
Mirasçılık Belgesinin İptali Davası
Mirasçılık Belgesinin İptali Davası
Miras hukuku, aile bireylerinin vefatı sonrasında malvarlığının kimlere ve nasıl paylaştırılacağını düzenleyen önemli bir hukuk alanıdır. Miras paylaşımında en temel belgelerden biri mirasçılık belgesi (veraset ilamı) olarak bilinir. Ancak bazen bu belgede hatalar ortaya çıkabilir: Örneğin gerçek mirasçılardan biri belgede yer almaz veya mirasçı olmadığı halde belgeye dahil edilmiş kişiler olabilir. Bu gibi durumlarda, mirasçılık belgesinin iptali davası gündeme gelir. Bu makalede, mirasçılık belgesinin ne olduğu ve neden iptal edilmesi gerekebileceği, bu davanın hangi mahkemede ve nasıl açıldığı, dava sürecinin nasıl ilerlediği, sahte belge, yanlış tespit, hatalı pay gibi örnek durumlar, davanın sonuçlarının mirasçılar üzerindeki etkileri ve ayrıca mirasçılıktan çıkarma, muris muvazaası gibi diğer miras davalarıyla ilişkisi tüm detaylarıyla ele alınmıştır. Miras konularında sorun yaşayanlar için kapsamlı bir rehber olacak şekilde hazırlanmıştır.
Mirasçılık Belgesi (Veraset İlamı) Nedir?
Mirasçılık belgesi, diğer adıyla veraset ilamı, bir miras bırakanın (muris) ölümünden sonra geride kalan yasal ve atanmış mirasçılarını ve bunların miras paylarını gösteren resmi belgedir. Bu belge, mirasçıların kimler olduğunu ve kimin ne oranda miras hakkı bulunduğunu ortaya koyar. Mirasçılık belgesi sayesinde bankalar, tapu daireleri gibi kurumlar, kimin miras hakkı olduğunu resmi olarak görür ve miras işlemleri bu belge esas alınarak yapılır.
Mirasçılık belgesi nasıl alınır? Geleneksel olarak veraset ilamı almak için miras bırakanın son yerleşim yerindeki Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvuru yapılırdı. Mahkeme, nüfus kayıtları ve gerekli belgeleri inceleyerek mirasçıları belirler ve veraset ilamını düzenler. Ancak günümüzde, hukuki altyapıdaki değişikliklerle birlikte, noterler de mirasçılık belgesi verme yetkisine sahiptir. Eğer mirasçılar arasında bir uyuşmazlık yoksa ve gerekli bilgiler resmi kayıtlardan tespit edilebiliyorsa, mirasçılar notere başvurarak daha hızlı bir şekilde mirasçılık belgesini alabilirler. Hatta e-Devlet üzerinden bile uygun durumlarda mirasçılık belgesi sorgulaması yapmak mümkündür. Noter veya mahkeme tarafından düzenlenen bu belge, aksi ispatlanıncaya kadar geçerli kabul edilir.
Mirasçılık Belgesinin İptali Davası Nedir?
Mirasçılık belgesi her ne kadar resmi kayıtlara dayanarak düzenlense de, bazen hukuka veya maddi gerçeğe aykırı şekilde hatalı düzenlenmiş olabilir. Mirasçılık belgesinin iptali davası, işte bu hatalı belgeyi ortadan kaldırmak ve gerçeğe uygun yeni bir mirasçılık belgesi düzenlenmesini sağlamak amacıyla açılan bir miras hukuku davasıdır. Bu dava, uygulamada sıkça karşılaşılan ve mirasçıların haklarını korumak açısından son derece önemli sonuçlar doğurabilen bir süreçtir.
Belgenin hatalı ya da hileli olması çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Örneğin:
- Mirasçı Eksikliği: Gerçekte mirasçı olması gereken bir kişi, veraset ilamında yer almamış olabilir. Örneğin ölen kişinin resmi nikahlı olmayan ancak tanıdığı bir evladı, nüfus kayıtlarında görünmediği için belgeye yansımamışsa bu kişi için belge hatalıdır.
- Fazladan Mirasçı: Mirasçı olmaması gereken bir kişi, mirasçılık belgesine yanlışlıkla veya hileyle dahil edilmiş olabilir. Örneğin gerçekte akraba olmayan biri, kendini mirasçı gibi gösterip belge almışsa, bu belge gerçeğe aykırıdır.
- Hatalı Pay Dağılımı: Mirasçıların pay oranları yanlış hesaplanmış olabilir. Örneğin miras bırakanın sağ kalan eşi ve çocukları varsa, kanunen eşin belli bir oran yasal hakkı vardır. Eğer düzenlenen belgede eşin payı eksik yazıldıysa veya diğer mirasçıların payında hesaplama hatası yapıldıysa, belge hatalıdır.
- Çift Belge (Mükerrer Veraset İlamı): Bazı durumlarda, mirasçılar farklı yerlerde başvurarak aynı miras için birden fazla mirasçılık belgesi alınmasına sebep olabilirler. Örneğin mirasçıların biri noterden, diğeri mahkemeden ayrı ayrı belge almışsa, farklı içerikli iki belge ortaya çıkabilir. Bu durumda da hatalı olan belgenin iptali gerekir ve tek bir geçerli belge olmalıdır.
- Sahte veya Hileli Belge: Çok daha ciddi bir durum olarak, sahte evrak veya yalan beyana dayalı şekilde bir mirasçılık belgesi alınmış olabilir. Örneğin gerçek mirasçı olmadığı halde sahte bir vasiyetnameyle kendini mirasçı gösteren veya nüfus kayıtlarında tahrifat yaparak belge alan kişiler olabilir. Bu gibi hileli durumlarda belgenin iptali davası kaçınılmazdır.
Kısaca özetlemek gerekirse, mirasçılık belgesinin iptali davası; noterden veya mahkemeden alınmış mevcut mirasçılık belgesinin hukuka aykırı ya da maddi gerçeklere aykırı olduğunu ileri sürerek, bu belgenin iptal edilmesini ve yerine doğrusunun düzenlenmesini sağlamak için başvurulan yoldur. Dava sonunda mahkeme, talebe göre sadece hatalı belgenin iptaline karar verebilir veya iptal ile birlikte yeni bir mirasçılık belgesinin düzenlenmesine de hükmedebilir. Eğer ortada düzeltilmesi gereken bir mirasçı listesi varsa, genellikle yeni belgenin de hazırlanması talep edilir.
