tedaviler, muhtemel riskler ve alternatif müdahaleler konusunda bilgi edinme hakkına sahiptir. Doktorlar, tıbbi işlemlere başlamadan önce hastayı anlaşılır bir dille bilgilendirmeli ve hastanın sorularını yanıtlamalıdır. Bu kapsamda, teşhis, tedavi ve bakım süreci hakkında hastanın anlayacağı şekilde bilgi verilmesi yasal bir zorunluluktur.
  • Rıza (onam) ve tedaviyi reddetme hakkı: Hiçbir tıbbi müdahale, hastanın rızası (aydınlatılmış onamı) olmadan gerçekleştirilemez, acil durumlar hariç. Hasta, önerilen tedaviyi kabul etmeme veya başlamış bir tedaviyi durdurma hakkına da sahiptir. Tabii ki bu durumda, tedaviyi reddetmesinin olası sonuçları hastaya anlatılmalıdır. Rızası alınmadan yapılan müdahaleler hukuka aykırıdır ve bu, hekimin sorumluluğunu doğurabilir.
  • Mahremiyet ve özel hayatın gizliliği: Hastalar, sağlık hizmeti alırken kişisel mahremiyetlerinin korunmasını bekleme hakkına sahiptir. Tıbbi değerlendirme, teşhis ve tedavi süreçlerinde hastanın gizliliğine saygı gösterilmeli, tıbbi kayıtlar ve kişisel sağlık bilgileri izin olmadan üçüncü kişilerle paylaşılmamalıdır (istisnai yasal zorunluluk halleri hariç). Bu hem etik bir yükümlülük hem de kanuni bir gerekliliktir (kişisel verilerin korunması mevzuatı gereğince de önemlidir).
  • Güvenlik ve itibar hakkı: Her hasta, güvenli ve hijyenik bir ortamda sağlık hizmeti alma hakkına sahiptir. Sağlık kurumları, hastaların can güvenliğini sağlamak için gerekli önlemleri almak zorundadır. Ayrıca, hastalar saygı ve nezaket kuralları çerçevesinde, insani değerlere uygun muamele görmelidir. Ağrılarına duyarlı yaklaşım, saygılı iletişim ve psikolojik destek de bu kapsamdadır.
  • Şikayet ve dava hakkı: Hasta, aldığı sağlık hizmetine ilişkin haklarının ihlal edildiğini düşünüyorsa, durumu ilgili mercilere şikayet etme ve hukuki yollara başvurma hakkına sahiptir. Türkiye’de her hastanede hasta hakları birimleri bulunmaktadır; hastalar burada dilekçe ile şikayetlerini iletebilir. Ayrıca idari başvuru sonucundan tatmin olmayan hastalar yargı yoluna giderek hak arayabilir, tazminat davası açabilir veya sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunabilir.

Yukarıda sayılanlar hasta haklarının temel başlıklarıdır. Bu hakların bilinmesi, hastaların kendi sağlık süreçlerinde daha bilinçli olmalarını ve gerektiğinde hak arayışına gidebilmelerini sağlar. Sağlık avukatları, müvekkillerine bu haklar konusunda danışmanlık yaparak, bir hak ihlali söz konusu olduğunda izlenebilecek yolları gösterirler.

Hekimlerin Yükümlülükleri ve Sorumlulukları

Sağlık hukukunda bir diğer önemli boyut, hekimlerin ve diğer sağlık profesyonellerinin sorumluluklarıdır. Hekimler, mesleklerini icra ederken hem etik hem de yasal açıdan bazı yükümlülüklere tabidir:

  • Özen yükümlülüğü: Her doktor, teşhis ve tedavi sürecinde mesleki standartlara uygun, dikkatli ve hastanın yararını gözeten bir yaklaşım sergilemelidir. Tıp biliminin güncel gereklerine uymak, gerektiğinde konsültasyon istemek, kendi bilgi ve deneyimini aşan durumlarda hastayı ilgili uzmana yönlendirmek bu yükümlülüğün bir parçasıdır. Hekimin “özen yükümlülüğü” genel olarak Türk Borçlar Kanunu’ndaki sorumluluk esaslarına dayanır; eğer doktor bu yükümlülüğü ihmal ederek zarara sebep olursa hukuki sorumluluk doğar.
  • Aydınlatma ve onam alma yükümlülüğü: Hekim, hastasına uygulanacak tedaviler veya girişimler konusunda onu anlaşılır biçimde aydınlatmalı ve rızasını almalıdır. Hastaya riskler, alternatifler ve tedaviye dair önemli bilgiler verilmeden alınan bir onam (imza atılmış olsa bile) geçerli sayılmaz. Bu nedenle, ameliyatlar ve ciddi müdahaleler öncesi “aydınlatılmış onam formu” düzenlenir. Hekim, bu formların gerçek bir bilgilendirmeye dayanmasını sağlamakla yükümlüdür. Aksi takdirde, hasta bilgilendirilmediği halde imza alınması, hekimin hem hukuki hem de mesleki açıdan sorumluluğunu doğurabilir.
  • Gizlilik yükümlülüğü: Hekimler, hastaların sağlık durumlarına ve özel hayatlarına ilişkin edindikleri bilgileri gizli tutmak zorundadır. Hipokrat Yemini’nden beri temel bir ilke olan mahremiyetin korunması, günümüzde yasal olarak da düzenlenmiştir. Hekim, hastanın tıbbi sır niteliğindeki bilgilerini hastanın izni olmadan ifşa edemez. Bu yükümlülük, Hasta Hakları Yönetmeliği ve Türk Ceza Kanunu (örneğin, TCK m.136’da kişisel verilerin hukuka aykırı ifşası suçu) ile güvence altına alınmıştır.
  • Kayıt tutma ve tıbbi standartlara uyma: Sağlık personeli, yapılan muayene, teşhis, tedavi ve işlemleri düzenli olarak kayıt altına almak zorundadır. Tıbbi kayıtların doğru tutulması hem hastanın sonraki tedavileri için önemlidir hem de olası uyuşmazlıklarda delil teşkil eder. Ayrıca hekimler, kullanılan cihaz ve ekipmanların doğru kullanılmasından, sterilizasyon ve enfeksiyon kontrolü gibi tıbbi standartların uygulanmasından sorumludur. Bu tür idari ve teknik yükümlülüklere aykırılık da hukuki sorumluluk doğurabilir (örneğin, bir cerrahın ameliyat kurallarına uymaması, anestezi uzmanının prosedürleri ihmal etmesi gibi durumlar).
  • Acil yardımı sağlama yükümlülüğü: Acil durumda olan bir hastaya, hekimin mesleki ve insani sorumluluk gereği müdahale etmesi gerekir. Türk Ceza Kanunu’nda da (m.98) belirtildiği üzere, acil yardıma muhtaç bir kimseye yardım etmemek suç olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle, bir doktor acil bir durumda hastayı reddedemez; en azından ilk müdahaleyi yaparak hastanın stabilizasyonunu sağlamak zorundadır.

Yukarıdaki yükümlülükler, hekimin hastasına karşı hem sözleşmesel (özellikle özel hastanelerde hizmet sunarken oluşan sözleşme ilişkisi) hem de haksız fiil sorumluluğu (tort) çerçevesinde özen borcunu içerir. Hekimlerin bu yükümlülüklere aykırı davranması durumunda, hekim sorumluluğu kapsamında çeşitli sonuçlar doğar. Bunlar arasında, hastaya karşı tazminat ödeme yükümlülüğü, gerekli şartlar oluştuysa ceza sorumluluğu (özellikle ağır ihmal veya kasıt hallerinde), ve mesleki disiplin cezaları sayılabilir. Örneğin, ciddi bir hatası kanıtlanan bir doktor, hastaya tazminat ödemek zorunda kalabileceği gibi, aynı zamanda Sağlık Bakanlığı tarafından geçici süre meslekten men cezası alabilir veya Türk Tabipleri Birliği Yüksek Onur Kurulu tarafından meslekten çıkarılmaya varan yaptırımlarla karşılaşabilir.