Mirasçılık Belgesinin İptal Sebepleri (Hangi Durumlarda Açılır?)
Bir mirasçılık belgesinin iptalini gerektirebilecek başlıca durumları örneklerle açıklamak önemlidir:
- Gerçek Mirasçının Belgeye Dahil Edilmemesi: Ölen kişinin mirasçısı konumunda olan birisi (yasal mirasçı ya da vasiyetnameyle atanmış mirasçı) belge hazırlanırken bilinmiyor veya göz ardı ediliyor olabilir. Örneğin, evlilik dışı dünyaya gelmiş ve sonradan babalığı tanınmış bir çocuk, nüfus kaydında görünmediği takdirde belgeye yansımayabilir. Böyle bir durumda, bu kişi kendi miras hakkını alabilmek için belgenin iptalini talep edecektir. Aynı şekilde, uzak bir akraba (örneğin amca, hala, kuzen gibi) mirasçı olduğu halde daha yakında mirasçı yok sanılarak hazineye miras geçmesi durumunda, ilgili akraba ortaya çıkarsa belgeyi iptal ettirip mirasa dahil olmak isteyecektir.
- Belgede Mirasçı Olmayan Birinin Yer Alması: Mirasçılık belgesinde isimleri yazan kişilerden biri ya da birkaçı gerçekte mirasçı sıfatına sahip değilse, bu durum iptal sebebidir. Örneğin, kötü niyetli bir üçüncü kişi kendini aileden biri gibi tanıtarak veya yanlış akrabalık beyan ederek belgeye adını yazdırmış olabilir. Ya da bir karışıklık sonucu aynı isimden dolayı yanlış kişi mirasçı listesine girmiş olabilir. Böyle bir yanlış tespit, diğer mirasçıların haklarını doğrudan zedeleyeceği için düzeltilmesi gerekir.
- Hatalı Paylaşım ve Hesaplama Hataları: Mirasçıların payları kanunda belirlenmiştir (örneğin altsoyun payı, eşin payı, anne-babanın payı gibi). Eğer belgedeki oranlar kanuna aykırıysa veya hesaplama yanlış yapılmışsa iptal sebebidir. Buna bir örnek, mirasbırakanın hem çocukları hem de anne-babası hayattaysa, kanuna göre anne ve baba, çocuklarla birlikte mirasçı olmaz (çocuklar varken ikinci zümre mirasçı olamaz). Eğer belge bunu göz ardı edip anne-babaya da pay vermişse, yanlış bir paylaştırma yapılmıştır. Ya da eşin alacağı yasal pay yanlış hesaplandıysa (örneğin %25 yerine daha az yazıldıysa) bu durum da hatalıdır.
- Birden Fazla Veraset İlamı Bulunması: Normalde bir kişinin mirası için tek bir mirasçılık belgesi düzenlenir ve o geçerli olur. Ancak uygulamada, iletişim kopukluğu veya bilgisizlik nedeniyle birden fazla belge alınmış olabilir. Örneğin mirasçılardan biri, miras bırakanın son ikametgahındaki sulh hukuk mahkemesinden bir veraset ilamı alırken, başka bir mirasçı farklı bir şehirde notere başvurup ayrı bir veraset ilamı almış olabilir. Eğer bu belgelerde mirasçı listeleri veya payları farklı ise çelişki ortaya çıkar. Bu durumda, belgelerden en az biri gerçeğe aykırı demektir. İptal davasıyla hatalı veya geçersiz olan belge iptal edilip, tek ve doğru bir belge ile mirasçıların hakları netleştirilmelidir.
- Sahte ve Hileli İşlemler: Kimi zaman kasıtlı olarak mirasçıları yanıltmaya yönelik sahte belgeler veya hileler kullanılabilir. Örneğin sahte bir vasiyetname düzenleyerek mirasçılık belgesi alan bir kişi düşünelim; böyle bir vasiyetnamenin mahkemece iptali sağlandığında, o vasiyetnameye dayanılarak alınmış mirasçılık belgesinin de iptali gerekir. Bir diğer örnek, ölen kişinin gerçekte çocuğu olmayan birinin sahte evlatlık belgesi düzenleterek mirasçı sıfatı kazanmasıdır. Bu tarz durumlar Türk Ceza Kanunu anlamında suç teşkil edebileceği gibi, miras hukuku bakımından da iptal davasıyla düzeltilmesi gereken durumlardır.
Yukarıdaki durumlar özetle, mirasçılık belgesinin gerçeği yansıtmadığı tüm haller iptal sebebi olabilir. Türk Medeni Kanunu’nun 598. maddesinde de mirasçılık belgesinin geçersizliğinin her zaman ileri sürülebileceği ifade edilmiştir. Yani bir veraset ilamı ne zaman hatalı olduğu fark edilirse, herhangi bir süre sınırlaması olmaksızın iptal davası açılarak düzeltilmesi talep edilebilir (bu konuya aşağıda zamanaşımı başlığı altında tekrar değineceğiz).
Mirasçılık Belgesinin İptali Davasını Kimler Açabilir?
Yanlış düzenlenmiş bir mirasçılık belgesi, en çok mirasçıları zarara uğratır. Bu nedenle mirasçılık belgesinin iptali davasını, belgenin hatalı düzenlenmesi yüzünden hak kaybına uğrayan tüm mirasçılar açabilir. Burada mirasçı kavramına yasal mirasçılar (kan hısımları, eş, evlatlık gibi) ile atanmış mirasçılar (vasiyetname veya miras sözleşmesiyle belirlenen kişiler) dahildir.
Örneğin, hukuken mirasçı olması gerektiği halde veraset ilamında ismi yazılmayan bir kişi, bu davayı açma hakkına sahiptir. Yine belgedeki payı eksik yazılan bir mirasçı da hakkını alabilmek için iptal davasına başvurabilir. Ayrıca gerçekte mirasçı olmadığı halde belgeye ismi yazılan biri yüzünden miras payı azalan veya mirastan tamamen mahrum kalan gerçek mirasçılar da bu davayı açabilir.
Dava açacak kişinin mutlaka mirasbırakan ile hukuken geçerli bir mirasçılık bağı olmalıdır. Eğer vasiyetname ile mirasçı atanmışsa ve buna rağmen belgede gösterilmemişse, atanmış mirasçı da davacı olabilir. Özetle, mirasçılık belgesinin gerçeğe aykırı olması nedeniyle menfaati zedelenen herkes davacı sıfatına sahiptir.
Bazen öyle durumlar olur ki, ortada mirasçılık belgesinin yanlış olduğunu bilen ama mirasçı sıfatına sahip kimse kalmaz. Örneğin tüm yasal mirasçılar ölmüş ve geriye mirasçı kalmadığı düşünülmüş olabilir. Böyle hallerde miras hukuku uyarınca miras Devlet’e (Hazine’ye) kalır. İşte eğer yanlış bir belge söz konusuysa ve bu yanlışı düzelttirmek için mirasçı pozisyonunda talepte bulunacak kimse yoksa, Hazine de mirasçılar yerine bu davayı açabilir. Bu, genellikle mirasçı görünmeyen durumlarda mirasın Devlet’e geçmesi aşamasında önem taşır; Hazine, sahte bir mirasçılık belgesiyle mirası üstüne alan üçüncü kişilere karşı, belgenin iptali davası açarak mirası korumaya çalışabilir.
Mirasçılık Belgesinin İptali Davası Kime Karşı Açılır?
Mirasçılık belgesi, sulh hukuk mahkemesinde çekişmesiz yargı usulüyle veya noterde herkesin beyanına göre alınan, başlangıçta hasımsız (karşı taraf olmadan) bir işlemdir. Fakat mirasçılık belgesinin iptali davası bir çekişmeli yargı işleridir. Bu nedenle, iptal davası açılırken mutlaka bir veya birkaç davalı taraf gösterilmelidir.
Davanın doğru kişilere yöneltilmesi, usul açısından hayati öneme sahiptir. Yanlış tarafa dava açılması veya davanın hasımsız (tarafsız) açılması durumunda, dava usulden reddedilir. Peki bu davada davalı kim olmalıdır? Genel kural olarak: Hatalı mirasçılık belgesinde mirasçı olarak görünen herkes, iptal davasında davalı olarak gösterilmelidir. Çünkü davayı açan kişi, belgedeki mirasçı listesine itiraz ediyor demektir; bu listede adı geçen herkesi, kendi talebine karşı olası menfaatleri etkileneceği için, davalı yapmak gerekir.
Örneğin, miras bırakanın aslında kardeşi olmayan bir kişi, yanlışlıkla “kardeş” sıfatıyla mirasçı listesine girmişse ve gerçek kardeşler bu durumda pay kaybına uğruyorsa, iptal davasında yanlış kişi davalı yapılmalıdır. Bunun yanı sıra belgedeki diğer mirasçılar da davalı olarak eklenir çünkü yeni belgenin düzenlenmesi onların hak durumunu da değiştirebilir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, mirasçılık belgesi iptal davasının sonucunda mirasçıların hukuki durumu kökten değişebileceği için, belgede gösterilen kişilerin (onlar vefat ettiyse mirasçılarının) tamamının davada taraf olması gerekir. Aksi halde, mahkeme taraf yokluğunu kamu düzeni açısından re’sen (kendiliğinden) dikkate alarak davayı reddedebilir.
Kısaca, davalı taraf, iptali istenen mirasçılık belgesinde adı mirasçı olarak geçen herkestir. Bu kişiler davayı kazanmanız halinde mirasçılık sıfatını kaybedebilecekleri veya payları değişebileceği için, onlara karşı dava açılması zorunludur. Eğer belgedeki hatadan menfaat sağlayan bir taraf varsa, doğal olarak o kişi davalı yapılmalıdır. Örneğin sahte bir iddia ile mirasçı görünen kişi başlıca davalı olacaktır. Diğer yandan, bazen belgedeki tüm mirasçılar mevcut hak durumunun doğru olduğunu düşünebilir; yine de prosedür gereği hepsi davada yer almalıdır ki verilen karar herkesi bağlasın ve yeni belgenin düzenlenmesinde eksiklik olmasın.
Mirasçılık Belgesi İptal Davası Hangi Mahkemede ve Nasıl Açılır?
Mirasçılık belgesinin iptali davasını açarken doğru yer mahkemesine başvurmak önemlidir. Bu davada görevli mahkeme Türk hukuku bakımından Asliye Hukuk Mahkemesi’dir. Uygulamada bazı kişiler, mirasçılık belgesini Sulh Hukuk Mahkemesi verdi diye iptalini de oradan istemeleri gerektiğini sanmaktadır. Oysa Sulh Hukuk Mahkemesi veraset ilamını verirken çekişmesiz yargı görevi yapar. İş belgeyi iptal etmeye gelince ortada bir uyuşmazlık bulunduğundan, bu uyuşmazlığın çözümü Asliye Hukuk Mahkemesi’nin işidir. Dolayısıyla davanızı Sulh Hukuk’a açmaya kalkarsanız, mahkeme görevsizlik kararı verecek ve dava usulden reddedilecektir. Doğru olan, en baştan Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gitmektir.
Peki hangi şehir veya hangi yer mahkemesinde dava açılmalıdır (yetkili mahkeme)? Miras hukuku kuralları gereği, miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesi miras işlerinde genellikle yetkilidir. Nitekim mirasçılık belgesi de genelde mirasbırakanın son ikametgah adresinin bulunduğu yerde çıkarılır. Mirasçılık belgesi iptal davalarında da yaygın olarak murisin son yerleşim yerindeki Asliye Hukuk Mahkemesi yetkili kabul edilir. Bununla birlikte, kanun mirasçıların kendi ikametgahlarındaki mahkemelerde de bu davayı açabilmesine imkân tanımaktadır. Yani dava, miras bırakanın son yerleşim yeri Asliye Hukuk Mahkemesinde veya mirasçıların herhangi birinin yerleşim yerindeki Asliye Hukuk Mahkemesinde açılabilir. Bu, davacıya kolaylık sağlayan bir yetki kuralıdır; özellikle miras bırakan uzakta bir yerde vefat ettiyse, mirasçılar kendi bulundukları yer mahkemesinde de davayı açma hakkına sahip olurlar.