Sağlık Avukatı Ne Yapar?

Sağlık avukatı, sağlık hukuku alanında uzmanlaşmış, bu alandaki mevzuata ve tıbbi süreçlere hakim olan avukatlara verilen isimdir. Sağlık hukuku çok boyutlu ve teknik bir alandır; bu nedenle böyle bir uzmanlık, hukuki sorunların etkin çözümü için büyük avantaj sağlar. Peki, bir sağlık avukatı pratikte ne tür işleri yapar, hangi konularda çalışır? Aşağıda, sağlık avukatlarının üstlendiği başlıca rol ve görevler özetlenmiştir:

  • Malpraktis davalarında temsil: Sağlık avukatları, tıbbi uygulama hatalarından kaynaklanan davalarda mağdur hastaları veya iddia edilen hatayı yapan doktorları/hastaneleri temsil eder. Mağdur hasta açısından avukat, dava dilekçelerinin hazırlanması, delillerin toplanması (özellikle Adli Tıp raporları ve uzman görüşleri) ve mahkeme sürecinin yönetilmesini üstlenir. Doktor veya sağlık kurumu açısından ise, iddialara karşı savunma yapılması, hukuki stratejinin belirlenmesi ve olası bir uzlaşma imkanı varsa bunun müzakere edilmesi gibi görevleri yürütür.
  • Hasta haklarının korunması: Bir sağlık avukatı, hastaların hak ihlalleriyle ilgili süreçlerde yanlarında olur. Örneğin, hastanın onamı alınmadan yapılan bir işlemin iptali ve tazminat istemi, yanlış bilgilendirme sonucu doğan zararların giderilmesi veya hastaya karşı mahremiyet ihlali durumunda hukuki girişimlerin başlatılması konularında danışmanlık ve avukatlık hizmeti verir. Hastaların hastane bünyesindeki hak arama süreçlerini (hasta hakları birimi şikayetleri gibi) takip edip gerekirse yargı mercilerine taşır.
  • Hekim ve sağlık personelinin savunulması: Sağlık hukuku avukatları, hatalı tıbbi uygulama iddiasıyla karşılaşan doktorların ve sağlık çalışanlarının da savunmasını üstlenir. Hekimler açısından, mesleki itibarın korunması ve haksız bir suçlama varsa bunun çürütülmesi önemlidir. Avukat, tıbbi literatüre de vakıf olarak, ilgili uzmanlardan görüş alarak hekimin kusursuz olduğunu veya kusurun kabul edilebilir sınırlar içinde olduğunu ispatlamaya çalışır. Ayrıca ceza soruşturmalarında doktorun haklarını koruyacak adımları atar (örneğin, adli kontrol, ifade esnasında bulunma, itiraz ve temyiz süreçleri).
  • Sağlık kurumlarına hukuki danışmanlık: Özel hastaneler, klinikler, tıp merkezleri ve diğer sağlık kuruluşları, faaliyetlerini yürütürken çeşitli hukuki konularla muhatap olurlar. Sağlık avukatları, bu kurumlara mevzuata uygunluk (compliance) konusunda danışmanlık yapar. Örneğin, hasta kayıtlarının gizliliği, personel sözleşmeleri, cihaz ve ilaç temini sözleşmeleri, ruhsat ve izin işlemleri, sağlık sektörüne özgü reklam ve tanıtım sınırlamaları gibi konularda yol gösterir. Böylece hukuki risklerin önceden önlenmesine yardımcı olur.
  • Sözleşme ve sigorta işlemleri: Sağlık alanında yapılan sözleşmeler (doktorların hastanelerle yaptığı hizmet sözleşmeleri, hasta ile özel hastane arasındaki hizmet taahhütleri, tıbbi cihaz alım-satım sözleşmeleri vb.) genellikle kapsamlı ve karmaşıktır. Sağlık avukatları, bu sözleşmelerin hazırlanması ve incelenmesinde görev alarak müvekkillerinin menfaatlerini korur. Ayrıca, zorunlu mali sorumluluk sigortası (doktorların yaptırmak zorunda oldukları malpraktis sigortası) kapsamında ortaya çıkan uyuşmazlıklarda da avukatlık hizmeti verirler. Örneğin, bir malpraktis durumunda sigorta şirketinin zararı karşılaması sürecinde hukuki prosedürlerin yürütülmesi de bu kapsama dahildir.
  • Uyuşmazlık çözümü ve arabuluculuk: Son dönemde, sağlık sektöründeki bazı uyuşmazlıklar arabuluculuk gibi alternatif çözüm yöntemleriyle de çözülebilmektedir (örneğin, hasta ile doktor arasında uzlaşma sağlanması). Sağlık hukuku avukatları, bu süreçlerde müvekkillerine eşlik eder, müzakereleri yönetir ve en makul sonucun alınmasına çalışır. Özellikle tazminat miktarları konusunda taraflar arasında anlaşma zemini bulunması halinde, uzun yargılama süreçlerine alternatif olarak uzlaşma yoluna gidilmesi her iki taraf için de faydalı olabilmektedir.
  • Güncel mevzuat takibi ve eğitim: Sağlık hukuku dinamik bir alan olup, mevzuatta sık değişiklikler yaşanabilir (örneğin, Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri, yönetmelik değişikleri, meslek kuruluşlarının yönergeleri gibi). Sağlık avukatları, bu gelişmeleri yakından takip ederek müvekkillerini bilgilendirir. Aynı zamanda hastanelerde veya sağlık kurumlarında personel eğitimleri vererek, hasta hakları ve hukuki sorumluluklar konusunda farkındalık oluşmasına katkı sağlarlar.