Davanın nasıl açılacağına gelince: Diğer tüm hukuk davalarında olduğu gibi, mirasçılık belgesinin iptali davası da bir dava dilekçesi ile açılır. Dilekçede, davacı ve davalıların kimlik bilgileri, davanın konusu ve talepleri, olayların özeti ve dayandığınız hukuki sebepler açıkça belirtilmelidir. Özellikle bu davada dilekçeye yazılacak talepler önemlidir:
- Talep sonucu (netice-i talep) kısmında, hangi tarih ve sayılı mirasçılık belgesinin iptalini istediğinizi net bir şekilde belirtmelisiniz. Örneğin: “Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 01.03.2022 tarih ve 2022/300 Esas, 2022/400 Karar sayılı mirasçılık belgesinin iptali” gibi.
- Ayrıca mümkünse yeni mirasçılık belgesinin düzenlenmesini de talep etmelisiniz. Genelde mahkemeler iptal kararında yeni belgenin nasıl düzenleneceğini de belirtir ki mirasçılar ellerinde güncel bir belgeye kavuşabilsin. Dilekçede “iptal edilen belgenin yerine, davacıları mirasçı olarak gösteren yeni mirasçılık belgesinin düzenlenmesi” şeklinde bir talep yer alabilir.
- Davalı listesi kısmında, yukarıda bahsedildiği gibi mevcut yanlış belgedeki tüm mirasçıları (vefat ettilerse onların mirasçılarını) tek tek yazmalısınız.
- Deliller kısmı da çok kritik: Dayandığınız iddiaları ispatlamak için hangi delilleri sunacağınızı belirtmelisiniz. Genellikle en önemli delil nüfus kayıtlarıdır. Davacı ile miras bırakan arasındaki akrabalık bağını gösteren nüfus kayıt örnekleri, soy bağı tespitine dair mahkeme kararları (eğer babalık tanıma vs. gibi durumlar varsa) bu davada kullanılır. Eğer iddianız bir başka mirasçının gerçekte olmadığı yönündeyse, bunu kanıtlayan belgeler, tanık beyanları veya DNA testi gibi deliller söz konusu olabilir. Örneğin sahte mirasçı iddiasında, o kişinin miras bırakanla bir kan bağının olmadığını kanıtlamak için resmi kayıtlar veya gerekirse tanık ifadeleri gerekebilir.
- Harç ve masraflar: Dava açarken mahkeme harcını ve varsa avansa yatırılması gereken giderleri (tebligat ücretleri, bilirkişi ücreti vs.) ödemelisiniz. Mirasçılık belgesi iptal davası, malvarlığına ilişkin bir dava niteliğinde olduğundan belli bir harç hesaplanabilir; bu konuda mahkeme kalemi size yardımcı olacaktır. Genel olarak çok yüksek meblağlar olmamakla birlikte, birden fazla davalı varsa tebligat masrafları artacağı için avans buna göre yatırılır.
Dava dilekçenizi eksiksiz hazırlayıp yetkili Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtığınızda, süreç resmen başlamış olur. Unutulmamalıdır ki, dilekçede usul kurallarına uygunluk önemlidir; eksik veya yanlış taraf gösterimi, yanlış mahkeme seçimi gibi hatalar süreci uzatabilir veya davanın reddine yol açabilir. Bu nedenle mümkünse bir miras hukuku avukatından yardım almak işinizi kolaylaştıracaktır.
Mirasçılık Belgesi İptal Davası Süreci Nasıl İlerler?
Dava açıldıktan sonra, mahkeme süreci belirli aşamaları izler:
- Dilekçelerin Teatisi: Davacı dava dilekçesini verdikten sonra mahkeme, davalılara bu dilekçeyi tebliğ eder. Davalılar yasal süre içinde cevap dilekçesi sunabilirler. Davalıların her biri, davacının iddialarına karşı kendi savunmasını yapma hakkına sahiptir. Örneğin, belgeye yanlışlıkla mirasçı yazıldığı iddia edilen kişi, aslında mirasçı olduğunu ispatlamaya çalışabilir veya davacının mirasçı olmadığını öne sürebilir.
- Ön İnceleme Aşaması: Dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra mahkeme, ön inceleme duruşması yapar. Bu aşamada davanın usul eksikleri giderilir, taraflar sulhe (uzlaşmaya) teşvik edilir ve tarafların anlaşamadığı hususlar tespit edilir. Mirasçılık belgesi iptali davasında genellikle uzlaşma pek mümkün olmaz, çünkü ortada bir tarafın mirasçı olup olmadığı ya da payların değiştirilmesi gibi ciddi bir çekişme vardır.
- Delil ve İspat Süreci: Mahkeme, tarafların sunduğu delilleri incelemeye başlar. En önemli deliller nüfus kayıtlarıdır. Mahkeme çoğunlukla Nüfus Müdürlüğü’nden resmi kayıtları getirterek miras bırakanın aile kütüğünü, soy bağını, çocuklarını, evliliklerini vs. inceleyecektir. Eğer davacı “ben de mirasçıyım” diyorsa, onun iddiası nüfus kaydında görünmeyebilir; bu durumda mahkeme kişinin miras bırakanla bağını kanıtlayan ek deliller arar (mesela babalık davası kararı, tanıma senedi, DNA test sonucu vs.). Eğer iddia “davalı mirasçı değil” şeklindeyse, o davalının miras bırakanla herhangi bir bağının olmadığını gösterecek deliller sunulur (farklı soyadı ve nüfus kaydı, tanık, DNA vs.).
Mahkeme karmaşık ve teknik konularda bilirkişi incelemesi de yapabilir. Özellikle sahte belge iddiası varsa, evraklar üzerinde kriminal inceleme istenebilir; ya da bir vasiyetnamenin sahte olduğu iddiası bu davaya yansımışsa (genelde vasiyetnamenin iptali ayrı bir dava konusu olsa da, sonuçta mirasçı listesine etkisi olacağı için bağlantılı olabilir), belge incelemesi gündeme gelebilir.
- İhtiyati Tedbir ve Koruma Önlemleri: Mirasçılık belgesi iptali davası sürerken, davacıların miras hakkını korumak için bazı önlemler alınması gerekebilir. Özellikle davalı konumundaki kişiler, mevcut hatalı mirasçılık belgesine dayanarak miras malvarlığını kendi üzerlerine geçirmeye veya üçüncü kişilere devretmeye çalışabilir. Bu durumda ihtiyati tedbir talepleri gündeme gelir. Örneğin davacı, davalıların miras kalan bir gayrimenkulü satmasını önlemek için tapuya tedbir konulmasını mahkemeden isteyebilir. Mahkeme, talebin gerekçesine ve delillerin ilk bakışta güçlü olmasına göre, dava sonuçlanana kadar miras mallarının devrini durduran veya bankalardaki paraların çekilmesini engelleyen geçici önlemler alabilir. Bu sayede, dava bitiminde gerçek mirasçılar hak ettikleri paya ulaşana kadar malvarlığı korunmuş olur.