Özetle, sağlık avukatlarının rolü, sağlık alanındaki tüm hukuki ihtilaf ve süreçlerde uzman desteği sunmaktır. Bu sayede, bir yandan hastalar maruz kaldıkları hak ihlallerinde veya malpraktis durumlarında haklarını etkin şekilde arayabilir; diğer yandan doktorlar ve sağlık kuruluşları da haksız iddialara karşı korunabilir ve hukuka uygun şekilde çalışmalarını sürdürebilir. Sağlık hukuku avukatının bilgi birikimi, hem tıbbi terimleri ve prosedürleri anlamasını hem de hukuk diliyle bunları en doğru biçimde ifade etmesini gerektirir. Dolayısıyla, böylesine uzman bir avukatla çalışmak, sağlıkla ilgili hukuki süreçlerin başarıyla yönetilmesi açısından büyük bir avantaj sağlar.

Sonuç

Sağlık hukuku ve malpraktis konusu, hem hastaların hem de sağlık profesyonellerinin yakından ilgilendiği kritik bir alandır. Bu makalede genel hatlarıyla sağlık hukuku kavramını, malpraktisin tanım ve kapsamını, ortaya çıkabilecek başlıca uyuşmazlık türlerini, hasta hakları ile hekim sorumluluğunu ve son olarak bir sağlık avukatının bu süreçlerde üstlendiği rolü inceledik. Görüldüğü üzere, sağlık alanında hukuki süreçler oldukça karmaşık olabilmekte ve teknik bilgi gerektirebilmektedir. Türkiye’deki mevzuat da hem hastaların haklarını korumak hem de sağlık hizmeti sunanların sorumluluklarını netleştirmek adına kapsamlı düzenlemeler içermektedir.

Bir sağlık avukatı, bu düzenlemelere hakimiyeti ve tecrübesi sayesinde, tarafların hak ve yükümlülüklerini en iyi şekilde savunma görevini üstlenir. İster bir malpraktis mağduru hastaya yardımcı olun, ister mesleğini layıkıyla yapan ancak haksız bir iddia ile karşılaşan bir hekim olun; sağlık hukukunda uzman bir avukatın rehberliğiyle haklarınızı koruyabilir ve en doğru yol haritasını belirleyebilirsiniz. Unutulmamalıdır ki sağlık, telafisi güç sonuçlar doğurabilecek bir alandır; bu nedenle hukuki açıdan da işi şansa bırakmamak, profesyonel destek alarak hareket etmek en sağlıklısı olacaktır.