- Duruşmalar ve Karar: Deliller toplandıktan ve tarafların beyanları alındıktan sonra mahkeme davayı karara bağlar. Kararda, eğer davacı haklı bulunursa iptali istenen mirasçılık belgesinin hükümsüz olduğuna karar verilir. Genellikle karar metninde, eski belgenin iptaline hükmedilirken, yeni mirasçılık belgesinin nasıl olması gerektiği de belirtilir. Örneğin: “X tarih ve Y sayılı mirasçılık belgesinin iptaline, mirasbırakan A’nın mirasçıları olarak davacı B ve C’nin miras hakkına sahip olduğunun tespitine ve yeni mirasçılık belgesinin buna göre düzenlenmesine” şeklinde bir hüküm çıkabilir. Eğer davacı haksız görülürse, yani belge aslında doğruysa veya davacı mirasçı olduğunu ispatlayamadıysa, dava reddedilir ve mevcut belge geçerliliğini korur.
- Kararın Kesinleşmesi: Mahkemenin verdiği karar taraflara tebliğ edilir. Tarafların istinaf (bölge adliye mahkemesi) ve temyiz (Yargıtay) hakları vardır. Özellikle mirasçılık gibi önemli konularda çoğu zaman kaybeden taraf bir üst mahkemeye başvurur. Bu yüzden kararın kesinleşmesi zaman alabilir. Karar kesinleşmeden, yeni mirasçılık belgesi resmi olarak yürürlüğe girmez. Kesinleşme sonrası ise iptal kararı ilgili nüfus müdürlüklerine ve gerekli yerlere bildirilir; böylece eski belgenin geçersiz olduğu ve yeni belgenin esas alınacağı tescil edilir.
Dava süresi ne kadar sürer? Bu, somut olayın karmaşıklığına, taraf sayısına ve yargının iş yüküne göre değişir. Basit ve herkesçe kabul edilen bir yanlış varsa (örneğin belgede ufak bir hesap hatası) ve taraflar çoğunlukla uzlaşıyorsa dava birkaç ayda sonuçlanabilir. Ancak genelde mirasçılık belgesi iptal davaları bir yıldan fazla sürebilmektedir. Birden fazla tanık dinlenmesi, bilirkişi raporları, nüfus kayıtlarında araştırma gibi aşamalar zaman alır. Eğer istinaf ve temyiz gibi kanun yollarına gidilirse süreç birkaç yıl da sürebilir. Sabırlı olmak ve hukuki süreci doğru adımlarla yürütmek önemlidir.
Mirasçılık Belgesi İptal Davasının Sonuçları ve Etkileri
Mirasçılık belgesinin iptali davası sonucunda verilecek karar, mirasla ilgili tüm resmi işlemlere yön verecek yeni durumu belirler. Bu sonuçların hem mirasçılar hem de üçüncü kişiler açısından bazı etkileri vardır:
- Eski Belgenin Geçersizliği: Mahkemenin iptal kararıyla birlikte, daha önce düzenlenmiş olan hatalı mirasçılık belgesi hukuken geçersiz hale gelir. Bu, belgenin sanki hiç düzenlenmemiş gibi hüküm doğurmayacağı anlamına gelir. Resmi işlemlerde artık bu iptal edilen belge kullanılamaz. Örneğin tapuda, bankada veya herhangi bir kurumda eskiden alınmış veraset ilamı ibraz edildiğinde, iptal kararı nedeniyle kabul edilmez. Ancak önemli bir nokta: Mirasçılık belgesi, iptal kararından önce fiilen geçerliydi. Yani iptal edilene kadar yapılan işlemlerde kullanılmış olabilir. İptal kararı geçmişe etkili olmakla birlikte, iptal öncesi iyi niyetli üçüncü kişilerin haklarını da korumak gerekebilir. Bu nedenle, iptal öncesi yapılan işlemler ayrı bir değerlendirme konusudur (aşağıda ele alınacak).
- Yeni Belgenin Düzenlenmesi: Mahkeme kararıyla birlikte, eğer talep edildi ve kabul edildiyse, gerçeğe uygun yeni bir mirasçılık belgesi düzenlenir. Bu yeni belgede, miras bırakanın yasal ve atanmış mirasçıları doğru şekilde listelenir ve güncel pay oranları belirtilir. Yeni belge, iptal edilen belgenin yerine geçer ve bundan sonraki tüm işlemlerde geçerli olur. Mirasçılar, bu yeni belgeyi kullanarak mirasla ilgili intikal, devir, taksim gibi işlemleri güvenle yapabilirler.
- Miras Paylarının Düzeltilmesi: İptal davasını kazanan mirasçılar açısından en önemli sonuç, hak ettikleri miras paylarına kavuşmalarıdır. Örneğin, önceki belgede adı hiç geçmediği için mirastan pay alamayan bir kişi, yeni belgeyle birlikte artık mirasçı sıfatını kazanır ve yasal payını talep edebilir. Ya da payı eksik yazılmış bir mirasçı, yeni belge sayesinde payını artırmış olur. Diğer yandan, iptal kararı sonucu mirasçılık sıfatını kaybeden kişiler (örneğin gerçekte mirasçı olmadığı halde belgede adı geçenler) artık mirastan hak iddia edemez hale gelirler.
- İptalden Önce Yapılan İşlemlerin Akıbeti: Bu, sık sorulan ve kafa karıştıran bir konudur. Diyelim ki hatalı mirasçılık belgesine dayanarak miras malları paylaştırıldı veya satıldı. Hatalı mirasçı görünen kişiler, henüz belge iptal edilmeden, miras kalan bir evi sattılar ya da bankadaki parayı çektiler diyelim. İptal kararı çıktığında, artık o kişilerin mirasçılık sıfatı kalmadığından yaptıkları işlemler haksız duruma düşer. Gerçek mirasçılar, hakları olan malvarlığının peşine düşebilirler. Örneğin, gerçek mirasçı olduğunu kanıtlayan kişi, sahte mirasçının sattığı ev için tapu iptal ve tescil davası açabilir. Eğer üçüncü kişiye satış yapılmışsa ve alan kişi iyi niyetliyse, burada karmaşık hukuki sorunlar doğabilir; genelde iyi niyetli üçüncü kişilerin kazanılmış hakları korunmaya çalışılır ancak gerçek mirasçı da uğradığı zararı, haksız işlemi yapan kişiden tazminat olarak talep edebilir. Bankadaki para çekildiyse, gerçek mirasçı o paranın kendi payına düşen kısmını, parayı çeken kişiden talep edebilir (sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak). Özetle, iptal kararı geçmiş işlemleri otomatik olarak geri almaz, fakat gerçek mirasçılara, haklarını geri almak için dava açma imkanı verir. Bu yüzden, iptal davası kazanıldıktan sonra bile, miras mallarıyla ilgili gerekirse ek davalar açmak gerekebilir.