Sağlık Hukuku ve Malpraktis: Sağlık Avukatı Ne Yapar?

Sık Sorulan Sorular

  1. Sağlık hukuku neyi kapsar?

    Cevap: Sağlık hukuku, sağlık hizmetlerinin sunulmasında ortaya çıkan tüm hukuki ilişkileri kapsar. Hasta haklarının korunması, sağlık çalışanlarının sorumlulukları, tıbbi müdahalelerin yasal çerçevesi, hastane ve sağlık kuruluşlarının yükümlülükleri gibi konular sağlık hukukunun kapsamındadır. Kısaca, sağlık hizmeti alan ve veren herkesin hak ve sorumluluklarını düzenleyen kurallar bütünüdür.

  2. Tıbbi malpraktis ne anlama gelir?

    Cevap: Tıbbi malpraktis, bir doktor veya sağlık çalışanının hatalı veya standartlara aykırı bir uygulaması sonucu hastanın zarar görmesi durumunu ifade eder. Örneğin, yanlış teşhis, yanlış tedavi, ameliyatta yapılan bir hata veya ciddi bir ihmal nedeniyle hastanın zarar görmesi tıbbi malpraktis kapsamında değerlendirilir. Malpraktis durumda sorumlu sağlık personeli hukuki olarak tazminat ödemek veya bazı durumlarda ceza sorumluluğu ile karşılaşmak durumunda kalabilir.

  3. Malpraktis iddiası durumunda hasta ne yapabilir?

    Cevap: Bir hasta, sağlık hizmeti sırasında bir hata veya ihmal sonucu zarara uğradığını düşünüyorsa öncelikle durumu belgelendirmelidir (raporlar, epikriz, iletişim kayıtları gibi). Ardından hastane bünyesindeki Hasta Hakları Birimi’ne veya Sağlık Bakanlığı’na şikayette bulunabilir. Hukuki yola başvurmak isterse, bir sağlık hukuku avukatına danışarak ilgili doktor veya kurum aleyhine tazminat davası açabilir. Kamu hastanelerindeki olaylar için idareye karşı dava (idari yargıda), özel hastaneler veya doktorlar için adli yargıda (genellikle tüketici mahkemesi veya asliye hukuk mahkemesi) dava açılması söz konusu olur. Ayrıca, ihmal ciddi bir boyuttaysa savcılığa suç duyurusunda bulunarak ceza soruşturması başlatılmasını talep edebilir.

  4. Malpraktis davaları hangi mahkemede görülür?

    Cevap: Malpraktis davalarında görevli mahkeme, davanın tarafına ve konusuna göre değişir. Eğer dava, özel bir hastane veya serbest çalışan bir doktora karşı tazminat talebi ise, genellikle asliye hukuk mahkemeleri veya olayın niteliğine göre tüketici mahkemeleri görevlidir. Özel sağlık hizmetlerinde hasta genellikle tüketici sayılabildiği için tüketici mahkemesi de görev alabilir. Doktorun malpraktis sigortasına karşı açılacak davalar ise, sigorta şirketi ticari bir işletme olduğundan asliye ticaret mahkemesinde görülür. Diğer yandan, eğer dava bir devlet hastanesindeki ihmal nedeniyle idareye (devlete) karşı açılıyorsa, bu durumda idari yargı (idare mahkemesi) görevlidir. Kısaca, özel sektördeki hatalar adli yargıda, kamu hastanelerindeki hatalar idari yargıda görülmektedir.

  5. Malpraktis davalarında zamanaşımı süresi nedir?

    Cevap: Malpraktis nedeniyle tazminat davalarında zamanaşımı, genel olarak zararın ve sorumlunun öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl ve her hâlde fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren 10 yıl olarak uygulanır (Türk Borçlar Kanunu genel hükmü). Ancak, eğer ilgili fiil aynı zamanda ceza kanunlarına göre suç oluşturuyorsa ve ceza zamanaşımı süresi daha uzun ise, tazminat davası için de o daha uzun süre geçerli olur. Örneğin, ciddi bir ihmal sonucunda ölüm meydana gelmişse, taksirle ölüme sebebiyet verme suçunun daha uzun zamanaşımı söz konusu olabilir. Özel hastanelere karşı tüketici mevzuatına dayanarak açılan bazı davalarda ise 5 yıllık zamanaşımı süreleri uygulanabilir. Kamu hastanelerine karşı açılacak davalarda, idari başvuru süreci sonrası genellikle 1 yıl içinde dava açılmalıdır (ve olay tarihinden itibaren en geç 5 yıl içinde). Bu nedenle malpraktis iddiası olan hastaların hak kaybına uğramamak için mümkün olan en kısa sürede yasal girişimde bulunmaları önerilir.

  6. Hasta hakları nelerdir?

    Cevap: Hasta hakları, sağlık hizmeti alan bireylerin sahip olduğu temel hakları ifade eder. Başlıca hasta hakları arasında; sağlık hizmetlerinden eşit ve adil şekilde yararlanma hakkı, kendi sağlık durumu hakkında bilgi alma hakkı, önerilen tedavileri kabul veya reddetme hakkı, tıbbi müdahaleler için onay verme (aydınlatılmış onam) hakkı, mahremiyet ve gizlilik hakkı, saygı ve itibar görme hakkı, güvenli bir ortamda bakım alma hakkı ve gerektiğinde şikayet ve dava hakkı bulunmaktadır. Bu haklar Hasta Hakları Yönetmeliği ile güvence altına alınmıştır ve sağlık hizmeti sunan tüm kurumlar ile personelin bu haklara riayet etmesi yasal bir zorunluluktur.

  7. Doktorların yasal sorumlulukları nelerdir?

    Cevap: Doktorların yasal sorumlulukları başlıca üç ana başlıkta toplanabilir: özen yükümlülüğü, aydınlatma (bilgilendirme) ve onam alma yükümlülüğü, ve gizlilik yükümlülüğü. Özen yükümlülüğü, hekimin teşhis ve tedavi sırasında tıp biliminin gereklerine uygun, dikkatli ve ihtimamlı davranmasını gerektirir. Bilgilendirme ve onam yükümlülüğü, her türlü tıbbi müdahale öncesinde hastayı durum, tedavi ve riskler konusunda anlaşılır şekilde bilgilendirip rızasını almayı içerir. Gizlilik yükümlülüğü ise, hastaya ait tüm kişisel ve sağlık bilgilerinin saklı tutulması, üçüncü kişilerle paylaşılmamasıdır. Bu temel sorumlulukların ihlali durumunda doktorlar, hastaya karşı tazminat ödeme sorumluluğu, disiplin cezaları veya ciddi durumlarda ceza hukuku yaptırımları ile karşılaşabilirler.

  8. Sağlık avukatı kime denir ve neden gereklidir?

    Cevap: Sağlık avukatı, sağlık hukuku alanında uzmanlaşmış, tıbbi terim ve süreçlere hakim avukatlara verilen isimdir. Sağlık hukuku; hasta hakları, malpraktis davaları, sağlık mevzuatı ve tıbbi etik gibi özel bilgi gerektiren konuları içerir. Bu nedenle, böyle karmaşık ve teknik bir alanda ortaya çıkan hukuki sorunların çözümü için sağlık avukatının bilgi birikimi ve deneyimi büyük önem taşır. Örneğin, bir malpraktis davasında hem hukuki hem tıbbi boyutu anlamak gerekir; sağlık avukatları bu iki disiplini bir araya getirerek müvekkillerinin haklarını en etkin şekilde savunur. Hastalar için de hekimler için de sağlık avukatları, adil bir sonuç elde edilmesinde kilit rol oynar.