- Devlete Geçen Mirasın Geri Alınması: Eğer yanlış belge yüzünden miras Devlet’e (Hazine’ye) intikal etmişse (örneğin, aslında mirasçı varmış ama bilinmediği için belge mirasçı yok şeklinde düzenlenmiş ve mal Hazine’ye kalmış), iptal kararıyla gerçek mirasçı ortaya çıktığı için, Hazine üzerindeki bu malvarlığını iade etmek durumunda kalacaktır. Bu noktada mirasçı, Hazine’ye karşı da hakkını talep edebilir ve genellikle Hazine, yasal süreç sonunda mirasçıyı tanıyarak malı devreder. Hazine de, eğer sahte bir mirasçı yüzünden hak sahibi olmuşsa, iptal kararından sonra o kişiye karşı hukuki işlemler yapabilir (örneğin haksız yere devralınan bir mal varsa geri almak gibi).
- Masraflar ve Tazminat: Dava sonunda haksız çıkan taraf, mahkeme masraflarını ve karşı tarafın avukatlık ücretini ödemek zorunda kalabilir. Bu da iptal davasının bir sonucudur. Eğer ortada kasıtlı bir sahtecilik veya kötü niyet varsa, ayrıca cezai sorumluluklar da gündeme gelebilir (örneğin resmi belgede sahtecilik suçu gibi). Mirasçılar, uğradıkları zararlar için ayrıca maddi manevi tazminat davası açma yoluna da gidebilirler.
Özetle, mirasçılık belgesi iptal davasının sonucu, mirasın paylaşım tablosunu ve mirasçı listesini tümden düzeltir. Bu dava, yanlış giden miras işlemlerini rayına oturtan bir mekanizmadır. Ancak çoğu zaman tek başına bu dava, tüm sorunları çözmeyebilir; iptal kararının pratikte uygulanması ve geçmişte yapılan hatalı işlemlerin düzeltilmesi için ek adımlar atılabilir. Bu nedenle, süreç bittiğinde bir uzmandan hukuki destek alarak, yeni belgelerle birlikte miras mallarının durumunu kontrol etmek ve gerekirse revize etmek önemlidir.
Mirasçılık Belgesi İptal Davasının Diğer Miras Davalarıyla İlişkisi
Miras hukuku, birbiriyle bağlantılı pek çok dava türünü içerir. Mirasçılık belgesinin iptali davası da bunlardan biri olup, diğer miras davalarıyla bazı yönlerden ilişki halindedir. Özellikle mirasçılıktan çıkarma ve muris muvazaası kavramları, mirasçılık belgesi tartışmalarında sık sık gündeme gelir. Şimdi mirasçılık belgesi iptal davasının bu konularla ilişkisini inceleyelim.
Mirasçılıktan Çıkarma (Iskat) ile İlişkisi
Mirasçılıktan çıkarma, miras bırakanın kanunda öngörülen sebeplere dayanarak belli bir yasal mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmasıdır. Türk Medeni Kanunu’na göre, ağır suç işleme, aileye karşı görevlerini önemli ölçüde yerine getirmeme gibi sınırlı sebepler varsa, miras bırakan bir vasiyetname ile belirli bir mirasçısını mirastan çıkarabilir. Bu durumda çıkarılan kişi, saklı payı da dahil olmak üzere mirastan pay alamaz. Ancak mirasçılıktan çıkarılan kişinin altsoyu (çocukları) varsa, onlar sanki çıkarılan kişi vefat etmiş gibi mirasçı olurlar ve saklı paylarını talep edebilirler.
Mirasçılıktan çıkarma işlemi, ölüme bağlı bir tasarrufla (genelde vasiyetnamede açıkça yazılarak) yapıldığından, bu durum mirasçılık belgesine de yansır. Örneğin, baba oğlunu mirastan çıkarma kararı alıp vasiyetname düzenlemişse, baba öldüğünde geride kalan mirasçılar listesinde oğlu yer almayacaktır. Sulh Hukuk Mahkemesi ya da noter, vasiyetnamedeki çıkarma nedeniyle o kişiyi mirasçı göstermez ve mirasçılık belgesini ona göre düzenler.
Peki, mirasçılıktan çıkarılan kişi ne yapabilir? Eğer çıkarma işleminin hukuka aykırı olduğunu düşünüyorsa (örneğin ortada kanunun aradığı haklı bir neden yoksa veya vasiyetname şekil şartına uymaz bir haldeyse), bu kişi mirastan çıkarma işleminin iptali davası açabilir. Bu dava, aslında bir vasiyetnamenin iptali davası veya en azından vasiyetnamedeki çıkarma hükmünün iptali talebi şeklinde olacaktır. Mahkeme eğer mirasçılıktan çıkarmayı geçersiz sayarsa, çıkarılan kişi yeniden mirasçılık hakkına kavuşur.
Mirasçılıktan çıkarma ile mirasçılık belgesi iptali davası arasındaki ilişki şudur: Mirastan çıkarılan kişi, eğer mirasçılıktan çıkarma kararını iptal ettirirse, o zamana kadar düzenlenmiş mirasçılık belgesi eksik hale gelecektir (çünkü bu kişi mirasçı listesinde yoktu). Bu durumda, kişinin mirasçı olduğunu tescil ettirmek için bir yeni mirasçılık belgesi düzenlenmesi süreci gerekir. Bu bazen doğrudan mirastan çıkarma kararının iptali kararına istinaden Sulh Hukuk Mahkemesi’nden talep edilebilir, bazen de mirasçılık belgesinin iptali davasıyla eski belgenin iptali ve yenisinin düzenlenmesi istenebilir. Genellikle vasiyetnamenin iptali gibi davalar sonuçlandığında, ilgili mahkeme kararıyla birlikte mirasçılar belirlenmiş olur ve sulh hukuk mahkemesi o karara dayanarak yeni veraset ilamı verebilir.