  9. Sağlık avukatı ne tür davalara bakar?

    Cevap: Sağlık avukatları, sağlık sektörünü ilgilendiren birçok farklı konuda davaya bakabilir. En sık karşılaşılanlar arasında tıbbi malpraktis (doktor hatası) nedeniyle açılan tazminat davaları gelir. Bunun yanında, hasta haklarının ihlalinden doğan davalar (örneğin, hastanın onayı alınmadan yapılan işlem nedeniyle açılan davalar), özel hastane ile hasta arasındaki sözleşme uyuşmazlıkları, sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olaylarında hukuki süreçler, doktorların idari soruşturmaları ve disiplin cezalarıyla ilgili davalar sayılabilir. Ayrıca sağlık avukatları, sağlık sektöründeki sözleşmeler (örneğin hastane-doktor anlaşmaları, tıbbi cihaz alımları) ve mevzuata uyum konularında da hukuki danışmanlık yaparlar. Kısacası, sağlık hizmetlerinin sunumu esnasında ortaya çıkan her türlü hukuki mesele, sağlık avukatının çalışma alanına girebilir.

  10. Tıbbi malpraktis bir suç mudur, doktorlar ceza alır mı?

    Cevap: Tıbbi malpraktis kavramı tek başına bir suç tanımı değildir; daha çok hukuki sorumluluğu ifade eden bir kavramdır. Ancak bir malpraktis vakası, ihmalin boyutuna göre ceza kanunu kapsamında suç teşkil edebilir. Örneğin, bir doktorun ağır ihmali sonucu hastanın hayatını kaybetmesi durumunda taksirle ölüme sebebiyet verme suçu oluşabilir ve doktor ceza davası sonucunda hapis cezası alabilir. Benzer şekilde, yanlış tedavi sonucu hastanın sağlığının ciddi şekilde bozulması taksirle yaralama suçunu oluşturabilir. Bu tip durumlarda ceza soruşturması başlatılabilir. Öte yandan, her malpraktis iddiası ceza davasına dönüşmez; pek çok durumda konu sadece tazminat davası (hukuki sorumluluk) olarak kalır. Doktorun kastı (bilerek isteyerek zarar verme) yoksa genellikle ihmal olarak değerlendirilir ve ceza hukuku boyutu taksir kapsamında incelenir. Sonuç olarak, malpraktis vakalarında doktorlar hem tazminat sorumluluğu hem de belirli şartlarda ceza sorumluluğu ile karşılaşabilirler.

Yayınlar

  • İŞ HUKUKU: İŞ AVUKATI NE YAPAR? Genel
  • SAĞLIK HUKUKU VE MALPRAKTİS: SAĞLIK AVUKATI NE YAPAR? Genel
  • KİRA HUKUKU: KİRA AVUKATI NE YAPAR? Genel
  • MİRAS HUKUKU: MİRAS AVUKATI NE YAPAR? Genel
  • AİLE HUKUKU: BOŞANMA AVUKATI NE YAPAR? Genel
  • GAYRİMENKUL HUKUKU: GAYRİMENKUL AVUKATI NE YAPAR? Genel
  • TAHLİYE TAAHHÜDÜ NEDENİYLE TAHLİYE DAVASI VE İMZAYA İTİRAZ Genel
  • İHTİYAÇ NEDENİYLE TAHLİYE DAVASI Genel
  • İKİ HAKLI İHTAR NEDENİYLE TAHLİYE DAVASI Genel
  • KİRALANANDA FAYDALI VE ZORUNLU MASRAFLARA İLİŞKİN ALACAK DAVASI Genel

0 232 700 21 79

Akdeniz Mahallesi No: 120 Alsancak-Konak / İzmir

info@gozdeyavuzer.com

P.tesi-Cuma: 09:00-18:00

YASAL UYARI   |    GİZLİLİK POLİTİKASI   |   ÇEREZ POLİTİKASI   |   KVKK AYDINLATMA METNİ

  • Link to Facebook
  • Link to LinkedIn
  • Link to Instagram
  • Link to Youtube

© 2023 Av. Gözde Yavuzer. Tüm hakları saklıdır. Localveri Web Tasarım

KİRA HUKUKU: KİRA AVUKATI NE YAPAR?İŞ HUKUKU: İŞ AVUKATI NE YAPAR?
Sayfanın başına dön