Yani, mirasçılıktan çıkarılan bir mirasçı açısından bakarsak: Önce çıkarma işlemini (vasiyetnameyi) iptal ettirmesi gerekir. Bu sağlandıktan sonra, mirasçılık belgesi iptali gerekebilir çünkü mevcut veraset ilamı onu dışarda bırakmıştır. Sonuçta o kişi de mirasçılar arasına dahil edilerek belgenin düzeltilmesi gerekir. Eğer çıkarma işlemi geçerliyse, zaten o kişi mirasçı olamayacağı için mirasçılık belgesi iptal davası ile bir sonuç elde edemez (çünkü belge hukuka uygun demektir). Demek ki mirasçılıktan çıkarma konusu, mirasçılık belgesi iptali meselesinde belgenin doğru veya yanlış oluşunu belirleyen bir faktör olarak ortaya çıkar.
Ayrıca not etmek gerekir ki: Mirasçılıktan çıkarılan kişi mirasçı sıfatını yitirir, dolayısıyla o haliyle doğrudan mirasçılık belgesi iptali davası açamaz (çünkü hukuken mirasçı kabul edilmediği için menfaati olmadığı düşünülebilir). Önce mirasçı olduğunu kanıtlamalı veya olmalıdır. Bunu da yukarıda bahsettiğimiz şekilde yapacaktır. Miras hukukunda bu gibi konular teknik ve birbirine bağlı olduğundan, birkaç davanın ardışık yürütülmesi gerekebilir.
Muris Muvazaası (Mirasçılardan Mal Kaçırma) ile İlişkisi
Muris muvazaası, halk arasında sıkça “mirasçılardan mal kaçırma” davası olarak bilinir. Kelime anlamıyla, muris (miras bırakan) ile üçüncü bir kişi arasında mirasçıları aldatmak amacıyla yapılan danışıklı işlemleri ifade eder. En tipik örneği, miras bırakanın sağlığında bir taşınmazını aslında bağışlamak istediği halde tapuda satış göstererek bir çocuğuna devretmesi, böylece diğer mirasçıların saklı payına konulacak malvarlığını azaltmasıdır. Bu durumda diğer mirasçılar, murisin yaptığı işlemin gerçekte muvazaalı (danışıklı) olduğunu, gerçek iradenin malı devretmek değil mirastan mal kaçırmak olduğunu iddia ederek, muris muvazaası davası açabilirler. Bu davanın amacı, yapılan işlemin muvazaalı olduğunu tespit ettirip, malın tekrar miras bırakanın adına dönmesini veya miras hesabına katılmasını sağlamaktır.
Muris muvazaası davaları, mirasçılar açısından oldukça önemli olup, özellikle saklı payı ihlal edilen mirasçıların başvurduğu yollardan biridir. Peki bunun mirasçılık belgesiyle ilgisi nedir? Aslında doğrudan mirasçılık belgesinin içeriğine etki eden bir durum değil, çünkü mirasçılık belgesi mirasçıların kim olduğunu gösterir, miras bırakanın malvarlığının ne olduğunu göstermez. Muris muvazaası ise daha çok mirasın paylaşılacak kısmının artırılması ile ilgilidir. Yani muvazaa davasını kazanan mirasçı, söz konusu malın miras hesaplarına dahil edilmesini sağlar ve böylece mirastaki payı artar.
Ancak dolaylı ilişkilere bakarsak: Muris muvazaası davasını açmak için davacının mirasçı olması gerekir. Yasal mirasçı veya vasiyet alacaklısı olmayan birinin bu davayı açma hakkı yoktur. İşte tam burada mirasçılık belgesi devreye girer: Eğer bir kişi, muris muvazaası nedeniyle hakkının yendiğini düşünüyorsa ama mirasçılık belgesinde kendisi mirasçı görünmüyorsa, önce bu durumu düzeltmelidir. Örneğin, miras bırakanın gayriresmi eşi veya tanınmamış çocuğu, mirasçı olduğunun tespiti için belki bir babalık davası ve sonrasında mirasçılık belgesi iptali davası ile resmen mirasçı statüsünü kazanmalı ki, muris muvazaasına karşı dava açabilsin. Yani ön koşul olarak, muris muvazaası iddiasında bulunan kişinin mirasçı olduğunun tescili gerekir. Bu da yine mirasçılık belgesiyle sağlanır.
Bir diğer ilişki: Mirasçılık belgesinin iptali davası sonucu yeni mirasçılar ortaya çıkarsa (örneğin daha önce bilinmeyen bir mirasçı belirlendiyse), bu yeni mirasçı da geçmişte muris tarafından yapılan muvazaalı işlemleri öğrenip dava açabilir. Örneğin, yıllardır mirasçılık belgesinde adı olmayan bir evlat ortaya çıktı ve belge iptal edilip bu kişi mirasçı oldu diyelim; bu kişi, geriye dönük olarak babasının diğer mirasçıya yaptığı hileli bir satış işlemi varsa, onu öğrendiğinde muris muvazaası davası açma hakkına sahip olur. Bu nedenle, mirasçılık belgesi iptal davaları bazen mirasın yeniden dağılımına yol açtığı için, mirasbırakanın önceden yaptığı işlemlere karşı yeni davaların (muris muvazaası, tenkis gibi) gündeme gelmesine yol açabilir.
Özetle, muris muvazaası davası ile mirasçılık belgesi iptali davası farklı konuları hedefler: Biri mirasçıların kim olduğu ve paylarıyla ilgili, diğeri miras malvarlığının kapsamıyla ilgili. Ancak her ikisi de mirasçıların haklarını korumaya yöneliktir ve bazen birinin sonucu diğerinin başlangıcını tetikleyebilir. Mirasçılar hem doğru kişiler olmalı (mirasçılık belgesiyle belirlenir) hem de miras bırakanın sağlığında yaptığı hileli işlemler temizlenmelidir (muris muvazaası davasıyla sağlanır). İki konuda da hukuki süreçler uzun ve teknik olabileceğinden, uzman yardımı almak faydalıdır.

Mirasçılık Belgesinin İptali Davası
Sık Sorulan Sorular (SSS)
-
Mirasçılık belgesi iptali davasını kim açabilir?
Mirasçılık belgesinin iptali davasını, hatalı belge nedeniyle hak kaybına uğrayan tüm mirasçılar açabilir. Yasal mirasçılar (örneğin çocuklar, eş, kardeşler vs.) veya vasiyetname ile mirasçı atanmış kişiler, eğer mirasçılık belgesi gerçeği yansıtmadığı için paylarını alamıyorsa dava açma hakkına sahiptir. Ayrıca mirasçı kalmadıysa Hazine de kamu adına bu davayı açabilir.
-
Mirasçılık belgesinin iptali davası hangi mahkemede görülür?
Bu dava, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanına girer. Yetki olarak ise miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesi veya mirasçılardan herhangi birinin ikametgahındaki Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açılabilir.
-
Veraset ilamı noterden alındıysa iptali için yine mahkemeye mi gitmeliyim?
Evet. Noterden alınmış bir mirasçılık belgesi de hatalı olabileceğinden, iptali için mahkemede (Asliye Hukuk’ta) dava açmanız gerekir. Noterler belge verirken çekişmesiz işlemi yaparlar; yanlış varsa bunu düzeltmek mahkemenin işidir.
-
Mirasçılık belgesi iptali davası açmak için bir süre sınırı var mı?
Hayır, kanunda bu dava için herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süre öngörülmemiştir. Hatalı bir mirasçılık belgesinin geçersizliği her zaman ileri sürülebilir. Yıllar sonra bile hata fark edilirse dava açmak mümkündür.
-
Dava ne kadar sürer, hemen sonuç alabilir miyim?
Dava süresi duruma göre değişir. Basit ve anlaşılır hatalar hızlı çözülebilse de, genellikle mirasçılık belgesi iptali davaları birkaç ay ile birkaç yıl arasında sürebilmektedir. Delillerin toplanması, tarafların itirazları ve olası temyiz süreyi uzatabilir. Ortalama olarak ilk derece mahkemesinde 6 ay – 1,5 yıl arası sürebilir; istinaf/temyiz ile birkaç yıl da bulabilir.
-
Dava masrafları ve ücretleri ne kadardır?
Davayı açarken bir dava harcı yatırmak gerekir. Harç, dava konusunun değerine göre cüzi bir miktar olabilir, zira burada maddi bir talep değil belge iptali söz konusudur. Bunun dışında mahkeme masrafları (tebligat, bilirkişi vs.) için gider avansı yatırılır. Eğer avukatla çalışıyorsanız, avukatlık ücreti de olacaktır. Kesin bir rakam vermek mümkün değil ancak mirasın değeri çok yüksek olmadıkça masraflar genellikle erişilebilir düzeydedir.
-
Hatalı belge iptal edilene kadar mirası alamaz mıyım?
Hatalı belge yürürlükte kaldığı sürece resmi kurumlar onu geçerli sayar. Eğer sizin adınız belgede yoksa, miras kalan malvarlığından pay almanız belge düzeltilene kadar mümkün olmaz. Bu yüzden iptal davasını kazanıp yeni belge alındığında hakkınızı talep edebilirsiniz. Dava devam ederken, mağduriyetinizi azaltmak için ihtiyati tedbir isteyerek miras mallarının geçici olarak korunmasını sağlayabilirsiniz, ancak nihai olarak mirasa konabilmek için doğru belgenin çıkması gerekecektir.
-
Yanlış mirasçılık belgesiyle mal satan biri olursa ne yapabilirim?
Böyle bir durumda, önce mirasçılık belgesinin iptaliyle kendi mirasçılığınızı tescil ettirmelisiniz. Ardından, yanlış belgeye dayanarak mal satan eski “mirasçı”ya karşı veya malı satın alan kişiye karşı yasal yollara başvurabilirsiniz. Tapu iptali ve tescil davası açmak, satılan malın bedelini talep etmek veya sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre dava açmak gibi yollar mevcut. Üçüncü kişi iyi niyetliyse ve malı korursa, satışı yapan kişiden tazminat istemek gerekebilir.
-
Mirasçılıktan çıkarılan biri mirasçılık belgesi iptal davası açabilir mi?
Mirasçılıktan çıkarılan (ıskat edilen) kişi, öncelikle çıkarma işleminin iptali için dava açmalıdır. Eğer bu davayı kazanırsa, mirasçı sıfatını geri kazanmış olur. Sonrasında, mevcut mirasçılık belgesinde adı olmadığı için belgenin iptali ya da yeni belge düzenlenmesi gerekebilir. Ancak çıkarma geçerliyse, kişi mirasçı kabul edilmez ve belgenin iptali davasında da başarılı olamaz.
-
Muris muvazaası davası ile mirasçılık belgesi iptal davası aynı mı?
Hayır, bunlar farklı davalardır. Mirasçılık belgesi iptali davası, kimin mirasçı olduğu ve payların doğru belirlenmesiyle ilgilidir. Muris muvazaası davası ise miras bırakanın sağlığında yaptığı hileli işlemleri (örneğin mal kaçırmayı) iptal ettirip malı mirasa döndürmeyi amaçlar. İkisi farklı konular olsa da, mirasçılar haklarını korumak için bazen her ikisine de ihtiyaç duyabilir. Örneğin önce mirasçı olduğunu belgeleyip sonra muris muvazaası ile malı geri istemek gibi.
-
Mirasçılık belgesi iptal olunca miras yeniden mi paylaştırılıyor?
İptal kararıyla yeni bir mirasçılık belgesi düzenlenir ve miras payları kanuna veya vasiyetnamedeki geçerli hükümlere göre en baştan doğru şekilde belirlenmiş olur. Bu, miras sanki baştan düzgün paylaştırılıyormuş gibi bir durum yaratır. Eğer miras henüz resmi olarak taksim edilmemişse, yeni belgeye göre paylaşım yapılır. Ama miras yanlış belgeye göre paylaştırılıp mallar ayrılmışsa, gerçek mirasçılar eksik aldıkları payları için diğerlerinden talepte bulunabilir. Gerekirse aynen paylaşımın iadesi veya denkleştirme yoluyla durum düzeltilir.
Konu ile ilgili herhangi bir soru veya talebiniz olması halinde bizlerle her zaman iletişime geçebilir, dilediğiniz takdirde online danışmanlık hizmetimizden yararlanabilirsiniz.
Saygılarımızla,